hold me - 7

12.2K 569 363
                                    

keyifli okumalar💘


Kahvaltı için yurdun yemekhanesine indiğimde aynı zamanda Türkiye'deki arkadaşlarımla görüntülü konuşuyordum. "Kızlar, hayır diyorum yakışıklı erkek yok. Gözüme çarpan biri de yok. Yarım dönem duracağım bir yerde, sevgili mi yapacağım bir de?" İsyanımla birlikte Özge, Aleyna ve Pınar uydurma dermiş gibi "He he..." demişti. Yüz ifadelerine gülerken onları çok özlediğimi fark ettim. "Yanınızda olmak istiyorum." dedim üzgün bir ses tonuyla.

Pınar telefonu kendine çevirerek, "Saçmalamaz mısın lütfen? Oranın keyfini çıkar ve bizi düşünme, geldiğinde özlediğin her şeyi yapacağız." dedi. Daha sonra ekrana doğru öpücük attı ve telefonu Özge ve Aleyna'ya bıraktı. Bir süre daha onlarla konuştuktan sonra aynı zamanda kahvaltımı yaptığım için yemekhanede işim bitmiş, odama çıkmıştım.

Henry herhangi bir mesaj atmamıştı -ki özellikle telefonun başında çaresiz beklemiyordum- pek fazla umursadığım söylenemezdi.

Son günlerde Vlog çekmek istiyordum ama bunun için konu bulamıyordum. Sokaktaki insanlara saçma sapan sorular sorduğum bir video şimdiye kadar olmamıştı ve şimdi de olmazdı. Kaliteli videolar yapmayı seviyordum. Sıkıntıdan patlamak üzereydim ki aklıma Blue geldi ve hemen telefonu alıp numarasının üzerine dokundum.

Birkaç çalıştan sonra açıldı, "Kızıl, beni özledin değil mi? Hadi itiraf et!" dedi enerjik bir sesle. Sabah sabah bu enerji nereden geliyordu böyle?

"Neden bu kadar enerjiksin?" Sorumla birlikte gülmüş ve, "Çünkü mutluyum." diyerek mantıklı bir cevap vermişti. "Bu mutluluğun sebebi neymiş bakalım?" dedim şımarık bir sesle. Blue'yla bu şekilde anlaşmamız çok hoşuma gitmeye başlamıştı. "Ethan yani sevgilim ailemle tanışacak ve bilemiyorum aramız çok iyi. Birlikte tatile gitmeyi planlıyoruz." Biz bu hayatı yaşayamadık Blue sen yaşa...

Söylediği şeyle birlikte gerçekten çok mutlu olmuştum. İnsanların mutluluklarını kıskanmayan biriydim ve mutlu olmak özenilecek bir şeydi. "Bu çok güzel bir haber," dedim mutluluğuna mutluluk katacak bir ses tonuyla. "Eminim seni böyle mutlu ediyorsa ailenle de iyi anlaşacaktır."

"Evet bana da öyle geliyor," dedi ve sordu, "Sen neler yapıyorsun?" Ne yapayım işte, sıkıntıdan patlıyorum.

"Yurttayım, işin yoksa buluşalım diyecektim." Blue'ya teklifimi sunduğumda birkaç saniye beklemişti ve düşünüyor olduğunu anladım. "Aslında Ethan ile bir şeyler yapmayı planlıyorduk ama senin için erteleyebilirim." dedi öneri sunuyormuş gibi. Ne kadar önerisini kabul etmek istesem de önceden yapılmış planlarını bozmak istemediğim için kibarca teklifini geri çevirdim. "Siz planınızı bozmayın, daha sonra müsait bir zamanda görüşürüz." dedim sıcak bir sesle. Tam itiraz edecekti ki, "İtiraz istemiyorum." diye noktayı koydum. İstemeye istemeye beni onayladığında telefonu kapattık ve kendimi yüz üstü yatağıma attım. Şimdi ne yapacaktım? Keşke üniversitede birkaç tane daha arkadaşım olsaydı.

Anlık gelen bir aydınlanmayla dışarı çıkmak için yanımda biri olmasına gerek olmadığını düşündüm. Neden kendi kendimle vakit geçirmiyordum ki? Enerjiyle yattığım yerden kalktım ve üstüme giyecek bir şeyler çıkardım. Bugün hava serin gibiydi o yüzden uzun kollu giyecektim üstüme de ince bir ceket alacaktım. Hoş olduğunu düşündüğüm bir kombin yaptığımda ayaklarıma beyaz spor ayakkabılarımı da geçirdim ve kendimi dışarı attım.

İngiltere'nin geniş sokaklarında yürürken kendimi huzurlu hissediyordum. İçimde özgürlüğün vermiş olduğu bir mutluluk vardı. Birkaç müzeye gitmiştim ve şimdi de öylece geziniyordum. İnsanların bu ülkeyi neden bu kadar çok sevdiğini şimdi daha iyi anlamıştım.

just hold me • henry cavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin