otuz sekiz

7K 657 119
                                    

Zaman geçti, zaman geçtikçe biz birbirimizin kollarından başka gidecek yerimiz yokmuş gibi hisseder olduk. Ona hep çok aşık ve bağlı olduğumu biliyordum ancak bağımlılık başka bir şeydi. Onunla birlikte geçiremediğim dakikalara bile üzülür olmuştum.

Gizli saklı buluşmalarımız, kaçamak öpücüklerimiz ve temaslarımızın her biri benim için birbirinden değerli anlardı. Sevgisini bana hissettiriyor, biz birbirimize alıştıkça insanlara açılma fikrini de sürekli o ortaya atıyordu. Her şey iyiyken ikimizi de rahatsız eden tek şey yalan söylemek, özellikle de abime yalan söylemek zorunda kalıyor olmamızdı. Onun yanında her zamanki gibi davransak da ona karşı hep suçlu hissediyorduk.

Yine bir hafta sonu, arkadaşlarımla buluşmak ve artık birilerine anlatmak için hazırlanıyordum. Yaz sıcağı sonlarında olmamıza rağmen kendini öyle bir hissettiriyordu ki açık klimaya rağmen evin içinde terliyordum resmen. Derin bir nefes alıp aynanın karşısına geçtim. Makyaj yapmak şöyle dursun, sadece nemlendirici sürmek bile dudağımda ağırlık yapıyor ve eriyor gibi hissediyordum bu yüzden güneş kremimi bolca her yerime sürdüm. Tam o sırada kapı birkaç kez tıklatılıp açıldı. Baran önce başını uzattı sonra da yanıma geldi.

"Çıkmayacak mıyız?" dedi gülümseyerek.

Beni o bırakmak istemişti.

"Çıkacağım! Kolye seçmeye çalışıyorum." dedim takılarımı kurcalarken. Elleri arkadaydı. Yanıma adımlayıp arkamda durdu. Arkaya doğru uzattığım başımla ona bakmaya çalışırken eğilip alnımdan öptü.

Ondan öpücük aldığım için tam önüme dönecektim ki bir kutu çıkardı. Siyah kadife kutunun içinden ince zincirli, zarif ve güzel bir kolye çıkardı.

"Yardımcı olmak istedim." dedi.

Bir an doğum günüm yaklaşmışken gerçekten günleri mi karıştırdım diye düşündüm ancak emindim. Aralık dudaklarımla kolyeyi boynuma takmasını izledim. Taktıktan sonra eğilip boynumdan öptü. Aynadan kendime kilitlenmiştim resmen. Tüm uzuvlarım uyuşurken elini omzuma koydu.

"Çok güzel..." diye mırıldandım hayranlıkla.

"Beğendin mi?" dedi.

Ayağa kalkıp boynuna sarıldım sımsıkı. Senden gelen her şeyi beğenirim diyemedim ama gözlerimle belli etmiş olacağım ki sıcacık bir gülümseme sundu bana.

"Çok teşekkür ederim çok beğendim... Ben... Çok mutlu oldum o yüzden ne diyeceğimi bilemedim... Hiç beklemiyordum! Çok güzel! Nereden geldi aklına? Ne güzel bir sürpriz bu! Sen mi seçtin? Nasıl-"

Eğilip dudaklarımın üzerine örttü dudaklarını. Kalçamı masaya yaslarken kollarımı boynuna dolayarak karşılık verdim öpücüğüne. Ellerinden birisi belimde, diğeri masaya kalçamın hemen yanına yaslıydı. Ensesine tırnaklarımı sürttüğümde omzu gerilirken sertçe belimi kavradı ve masanın üstüne oturttu. Bacaklarımın arasına girdi. Başımı yana eğip öpüşmemizi derinleştirdiğimde dudaklarımdan inleme dökülmesin diye var gücümle omzunu sıkıyordum.

Nefesimiz bize yetmez olunca ayrıldık birbirimizden. İkimiz de bir hayli dağılmıştık. Elim kolyeme çıktı ve sıkıca tuttum.

"Senin kadar güzel değil. Her şeyi hak ediyorsun sevdiğim." dedi alnını alnıma yaslarken.

Titrek bir nefesi ciğerlerime doldururken alnımdan öpüp geri çekildi.
"Şimdi tamam mısın?"

"Hmhm." deyip başımı salladım.

Beni arkadaşlarımın yanına bıraktıktan sonra tekrar gelip almak üzere çarşıya döndü. Abimle işleri vardı.

Her zamanki masamızda yine beni beklediklerini görünce gülümsedim. Aramızda her ne kadar ufak bir sürtüşme geçmiş olsa bile Baran'ın da dediği gibi bunu iletişimimize kalıcı olarak yansıtmamıştık.

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin