13.Bölüm: Kıskançlık

6.9K 353 63
                                    

Bölümü çabuk ekledim. Bu yüzden daha önceki bölümü bile görmemişler olabilir :D Yorum istiyorum ama bakın :()()()(

Sahile doğru oturmuş sakinleşen denizi seyrediyordum. Onlar arkada marsmallow pişiriyorlardı. Burnuma dolan kokuyla derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapadım. Rüzgar estikçe arkadaki ağaçların yaprakları ses çıkartıyordu. Yeni kuruyan saçlarımı sol omzuma alıp ayaklarımı bağladım. 

"Rüzgarın keyfini mi çıkarıyorsun?" diye yanıma oturdu Ayaz. 

"Düşünüyorum." dedim gözlerimi sakin dalgalardan ayırmadan. 

"Neyi?". Ani rüzgarla uçuşan saçlarımı tekrar soluma toplayıp cevap verdim, 

"Bir seksi ve gizemliyim yeah vakasını düşünüyorum.". Güldü ve cevap verdi, 

"Yerli Effy Stonem diyorsun. Erkek versiyon olanından." 

"Ne bilmiyorum ama.. kafamı karıştırıyor. Onu sevmek.. niye bu kadar yorucu?". Cevap vermemişti. Elindeki çöple kuma resim çiziyordu. Bir süre sonra, 

"Sevmek yapılması kolay bir fiil olmamıştır hiç.". Kafamı salladım ve çizdiği şeye baktım. Ayağıyla bozduğunda tekrar denize döndüm. 

"İyi ki gelmişiz. Çok huzurlu." dedi ardından. 

"Öyle.". Arkadan gelen Şule kahkahasıyla başımı eğip hafifçe kumu yumruklamaya başladım. 

"Senin kız arkadaşın falan yok mu?" diye sordum Ayaz a. Bir kızdan hiç bahsetmemişti. Kızların ilgi göstermeyeceği bir tip değildi de. 

"Yok." dedi kumlara uzanıp. Bende uzandım ve sordum, 

"Neden? Yoksa kızlar yüzüne bakmıyor mu?" dedim alaycı bir şekilde. 

"Bakıyor bakmasına da.. Ben pek bakmıyorum. Yani bu aralar." 

"Neden ki?". Doğruldu. Biraz sessizlikten sonra cevap vermişti, 

"Daha ciddi şeyler üstünde kafam karışık biraz da. Kızlarla gezmek tozmaktan daha ciddi." 

"Hım... O ciddi meseleyi kafana fazla takma bence. Eğlenmene bak.". Tek notalık alaycı gülüşüyle tüylerimin diken diken olmuştu. 

"Mümkün olsa." dedi ve ayağa kalktı. 

"Hadi gel sen de. Şule'yle seninkini çok yalnız bırakma.". Ona kalkmama yardım etmesi için elimi uzattığımda kolumu kavrayıp beni çekti. Beraber bin bir korkuyla yaktığımız ateşe ilerlemeye başladık.

Yavaşça batan güneşi izlerken yakınımda dönen sohbeti duymamazlıktan gelmeye çalışıyordum. Konu sorun değildi sadece istemiyordum işte. Kafamda sürekli aynı şey dönüyordu; Ne olur bir şey söyleme. Ona ne diyeceğimi nereden biliyordu ki? Niye duymak istememişti? Onu sevdiğimi duymak istememiş miydi? Ya da tahmin ettiği şeyi duymamak istemişti. Tahmin ettiği şey ne? Ahh, o kadar karışık ki. 

"Ben denize gidiyorum. Gelir misin Eylül?". Kafamı kaldırdım ve Şuşuya baktım. Beni mi çağırmıştı o? Eylül demişti, buraya başka bir Eylül de mi gelmişti? 

"Heey, şaşkın? Geliyor musun akşam denizine?". Ayaz la Aras a baktım. İkisi de alt dudaklarını sarkıtmış ayakta duran Şuşuya bakıyorlardı. 

"Ben mi?". Kafasını salladı. 

"Bizi niye çağırmıyorsun?" diye itiraz edecek oldu Ayaz. 

"Kız kıza girelim bir kere de." 

"Sen ciddi misin Şuşu? Aman Şule..". Potumun ağırlığıyla yanaklarım kızarırken hemen ayağa kalktım. Ayaz ın çaktırmadan gülüşüne tehlikeli olduğunu düşündüğüm bir bakış attım ve Şule ye döndüm, 

MaskeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin