3.1

10.4K 509 42
                                    

31. Bölüm

GÖZLER YALAN SÖYLEMEZ

>

"Ninem," diyen Özkan, oldukça neşeli bir şekilde kollarını iki yana açtı, bize doğru gelenlerden ninesi olduğunu anladığım kır saçlı, hafif tontiş bir kadına ilerlediğinde ikisi de samimi bir şekilde kucaklaştı, "Yavrum," dedi nine, içli sesiyle.

"Anacığım önce oğluna sarılsaydın ya," dedi Özkan'ın babası, şakacı sesiyle oğluna ve annesine bakarak.

Nine geriye çekildi, Özkan'ın annesi ve babası yanımıza gelen herkesle sıkıca sarılırken Özkan, orta yaşlarda iki kadınla daha sarıldı, ben ve abim emanet gibi öylece kenarda durup onların özlem gidermesini izlerken Özkan, bizim yanımıza geldi, bir elini kaldırıp belime koymaya yeltendi ama abimin üzerimizde olan bakışlarıyla kendine geldi, hızla bundan vazgeçti.

"Gelin, çocuklar," dedi Meltem teyze, sarılmalardan sonra ben ve abime bakarak. "Çekinmeyin."

"Meltem kızım," dedi nine, ben ve abimi beğeni içeren gözlerle süzerken. "Bu gençler kim böyle?"

"Özkan'ın yakın arkadaşları Simay Dudu'yla Alaz, bizim de evlatlarımız sayılırlar," dedi Özkan'ın babası, sonunda düzgün bir açıklamayla. "Fındık tarlaları onlarla daha eğlenceli olur diye düşündüm."

Abim, ninenin eline atıldığında ben de ona uydum, o ninenin elini öpüp geriye çekildiğinde aynı şekilde ben de öptüm ve ninenin yanağımı sıkmasıyla geriye çekildim, bu esnada kenarda bizi izleyen Özkan'a saliselik bir bakış attım. "Çocuklar, annem," dedi Özkan'ın babası, nineyi göstererek. "Fatma nine derler." Hemen sonra Özkan'ın sarıldığı iki orta yaşlardaki kadını gösterdi, "Ayfer'le Sultan, kız kardeşlerim," dedi, Özkan'ın halaları olan Ayfer abla ve Sultan abla bize gülümseyerek, "Hoş geldin," derken.

"Bunlar bizim komşu," dedi Fatma nine, önümüze gelen diğer üç kadını göstererek. Bu sıcak ortam hoşuma giderken üçüne de gülümsedim ama bu noktada iki orta yaşlı kadının haricinde üçüncünün genç bir kız olduğunu gördüm, dahası oldukça güzel, kumral bir kızdı ve ellerini kot pantolonunun önünde bağlamış, cilveli bir gülümsemeyle Özkan'a bakıyordu.

Gözüm seyirmeye başladı.

Hızla Özkan'a döndüğümde bakışlarının yanında sırtını sıvazlayan Ayfer halasında olduğunu gördüm ama gözüm çoktan seyirmişti işte. Tam bu noktada, "Sevda da geleceğinizin haberini aldığından beridir beşik kertmesini soruyordu," dedi Fatma nine.

Yo yo yo.

Dudaklarımdan sıcak havaya rağmen soğuk bir nefes döküldü, herkesin bakışları aynı anda Özkan'a çevrildiğinde Özkan'ın halasıyla konuşurken var olan gülümsemesi yüzünde adete donakaldı, başını usulca bize doğru çevirdi, abime değindikten sonra en son bende durdu.

"Beşik kertmesi?" Diyen abimin sorgulayıcı, eğlenen ama bunu bir o kadar da saklayan sesi doldu kulaklarıma, ardından bakışlarım ona döndü ve kaşlarını kaldırmış bir şekilde gülmemek için kendini zor tutar gibi Özkan'a bakıyor olduğunu gördüm. Hemen sonra kendine eğlence bulmuş gibi Fatma nineye döndü ama ben hâlâ aklımdaki şeyin olmaması umudundaydım.

"Sevda bu Hanım kız mı?" Dedi abim, parmağıyla az önce Özkan'a bakan kızı işaret ederek. "Evet," diyerek onay verdi Fatma nine. Bu noktada abimin gözleri de parmağı da Özkan'a yöneldi, "Beşik kertmesi bu Bey mi?" Diye can alıcı soruyu sordu.

"Evet," dedi Fatma nine.

İki gözüm aynı anda seyirmeye başladı, bir elimle diğer elimin bileğini tutmuşken tırnağımı sinirle derime sapladım, tam o anda abim; hayat sınavım olan şeylerle dalga geçmeye ant içmiş gibi burnundan bir gülüş sesi çıkardı ama neyse ki olduğu ortamı hatırlayıp bu gülüş patlamasını engelledi, hızla başka yöne döndü.

Özkan'a kaldırdım gözlerimi, alnından adeta terler akan bir ifadeyle bana bakarken elini kaldırdı, elinin tersiyle alnındaki teri sildi ve, "Çok sıcak hava," dedi, yutkundu.

"Biz gidelim, sonra yine uğrarız," dedi komşulardan biri. Sevda'nın annesi olduğunu tahmin ettiğim kadın Sevda'nın koluna girdi, "Haydi selametle," deyip Fatma ninelerden aldığı, "Güle güle," yanıtıyla yanlarına diğer komşuyu da aldılar ve bahçeden uzaklaşmaya başladılar.

"Erkekler nerede ya?" Dedi Özkan'ın babası.

"Tarlada bir sorun varmış da, 1 saate dönerler, Orhan abim," dedi Sultan abla, abisine. Orhan amca, Sultan teyzenin yanına geçip bir kolunu ona, diğer kolunu Ayfer ablaya attı ve iki koldan sarıldı, iki katlı eve doğru yürümeye başladıkları sıra, "Şişko kocalarınız gelmeden önce bir dedikodu yapalım," dedi. Fatma nineyle Meltem teyze de onların peşine takıldı, Meltem teyze bu esnada arkasına döndü ve, "Sen gel, Dudu," dedi bana. "Özkan'la Alaz eşyaları içeriye taşısın."

"Yok, ben yardım edeyim onlara," dedim hemen, yanımda Özkan ya da abim olmadan utanacağımı bilerek. "Siz gidin."

Meltem teyze peki madem der gibi bir kafa hareketi yaptığında geri önüne döndü, onlar merdivenlerden üst kata çıkıp eve girer girmez abimin yüksek sesli zevkli kahkahasıyla ona döndüm, abim ise eğilip büzülerek ellerini dizlerine vura vura hunharca güldü, bir yandan da tek eliyle Özkan'ı gösterdi. "Sözlüymüş ya lan," dedi eğlenen, dalga geçen sesiyle. "Ben bunu nasıl bilmem? Doğduğu günden beri sözlüymüş sala-" Bir kahkaha daha attığında sözünün devamı gelmedi.

"Sus ya," dedi Özkan, oldukça ciddi sesiyle abime kızarak. Kollarımı sinir bozukluğuyla göğsümde bağladım, Özkan'a çevirdim gözlerimi. "Sözlüm falan yok benim, hem beşik kertmesi ne? Kaçıncı yüzyıldayız?"

"Düğün ne zaman?" Dedim araya girer gibi alaylı ama oldukça sabırsız ve kuduran sesimle. "Hazır biz de Ordu'ya gelmişken yapın gitsin."

Özkan, bana inanamaz gibi gözlerini açtı, "Bari sen yapma, Dudu," dedi ayıplarcasına. "Ne düğünü ya? Ben o kızı hayatımda kaç kere gördüm? Adı beşik kertmesi işte, küçükken kertmişler, olmuş bitmiş. Yok öyle sözlülük durumu falan."

Abim işaret parmağını ağzına götürdü, diliyle boydan boya yalayıp yanında durduğumuz arabanın ön kapısına sürttü. "Ahanda buraya yazıyorum," dedi kesilen gülüşüyle. "O kızın gözlerinde gördüğüm şey aşk. Sevda sana nikahı basmadan hayatta durmaz." Yeniden gülmeye başladı, bir yandan da bana yanaşıp omzuyla omzuma vurdu, "Çok eğleneceğiz ha, Dudu," dedi Özkan'a bakarak bana. "İyi ki gelmişiz."

"Yahu hadi!" Diye üst kattan pencereye çıkmış seslenen Meltem teyzeyle toparlandık, hepimiz aynı anda bagaja yöneldik ve abim, "Kertmeli Özkan," diye dalga geçe geçe iki valiz alıp eve yürürken çantalardan birini omzuma astım, Özkan ise kalan son bavulu aldı ve ben arkama dönüp gidecekken beni boştaki eliyle engelledi, kolumu tutup durmamı sağladı ve bagajı kapatmadığı için de abim ya da başkası bizi göremedi. "Saçmalama, Dudu," dedi gözlerime bakarak kısık sesiyle. "Bu işte hiç günahım yok, bu yüzden de triplenmeyeceksin herhalde?"

"Herkes çok ciddi, Özkan," dedim sesimi stabil tutarak. "Ninenler hayatlarında ilk defa gördükleri ben ve abimin önünde bile hiç çekinmeden Sevda'yla beşik kertmesi olduğunu söyledi." İmalı bir bakışla üzerini baştan aşağı süzdüm, Ordu'ya gelmeden önce yaşananlar hâlâ aklımdan çıkmamışken, "Sen sevginin arkasında durmayıp üç sene yüzüme doğru dürüst bakmamışsın," dedim hatırlatır gibi. "Şimdi senden ailenin beşiğinde verdiği sözleri reddetmeni mi bekleyeceğim?"

Afilli afilli geri çıkmaya yeltendim ama anında yine engelledi, "Şu an elini tutup o eve girmemi istemiyorsan çok da geçmişi açma istersen," dedi meydan okur gibi. Eli hâlâ çıplak kolumun üzerindeyken baş parmağıyla hafifçe tenimi okşadı, gözlerini gözlerimden dudaklarıma indirdi, dudaklarıma bakarak dilini dudaklarının üzerinde gezdirerek ıslattı. "Zaten dudaklarının tadı hâlâ damağımda," dedi kısık sesiyle. "Bir de tatlı tatlı trip atıp beni kudurtma."

"La gelsenize!" Diye bağıran abimle anlık irkildiğimizde Özkan'ın sözlerinin etkisinde kalmaya fırsat bulamadan bu defa gerçekten geriye çekildim, hızla Özkan'a arkama dönüp üst katın merdivenlerinde bizi bekleyen abime doğru yürüdüm ve Özkan da arkamdan bagajı kapatıp geldi, üst kata çıkmamızla üçümüz de ayakkabılarımızı çıkarıp kendimizi elimizdeki bavul ve çantalarla evin içine attık.

Şükretmeliydim ki bu Ordu sürecinde onun yanındaydım ve bir an olsun Sevda'yla yalnız kalmalarına, yan yana yürümelerine bile müsaade etmeyecektim.

Gözler Yalan Söylemez | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin