dört

11.5K 849 89
                                    

Babaannem ve dedemin yanından ayrılıp avluya çıktığımda muhtemelen saat gece yarısına yaklaşmıştı. Zaten yanlarından ayrılmam gerektiğini de ikisi de uyuyakalmamak için direnirken anlamıştım. Yanlarında birkaç saat durup konakta olan tüm her şeyi anlatmıştım ve şimdi iki cebim de para doluydu. Biliyordum ki, herhangi bir şey anlatmasam da benim cebimi yine dolduracaklardı çünkü en sevdikleri torunları bendim. Bunu kendimi yüceltmek için söylemiyordum. Konaktaki herkesin bildiği bir gerçekti. Amcalarım ve halalarım dışında miras bıraktığı tek torunu ben ve Baran'dık. Beni fazla sevdiklerinden, Baran'ı da diğerlerine muhtaç bırakmamak için yapmışlardı bunu.

Miras haberi yayıldığında konaktakiler ikiye bölünmüştü. Bir kısmı Baran'ın çok daha fazlasını hak ettiğini çünkü gerçekten şirkete büyük katkı sağladığını; bir kısmı ise aileden bile değilken bu mirasın ona kalmasının haksızlık olduğunu söylemişti. Baran onları duyunca vicdanen rahat hissetmemiş, bu vasiyeti değiştirmeleri için dede ve neneme yalvarmıştı ancak dedem kararlıydı. Biz her zaman bunun onun hakkı olduğunu söylüyorduk ama hiçbir zaman bunu kabullenmeyeceğini biliyordum. Bizi gerçekten seviyordu ve ailesi gibi görüyordu ancak bazen öyle ufak bir noktada aslında içten içe annem, babam, abim ve bana karşı olmasa bile diğerlerine yabancı hissettiğini görebiliyordum.

Zaten senelerdir ona aşık kalmamı sağlayan en büyük özelliklerinden birisi de buydu. Fazla mütevazi ve dışarıya yansıtmasa da aslında mazlumdu.

Kahretsin ki çok da yakışıklıydı. Çok fazla hem de.

Yarınki düğün için de en büyük korkum buydu. Baran gerçekten köyün en yakışıklı erkeklerinden biriydi. İnsanlar nasıl benden köyün erkek güzeli diye bahsediyorsa ondan da en delikanlı ve en yakışıklı erkeği diye bahsediliyorlardı. Evlenme yaşı gelmişti ve artık ev ahalisi onun için o istemese bile kadın arar olmuştu. Hiçkimse onun bir erkekle evleneceğine ihtimal vermiyordu. Zaten buradaki erkek erkeğe evlilikler de pek hoş değildi. Genelde evlendikten sonra üzerine kuma getirilirdi birçok oğlanın. İlişkisi çok güzel giden çiftler de vardı tabii. Öylelerine çok özenirdim.

Benim bir erkekle evleneceğime hemen herkes hemfikirdi. Benim üzerime kuma getirilme gibi bir korkum asla olmazdı ve olamazdı. Bunun tek sebebi Baran benimle evlenmek istemediği sürece kimseyle evlenmeyecek olmam değil, kuma lafı geçtiği an muhtemelen kocam her kimse abilerim ve kuzenlerim tarafından toprak altına sokulacağı yüzündendi.

Yarın olacak olan akraba düğünümüzde de muhtemelen Baran'ı birkaç kızla görüştürmeye çalışacak, benimle konuşmak isteyen erkekler de abilerim yüzünden pek yaklaşamayacaktı.

Uyumaya gitmeden önce aklım başımda olduğu günden beri her seferinde yaptığım gibi annemle babamın odasına girip iyi geceler diledim. Sanki ben iyi geceler demesem ertesi gün onlar uyanmayacak gibi geliyordu. Bu yüzden şehirdışında bile olsam hep arar söylerdim.

Tam odadan çıkıyordum ki babam seslendi.

"Karaca."

"Efendim baba?"

"Sen şimdi mezun olduktan sonra bizimle çalışmayacak mısın?" dedi. Liseden mezun olduğum günden beri hep bunu söyleyip bunu düşünüyordu.

"Hayır baba söyledim ya kendi büromu açacağım ben. Hem daha yeni 2. senem. Mezun olayım da bir."

"Niye bizimle çalışmıyorsun ki bizim şirketin avukatlığını yap işte."

"Ya ha sen bana uzatıp para vermişsin ha şirkette çalışıp kazanmışım. Yine bizim kasadan çıkıp bizim kasaya girecek. Sizin davalarla da ben ilgilenirim ama temelli olarak kalmam. Dediğim gibi bürom olacak benim."

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin