5.5

6.3K 301 35
                                    

55. Bölüm

GÖZLER YALAN SÖYLEMEZ

>

Seda'yla onların bahçede oturup neredeyse 1 saate yakın abimi konuştuk, abimin karşısına çıkmasından, neler konuştuklarından bahsetti, bunlardan bahsederken de eli ayağı durmuyor, sürekli sırıtıyordu; anlaşılan Seda, hislerini özgürce yaşamaya, farkına varmaya başlamıştı; bu abimi anlatırken heyecanlanmasından belli oluyordu.

Konuşmamız bittiğinde eve gitmek için ayaklanırken evde kimsenin olmadığını düşünerek kendi anahtarımla kapıyı açıp eve girdim, girer girmez de yabancı erkek kahkahaları işittim.

Bu olaya kaşlarım çatılırken istemsizce garipseyip dış kapıyı kapatmadım, sese; salona doğru ilerlediğimde kapısında durup salonun içine bakarken tanımadığım ama içlerinde abim ve Özkan'ın da olduğu, onların yaşlarında 5'li bir arkadaş grubuyla karşılaştım.

Kapı sesini duymamışlardı ama salonda belirdiğimde hepsinin bakışları bana döndü, benim bakışlarım ise önce Özkan'a, ardından sorarcasına abime çevrildi ve abim hızla ayağa kalkıp yanıma geldi, "Dudu," dedi şaşkın bir tonda. Hafifçe kolumu tuttu, ilerlemeye başlamasıyla beni de kapı ağzından çıkarırken, "Arkadaşlarım," dedi abim. Dış kapıya gidip kapattık o esnada da. "Toplanıp gelmişler, annemle sen evde yoksunuz diye de içeri aldım, birazdan giderler zaten. Sen odana geç, otur."

"Olur," dedim biz evde olmadığımız zamanlar abimle yakın olduğu arkadaşlarının bazen bize geldiğini bilerek. Geriye çekildim, abim onay verir gibi hafifçe tebessüm ettiğinde yine salonun önünden geçmek durumunda kalırken odama vardım, beklemeden içeriye girip kapımı kapattım ve kendimi yatağıma sırt üstü attım.

Ama atladığım, az önce değinmediğim bir konu vardı ki; susamıştım. Bir-iki dakika o şekilde bekledim abimin bahsettiği gibi erken giderler diye ama ses çıkmadı, susuzluğa daha fazla dayanamayıp odamdan çıkmamda da bir mahsur görmezken doğruldum, kapımı açıp odadan çıktım ve adeta ışık hızında salona bakmadan önünden geçip mutfağa girdim ama girer girmez de musluğun başında abimin arkadaşlarından birini gördüm, piknikte karşılaştığımızdan emindim ama ne ismini biliyor, ne de daha fazla tanıyordum.

Bir an duraksadım ama o, beni görmesine hiç de şaşırmadı, içtiği su bardağını tezgahın üzerine bırakıp bana dönerek hafifçe tebessüm etti, ben uslu uslu ilerlerken karşımda belirdi, elini uzattı. "Sercan," dedi. "Sen de Duru sanırım."

"Dudu," dedim düzelterek. Elimi uzattım, parmak uçlarımla elini hafifçe tutup ayıp olmasın diye sıktım ve hemen geriye çekildim, asıl niyetimi unutmayıp üst dolaptan bir bardak alırken Sercan'ın da salona döneceğini zannettim ama öyle olmadı, "Kaç yaşındaydın, Dudu?" Diye sordu.

Garipsedim, elimdeki su bardağıyla birlikte ona döndüğümde kaşlarımı çattım, kısık sesle, "19," deyip sesime anlam veremediğime dair bir tını eklediğimde Sercan saçma salak bir şekilde güldü, "22 ben de," dedi. "Çok yokmuş." Tam o esnada Özkan, mutfak kapısından içeriye girdi, Sercan'ın söylediğini duydu ve kaşlarını çattı.

Fırsattan istifade artık daha fazla dayanamayıp musluğa döndüm ve bardağı doldurdum, "Ne yapıyorsun sen burada, Sercan?" Diye soran Özkan'la birlikte bardağı kafama dikip onlara döndüm, Özkan'ın önümde ellerini belinin arkasında bağlayarak durmuş, ters ters Sercan'a baktığını gördüm.

