1.3

11.4K 569 70
                                    

13. Bölüm

GÖZLER YALAN SÖYLEMEZ

>

Bazen kaçınca mutlu olurduk.

Sevmeye cesaretim vardı ama bu, karşısına geçip seviyorum demeye cesaretim olduğunu göstermezdi.

Özkan bunu anlamıyordu.

Üstüne üstlük karşısına çıkmadığım için sevmediğimi iddia etmişti.

Sinirle işletme hesabını silmiştim, şu an sinirim geçmişti ama yaptığımdan pişmanlık duymuyordum, söylediği gibi goygoyuna benimle konuşuyordu ve durum böyleyken bir anda bir başkasını severse daha kötü hissederdim.

Bir başkasını.

Birkaç gündür düşündüğüm aynı şeyler yine zihnime dolarken içli bir nefes verdim, mutfağın balkonunda oturarak yolu izlemeye devam ettim.

Hesabı sildiğimden beridir Özkan'la karşılaşmamış, görmemiştim onu. Bir yanım deli gibi görmek isterken bir yanım da karşılaştığımızda bir şeyleri belli edeceğimden korkuyordu.

Yarın üniversite sınavı vardı, bu yüzden Özkan'a üzülmeyi ertelemiştim çünkü sınav daha önemliydi, bugün kafamı iyice toplayıp onca emek verdiğim sınava hazır olacaktım.

"Dudu," diyen annemin sesini işittim mutfaktan. Başımı içeriye çevirdiğimde o hızla gelip elime paraları tutuştururken, "İki ekmek al da gel, kızım," dedi. "Baban geç gelecek."

Ses etmeden başımı salladım, bu şekil onay verirken parayı gri şortumun cebine koydum ve üzerime çeki düzen verme gereği duymadan evden çıktım, plastik terliklerimi giyinip uslu bir şekilde bahçeden çıkarak bakkala doğru yürümeye başladım.

Tam köşeyi dönmüştüm ki bakkaldan çıkan Özkan'a ilişti gözlerim, kalbimde anında bir kıpırtı hissederken o, içerideki bakkala, "Kolay gelsin," diye seslenip gülümseyen yüzüyle arkasına döndü, o anda göz göze geldik.

Bakışlarımı anında kaçırıp heyecandan hızlanan adımlarla yanından geçip bakkala girdim ama o, benim aksime göz göze gelmemizle durmuştu, yanından yüzüne bile bakmadan geçmemi de garipsemiş olacak ki, "Dudu," dedi sakin, sorgular bir tonda.

İsmimi çok güzel söylüyordu.

Anında durdum, bakkalın önünde usulca arkama döndüm ve onun koyu yeşil gözleriyle bir kez daha göz göze geldim, sesi gibi bakışlarının da sorgulayıcı olduğunu gördüm. "Selam yok mu?" Dedi.

"Pardon," dedim hızla, garipsemesini haklı bularak. "Dalgındım biraz."

"Yarın sınav var diye mi?" Diye sordu, sohbete girer gibi. Anında başımı salladım, "Öyle," diyerek onay verdim, dışarıdan buz gibi donuk duruyordum, zerre samimi konuşmuyordum ama içim tam aksine alev alevdi, heyecandan kalbim bile titriyordu, bunun nedeni de birkaç gündür görmememin verdiği özlemdi.

"Biraz açılmak istersen numaramı vereyim, konuşuruz," dedi yardımcı olmaya çalışır gibi. "Çok stres yapmışsın."

Numarasını abimin telefonundan gizlice aldığımdan haberi yoktu tabii.

"Gerek yok," dedim kibarca reddederek. "Stres normal, geçer zaten. Sağol."

Hafifçe tebessüm etti, sohbetimizin bittiğini düşünüp arkama döndüğümde hızla iki ekmek alırken bir yandan da dışarıya bakmaya çalışıyordum gitti mi diye ama aynı yerde görünmüyordu, gitmişti sanırım. Ekmekleri alıp bakkaldan çıktım, ensemdeki topuzumdan çıkan saç tellerini tam kulağımın arkasına itmiştim ki bir anda bakkalın ilerisinde, içeriden görünmeyen yerde bekleyen Özkan'ı gördüm, beni fark etmesiyle onun da gözleri bana çevrildi.

Beni beklemediğini düşünüp bu defa görüşürüz diyerek yanından geçip gitmeyi düşünürken yanına yaklaşmamla harekete geçti, hızla yanımda belirip ben ona anlamadan bakarken tebessüm ederek benimle yürümeye başladı. "Sen haddinden fazla streslisin," dedi teşhis koymuş gibi. "Ekmeği eve bırak, kaldırıma geçip konuşalım istersen."

