19.Bölüm: Yeniden?

4.9K 289 35
                                    

Bölüm parçası vaaar.

2 saatlik uykuyla sabahı ettiğimde kendimi en son ne zaman böyle boktan hissettiğimi merak ettim. Dün geceki konuşmanın ardından bir tek kelime edemediğim Ayaz, usulca kalkıp yerine yatmıştı. Bense ne yapacağımı kestiremedikten bir an sonra kendi odama gitmiş ve ağlamamaya çalışarak tavanı seyretmiştim. Bildiğim, güvendiğim her şey tersine dönmüş gibi hissediyordum. Ama kendime şunu hatırlatmaya çalışıyordum, O aynı Ayaz, değişen ne var ki? Onu suçlamıyordum aslında. Tuhaf bir şekilde bunca zaman ona bahsettiğim şeylerle onu nasıl incittiğimi hayal ediyordum. Beraberken konuştuğumuz şeyler nelerdi ki? Aras, Aras, Aras... Arada sırada da havadan sudan. O ise asla belli etmeksizin beni dinlemiş, akıl vermişti. Peki ya sonra? Hiç benim için ağlamış mıdır? Hiç yumruğunu kalbine bastırmış, içten içe eriyen kalbiyle gülümsemeye çalışmış mıdır? Tabii ki de yapmıştır seni aptal. Dün gece niye ağladı?

Kapımın dışından gelen insan seslerini işittiğimde ev halkının ayaklandığını anlamıştım. Oturur pozisyon alıp ayaklarımı sarkıttım. Boş boş parkeye bakarken kapının çalmasıyla kafamı hızlıca kaldırdım,

''Kahvaltıya yetiş Eylülcüm. Ayaz ı uğurlayacağız, biliyorsun.'' dedi Aynur hanım. Nedense yüzüne bakarken utanmıştım Aynur hanımın. Sanki dün gece bizi izlemişti. Duymuştu konuştuklarımızı. Herkes duymuştu sanki ve aşağı indiğimde bana ayıplayan bakışlar atacaklardı. Aras bile.

Altıma kot rengi tayt, mavi sporu atletinin üstüne kırık beyaz bol bir tişört geçirip aşağı indim. Ayak sesimle kalkan başlara anlık bir gülümseme yollayıp yerime oturdum. Ayaz iyi ki önümde ya da yanımda değildi. Ona nasıl bakacağımı bilmiyordum çünkü. Bakışımın incitmesinden korkuyordum, tekrar ve tekrar.

Ayaz;

Sofraya oturduğunda bakışlarımı tekrar önümde yenmeyi bekleyen kahvaltı tabağına diktim. Yanımda oturan annem bebekmişim gibi ağzıma patates tıktığında yüzümü buruşturdum. Hadi ama anne, burada acıklı bir şeylerden bahsetmeye çalışıyoruz!

Kaçamakça Eylül'e baktığımda kafasını sağa eğmiş, çatalıyla tabaktaki salamla oynadığını fark ettim. Böyle olmak bir şeyler burkuyordu içimde. Neden söyledim ki dün? Tamamen uyku sersemliğiydi sanırım. Bundan nefret ettim, bu durumdan, ah Ayaz of be oğlum.

''Ben doydum.'' dedim ve ayağa kalktım. Annem,

''Ne yedin Ayaz'ım?'' dediğinde Eylül kafasını kaldırıp anneme baktı. Göz göze geldiğimizde dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi yumdum. Arkamdaki sandalyeyi itekleyip bahçeye doğru gittim. Nasılsa s.kik bir eroinmandım değil mi, yaptığım şeyler içi bahanem vardı. Ben deliyim adamım! Yanıma yaklaşma yoksa az önce aldığım dozun etkisiyle karnını deşerim! Bahçeye çıkıp kendimi çimlere attım ve ellerimi başımın altına alıp gökyüzünü incelemeye başladım. Ah, şu bulut ne kadar güzeldi... Tıpkı şirin bir kız gibiydi. Koyu kahverengi dalgalı saçları, ve iri gözleri olan bir kız. Ah, boşversene. Ve neden artık güzel olan her şey bana onu hatırlatıyor?

''Seni cehenneme yollamıyoruz.'' diye yanıma uzandı Aras. Ona bir bakış atıp tekrar bana kızı hatırlatan buluta baktım. Gitmişti.

''Duydun mu sen beni?'' dedi aksi bir tonla. İç çektim ve cevap verdim,

''Yalnız olacağım. Yani orada. Sen olmayacaksın, Murat, Berk, Şule olmayacak..''

Onun adını söyleyip söylememekte kararsız kaldığımda bu boşluğu Aras konuşarak kapatmıştı.

''Sen hiç yalnız kalmazsın, merak etme.'' dedi gülerek.

''Eroinmanın tekini kafalayabileceğimi mi ima ediyorsun?'' dedim gözlerimi kısıp. Aras kaşlarını kaldırıp başını iki yana salladı,

MaskeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin