57. Bölüm

8.9K 680 291
                                    

Ben geldimm. Multide ki şarkıya bakabilirsiniz.

Hikayeye geçmeden önce oy vermeyi unutmayınn.

İyi okumalarrr 🖤

Korkuyla titreyen göz bebeklerime eşlik eden dudaklarımı birbirine bastırdım. Çok korkuyordum... Şeytana bir şey olacak diye çok korkuyordum.

Hızlı adımlarla kan lekelerini olduğu duvarlara ilerledim ve avcumu duvara bastırıp kanın uğursuz renginin parmaklarıma buluşmasına izin verdim. Tek dileğim bu kanın şeytana ait olmamasıydı.

Gözlerimi elimdeki kanda gezdirirken acıyla yutkundum. Nereye gitmiş olabilirlerdi ki? Daha iki dakika bile geçmemişti. Yanağımdan süzülen yaşla birlikte titrek bir nefes aldım, sonrada bakışlarımı arkama çevirdim. Herkes beni izliyordu. Neden bir şey yapmıyorlardı?

Alp ve Orkun gözlerini duvarlardan ayırmazken, Ayaz hızla yanıma gelmiş ve endişeyle yerdeki kanı izlemeye başlamıştı. "Kardeşim..." dediğinde nefesimi dışarı bıraktım. Arkamı dönüp kralla birlikte duran muhafızlara baktım. Hiç bir şey yapmıyorlardı! Sadece izliyorlardı.

"Onu bulalım hadi... neyi bekliyoruz?" Sorumla kral başını önüne eğdi.

"Üzgünüm ama burada daha fazla kalamazsınız" dediğinde şaşkınlıkla havalanan kaşlarımla bakışlarımı kralın yüzünde gezdirdim. Bize yardım etmeyecekti... Şu anda düpedüz bizi saraydan kovuyordu yaşananlardan dolayı. "Artık kendi krallığınıza dönseniz iyi olur, size yeterince yardım ettiğimizi düşünüyorum" dedi ve devam etti. Yüzüme bakamıyordu. "Kendi krallığımı korumam gerekiyor, burada kaldığınız sürece bu mümkün değil" 

Yanımda duran Ayaz ağzını açıp konuşacağı sırada elimi kaldırıp konuşmasını engelledim. Tekrar bakışlarımı krala çevirdim ve düz bir ses tonuyla Ayaza hitaben konuştum. "İstenmediğimiz yerde kalma gibi bir huyumuz yok" dediğimde kral bana şaşkınlıkla baktı. "Şu ana kadar bizi sarayınızda ağırladığınız için size minnettarız" dedim ve arkamı döndüm. Herkesin yüzünde bir şaşkınlık ifadesi vardı. Bunu göremesemde tahmin edebiliyordum. Olumlu davranmaya çalışıyordum ama pişman olacaklarını biliyordum. Herkes bu kadar olumlu karşılamama şaşırmıştı zaten...

Kimseye ihtiyacımız yoktu bizim. Kendimizden başka kimseye ihtiyacımız yoktu. Şeytanı kendim bulacaktım.

Karşı duvara biraz daha yaklaştığımda bir geçidin olduğunu gördüm. Duvarda sönük bir şekilde parlıyordu ve kan izleri oraya doğru gittiklerini gösteriyordu. Muhtemelen Mert, Savaş'ı saraydan böyle çıkarmıştı, geçitle... ama geçidin nereye gittiğine dahil hiç bir fikrim yoktu. Bu geçitten başka şansımda.

Gidecektik. Burada durmamız hiçbir anlamı da yoktu zaten. Şeytanı bulacaktım.

Başımı yavaşça arkama çevirip Alplere baktım. "Gidelim" dediğimde hiç bir şey demeden yanıma gelip geçidi izlediler. Kral ise arkamızda durmuş bizi izliyordu. Gözlerimi onun arkasında duran Elis'e kaydırdığımda konuştu.

"Bende sizinle geleceğim" dedi ve yanımıza ilerledi Elis. Derin bir nefes alıp başımı salladım.

Gözlerimi tekrar geçide çevirdim ve kararlı bir şekilde elimi uzattım.

Umarım buradasındır şeytan...

Elimi uzattığım anda geçit beyaz bir ışık saçmaya başlamıştı. Fazla beklemeden öne doğru bir adım attım, soğuk havanın yüzüme gelmesine izin verdim. Geçit bizi bir ormanın içine getirmişti.

Arkamı döndüğüm zaman Alplerin de geldiğini gördüm. Biz geçtikten sonra geçit kapanmıştı. Başımı önüme eğip yerde ki kan izlerini gözlerimle takip ettim.

Dolunayın AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin