20.Bölüm: Gece

4.7K 273 25
                                    

Fazla bozmadan devam etmeye çalıştım. Sesi kulağımda yankılansa da, duymamazlıktan gelmekte başarılıyım sanki.

"Ne? Neyden bahsediyorsun sen? Konumuzla ilgisi ne?"

Sabırsızca homurdandı ve tam önüme durup kollarımı sıkıca kavradı.

"Biliyorum Eylül. Gerçekten ağzını yormana gerek yok."

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve çaktırmadan yutkundum. Az önce inkar yeteneğim olduğundan bahsediyordum ya, sürekli bir yetenek değilmiş.

"Belki o zaman bileğinde dövmen yoktu. Saçlarının tonu farklıydı.. Ama saç bağını saçımda gördüğüm ilk an anladım. Başka kimsenin saçlarında öyle duramazdı.. O dalgalar aynı şekilde bağın etrafına kıvrılmış..."

Yüzümü buruşturdum. Artık inkar düşüncem çoktan buharlaşıp gitmişti.

"Ve gözlerini hatırladım. İri, yuvarlak koyu renk gözler. Ve boynunun arkasındaki lekeyi."

Eli saçımla kapanan boynumun arkasına gittiğinde irkildim. Ben o lekenin farkında bile değilim!

"İncinmiştim.." diye fısıldadım gözlerimi yere dikip.

"Ve bunun farkındaydım. Bu yüzden belki de, yüzün hiç aklımdan çıkamadı. Aslında sadece gözlerin. Ve leken."

Gülüp ellerini çekti ve bir adım geri çekildi.

"Sen olduğunu fark ettiğimde korktum. Belki önceden ben olduğumu fark etmemiştin. Ama bağı gördüğünde fark ettin? Belki de her şey tesadüftü. Ablamın kursuna gelmen, bu evde yaşaman, saç bağını görmen... Ama dürüst olayım, eğer seni o zaman fark etseydim, asla sana bir şey çaktırmazdım."

Tekrar güldüğünde tekrar dudağımı ısırdım.

"Sen olduğunu biliyordum.. Baştan beri." dedim kısık bir şekilde. Kafasını aniden kaldırıp bana baktı. Bir an sonra acı bir şekilde gülümsedi,

"Ve benden intikam almayı başardın."

Kollarını iki yana açtı,

"Çünkü şu an acınacak haldeyim."

"Aras, aslında senden intikam falan almayı planlamadım. Ben seni kıracak hiçbir şey planlamadım. Belki aklımdan geçmiş olabilir ama..."

Sesim çatlıyordu. Bu yüzden daha fazla devam etmemeye karar verdim. Yere çöküp oturduğunda ben de yere çökmüştüm.

"Anlatacağım demiştin? Hala açıklamaya gereksinim duyabilirim değil mi?"

Başını salladı,

"Tabii.."

Bacaklarını oturduğu yerde çarprazladı ve başını öne eğdi. Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı,

"Haklısın. Korkağım. Ama kendim için korkmuyorum. Ben sadece.."

Sesi titremeye başladığında durdu ve hafifçe öksürdü.

"Sadece ikimizi de olmayacak bir şeyin peşine sürüklemek istemedim. Çünkü yapamam.. Eğer kendimi sana bırakırsam sonradan sensiz duramam. Kaç günün kaldı gitmek için Eylül?"

Susup kalmıştım. Bunu daha önce hiç düşünmediğim oradan bayağı belli oluyor olmalıydı. Ama böylece durmak da kötü değil miydi sanki?

"Peki şu an üzülmüyor muyuz? Benim.. ne kadar acıdığımı biliyor musun? İnce ince kanadığımı?"

Vay, edebiyat yaptım.

Ve böyle bir durum da hala kendime espri yapmaya çalışıp olayı hafifletme çabam da trajikomik.

MaskeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin