otuz üç

9.4K 788 147
                                    

Altımdaki eteğin önü koşarken uçmasın diye parmak uçlarımla tutarken koşarak danışmaya yaslandım.

"Babam çıktı mı?!" dedim nefes nefese kalmışken.

"Hayır Karaca Bey, yukarıda."

Koşarak asansöre bindim. Eğer biraz daha geç kalırsam beni gerçekten öldürecekti.

Hukuk okuduğum ve okulların açılmasına da çok fazla gün kalmadığından beni staj niyetine bir toplantıya davet etmişti babam. Onun avukatı Faruk Bey ve ben olacaktım. Faruk Bey gerçekten işinde uzmandı ve babam ondan çok fazla şey öğrenmemi istiyordu. Ben de istiyordum. Her ne kadar hayatım orada burada geçiyor gibi görünse de ciddi bir kariyer takıntım vardı ve mesleğe tam anlamıyla geçtiğimde de en iyisi olmam şarttı.

Belki de böyle bir günde Converse giymek çok akıl kârı değildi çünkü koşarken ayakkabılarım kayar korkusuyla çok rahat edemiyordum. Koridorda abim ve tanımadığım birkaç iş arkadaşını gördüğümde abim sırf kombinime laf edip ağzıma sıçmasın diye onu görmemiş, seslendiğinde de sağırmış gibi yaptım.

Babamın ofisine girip Baran, Faruk Bey ve babamı masa başında görünce derin bir nefes verdim. Korkmuştum bir an toplantı başladı diye.

İçeriye girdiğimde Baran beni görünce baştan aşağı süzüp önüne döndü. Geç kaldığım için biraz kötü hissediyordum bu yüzden koşup babama sırnaştım.

"Geldim!" dedim heyecanla.

"Hoş geldin oğlum. Faruk, kağıtları zımbala dosyadan düşmesin. Önemli bunlar. Fotokopisi var mıydı?"

"Var efendim."

"Hadi girelim."

Çantamı babamın odasında bırakıp peşlerinden yürüdüm. Dün gece dava hakkında çalışmıştım yani konuya hakimdim.

Her toplantıya olmasa da bazı toplantılara şirketlerin avukatları da katılırdı. Bu da o toplantılardan birisiydi.

Öğle arasına normalde çıkılan sürede biz hâlâ Faruk Bey'le oturup kağıt inceliyorduk. Eski dosyaları da açmak zorunda kaldığımız için böyle uzun sürmüştü. Babamlar toplantıdan çıkıp işlerine dönmüştü ama bizim için toplantı bitmemişti.

Biz çalışırken içeriye abim girdi.

"Abisinin bir tanesi." diye seslendi.

Kağıtlardan başımı kaldırmadan cevapladım.
"Söyle hayatım."

Yanıma gelip boynuma eğildi ve çene kemiğime bir öpücük bıraktı.

"Helal benim hukukçuma." dedi sırıtarak.

Gülümsedim.

"Fırat Bey bizim 2022.03.12 tarihinde girdiğimiz mahkeme de buna benzer bir sebepten değil miydi? O zaman da fiyat konusunda cayma olmuştu."

Abim durdu. Aklına gelmemiş olmalıydı. O sırada birden Baran kapıda belirdi.

"Evet ondandı."

Yeniden mahkeme açacaktık muhtemelen. Zaten büyük bir şirket yürüttüğünüzde sürekli mahkemelerle uğraşmanız kaçınılmaz oluyordu. Bizimkinin de çevrenin en büyük şirketi olduğunu hesaba katarsak bu çok normaldi.

Baran elindeki kahveyi önüme bıraktı. Faruk Bey'de kalp ritmi bozukluğu olduğundan çay kahve içemiyordu. Bunu kendime doldururken ona da doldurduğum beşinci bardakta hiç bıkmadan kibarca söylemesinden sonra anlamıştım. Başımı kaldırıp Baran'ın yüzüne baktım. Gözlerini kaçırdı.

Bardağı parmak uçlarımla kendime çektim.

Abim aşağıdan çağırıldığında mecburen çıktı odadan. Üçümüz kaldık.

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin