4.2

8.5K 395 72
                                    

42. Bölüm

GÖZLER YALAN SÖYLEMEZ

>

Onu ilk defa görecekmişcesine bir heyecan vardı içimde.

Akşam yemeğinde ailemle bolca sohbet etmiş, özlemimi dindirmiştim. Abim zaten yol yorgunluğunu hâlâ bile atamamış olduğu için yemekten kalkar kalkmaz yine uyumaya gitmişti, babam da anneme sofrayı toplamak için yardım ederken dinlenmemi söyleyip beni odama yolladılar, seke seke gittim.

Ama Özkan'ın bu saatte gelmeyeceğini biliyordum, zaten gelmemesi de daha iyiydi. Biraz telefonumla oyalandım, saçımı düzeltmeye çalıştım, annemin ben Ordu'dayken yıkadığı kıyafetleri dolabıma dizdim ve böylelikle saat gece yarısını geçti. Evdeki tüm sesler sustu, anne ve babamın da bu saatte çoktan uyumuş olduğunu bilirken kapıya gidip sessizce kilidini çevirdim; ailem odama izinsiz dalan insanlar değildi ama her ihtimale karşı dikkatli olmakta fayda vardı.

Tam yatağıma geri dönüyordum ki penceremden ufak bir ses işittim, ya gerginlikten ya da heyecandan nefesimi tutarken hızla yatağıma çıkıp perdeyi çektim. O esnada küçük bir çakıl taşı daha pencereye çarparken açtığım perdeden görünen Özkan'la kocaman gülümsedim ama etrafa şüpheci bakışlar atmayı da ihmal etmedim. Kimse yoktu, zaten olsa anormal olurdu.

Pencereyi açtığımda Özkan penceremin altında saçma sapan mimiklerle bir şeyler anlatmaya çalışırken ona tek bir el hareketiyle gel, dedim.

Hiç beklemedi, yanında getirdiği, yeni fark ettiğim tahta merdiveni penceremin altına dayadı ve basamaklarını çıkmaya başladı, her basamakta bana daha çok yaklaştı. Evimiz tek katlıydı, yani giriş katındaydık ama pencereler yüksekteydi, bu nedenle merdiven şarttı.

Pencereden geriye çekilip yatağımın üzerinde dizlerimin üstünde dururken Özkan sonunda pencereye ulaştı, tam içeriye girdikten sonra merdiveni itmeye yeltenmişti ki ses çıkacağını bildiğim için hızla kolumu önüne siper edip engelledim, o da nedenini çok sürmeden anlayıp bundan vazgeçti ve pencereyi kapattı, perdeyi de çekti.

Başı bana döndüğünde ikimiz de yatağımın üzerinde dizlerimizin üstündeyken birbirimize güldük, güzel gülüşü kalbimin en güzel yerine yerleşirken bakışlarım usulca ayaklarına indi, yeni fark ettiğim şeyle, "Çıkar onu," dedim ses tonuma dikkat edip kısık tutarak ama sesimde bariz bir telaş da vardı.

Özkan'ın gözleri boşlukta duran ayaklarına indi, uslu uslu uzanıp ayakkabılarını çıkardı ve yatağımın yanına, yere bıraktı. Altında gri bir eşofman altı, üzerinde ise siyah tişörtü vardı ve yeni duş aldığı nemli saçlarından belli oluyordu. Biraz geriye çekilip yatağımın pikesini kaldırdım, içine girip sırtımı yatak başlığına yasladım, "Bu saatte niye duş aldın?" Diye sordum kollarımı onun için açarken.

Hızla geldi, benim gibi pikenin altına girip küçük bir çocuk gibi kollarımın altına sokuldu, ellerini ince belime sıkıca sararken başını boynuma gömdü ve oraya ıslak, sesli ve içli bir öpücük kondurdu, derin bir nefes soludu oradan.

"Yoldan gelir gelmez uyuyunca duş bu saate kaldı," dedi.

Boynumda gezindirdiği dudakları huylanmamı sağlarken hafifçe kıkırdadım, "Pek de cesaretsiz değilmişiz," dedim eğlenen sesimle. "Abimin, anne babamın olduğu evde seni gece yarısı odama alıyorum, sen de geliyorsun."

Bu sözlerimle başını boynumdan usulca kaldırdı, gözlerimizi birleştirip dudağımın kenarına ufak bir öpücük kondurdu. "Yeterince korkaklık yaptım," dedi. "Artık biraz olsun cesaretli davranayım bence."

Gözler Yalan Söylemez | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin