hold me - 13

10K 496 106
                                    

yorumlarınız beni çok güldürüyor, teşekkür ederim.

sınır koymak istemiyorum lütfen oy verin. böyle giderse sınır koyacağım ve inanın yapmak istemiyorum.

keyifli okumalar. 💘

Çadırın şeffaf kısmından yüzüme vuran güneş ışığıyla gözlerimi hafifçe açtığımda, sağıma dönük bir şekilde yattığımı fark ettim. En son Henry'nin göğsünde gözlerimin kapandığını hissetmiştim. Şimdi ise belimde birkaç parmağın gezindiğini hissediyordum. Birkaç huysuz mırıltı çıkararak arkamda durduğunu bildiğim bedenine doğru döndüğümde elini belimden çekmedi.

"Günaydın uykucu." dediğinde gözlerimi kırpıştırdım ve gülümsedim. "Günaydın." Nasıl bu kadar erken kalabiliyordu? "Yanımda yememiz için bir şeyler getirmiştim. Dışarıda elini yüzünü yıkayabileceğin bir yer var, işini hallettikten sonra yanıma gelirsin." dedi ve şakağımdan öptükten sonra kalkarak çadırın içinden çıktı. Ellerimi yüzüme kapattım ve güldüm, neyin içindeydim ben böyle?

Bahsettiği yere gittiğimde erkek ve kadın tuvaletlerinin bulunduğu gördüm. Kapıyı aralayarak içeri girdiğimde elimi yüzümü yıkayıp geri çıktım. Henry'nin yere piknik örtüsü serdiğini ve atıştırmalıkları koyduğunu gördüğümde hızlı adımlarla yanına ilerledim. Eğilerek arkasından boynuna sarıldığımda bir anda ayaklandı ve beni sırtına attı. Düşme korkusu ve anın vermiş olduğu adrenalinle çığlık attığımda kahkahalarla gülmeye başladı. Hey, sırtındayım ve düşme tehlikem var!

"İndir beni, Henry!" diye gülerek çığlık attığımda, yavaşça sırtından indirmiş sonra da bileğimden tutarak önüne doğru çekmişti. Belimden tuttuğunda vücudumuzu yapıştırmış gözlerime delici bir ifadeyle bakmaya başlamıştı. "O kadar güzelsin ki..." Yakınlığımızdan dolayı vücuduma bir titreme geldiğinde panikle ondan ayrıldım ve saçlarımı arkaya savurdum. "Bana bilmediğim şeyler söyle." Tek kaşını kaldırıp güldüğünde işaret parmağını kavrayıp onu piknik örtüsünün olduğu yere çektim. Yere oturduğumuzda hâlâ tuttuğum parmağına aynı anda baktığımızda öksürerek parmağını bıraktım. "Her şeyi eksiksiz düşünmüşsün." dedim takdir edercesine. "Seninle dışarı çıkmak istedim ve sen kabul ettin. Ben sadece günümüzü en güzel şekilde geçirmemiz için bir şeyler yapıyorum." diyerek mütevazi bir şekilde konuştuğunda bir kere daha içimin ısındığını hissettim. İçim artık ona ısınmak için yeni yeni bahaneler üretiyordu.

"Bugün okulum yok." dediğimde sırıttı ve elindeki çatalı bıraktı. "Bu benimle bir şeyler yapmak istediğin anlamına mı geliyor?" demesiyle suratına boş yapma der gibi baktım. "Hayır sadece söylemek istedim." dedim. Aynı zamanda söylediği şeyi ciddiye almamış gibi rahat rahat bir şeyler yiyordum.

"Eğer istersen yapabiliriz?" dediğinde anlık olarak kafamı yemeğimden kaldırdım ve yüzüne baktım. O bana böyle yumuşak davranırken benim onu böyle terslemem içten içe hoşuna gitmiyor olmalıydı.

"Bilmem olabilir?" deyip kararsız bir görüntü çizdiğimde saçımı kulağımın arkasında koydum. Bir şeyi hatırlamış gibi suratını buruşturdu ve sahte olduğu her halinden belli olan üzgün bir bakış attı. "Şimdi hatırladım, çok önemli bir işim vardı..." deyip yan çizdiğinde yüzüne boş boş baktım. Misilleme yapmaya çalışıyordu ama bu konuda benimle iddialaşmasa iyi olurdu.

"Çok önemli işine gitmeden önce özenle hazırlanmak yerine benimle buradasın... Vay be, önemli işinin aklına yeni gelmesine sevindim." dediğimde yüzümü inceledi ve hafif sesli bir şekilde güldükten sonra yemeğini yemeye devam etti. "Hemen pençelerini çıkarıyorsun Arya." dediğinde demek istediğini anlamış ve omzumu kaldırıp indirmiştim.

just hold me • henry cavillWhere stories live. Discover now