4.3

7.9K 406 52
                                    

43. Bölüm

GÖZLER YALAN SÖYLEMEZ

>

"Dudu!"

Abimin seslenişini duydu kulaklarım, adeta iplemeyerek sarıldığım sıcaklığa daha çok sokulurken kendi kendime küfüre benzer şeyler homurdandım.

"Kalk artık. Özkan kahvaltıya gelecek, anneme yardım et."

Aniden adeta yataktan zıpladım, gözlerim kocaman açılırken sımsıkı sarıldığım Özkan'ın da uyandığını görürken ben ona dehşetle baktım, o ise uykulu gözlerini ovuşturup yataktan inmeye yeltendi, bir de üstüne üstlük rahat sesiyle, "Evet ya, kahvaltıya çağırmıştınız beni," dedi.

Hızla yataktan inip parmak uçlarımda yükselerek avuç içimi ağzına kapattım, gözlerimi büyütmem onun için bir uyarıyken bir yandan da abimin, Özkan'ın sesini duymasından korktum ama, "Ya hadi ya," diye seslenen abime bakılırsa duymamıştı, bu da derin bir nefes verdirdi.

Özkan uyku sersemi hâlini üzerinden atarken içinde olduğumuz durumun yeni farkına vardı, kaçacak yer arar gibi etrafa bakmasıyla yatağımın altını işaret ettim, anında anlayıp geriye çekildi ve yere iki seksen uzanıp kendini yatağımın altına yuvarladı, "Geliyorum!" Diye seslendiğim abimle beraber yatağın kenarında duran Özkan'ın ayakkabılarını da adeta yatağın altına fırlatırken Özkan'dan gelen kısık sesli bir, "Ah," sesiyle aynadan önce kendime baktım, tam delil olmadığına ikna olmuştum ki gözüme çarpan morarmış boynumla alt dudağımı ısırdım.

"La aç şu kapıyı!" Dedi abim de artık sinirlenerek. "Tişörtüme konmuşsun yine, onu saklıyorsun, di mi? Boşuna uğraşma, alacağım."

"Ya geldim!" Deyip elimi hızla boynumun morarmış kısmına kapattığımda kapıya gidip kilidini çevirdim, odaya kontrol amaçlı son bir bakış atıp uykulu bir role bürünerek kapıyı açtım ve karşıma üstü çıplak bir abim çıktı.

"Tişörtüm nerede?" Dedi direkt. "Ulan dolabımın yarısı kirli sepetinde, yarısı sende. Giyecek bir şeyim yok. Senin gibi kardeş düşman başına be."

Bakışlarım bu sözlerle üzerimdeki beyaz, ince tişörtüme çevrildi, daha doğrusu abimin tişörtüne. O da bunu yeni fark edip üzerime bakarken sinirli bir nefes verdi, beni elinin tersiyle kenara itip lap diye odama daldı ve direkt dolabıma yöneldi, "Kıyafeti yok sanki," diye homurdandı bir yandan da. "Bütün rızkımızı kıyafetlerine veriyor ama hâlâ benimkilere dadanıyor."

Ben arkasında korkuyla durmuş, bir yatağın altına; bir dolabımı karıştıran abime bakarken abim sonunda aradığını; tişörtlerinden birini buldu, direkt üzerine geçirip dolabımın kapağını kapattı ve bana döndü, üzerimi kısaca süzdü. Elimi ısrarla boynumdan ayırmıyordum ama tutulmuş gibi sağa sola hareket ettirdiğim için de abim ona dikkat etmiyordu. "Üzerini değiştir," dedi sonunda da. "Çıkar o şortu, Özkan gelecek."

"Ne alaka?" Dedim hızla, bu söylediğime bir anlam veremeden. "Kahvaltı için gayet normal bir kıyafet, ben normalde de şort giyiyorum."

"Giyme, Dudu," dedi abim, hafif bir terslikle. "Zaten bu ara yeterince samimi oldunuz, gözümden kaçmıyor değil ama fazlasına da lüzum yok. Şortla falan karşılama, aman aman samimi olduğunuzu sanmasın."

"Şortumun ne günahı var?" Dedim abimden ilk defa bu tarz şeyler duyarken. Bazen kıyafetlerime karışmaya çalışırdı ama Özkan'la alakalı ilk defa böyle konuşuyordu, üstelik kıyafet harmanlayıp. "Uyuma şortu o, uyuma şortu," dedi anlatmak istercesine. "Çok şort giymek istiyorsan git başka bir tane giy, uyuduğun şortla çocuğun karşısına mı çıkacaksın?"

Gözler Yalan Söylemez | TextingWhere stories live. Discover now