3.2

10.3K 486 93
                                    

32. Bölüm

GÖZLER YALAN SÖYLEMEZ

>

Bavulları içeriye taşıdıktan sonra elimizi yüzümüzü yıkayıp bizim için hazırlanan sofraya oturmuştuk. Ev genişti, öğrendiğime göre bu katta Fatma nine ve küçük kızı Ayfer'le eşi, alt katta ise büyük kızı Sultan'la ailesi kalıyordu. Ayfer abla daha gençti, sanırım yeni evliydi ve masada konuşulanlardan anladığım kadarıyla çocukları yoktu, eşi de pazarlamacı olduğu için birkaç günlüğüne şehir dışına çıkmıştı, sürekli de böyle durumlar olduğu için Ayfer abla, annesiyle birlikte yaşıyordu.

Özkan'ın amcası yoktu, babaları yalnızca üç kardeşti ve dedesi de uzun zaman önce vefat etmişti. Zaten Meltem teyzenin ailesi de Bursalı'ydı ve Bursa'da kalmışlardı.

"Özkan, yavrum kaç gündür beynimde sanki horon tepiyorlar, niyedir?" Diyen Fatma nineyle birlikte ağzımdaki mısır ekmeğini yuttum, herkes gibi ben de Özkan'ın vereceği cevabı merak ederek ona döndüm.

Özkan, önündeki lahana çorbasından bir kaşık daha içtikten sonra durdu, Fatma nineye bakıp, "Başın ağrıyordur," dedi ve kaldığı yerden çorbasına devam etti.

"Ula onu ben de biliyorum, sıpa," dedi Fatma nine, az önceki yavrumlu hâllerinden anında sıyrılıp terslenerek. "Nedendir diyorum."

"Ben nereden bileyim ninem ya?" Dedi Özkan, bıkkınca. "Daha tıpta ilk senem, doktora görün sen."

"O okulu çabuk bitir da," dedi Fatma nine, konusunu anında değiştirerek. "Beşik kertmen geldi 21'ine, seni bekler."

Ağzıma atmak için uzanan mısır ekmeğim bile durdu, açık ağzımla öylece onlara bakakaldım ve Özkan, ninesinin bu sözlerine göz devirdi. "Yine mi aynı mevzu ya?" Dedi homurdanarak. "Ya nine ben her sene geldiğimde siz niye bu konuyu açıyorsunuz? Ben kaç defa dedim istemiyorum, evlenmeyeceğim diye, bir salın ya. Kız da gitsin kendine başkasını bulsun."

"Aa," dedi iki hala da aynı anda, Özkan'ı ayıplarcasına. "Hepimiz beşik kertmelerimizle evlendik, olmaz öyle şey."

"Ya bana ne?" Dedi Özkan, çocuk gibi mızmızlanarak. "Allah mutlu mesut etsin." Hemen sonra durdu, ağzındaki mısır ekmeğini yutmayı beklemeden Sultan halasına döndü. "Sen niye oğluna beşik kertmesi yapmadın?" Diye sordu. "Sevda onun beşik kertmesi olsun, niye benim oluyor?"

"Sevda, Ramo'nun yaşıtı mı hiç?" Dedi Sultan abla, Ramo'nun onun oğlu, Özkan'ın da kuzeni olduğunu anlarken. "Yaşıtı kız yoktu, yapmadık."

"Siz bir şey okuyor musunuz, çocuklar?" Dedi Fatma nine, bakışlarını ben ve abime çevirerek.

Abim, "Yok," dedi direkt, kendinden bahsederek. "Ben serbest mesleğim." Hemen sonra bana döndü, "Dudu da liseyi bu sene bitirdi, sınav sonucunu bekliyor," dedi.

"Kız sen küçücüksün," dedi hemen yanımdaki Ayfer abla koluma hafifçe (!) vurup gülerek. Neredeyse sandalyeden düşecektim ama sorun değildi, gülümsedim. "Anan baban seni nasıl saldı buraya?"

"Aşk olsun, Ayfer," dedi Meltem teyze. "Bizimle birlikte gönderdiler, ne demek nasıl saldılar falan? Güvensiz miyiz biz?"

"Alınma hemen, yengem," dedi Ayfer abla, tatlı diliyle. "Şakasına dedim."

"Ramo da liseyi yeni bitirdi," dedi Sultan abla, çaprazımda oturmuş şekilde bana bakarak. "Ramo benim oğlum, yaşıtsınız onla."

Ya ya dercesine başımı salladım.

Gözler Yalan Söylemez | TextingWhere stories live. Discover now