otuz

8.7K 716 211
                                    

"Ağlama lütfen! Lütfen ağlama!" dedim ne yapacağımı bilemeyerek.

Kucağıma tutuşturdukları bebek sanki onu yerden yere vurmuşum gibi çığlık çığlığa ağlamaya başladığında ne yapacağımı bilemeyerek en yakınımdaki yengeme bakmıştım. Benim kucağıma ne ara geldiğini bile bilmiyordum.

"Al şunu yenge ya!" deyip bebeği kucağına bıraktım.

Koşar adım odadan çıkarken etraftaki insan kalabalığı yüzünden ruhum daralmıştı.

Bu gece kına gecesiydi. Esra yenge hiç istememişti ancak her ne kadar birçok konuda söz geçirse de kimse bu konuda söz geçiremezdi bizim aileye. Çok önemli bir kutlamaydı bizimkiler için. Genelde kadınlar ayrı erkekler ayrı olur, damat isterse kendisi de bekarlığa veda tadında bir kutlama yapabilirdi. Eşcinsel evliliklerde bu genelde olmuyordu. Nedenini bilmiyordum ama hiç yapan görmemiştim. Zaten bazı şeyleri bile yeni yeni kabullenen bir kesim varken çok da şaşırtıcı değildi açıkçası. Benim de işime geliyordu, çok hoşlanmazdım nişandan kınadan.

Serhat Abi de bekarlığa veda yapacaktı ama bunu Esra yenge organize etmişti yani her ne kadar kınada olsa bile kontrol yine onda olacaktı. Zaten Serhat Abi yengeme yanlış yapmazdı ama bazen bazı bekarlığa vedalarda damadın arkadaşları zorla dansöz getirebiliyorlardı bu yüzden yengem ona bile el atmıştı.

Abim ve Baran bir haftadır bu kutlamayı planladığından şimdi her şey hazırdı. Kadınlar gibi hazırlanma derdi de olmadığından, birçoğunun, tek yapmaları gereken söylenen saatte orada olmalarıydı. Çok fazla erkek olacağı için çok kısa bir şeyler giymek istememiştim. Normalde rahatsız olmazdım ancak bu tarz etkinlikleri tahmin edebildiğimden kendi iyiliğim için bunun doğru olduğunu biliyordum.

Bej keten bir pantolon, içine beyaz bir atlet giymiş üstüne de çıkaracağımı bilsem de mavi bir gömlek giymiştim. Güzel duruyordu kombinim, makyajla taçlandırmak da yakışırdı.

Çok az bir makyaj yapıp aynaya gülümsedim. Sonra yine telefonum çaldığında arayanı bildiğimden bakmadan açtım.

"Efendim?" dedim enerjik bir sesle.

"Ne yapıyorsun?"

"Hazırlanıyorum, sen?"

"Ben de şimdi eve geçeceğim."

"Ne giyeceksin?"

"Gömlek pantolon giyerim."

"Ay ben de gömlek pantolon giydim!" Durdum. "Ama şimdi bizim gömlek pantolon kombinlerimiz farklıdır kesin."

"Bakayım mı sana?"

"Hayır! Akşamı bekle!"

Güldü.
"Tamam canım. Ben seni almaya geleyim mi?"

Abimler kalabalık olacağından her ne kadar her türlü bir arabayla öyle ya da böyle gidecek olsam bile son tekliflerinin hepsini reddettiğim için artık kabalık ettiğimi düşünüyordum. Titrek bir nefesi ciğerlerime doldurdum.

"Tamam olur."

"Sevindim. Ne zaman alayım?"

"Ne zaman gitmek istersen."

"Tamam o zaman."

"Karaca!" Abim odamın camına doğru bağırdığında hızlıca ayağa kalktım.

"Abim çağırıyor! Görüşürüz!"

"Görüşürüz." dedi yine gülerek.

Telefonu kapatıp dışarıya koştum. Abim arkasını dönüp beni gördüğünde gülümsedi.
"Hele benim kardeşimin güzelliğine bak."

Nazende (bxb)Where stories live. Discover now