on yedi

9.3K 730 86
                                    

Odamın ortasına bavulumu bıraktığımda bir gezinin daha ne kadar mükemmel olabileceğiyle ilgili içimden kutlama partisi yapıyordum. İki kişilik odalardan üç tane tuttuğumuz için elbette birileri birileriyle kalacaktı. Ebrar ve Songül zaten bankoydu ama ben Selim'le kalırım sanıyordum. Tabii abimlerin ne kadar katı olduğunu hatırlayana dek...

Birlikte kalmamızı istemediklerinde tam kendimi abimle kalmaya hazırlıyordum ki abim beni çok şaşırtarak Selim'le birlikte odaya çıkmıştı. Açıkçası bunu hiçbirimiz beklemiyorduk ve içimden bir ses neden oraya gittiğini açık açık bilse de öyle olmamasını umuyordum. Çünkü ne abimin ne de en yakın arkadaşımın üzülmesi en son isteyeceğim şeydi. Bu yüzden bulabileceğim ilk boşlukta abimi uyarmalıydım.

Akşam olmak üzereydi. Hepimiz çok yorgunduk. Muhtemelen bugün burayı gezmek ve yemek yemek dışında bir şey yapmazdık. Aşırı acıkmıştım. Şehirlerin içine girip yoldan sapmak istemediğimiz için yol üstündeki bir benzinlikten aldığımız atıştırmalıklarla duruyordum. Tek isteğim bir an önce yemek yemek ve uyumaktı. Ona yardımcı olacağım diye hiç uyumamıştım.

"Ben duşa giriyorum." dedik aynı anda. Birbirimize baktık. Elimdeki malzemeleri sıktım.

Hiçbir şekilde tepki vermesini beklemeden kendimi duşa attım. Arkamdan güldüğünü duydum. Aslında onu bekleyebilirdim çünkü benim duş sürem ona göre çok uzun oluyordu ama bekleyemezdim. Nedense kendimi o kadar yoldan sonra kirli hissediyordum.

Duşa girip onu çıldırtana kadar orada kaldıktan ve tüm rutinimi uyguladıktan sonra tam çıkacaktım ki yanıma havlu almadığımı fark ettim. Muhtemelen çekmecelerden birinde havlu olabilirdi. Çok iyi bir otel tuttuğumuzdan ve buraya daha önce de geldiğimden temizliğine güveniyordum.

Paketi açılmamış bornozlardan birini giyinip önünü sıkıca bağladıktan sonra dışarıya çıktım. Balkon kapısı açıktı, sigaraya çıkmış olmalıydı. Seslenmedim. Bitince gelirdi. Onun yerine üzerimdeki bornozu çıkarıp iç çamaşırlarımı hızlıca giyindim. Altıma açık mavi kot şort ve rengine bayılarak aldığım toz pembe, üzerinde çilekler olan yarım gömleğimi giyindim. Islak saçlarımı kurutmak için banyoya tekrar girecektim ki belimde elini hissedince içim titredi. Dizlerime kadar ürpermiştim.

"Bir saat daha bekleyemem." dedi kulağıma doğru.

Omzumun üstünden baktım ona.
"Kurutma makinesini alacaktım."

"Ben veririm."

Ellerini üstümden çekip banyoya girdi. Kurutma makinesini bana uzattı. Sonra da kapıyı kapattı. Hâlâ kalbim boğazımda atıyordu. Belimdeki sıcaklık hâlâ dizlerimi titretiyordu.

Kurutma makinesiyle saçlarımı kuruladıktan sonra hafif kabarık görüntüsüne baktım. Bu halini seviyordum.

Tam yatağıma uzanmaya gidiyordum ki kapı tıklatıldı.

"Gel!" diye bağırdım.

Selim hızlıca içeriye girdi. Çok mutlu görünüyordu. Altında siyah kot şort üstünde de baskılı beyaz bir tişört vardı.

"Çok yakışmış!" dedik aynı anda.

Sonra gülüştük.

"Hadi lütfen yemek saatini kaçırmayalım. Çok açım."

"Baran şimdi çıkar. Çıkınca gideriz."

Kısa bir an duraksadı. Baran'a Selim bile abi diyordu bu yüzden anlayamamıştı. Ben de zaten ağzımdan kaçırmıştım.

"Tamam o zaman. Abini başımdan al! Aç olduğu için bu kadar sinirli olabilecek bir tek onu gördüm. İnanamıyorum!" dedi öfkeyle.

Abim açken cidden aşırı sinirli oluyordu.

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin