6.1

5.7K 285 5
                                    

61. Bölüm

GÖZLER YALAN SÖYLEMEZ

>

Takırtı ve yabancı erkek seslerinin kulağıma ilişmesiyle kaşlarımı çatarak gözlerimi araladım, ilk karşıma çıkan şey abimin odasının tavanı oldu.

Gece yoğun istek üzerine onun odasında uyumuş, artık abim annemlere ne dediyse annemler de bunu hiç garipsememişti.

Sesler hâlâ devam ederken esneyerek yataktan kalktım, üzerimdeki eşofmanları çıkarma gereği duymadan direkt elimi yüzümü yıkayıp evde kimsenin olmamasıyla da anahtarımı aldım ve evden çıktım, sese; bahçeye gittiğimde karşılaştığım şey, aval aval bakmama sebep olmuştu.

Odamın penceresinin önünde abim, ellerini belinin iki yanına koymuş, duruyordu. Özkan, dertli dertli yere, çimenlere oturmuş, gariban bakışlarla pencereme bakarken iki tane adam, pencereme korkuluk yapıyordu.

"Abi!" Dedim fark edilmek adına.

Bakışlar anında bana döndü, Özkan; pencereden de daha gariban bir bakışı bana attı, bugün gözüne kapatıcı sürmediği için morluğu hafif belli ediyordu. "Ne yapıyorsunuz siz burada?" Diye sordum.

"Güvenlik için, canım kardeşim," dedi abim, alay edercesine. Gözleri saliselik bir şekilde Özkan'a değinirken evlerinden çıkıp bize doğru gelen Akif, Seda ve Berat üçlüsü de dikkatimi çekti. "Etraf çakal dolu. Maazallah, biri içeriye girmeye falan çalışır."

"Tüm eve mi yapacaksın?" Diye sordum ellerimi belimin iki yanına koyup içten içe de dün odamdan çıkarak bu sırrımızı belli eden Özkan'a söverek.

"Yoo," dedi abim, rahat sesiyle. O esnada Akif'ler de yanımızda belirdi. "Sadece senin odana. Annemlere de her ay bir odaya yaparız diye kakaladım."

"Demek Alaz, bu enfes ilişkiyi öğrendi ha?" Dedi Akif, bin yıldır bu anı bekliyormuşcasına bir zevkle, gelir gelmez. "İyi oldu bu korkuluk, Alaz. Kaç defa gördüm Özkan'ın bu pencereden Dudu'nun odasına sızdığını."

Akif'e dünyanın en ters bakışlarını atarken, "Sallama lan," dedi Özkan, sert sesiyle ayağa kalkıp ellerini silkeleyerek. "Sadece üç kere girdim." Bu noktada abimin sertleşen yüz ifadesine döndü, "Biri dün sana yakalanışımdakiydi," diye bir ekleme yaptı.

Abim, Özkan'ın söylediğini iplemedi bile, Akif'e döndü, "Biliyordun da niye söylemedin bana?" Diye sordu Akif'e. "Ne biçim arkadaşsın lan sen?"

Bu noktada Özkan'la bakışlarımız birleşti, Özkan; aklına dahiyane bir fikir gelmişcesine bir yüz ifadesine büründü ve Akif'ten bile önce atıldı, "Akif de benim arkadaşım," dedi mükemmel bir dönüşle. "Ben de ona mı her şeyi anlatmalıyım yani?"

Abim afalladı, Seda gözlerini kocaman açtı, Berat olayı bilir gibi sessizce kıkırdadı, Akif kaşlarını çattı, "O ne demek?" Diye sordu Özkan'a.

"Yani diyorum ki, arkadaşız diye birbirimize her şeyi anlatmalı mıyız?" Dedi Özkan, abime imalı imalı bakıp Akif'e söyler gibi. "Bazen herkesin iyiliği için bir şeyleri söylememek daha iyidir."

Akif bu sözleri asla anlamadı, tek takıldığı ve ilgisini çeken nokta Özkan'ın ona, arkadaş demesiydi, bunu da belirtti zaten. "Sen ne ara beni arkadaşın olarak görmeye başladın, Özkan?" Dedi hoşuna gider gibi. "Şımarıyorum bak."

Özkan, Akif'e sevimsiz bir gülüş takındı. "Yerini ve haddini bilen herkes arkadaşımdır," dedi racon kesercesine. "Sen de bilirsen neden arkadaşım olmayasın ki?"

Akif'in kaşları havalandı, bu sözleri ciddiye almıyor gibi başını sallayıp, "Arkadaşınla bir gemi keyfine de hayır demezsin o zaman?" Dedi. "Bu defa mangaldaki gibi ters de düşmeyiz."

"Adam olduğuna dair bir söz verebilecek misin?" Diye sordu Özkan ona, emin olmak ister gibi.

"Her şeyi orandan burandan anlayan sensin," dedi Akif, sözde kibarca. "Benim kimseye yaptığım bir yanlış yok."

"Ellerinize sağlık, ustam," dedi abim o esnada.

Bakışlar abime ve artık korkuluklarla çevrilmiş, Özkan'ı odaya alamayacak olan pencereme çevrildi. Şüphesiz ki en çok zevki abim aldı, en çok derdi ben ve Özkan üstlendik. Ustalar abimin uğurlamasıyla bahçeden çıkarken, "Alaz'ı yumuşatıp birlikteliğinizi kabullendirmek istiyorsanız bana uyun," dedi Akif, bize iyilik yapmak istiyormuş gibi. "Birlikte vakit geçirdikçe Alaz zaten yumuşayacak."

"Çok iyi düşünüyorsun, kıllanıyorum," dedi Özkan, iç sesim olarak ama Özkan'la birlikteliğimizi bilirken abime bir şey söylememesine bakılırsa Akif kötü biri değildi çünkü abim, bir anda bakkala gideceğim dememden şüphelendiği için beni takip edip Özkan'la yakalamıştı.

"Özkan bir boş yapma ya," dedi Akif, bıkkın sesiyle. "Sana saf iyilik olsun diye yapmıyorum herhalde. Hepimiz oruçluyuz, zaman geçsin diye diyorum."

Abim de ustaları uğurladıktan sonra yanımıza geldi, eserine; pencereme bakıp gururla gülümsedi, "Çok iyi oldu," dedi.

"Alaz," dedi Akif, abimin dikkatini çekmek amaçlı. "Gemiye gidelim diyorum."

"Ne gemisi?" Dedi abim, kaşlarını çatarak. "Bu sıcakta oruçlu oruçlu denizde ne yapacağız? Ben evde uyuyacağım."

"Ya lütfen gidelim!" Diye araya girdi Seda, hevesli sesiyle. "Birlikte vakit geçiririz."

Abim bu sözlere ve sahibine ikna oldu işte, Seda'ya saliselik bir bakış atıp, "Ya da tamam," dedi hemen, Akif'ten ısrar beklemeden. "Gideriz." Gözleri Özkan'a kaydı, "Bu da mı gelecek?" Diye sordu.

"Aşk olsun," dedi Özkan hemen abime, teesüf eder gibi. "Kambersiz düğün olur mu? Bu hikayenin başrolü benim, ben!"

"Pabucumun başrolü," diyen abim ona göz devirirken herkesin gayet de üzerini giymiş, hazır olduğunu gördüm, "Gidip hazırlanayım, bekleyin," diye atıldığımda onları orada bırakıp hızla eve geçerken önce denizde midemin bulanmaması adına bir-iki bisküvi attım ağzıma, hemen sonra odama geçip altıma bir kot pantolon, üzerine abimin geniş tişörtlerinden birini geçirdim ve yüzüme alelacele bir makyaj yapıp evden çıktım, onlar taksiyi çağırmış beklerken abimden telefonumu da aldım ve abim oldukça gönülsüz olsa da Özkan'ın dünkü rahatlığını haklı çıkarır gibi göz devirerek telefonumu verdi, her ne kadar Özkan odama girmesin diye önlem alıp içimizi yaksa da çoktan yumuşadığını belli etti.

Gözler Yalan Söylemez | TextingWhere stories live. Discover now