Bu söylediğine şaşırsam da belli etmedim, zoraki gülümsemeye çalıştım. Aslında aklıma geldiği anlarda gülümsemek dünyanın en kolay şeyiydi ama iş onunla yüz yüzeyken gülümsemeye gelince oldukça zordu. "Teşekkür ederim," dedim sıcak tutmaya bilhassa özen gösterdiğim sesimle, bu teklifini geri çevirmek istemiyordum. "Zamanın varsa olur tabii."

"Zamandan bol ne var ki?" Diye sordu cevabıma kocaman gülümseyerek. Bu esnada eve de yaklaşırken benim de zoraki tebessümüm artık içten bir tebessüme dönüştü, benimle ilgilenecek olması kalbimi daha çok hızlandırırken sözlerine devam etmesi de o hızlanan kalbimi aynı anda incitti: "Abi tavsiyesi veririm, stresin azalır."

Usulca incindim, tebessümüm yerle bir olduğunda adımlarım duyduğum şeyle yavaşlarken kalbimde inceden inceye bir sızı hissettim ancak hızla kendime geldim, yüzüme sahte ve kocaman bir gülümseme oturtturup, "Şimdi geldi aklıma," dedim titrek ve haddinden fazla mutlu, yüksek sesimle. "Gidip çıkmış sorulara bakmam lazım, kusura bakma. Sonra görüşürüz."

Cevap bile beklemedim, hızla ona arkama dönüp adeta koşar adımlarla eve ilerlerken arkamdan gelmediğini biliyordum, bu yüzden evin sokağına girip ilk kaldırıma kendimi bıraktım, kaldırıma oturup elimdeki ekmek poşetini kucağıma aldım ve kollarımı dizlerime sarıp bomboş sokakta karşımdaki boş duvara dolu gözlerimle baktım, ayağımın ucundaki taşı sinir bozukluğuyla ittim.

Belki biraz olsun umutlanmıştım.

Son zamanlarımızda daha samimi konuşmamızdan, sosyal medyada birbirimize yorum yapmamızdan ve bunlardan sonra onun mesajda bir başkasını sevebilirmiş gibi konuşmasından o kişinin ben olduğum ihtimaline biraz olsun umutlanmıştım.

"Dudu," diyen tanıdık bir erkek sesi işittim. Bakışlarım hızla yan tarafa, bana doğru gelen Akif'e iliştiğinde sorgulayıcı yüz ifadesini gördüm, çok geçmeden yanımda belirdi ve direkt yanıma, kaldırıma oturdu. "İyi misin sen?" Diye sordu. "Yalnız başına burada oturmuş ne yapıyorsun böyle?"

Bakışlarımı hızla kucağımdaki ekmek poşetine çevirdim, "Ekmeğe gittim de, yoruldum azıcık," diye sakin bir sesle yalan söyledim. "Biraz dinlendim öyle."

Söylediğime hafifçe güldü, "Bakkal yakında ya," dedi anlam veremez gibi. "Ne çabuk yoruldun."

Gözlerim bakkalın olduğu araya çevrildiğinde oraya bakıp bir yalan daha uydurmayı düşünürken aradan bir anda Özkan belirdi, köşeyi dönmesiyle beni ve yanımda oturan Akif'i gördü ve anlam veremez gibi kaşlarını çattı, adımları durdu.

Hızla Akif'e dönüp alelacele ayağa kalktım, "Eve gideyim," dedim saçma telaşlı sesimle. "Görüşürüz sonra."

Hızıma şasırsa da, "Görüşürüz," dedi ve hafifçe tebessüm edip arkama dönmemle derin bir nefes verdim, hızlı adımlarla eve ulaşıp bahçeye girdim ve merakla son kez az önce oturduğum kaldırım tarafına baktım. Akif ortalarda görünmüyorken Özkan tam olarak az önce oturduğum kaldırımın yerinde durmuş, elleri belinin iki yanında bir şekilde ifadesiz bir yüzle bana bakıyordu.

Önüme döndüm, kapının önüne geldiğimde zili çalmamla annem direkt açarken içeriye girdim, düşünmemeye çalışıp kendimi odama attım ama tavanla bakışma seansımda ne yarınki sınav, ne de Özkan aklımdan çıktı.

Gözler Yalan Söylemez | TextingOù les histoires vivent. Découvrez maintenant