16.Bölüm

199 20 13
                                    

"Hep yollarda mı geçecek artık hayatımız?" Diye sordu Doruk

"Bilmiyorum.. Şu anda sanırım biz de onlara suç ortaklığı etmekten aranıyoruz." Dedi Mina. O hukuk okuyordu. Onun gibi birinin bu duruma  düşmesi akılalmaz bir olaydı doğrusu..

"Aklıma bir fikir geldi!" Dedi Savaş "amcamın yazlığına gidelim?"

"İlk bakacakları yerlerden birisi."

"O zaman-" diye devam edecekken Burak'ın fren yapmasıyla koltuğa geçirdi yüzünü

"Oraya!" Dedi Burak. "Orada bizi bulamazlar!"

"Nereye?" Dedi Selin "Çalılıktan bahsetmiyorsun umarım?"

"İyice bak. Orada yıkık harabe bir ev var! Tahtaları biraz çürük, 4 katlı bazı tahtaları düşmüş ama hala sağlam olan malikaneye bak!"

"Ben oraya asla girmem." Dedi Cansu

"Hayalet ev gibi o  ne lan." Doruk da yorumunu eksik etmedi

"Yok kanka bizi burada deşerler, organlarımızı çıkarırlar, sonra üst katta kuruturlar, sonra evlerine süs asarlar ya da Organ mafyasına verirler, cesetleri de evin önündeki Nehir'e atarlar." Dediği şeyle herkes garip garip bakarak Caner'e döndü.

"Fantezilere bak ya. Oraya gitmekten başka seçeneğimiz yok." Dedi Burak ve bizim yanıtımızı beklemeden çalılara daldı. Vosvogenin minübüsü buralara gireceğini hiç düşünmemişti eminim..

Arabayı evin önündeki gölün kenarına park etti. Hava karanlıktı ve ev çok korkunç görünüyordu.

(Gök kenarı ve karanlık olduğunu düşünün bir de bazı tahtaların sarktığını)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Gök kenarı ve karanlık olduğunu düşünün bir de bazı tahtaların sarktığını)

Eve yavaşça girdik. Ayağımın altındaki tahtalar gacırdıyordu. Evin içerisi öyle tozluydu ki ayağımı attığımda kocaman bir toz tabakası havalandı.

"Pekala battaniyeleri şuraya serelim. Burada uyuruz."

"Buuzzzgibbiii.." dedi doruk

"Ateş yakalım?"

"Elmas ev zaten çürümüş, bide ateş yakma istersen?"

"Dışarıda yakalım, ben de sincap filan avlayayım. Açım."

"Sana yardım edeyim." Dedi Savaş.

Yerden bir taş aldım ve cebimden de bıçağımı çıkardım. Bir ağacın kenarına gittim ve etrafı gözledim. Görünürde sincap yoktu. Gördüğüm baykuşla bıçağımı hedefledim. Ve fırlattım.

Tam da kanadından vuruldu. Bunu yapmayı sevmiyordum ama ona ihtiyacımız vardı. Diğerlerinin hanına gittiğimde ateş yakmışlardı.

"Bugün baykuş yiyoruz."

"Iyyyy.!" Dedi Cansu ve Selin aynı Anda.

Arkadan gelen ses konuştu "Ben Ceylan avladım."

"Yess" dediler bu seferde ikisi. Ne Yani ben boş yere mi ömdürdüm bu masum hayvanı?

"Ben baykuşu gömeceğim. Rahmetli, iyi bir ölümü hakederdi"

Bir çukur kazıp gömdüm. Diğerleri o sırada Ceylan'ı kızartmış yiyorlardı.

"Elmas al" diyerek bana da bir parça uzattı savaş"

"Teşekkür ederim."

-

Yemeğimizi yedikten sonra gölden getirdiğimiz suyla ateşi söndürdük. Battayeleri alıp köşemize geçtik. O sırada Burak ve savaş ayaklandı.

"Biz yukarıları kolaçan edelim bir şeyvarmı ya da yatak koltuk filan." Dediler ve yukarı çıktılar.

-

Bir süre sonra döndüler.

"Yukarıda 4 tane yatak 1 tane koltuk var. Yukarıda uyuyalım."

Birlikte yukarı çıkmaya başladık. "Basamaklardan bazıları çürük çok dikkatli olun." Demeye kalmadan Camsu basamağa bastı, basamak kırıldı. Cansu'nun bacağı içine girdi.

"İyi misin!?" Birlikte onu çıkardık ve merdivenin son basamaklarını çıktık.

Odalara dağıldık.

O kadar uykum vardı ki kafamı savaşın göğsüne yaslayıp uyuyakaldım. Yaşadığım şeyler yorucuydu. Her gün 2 ceset görmüyordum. Ya da hergün cehenneme seyahate çıkmıyordum




Merhabaaa

Nasılsınız?

Bende iyi sayılırım .d

Umarım bölümü beğendiniz? Pek yazmak için vaktim olmadığından kısa bir bölüm oldu.

Görüşürüz🖤

Düşman Sınıflar - 2.Kitap -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin