2.Bölüm

17.2K 336 2
                                    

Zeynep,


İşte özür dilemek bu kadar kolaydı aslında. Birine çarptığında, yanından geçerken su sıçrattığında ve bu tür küçük kazalarda insanlar birbirilerinden özür diliyorlardı. Şu anda karşı çarpmış olduğum çocuğun yaptığı gibi.

Çekingen bir tavırla isminin Aksel olduğunu öğrendiğim çocuğun elini sıktım.

''Zeynep,'' derken gülümsemeye çalıştım.

Ağlamaktan gözlerimin ve yüzümün domatese döndüğünü tahmin edebiliyordum. Üstüm başım dağılmıştı ve saçlarım hala ıslaktı açıkçası acınacak bir görüntüye sahiptim. Oysa karşımda duran esmer çocuk fazlasıyla çekici görünüyordu. Kerem'in kadar yapılı bir vücudu yoktu belki ama kötü de değildi fiziği.

Yeni tanıdığım bu çocuğu Kerem'le kıyasladığımı fark ettiğimde gözlerimi devirmek istedim. O pisliği hatırlamak bile istemiyordum biraz önce bana yaşattıklarından sonra.

''Yeni?'' diye sordu başıyla okulu işaret ederek. Başımla onu onlayladığımda, ''Anlaşılıyor,'' diye cevap verdi.

Anlaşıldığına dair şüphem dahi yoktu. Bu okula göre yetersiz görünüyordum dışarıdan bakıldığında büyük ihtimal. Evet belki maddi durum olarak da yetersizdim ama kimin umrundaydı ki?

Bu okula çok isteyerek gelmemiştim, sırf annem istediği için gelmiştik ve ben onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum. Onun için katlanıyordum bu okula. Üstelik son yılımdı.

''Kardeşim!''

Hemen arkamdan gelen o tanıdık sesi tekrar duyduğumda içime bir panik dalgası yayıldı. Yine onunla karşı karşıya gelmek istemeyerek karşımdaki çocuğa, ''Hoşça kal,'' diyerek yanından geçip giderken çocuğun ardımdan şaşkınlıkla bakakaldığını tahmin edebiliyordum ama tekrardan o pisliğin yüzünü görmek istemiyordum.

Akşam erkenden yattığım için sabah erkenden uyandım. Giyip okula gittiğimde bugün Kerem denilen o pislikle karşılaşmamayı umarak kantine bir kahve almak için indim. Saat daha erkendi ve ilk dersin başlamasına biraz daha zaman vardı.

''Günaydın,'' Tanıdığım bir kız sesi duyduğumda gülümsemeye ve abisinin kim olduğunu düşünmemeye çalışarak Yağmur'a döndüm.

''Günaydın,''

Sandalyelerden birini çekerek yanıma oturduğunda elindeki bardağı masanın üzerine bıraktı. Onun ardından birkaç dakika sonra Melis gelip selam vererek oturduğunda bizde ona karşılık verdik.

Okula geldiğim ilk günden bu yana ikisi de dostça davranıyorlardı. Gittikleri yerlere beni de davet ediyorlardı. Havalı zengin kız profili çizseler de aslında gayet tatlı kızlardı. Akşamları arada birbirimizi arayıp ders çalışıyorduk ve ya havadan sudan konuşuyorduk ders çalışmadığımız anlarda.

Dün akşam Yağmur beni aramıştı onunla biraz konuşmuştuk ama olanlardan bahsetmemiştim. Diyebileceğim bir şey yoktu sonuçta böyle bir şeyi anlatamazdım. Senin abin bana böyle şeyler yaptı diyemezdim Kerem iyi ve ya kötü onun abisiydi. Kantindeki atışmadan sonra Yağmur onun aslında göründüğü gibi kötü biri olmadığından bahsetmişti ve bende buna inanmak istemiştim. Ama öyle değildi, Kerem onun sandığından da kötü biriydi.

''Barış sana bakıyor,'' diye Melis'e dönen Yağmur'a baktığımda neyden bahsettiğini anlayamamıştım.

Barış denilen çocuğun kim olduğunu bilmiyordum belki de bu yüzden anlamıyordum. Bunun dışında birkaç defa daha Yağmur'dan bu ismi duymuştum fakat meraklı gibi görünmek istemediğim için kim olduğunu sormamıştım. Söylemek isteselerdi onlar anlatırdı.

VazgeçilmezimWhere stories live. Discover now