2.1

11.3K 549 79
                                    

21. Bölüm

GÖZLER YALAN SÖYLEMEZ

>

Kabus diyebileceğim rüyalardan sonra uyandım.

İlk işim hemen yan tarafa dönmek oldu ama karşılaştığım şey karşı koltukta uyuyan bir Özkan değil, toplanmış bomboş bir koltuktu.

Anlaşılan Özkan da abim de benden önce uyanmış, evde tek bir ses olmamasına bakılırsa yattıkları yeri topladıktan sonra çıkmışlardı.

Oyalanmadan kendi yattığım koltuktan doğrulup topladım, nevresimleri tekrar annemlerin odasındaki dolaba koyarken kendime gelmek adına hızlı bir duşa girdim, saçlarımı kurutmadan üzerime ince bir beyaz tişört ve mavi şortumu giyindim, ıslak saçlarımı tarayıp sadece güneş kremimi vurdum ve kahvaltı niyetine birkaç bisküvi atıştırıp telefonumla anahtarımı alarak hem hava almak, hem de abimleri görmek adına evden çıktım.

Gördüğüm şey bizim bahçenin önünde bekleyen bir adet Akif'ti.

Kapı sesiyle bana taraf dönerken o da ben de hafifçe gülümsedik, bahçeden çıktığımda karşısında belirmemle, "Günaydın," dedi direkt.

"Günaydın," dedim onun gibi. Hemen ardından aklımdaki şeyle, "Abimle Özkan'ı gördün mü?" Diye sordum.

"Onları bekliyorum zaten," dedi Akif. "Abin iş görüşmesine mi ne gitmiş Özkan'la birlikte. Abin aradı, evin önünde bekle, gelince maç yapalım dedi."

Kaşlarım şaşırmış gibi havalandı, "Abime bak sen," dedim keyifli bir sesle.

Akif güldü. "Direkt beni maça çağırdığına göre yine reddedildi," dedi, bu söylediğine ben de güldüm. Abim sürekli iş görüşmesine gidip reddedilmesiyle ünlüydü, bu konu üzerinden yaptığımız şakalara da hiç alınmazdı.

Akif tam yine bir şey söylemek için dudaklarını aralamıştı ki aniden aramıza, ayaklarımızın ucuna kadar bir futbol topu geldi, ikimiz de aynı anda topun geldiği yöne döndüğümüzde siyah şort ve eşofmanıyla ters ters bize, daha doğrusu Akif'e bakarak yine bize doğru yürüyen Özkan'ı gördük, anlaşılan topu o atmıştı. Abim ise onun birkaç adım gerisinde etrafına bakmadan telefonundan biriyle konuşuyordu.

Akif, "Sonunda," dediğinde Özkan'ın aramıza attığı topu sürerek abime taraf yürürken Özkan da bu arada benim yanıma geldi, ellerini belinin iki yanına koyup gayet ciddi bir yüz ifadesiyle üzerimi kısaca süzdü, gözlerimde durdu. "Bu kadar komik olan neydi?" Diye sordu çok da sıcak olmayan sesiyle.

"Anlamadım," dedim anlamama rağmen. Sözde sinirli duruyordu ama aksine, oldukça tatlı ve komik geliyordu duruşu ve bakışları, yüz ifadesi.

"Akif'le güldüğün şey," dedi hiç teklemeden. "Çok komikti herhalde."

"Evet," dedim içten içe bu tavrı hoşuma giderken. "Sakıncası mı var?"

İki saniye kadar bir süre sorgularcasına gözlerimde kaldı bakışları, bu iki saniye iki saat gibi gelirken hem bu kadar net gözlerime bakmasından, hem de adeta kıskançlık yaptığından çocukça bir şekilde heyecanlanmıştım. "Yoo," dedi oldukça rahat ama bir tık ters sesiyle hiç mimik oynatmadan. "Niye sakıncası olsun ki?" Ellerini belinin iki yanından ayırdı, bir adım geri çıkarken, "Ağlatacağım şimdi onu," dedi gözlerini gözlerimden almadan çenesiyle Akif'in olduğu tarafı göstererek. "İyi izle."

Küçümsercesine kaşlarımı havalandırdım, "Çok merak ettim şimdi bak," dedim eğlenen bir sesle ama Özkan benim aksime asla eğlenmiyordu. Onun arkasına dönmesiyle ben de döndüm, hemen evin önündeki kaldırıma geçip yerimi alarak otururken abim telefon görüşmesini sonlandırıp bana döndü, "Annemler yolda," dedi çok bağırmadan seslenerek. Sadece başımı sallayarak onayladım, ellerimi çıplak bacaklarıma sarıp dudaklarımda belli belirsiz bir tebessümle Özkan'ları izlemeye başladım.