"Su içeceğim dedim ya," dedi Sercan.

"Su içerken yaşını belirtme diye bir huyun da mı var?" Diye sordu Özkan, sesindeki ters tonla.

Sercan bu tona kaşlarını çattı, eliyle Özkan'ın arkasındaki beni gösterip, "Dudu'yla konuşuyordu-" demesiyle Özkan hızla Sercan'ın beni gösterdiği eline uzatıp kavradı, sert ama sakin bir şekilde aşağı indirdi, Sercan afalladı.

"Konuşma," dedi Özkan yine ters ters. Bardağı tezgahın üzerine bıraktım, film izler gibi onları izlediğimde Özkan bana döndü, yüzü ciddiydi ve çenesiyle mutfağın kapısını gösterdi. "Odana geç sen," dedi. "Sercan da gidiyordu zaten." Sercan'a döndü, "Di mi, Sercan?" Dediği an abim ve arkasındaki 2 arkadaşı koridorda belirdi, abim; mutfaktaki iki arkadaşıyla birlikte duran beni fark ederek kaşlarını çattı, Sercan ise Özkan'a bir şey demeden abimlerin yanına, koridora geçti ve benim hızla mutfakta biraz daha geriye çekilmemle birlikte abim odağını önce misafirlere verdi, Özkan'la birlikte onları uğurlayıp kapıyı örttü ve yine Özkan'la birlikte mutfağa girdi, "Dudu," dedi anlamsız bir tonla. "Ne yapıyorsun sen burada?"

"Su içtim," dedim.

Abimin gözleri Özkan'a kaydı, ciddi ciddi gergince bakıp, "Sen ne yapıyordun?" Diye sordu Özkan'a.

"Ben de su içmeye gelmiştim," dedi Özkan.

Abim, gözlerini bu defa ben ve Özkan arasında gezdirdi, "Peki Sercan ne yapıyordu?" Diye sordu.

"O da su içiyordu," dedim sade bir cevapla.

Abim birkaç saniyeliğine afalladı, eror vermiş gibi olduğunda aniden parladı ve, "Ne ara geldin sen buraya?" Dedi yükselerek. "Ben seni odana yollamadım mı?"

"Ne abarttın ya," dedim ayıplarcasına. "Susadım, su içmeye geldim. Sercan'ı gördüm, o da su içiyordu, sonra Özkan da su içmek için geldi."

Özkan'la abim söylediğime hayret eder gibi aynı anda kaşlarını kaldırdı, aynı anda da, "Sercan?" Dedi sorarcasına.

"Abi nerede?" Diye de bir ekleme yaptı abim.

"Sercan abi yani," dedim kendimi düzeltircesine. "Hem arkadaşlarını eve getiriyorsun, hem de bana parlıyorsun."

"Ben sana niye parlayayım?" Dedi abim hemen. "Ayrıca siz yoksunuz diye içeriye aldım." Gözleri Özkan'a kaydığında, "Özkan'a da abi de," dedi bir anda, üç yıldır bulunmadığı bir istekte bulunarak. "O da abin nasılsa."

"Özkan abi, tamam," dedim abimin suyuna gider gibi. Özkan'ın gözleri hızla bana çevrildi ama mimik oynatamadı, ardından tezgaha dönüp uslu uslu bir bardak çıkardı ve, "Ben suyumu içeyim," diye mırıldandı.

Adeta Özkan'ın su içmesini bekledik, içtikten sonra da bize döndü, daha doğrusu abime. "Ben de gideyim," dedi. "Akşama annemler de geliyor zaten, hadi sağlıcakla kalın."

Özkan, dış kapıya doğru ilerlerken abimi takip edip Özkan'ı uğurlamaya yeltendim ama abimin aniden durup bana dönerek sorgularcasına başını iki yana sallamasıyla kendime gelir gibi oldum, demek istediğini anlayıp Beyefendi'yi daha fazla germeden Özkan'ı uğurlamaktan vazgeçtim ve odama geçtim.

Gözler Yalan Söylemez | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin