29.Bölüm: Asi Ses.

3.5K 213 25
                                    

Öylece yüzüne bakmayı sürdürüyordum. Fark etmişti belki ama bazı çekincelerimi ve şüphelerimi geride bırakmıştım. Artık Asi Ses istediğini konuşuyordu. Onu duymuyordum. O ise gözlerini devirip susuyordu bir süre sonra.

"Daha ne kadar bakacaksın?" dedi başını çevirmeden. Ona bakmayı sürdürdüm. Ne kadar çok bakabilirsem hayat haneme o kadar artı kazandırıyordum sanki. Gryffindor a 10 puan daha!

"Gözlerim bulanana kadar." dedim kararlılıkla. Onu nasıl bu kadar sevebildim?

"Bu sadece beni strese sokuyor.". Şekeri elinden alınmış bir çocuk edasıyla gözlerimi çektim.

"Üzgünüm Eylül. Ben sadece kendimi yenmeye çalışıyorum. Üstelik yenmenin doğru seçenek olduğuna emin bile değilim."

"Şunu bil.." dedim heyecanla. "Ben seni seviyorum."

***

  "Bakayım." dedim ses tonumu düz tutmaya çalışarak. Ayaz telefonu masada önüme itti. Ağır hareketlerle elime aldım ve ikili konuşmayı okudum. İlki Ayaz ındı.

Nerdesin be olm ya

Derin nefesimi takip eden bir kararlılıkla Aras ınkini de okumuştum.

Ben iyiyim. Burada oldukça iyi ve mutlu bir hayat var Ayaz. Yalnız başına kalmak iyi geldi. Dönmeyi bir süre daha düşünmüyorum. Evdekilere iyi olduğumu ilet.

Bu oldukça mesafeli mesajı anlamakta güçlük çekmiştim. Yüzüm aniden buruştu. Beklentilerim boynu bükük kalmıştı. Telefonu sanki virüslü bir madde gibi elimden bıraktım.

"Bu garip." dedim Ayaz a bakmadan. Çok sessizdi. Ama benim kadar kafası karıştığına emindim.

"Bizi gördüğüne sevinmeyecek." dedi düz bir sesle. Başımı salladım.

"O zaman kendini hazırlasa iyi eder." dedim kontrol manyağı ses tonumla. Ayaz ın omuz silktiğini hissettim. Telefonunu cebine sıkıştırıp ayağa kalktı.

"Bu gece iyi uyumalıyız." dedi ve beni peşinden gelmeme zorladı.

  Yolda bir adama otel sorduktan sonra 3 yıldızlı ortalama bir yere gelmiştik. Ayaz dan önce davranıp kendi odamı ödedim ve merdivenlere yöneldim. Sadece fiziksel değil; ruhsal olarak da çok yorgun hissediyordum ben. Beynim ağrıyordu, kötü bir biçimde. Ayaz la odalarımızın kapısını aynı anda açarken bana gülümsedi. Destekler bir gülümsemeydi bu. İyi olacağız gülümsemesi.

Kapımı açmıştım ama sanki yatağa yürüyecek mecalim yoktu. Kapının dibine oturdum ve saç diplerimi yolarak şakaklarıma saplanan ağrıyı acıyla değiştirmeye çalıştım. Kelimeler kafatasıma çarparak kafamın içinde uçuşuyordu. Ben iyiyim, mutlu hayat, yalnızlık, iyi geldi, dönmeyi düşünmüyorum, mutluyum... Gerçekten mi diye çığlık attı iç sesim. Tanıdığım Aras bu olamazdı, arkasındileri öylece bırakan bir Aras yoktu. Sadece kendini düşünen, arkasındakilerinin ne yaptığını umursamayan, bencil Aras yoktu. O tanıdığım kişiden çok farklıydı!

Onu tanıdığına eminsin yani?

Olamaz, işte o lanet ses gelmişti. Tanıştırayım, bu Asi Ses. Genelde kendimle hesaplaşmaya çekildiğim o anlarda gelir ve asla Eylül ün düşünmediği ve tasdik etmediği düşünceleri kafama sokar. O benden çok farklıydı. Bir kere caniydi. Bazı şeyleri aklıma sokar ve beni düşünmeye zorlardı. Canımı yakacak türde şeyler. Az önce fısıldadığı gibi. Yüzünde alaycı gülümsemesi, kollarını kısa bir bahçe duvarına yaslamış ukala ukala bana bakıyordu.

MaskeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin