Bölüm 7

287 23 47
                                    




Rokan Bozkurt'un karısı Lina ağlamaya başladı. Elmas'ın gerçek ailesi bunlardı demek. Kadının tipinden yabancı olduğu anlaşılıyordu.

"ŞİMDİ KIZIMIZI NASIL BULACAĞIZ!" diye feryat etti.

"Hanımefendi bir saniye beni dinler misiniz?" diyerek böldüm. Soğuk ve cansız aynı zamanda net bir ses tonuydu bu. Kadın kafasını salladı "Ben tanımadığım birine sarılacak kadar delirmedim"

Herkes bana anlamsızca ve sinirle bakıyordu. Ama bu doğruydu.

"Onu bulabilmemiz için boynunun arkasına bir çip taktım." diye devam ettim. Yüzlerindeki şaşkınlık artıyordu. "Bu çip telefonuma bağlı"

"Bunu neden yaptın Savaş? Annen hafızanın kaybolduğunu, hiç kimseyi hatırlamadığını söylemişti?" Rokan Bozkurt'un sesinde şüphe ve merak vardı.

"O Kızı gerçekten de tanıdığımı hissettim. Bir kaç haftadır o kızı heryerde görüyorum. Çoğu anımız beynimi kuşatmış durumda. Ve... Ve... Nedenini bilmediğim halde.. Onu bırakamazmışım gibi geliyor.." son cümleyi zorlukla duymuştum.

"Pekala hadi takip ediyoruz!!" diyen Doruk'a içimden teşekkür ettim. Çok zor bir durumda kalmıştım çünkü. . Telefonumdan bağlantıyı açtım. Benim arabama Rokan Bey geldi. Doruk da Caner ile. Kızları ve Lina Hanımı şöför bırakacaktı. "Ama Mina'nın ısrarları onucunda Mina da Dorukların arabasına geçti.

Doruk çok kızmıştı ama onu vazgeçiremeyeceğini de biliyordu.

Yaklaşık yarım saat sonra ıssız bir ormanın ortasındaki karanlık bir yoldan geçiyorduk. Hava kararmıştı ve orman yolundan geçerek gidecektik anlaşılan.


Elmas'tan


Gözlerimi kapatmışlardı ve bir arabada takır tukur gidiyorduk. Yaklaşık tahminimce 2 saat olmuştu yola çıkalı ve havanın karardığını göz bandının griden simsiyaha dönmesinden anladım.

O çocuk boş yere sarılmamıştı. En azından ben böyle hissediyordum. Çünkü pek duygusal birine benzemiyordu. Acaba O yabancı kadını ve bağıran adamı nereden tanıyordum? Her anımda varlardı.

"İndirin kızı" diyen net ve emir veren sesi duyduğumda arabanın durduğunu anladım. Kapının açılmasıyla yüzüme hücum eden soğuk hafa dalgasıyla ürperdim. Bir adam beni tekmeleyerek dışarı çıkardı.

Bir süre sürükledikten sonra beni bir kapıdan içeri attılar ve kapıyı kilitlediler. Sürüklenirken dizimi çizmiştim yerlere. Birisi çıkmadan önce göz bandını çıkardı. Sonra da kapıyı kilitledi.

Orta boy bir metal kutudaydım. Bir yatak, bir kapı vardı birde su ile ekmek olan masa. Beton olsaydı belki bunlar yemekten başka işe yarıyabilirdi. Betonun kimyasal yapısıyla elverişli bir şekilde tuğlaları ortama çıkarabilir, oradan açacağım delikle çıkabilirdim.

Fakat bu kutu sadece metaldi. sesimin yankılandığı boş bir metal..

İçeri girenlere baktım. Kilit açıldı ve az önceki nöbetçi kapıyı açtı. İçeri 2 kız girdi.

"Seni güzelleştireceğiz tatlım!" dedi ve önüme makjaj malzemeleriyle dolu bir bavul açtı. "Çünkü efendimiz seni görmek istiyormuş!"

Yaklaşık yarım saat sonra ben ben değildim. Sevil ve Elmas farklı kişiliklerdi. Az önce bu hücrede oturan pasaklı ama kafası çalışan kişi Elmas'tı. Şimdi aynada karşımda duran düşünmeyi bırakmış Sevin'di.


Buradan acilen çıkmam gerekiyordu ama nasıl?...

Kadınlar beni yemek salonuna iteklediler.

"Hoşgeldin kızım. Sonunda kendine getirmişler seni" dedi Marco

"Bana kızım deme."

"Kızım."

"BANA KIZIM DEME LAN"

"Kızım." Masadan aldığım çatalı Marconun masadaki elinin iki parmağının arasına sapladım.

"BANA KIZIM DEME DEMİŞTİM!"

"Senin fabrika ayarlarına dönmen gerekiyor. ÇABUK ODANA ÇIK!"

"Memnuniyetle. Seninle aynı havayı solumak bir işkenceydi" Sevinin odası farklıydı, Elmasın odası farklıydı. Az önceki hapisane Elmas kişiliğimin hapisanesiydi. Şimdi gideceğim oda ise Sevinin yatak odasıydı.

Girdikten sonra birisi kapının kilidini döndürdü. 8 Yalan yılımı geçirdiğim odaya baktım sonra da yatağıma uzandım. O anda hiç görmediğim bir şişlik dikkatimi çekti. Yatağın tepesini kapatan kumaşın üstünde yavaş yavaş bir şişlik oluşuyordu.

yatağımdan kalktım ve örtünün üstüne baktım. Bir mektup düşmüştü tavandaki bölmeden.

"Buraya bakacağımı hiç düşünmedin öyle değil mi.." Mektubu açtığımda içine baktım.

Sevgili Elmas Kızım,

Bu mektubu sen eğer bana bir şey olursa bulacaksın. Tabi senden önce birileri bulmazsa. Ki okuyorsan bulmuştur.

Kızım ben sana bir şeyi itiraf edeceğim..

Senin erkek kardeşin var.

Bu erkek kardeşinin yıllar önce öldüğünü düşünüyordum ama şimdi aldığım bilgiye göre hala yaşıyor.!

senden istediğim şey eğer bana bir şey olursa onu bulman.

Sizi çok seviyorum ve her ne olursa sevmeye devam edeceğim.

Hiçbir zaman sevgimden şüphe duyma.

Şimdi baban abini bulmaya çalışıyor ama Marco adında birinin eline geçtiğini öğrendik...

Onu kurtar olur mu?

Sizi çok seviyorum

Ekte onu bulabilmen için bir bilekliğin resmini bıraktım. O her ne olursa olsun bu bilekliği çıkarmayacak. Bunun da tek bir eşi var. O da onda. Bu bileklikten bulmak her ne kadar zor olsada bunu başarabilirsin





Ekteki bilekliğin Resmi çok tanıdık geliyordu. Bir anda gelen baş ağrısı dalgayla kafamı yatağa yasladım. Bütün hayatım gözlerimin önünden geçmeye başladı. Tüm hayatım gözlerimin önünden geçti..

"Hatırlıyorum! Her şeyi hatırlıyorum! SAVAŞ!!" Bu bilekliğin tek eşi neredeydi? Hafızamı zorladım.

Bu bilekliğin tek eşi Savaş'taydı...

Savaş benim kardeşimdi..

Ben kardeşime aşık olmuştum...





Nabeeeerrssss!

Bir okuyucunun önerdiği başlangıçla başlayayım dedim.

Bu bölüm sizce heyecanlı mıydı?

Ne hissettiniz?

Diğerlerine göre bira daha uzundu bu bölüm.

Umarım beğendiniz?

Nasıldı?

Sizce neler olacak?


Görüşüürrrüüüüüz!

Düşman Sınıflar - 2.Kitap -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin