hold me - 15

10.7K 539 307
                                    

keyifli okumalar. 💘

banks - someone new

Gayet şık bir restorana geldiğimizde Henry elimden tutmuştu ve oturacağımız masaya beni yönlendiriyordu. Restoranda bizden başka kimse yoktu. Etraf loş ışıklarla süslenmişti.

Oturacağımız masanın önüne geldiğimizde Henry elimi bırakarak sandalyemi çekti. Nazikçe teşekkür ettim ve yerime yerleştim. Kendi de yerine yerleştiğinde çakmak çakmak bakan gözlerini gözlerime dikti. "Çok derin bakıyorsun." dediğinde şaşırmamıştım. Karşımda o kadar çekici duruyordu ki gözlerim istemsizce onu dipsiz bir kuyuya atıp üzerini kapatıyordu.

Gülümseyip elimi yanağıma koyduğumda bir şey demeyip ona daha dikkatli baktım. O da benim gibi elini yanağına koydu. Gözleri bütün yüzümde dolaşırken bir ara dalıp gider gibi oldu ama sonra toparlandı. Duruşunu ve bakışını bozmadan elini kaldırıp indirdiğinde garson gelerek önümüze menülerimizi bıraktı.

Ne yiyeceğimizi seçtiğimizde siparişlerimiz kısa sürede gelmişti ve yemeğimizi yemiştik. Şimdi ise tatlılarımızı yiyorduk. Aynı zamanda küçük küçük önemsiz şeylerden bahsediyorduk. "Erasmus programın ne zaman bitiyor?" diye aniden sormasıyla ağzımdaki tatlıyı çiğnemem yavaşlamıştı. Ağzımdaki tatlıyı yuttuktan sonra çatalımı bıraktım. "Yarım dönem için programa katıldım ama dönemi tam döneme tamamlayabiliyorum." dedim. Bir anda bütün keyfim kaçmış gibi hissetmiştim.

"O halde uzatsan iyi edersin." dediğinde bilmiş bir ifadeyle yüzüne baktım. Bu bakışımla güldüğünde ellerimi masanın üzerine rahatça koydum. "Neden uzatmalıyım?" diye sorduğumda güzel soru dermiş gibi kafasını salladı. O da elindeki çatalı bıraktığında ellerini çenesinin altında birleştirdi. "Çünkü bu kadar kısa sürede gitmeni istemiyorum." dediğinde sakince atan kalbime onun tarafından darbe indirilmiş gibi hissettim. Gibisi fazlaydı.

"Bir şey sorabilir miyim?" diye rica ettiğimde arkasına yaslandı. Beni dinlediğini belirtir bir şekilde dikkatli bakışlarını yüzüme daha çok kilitledi. "Bir anda bu kadar yakın olmamız tuhafına gidiyor mu?" Çoktandır içimde bir yerde sormak istediğim soru sonunda dudaklarımdan çıktığında heyecanımı gizlemeye çalışarak cevabını bekliyordum.

Yaslandığı yerden tekrar bana doğru eğildiğinde masanın üzerindeki elimi yumuşakça tuttu. Nazik tutuşu tenimi gıdıklarken üzerimde ufak bir gerginlik hissettim. "Sana yakın olmak istedim ve oldum. Bu isteğimin üzerini örtmeye çalışmadım ya da senden uzaklaşmaya gerek duymadım." Cümlesini tamamlayacak gibi olduğunda aklına birkaç şey daha gelmiş gibi devam etti, "Sen, sana yakın olduğumu görmene rağmen benden kaçmadın. İşte bu yüzden buradayız." dedi.

Bu cümleleri tamamen içinden gelerek söylediğini biliyordum. Onunla çok kısa bir süre önce tanışmıştık ama nasıl başardığını bilmediğim bir şekilde beni sözlerine inandırabilecek bir hale getirmişti. Kafam karışıyordu. Bir yandan ise rahat olmak istiyordum. İkilemin en dibindeydim.

"Yani, çevrende kadınlar olduğunu tahmin edebiliyorum. Bununla sınırlı da değil, günlerini bana ayırıyorsun; bana vakit harcıyorsun..." Daha sıralayacak bir şeyler düşünürken sustum ve nefes aldım. "Bunlar senin için fazla değil mi?" Sorduğum soru kaşlarını anlık olarak çatmasına sebep oldu. Daha sonra yüzünde anlayışlı bir ifade oluştu.

Eli elimi hâlâ tutarken, kavrayışını biraz daha sıkı hale getirdi. "Bunlar benim için hiçbir şey." dedi kelimelerin üstüne basa basa konuşarak. "Senin için daha fazlasını yapmak istiyorum." Son sözüyle gözlerimin parladığını biliyordum. Bunu eminim ki o da görmüştü.

just hold me • henry cavillHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin