on iki

10.9K 837 334
                                    

Elimi yüzümü yıkayıp üzerimdeki ceketin kollarını düzelttikten sonra avluya çıktım Esra yengeyle konuşmak üzere. Her zamanki oturduğu yerde beni bekliyordu.

Konağa geldiğinden beri Serhat Abinin annesi burada kalmaları konusunda ısrar edip sinirlerini bozuyordu kızın. Arada bir de asla karışmaması gereken şeylere saçmasapan laf yapıyordu. Her ne kadar Serhat Abi için sussa bile sanki bir gün çok fena patlayacaktı.

Karşısındaki koltuğa oturduğumda yine etrafta olan bakışlarını indirdi üzerime.

"Bundan sonra burası toplanma yerimiz. İki kişilik toplantı. İki kişilik dev kadro." dedi gülerek.

Pek halim olmasa da güldüm ben de. Hâlâ kusmanın etkisinde olarak başım ağrıyordu.

"Hadi anlat bakalım."

Kek mevzusu dahil son yaşanan bütün her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattım. Attığım mesajdan tutun, arabada olanlara kadar...

Hepsini tepki vere vere dinledikten sonra son kısımlarda sesi biraz daha sinirli çıkar olmuştu. Anlatmam bittikten sonra ofladı.

"Nereden çıktı bu kız ya?!" dedi öfkeyle.

Göz devirdim sadece.
"Bilmiyorum ama yoruldum."

"Şimdiden?" diye sordu. Sesinde hafif küçümseme çokça şaşkınlık vardı.

Elimi yüzüme kapattım.
"Boşa kürek çekiyormuşuz gibi hissediyorum yenge."

"E iyi de daha küreği çekmedik ki elimizi attık. Çok başındayız daha. Eğer Baran'ı gerçekten istiyorsan biraz dirayetli durman lazım. O şimdi senin farkında değil ki yavaş yavaş anlayacak."

"Mentalim yoruluyor biraz."

"Sen Baran'ı gerçekten seviyor musun?"

Sorduğu soru kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Kimse kalkıp bana bunun hesabını sormamalı gibi geliyordu çünkü.
"Tabiki. Ne kadar saçma bir soru bu?"

"E o zaman? Kurtuluş için bedeller ödeyeceksin tabii."

Haklıydı. Eğer gerçekten istiyorsam biraz kendimden ödün vermem lazımdı. Bu zamana kadar onun dışında kimseye kendimden ödün vermemiştim.

"Bak, yarın düğün var. Sizin akrabalardan birinin."

"Öyle miymiş?"

"He, sizin de her gün düğününüz var zaten."

"Akraba çok olunca." dedim hafifçe gülerek.

"İşte yarın normalden biraz daha abartı ol. Önce kıskansın sonra öyle bir cilve yap ki şaşırsın. Neye uğradığını anlayamasın."

Kaşlarımı çattım.
"Nasıl yani?"

"Yanisi yengem, önce mümkünse kimseyi dövdürtmeden biriyle yakınlaş. Dikkatini çeksin, öfkelensin. Sonra da bir şey yap, orasını sen düşün, çok yakın davran. Ayarlarıyla oyna. Hatta bunu yarın için değil. Genelde de yap. Mesela anlattığın gibi tartışırsanız yine önce bağır çağır sonra bir anda kafasını karıştır."

"Neden ki?"

"Yavrum Serhat Abi'nden biliyorum. Ayarlarıyla oynadığımda daha çok etkileniyor. Serhat Baran'ın daha az kıskanç hali gibi sadece. Anlattığına bakılırsa şimdiden sabır diliyorum sana."

Güldüm.
"Keşke sevse de ben kıskanç o kıskanç yaşar giderdik işte."

"Benim adım da Esra'ysa o çocuk sana kör kütük aşık olacak. Buraya yazıyorum." deyip elini masaya sürdü.

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin