28. Bölüm

13.3K 909 275
                                    

Ben geldimmm. Hemde bomba gibi bir bölümlee.

Neyse daha fazla bekletmeyeyim.

İyi okumalar bebeklerim 💕 💕

"Yoruldum!" sırtımın bir kez daha sert minderle buluşmasıyla acıyla inledim. Sırtımda ki yarıklar hiç yardımcı olmuyordu...

"Ayağa kalk" Abimin emir veren sesiyle gözlerimi devirdim ve ayağa kalkmamak için direndim. Şeytanın benimle dalga geçerek kahkaha atmasını saymıyorum bile...

"Valla yoruldum. Canım çıktı, nolur buna bir son verelim abi" Abim beni hiç dikkate almıyordu. Yiğit ise abimin dediğini yapıyor, acımadan beni yere seriyordu.

Bu kaçıncı düşüşümdü bilmiyorum ama yirmiden sonra saymayı bırakmıştım.

Nefes nefese ayağa kalkmaya çalıştım ama dediğim gibi sadece çalıştım. Daha ayağa kalkamadan Yiğit çevik bir hamleyle sırtımı tekrar minderle buluşturdu.

"Çok yavaşsın Dolunay" Beni sinirlendirmeye çalışıyordu. Ben buna kanar mıyım? Tabiki de hayır.

Yiğit'in alay dolu sesiyle bıkkınlıkla iç çektim. "Senin gibi kurt değilim, o yüzden dalga geçmeyi bırak Yiğit" Dedim üstüne basa basa. Ama aldırış etmedi.

"Mantıken sende kurtsun Dolunay sadece dönüşmedin" Abim yine araya girmişti. Dönüşemedikten sonra kurt olsam ne farkeder?

"İçimi çok rahatlattın saol abi" dediğimde bu sefer gözlerini deviren taraf o oldu. Kafasıyla arenayı işaret etti. "Devam edin"

Yorgun bir şekilde iç çektim. Ne yaparsam yapayım Yiğiti yenemiyordum. Ter içinde kalmıştım ve sırtımı hissetmiyordum.

Ayağa kalktım ve pozisyonu mu aldım. Bu sefer yere düşmeyecektim. Yiğit tek kaşını kaldırdı ve bana baktı. "Yine yerle öpüşmeye hazır mısın?" dediğinde şeytanice sırıttım.

"Çok beklersin" dedim ve onu hazırlıksız bir şekilde yakaladım. Elini çevirdiğimde acıyla inleyip yere düştü. Arkasına geçtim ve boynunu kolumla sıktım.

"Çok yavaşsın köpecik" dediğimde Şeytandan bir iç çekiş geldi. Tam ona bakacaktım ki dikkatim dağıldığı için Sırtım tekrar yerle buluştu.

Dişlerimi sıktım ve üstümde beni yerimde sabit tutan Yiğite baktım. Abim ofladı ve konuşmaya başladı. "5. Kural; hiç bir şeyin dikkatini dağıtmasına izin verme"

Gözlerimi devirdim ve Yiğiti üzerimden ittim. "Sanki vampirlere karşı bir şansım olacakta böyle konuşuyorsun" dediğimde ilk kaşlarını çattı sonrada da gülümsedi.

"Bunuda düşündük" dediğinde sorar gözlerle ona baktım. Abim Yiğite döndü ve göz kırptı.

Kaşlarımı çatıp onları izledim. Yine ne karıştırıyorlardı?

Bakışlarımı onlardan çekip şeytana çevirdim. Ona şu bir haftadır soğuk davranıyordum o ise beni haklı bulduğu için sesini çıkarmıyordu. Bu durum gittikçe tuhaf bir hal alıyordu...

Yanımdan hırlama sesi geldiğinde düşüncelerimden ayrıldım ve yanında küçücük kaldığım kızıl kurta baktım. İlk bir saniye neler olduğunu anlamadığım için tepki vermedim. Ama sonra şaşkınlıkla abime baktım.

"Bu adil değil!" dediğimde omuz silkti.

"Savaşlar hiç bir zaman adil değil Dolunay" dediğinde yutkundum ve kurt cüssesiyle önümde duran Yiğite baktım.

Çok büyük gözüküyordu. Onun yanında minnacık kalıyordum. Zaten boyum 1.65 falandı. Şuanda onun gözünde bir karıncaydım.

Ben onu insan halindeyken yenemiyordum, kurt haliyle mi yenecektim?!

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now