Özkan, abimi ısrarla kaleye soktu, top Akif'teyken onun başlamasına müsaade etti ve Akif de direkt başladı, kendince birkaç hareket yaparak kaleye doğru topu sürdü ancak Özkan anında önünü kesti, ilk hamlede topu Akif'ten alamazken ikincisinde başardı, topu kendi ayağına alır almaz olduğu yerden hızla kaleye taraf döndü ve topa sert bir darbe vurdu, o kadar hızla vurdu ki abimin beklemediği mesafeden, tam bacak arasından kaleye golü attı.

Buna gülümsediğimde Özkan önce Akif'e bakıp nispet yapar gibi yarım bir şekilde güldü, ardından kaldırımda onları izleyen bana döndü ve Akif'e sunduğu yarım gülüşünü silip ciddi bir yüz ifadesiyle tek gözünü kırptı.

Eridim.

Abimle Akif bu anı görmezken abim topu ikisine geri yolladı, Özkan'ın kırptığı göz yüzünden bana adeta sıcak basarken ellerimi bacaklarımdan çözüp kendimce yüzüme hava yaptım, o esnada Akif; topu hızla kaleye doğru sürmeye başladı, Özkan ondan daha bir hız ve hırsla koşup bir anda adeta Akif'in üzerine atıldı, omzunu sertçe Akif'in gövdesine çarpıp yana sendelemesini sağlarken önünden topu aldı, Akif'in kalenin önüne kadar getirdiği topa isabet alarak vurdu ve top abimin boyunu aşarak kaleye girdi, Özkan zevk dolu bir kahkaha attı.

"Hile yapıyor ya," diyen Akif'i Özkan tabiri caizse iplemedi, ona cevap ya da tepki vermek yerine yine bana dönüp 'Gördün mü' der gibi bir kafa işareti yaptı, benden aldığı gülüşle ise yüz ifadesini anında yumuşatıp hafifçe gülümsedi, abimlere döndü.

Bir-iki kez daha gol atmaya yeltendi Özkan, abim bu defa topu yakalarken Akif; Özkan'ın ondan her topu alışında iteklemesinden şikayetçi oldu, Özkan ise oyun bahanesiyle adeta hıncını aldı Akif'ten.

Abim söylediği için Özkan'ın Akif'ten hiçbir zaman haz etmediğini biliyordum, hatta maç yaptıklarında Özkan, Akif'i yenince bir horon tepmediği kalıyormuş. Abime göre Özkan, Akif'i abimden kıskanıyormuş.

Maçları boyunca o kaldırım kenarında öylece onları izledim, sonunda maçı bitirdiklerinde abim topu kucağına alıp yanıma gelirken yorulmuş gibi kendini nefes nefese kaldırıma bıraktı, Akif; Özkan'a iteklemelerden dolayı ters ters bakıp ortaya, "Görüşürüz," diye seslenirken kendi evine yöneldi, diğer yanıma ise abim gibi nefes nefese bir şekilde Özkan geldi, oturdu.

"İş görüşmesine gitmişsin," dedim abime. "Ne oldu?"

"Alınmadı tabii ki," dedi Özkan, beni yanıtlayarak. "Alt tarafı zincir markete girecekti, Alaz'ın yerine üniversite diploması olan birini aldılar. Ben diyorum bu poponu kaldır, az ders çalışıp okul oku diye ama dinlemiyor beni."

"Haklı," dedim abime, Özkan'a hak vererek. "Sayısal zeka da var sende, çalışsan bir senede güzel bir bölüm tutturursun, bıkmadın mı saçma sapan iş aramaktan? Hem babamlar da çok sevinir."

Abim sessiz kaldı, düşünür gibi bir hâli varken başını asfalta eğip, "Nasip," diye mırıldandı umutsuzca.

Tam o esnada korna sesi duyuldu, üçümüz de aynı anda başımızı kaldırıp korna sesine döndüğümüzde annemle babamı arabadan inerken gördük, sanki haftalardır görmemişim gibi bir heyecanla hızla ayaklanıp yanlarına ulaştım, ilk işim babamın kolunun altına girip sarılmak oldu.

Gözler Yalan Söylemez | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin