üç

13.4K 832 170
                                    

"Sağ ol Salim Abi ama bir dahakine de beni sen bırakacak olursan bırakabileceğin bir araba bırakmayacağım. Ne olmuş yani ehliyetimi yeni aldıysam ve tek başıma araba sürmeye kalkıştığım ilk an kanala yuvarlanmışsam?"

"Abim araba sürmek sanat işidir. Ya sana bir şey olsaydı, Ferman Ağa'nın kesin emri. Sen nereye gideceksen ben bırakacağım."

"Evden kaçayım da siz beni görün o zaman!"

Küçüklüğümden beri sürekli herkesi bununla tehdit ettiğim için hiç işe yarayan bir taktik değildi artık. Herkes hiçbir yere gitmeyeceğimin farkındaydı.

"Ne zaman gelip alayım seni?"

"Sen gelme arkadaşım getirecek. Valla bu sefer başımdan savmak için demiyorum! Gerçekten getirecek."

"Sen yine de eve geçmeden bana alo de abim."

"Tamam Salim Abi." dedim sitemle.

Arabadan inip yaşadığımız yerdeki adamakıllı olan tek kafeye girdim. Es kaza abimin herhangi bir arkadaşına altımdaki kısa şort ve kalın askılı da olsa kısa olan tişörtle yakalansam muhtemelen adım atamazdım artık bir hafta.

Birkaç tanıdığa selam vererek dışarıdaki masada oturmuş beni bekleyen arkadaşlarımı görünce oraya yöneldim. Yine her zamanki gibi ben geç kalmıştım.

Sandalyeyi çekip oturduğumda Ebrar hızlıca bana döndü.

"Sonunda! Sonunda ya! Yine buluşmayı unuttun sandık."

"Yalnız bu rekor, bu sefer sadece 20 dakika gecikti."

"Ay şaka! 1 saatten aşağı gelmez diyordum ben."

"Tamam yani anladım erken gelmemi istiyorsunuz sırf beni biraz daha görmek için ama aşiret çocuğuyum ben arkadaşlar. Ben evden çıkabilmek için beş kişiden izin alıyorum."

"Kim onlar?"

"Annem, babaannem, abim, dedem, Baran."

"Hadi diğerleri neyse de abin ve Baran ne alaka?"

"Abim kıyafet kontrolü, Baran da kişi kontrolü yapıyor."

"Allah sabır versin diyecektim ki benim dağ ayısı sevgilimin hepsini bir yaptığını hatırladım."

"Songül sen hiç konuşmamalısın bence." deyip elimi kaldırdım.

Saatlerce aynı masada oturup uzun bir süredir birikmiş olan dedikodularımızı ortaya döktükten sonra Songül hepimizi evlerimize bıraktığında yüzümde inanılmaz mutlu olduğumu gösteren bir gülümseme vardı. Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok seviyordum.

Evin kapısından içeriye girdiğimde erkek kuzenlerimin avluya oturmuş, kızların da balkondaki masaya kurulmuş olduğunu gördüm. Etrafı şöyle bir kolaçan edip Baran'ı göremeyince üstümü değiştirmek için yukarı çıkacaktım ki pek sevgili kuzenim Said susmak bilmediği için laf attı.

"İnşallah Fırat Abi seni böyle görmüştür."

"İnşallah bugün ölümcül bir kaza atlatmışsındır."

"Hele hele. Bu çocukta eril enerji denen bir şey yok."

"Üf sen konuşma. Sende belinde silah tas kafa gibi geziyorsun bir tane kızla konuştuğun yok bugüne kadar."

"Bulaşmayın benim kuzenime lan." dedi Bernas.

Aslında birbirimize ne kadar laf soksak, gıcıklık yapsak bile içten içe birbirimizi sever ve aslında eleştirdiğimiz birçok şeyi şakasına yapardık.

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin