68. Bölüm

8.4K 714 410
                                    

Ben geldimm. Okumaya başlamadan önce oy vermeyi unutmayınn.

Multideki şarkıya bakabilirsiniz,

İyi okumalarr 🖤

Şaşkınlıktan tepki veremediğim için yerimde dona kaldım. Yiğit bana sarılıyordu... acaba başka bir şekilde öldürmek için plan yapıyor olabilir miydi? Emin olamıyordum onunla alakalı şeylerden.

Gözlerimi kapattığımda karnımda hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum. "Şu anda bana ciddi ciddi sarılıp sarılmadığını anlayamıyorum ama," dedim ve kesik bir nefes aldım. "Canımı acıtıyorsun Yiğit" 

Sanki ateşe dokunmuş gibi hızla geri çekildiğinde mahçup bir şekilde baktı yüzüme. Boğazını temizleyip bakışlarını yarama indirdi. "İyi misin?" Ben başımı sallayınca derin bir nefes aldı. "Neden bana yardım ettin?" Diye sordu. "Neden Mert'in beni öldürmesine izin vermedin? Seni öldürmek için gelen bir adamı kurtarmak ne kadar mantıklı Dolunay?"

Omuz silkip üzerimdeki zırhın iplerini çözdüm. Bir işe yaradığı yoktu. "Ölü olarak işime yaramazsın"

"Hepsi bu mu? İşine yaramayacağım için mi hayatını tehlikeye attın?"

Ona cevap vermeye tenezzül etmeden omzuna çarparak yanından geçtim ve ormanın içinde ilerlemeye başladım. Sorgulanmaktan hoşlanmıyordum. Ayrıca yarama müdahale edilmezse geberip gidecektim. Çünkü Mert zehir kullanmıştı. Aşağılık vampir.

"Atlar ve eşyalarımız sınırda kaldı" dedi Batu. Durdum ve etrafı inceledim. Etrafta ağaçlardan başka bir şey yoktu. Haritamda atların yanında kalmıştı. 

"Vampirlerin bizi duyup hemen bulması falan gerekmiyor mu? Neden bu kadar rahatsınız?" Diye sordu Bulut yanıma gelerek. Hera sakin bir ses tonuyla onu cevapladı ve okunu sırtında sabitleyip yavaş adımlarla yürümeye başladı.

"Vampir muhafızların duyuları kısıtlı, sarayda konuşulan önemli konuları kolaylıkla duyamasınlar diye" dedi elbisesinin kolundaki tozu silkeleyerek. "Bizi hemen bulamazlar"

"Sonunda güzel bir haber" dedi Berk kollarını önünde kavuşturup Yiğit'i inceleyerek. "Efendine ihanet ettin" dedi ona hitaben. Yiğit durgun bakışlarını üzerimden çekerek Berk'e çevirdi.

"O benim efendim değil" dedi sakince. Güldüm.

"Doğru, o senin kendini beğenmiş kuzenin" dediğimde arkadaşlarım şaşkınlıkla Yiğit'e döndüler.

"Ne?" Dedi Bulut ve kaşlarını çatarak ona baktı. "Dalga mı geçiyorsunuz?"

"Dolunay, bu adama güvenemeyiz" dedi Batu yanıma gelerek. "Kendi kuzenine bile ihanet eden bir adamı yanımızda gezdiremeyiz"

"Batu haklı" dedi Hera araya girip. "Onu ya öldürmemiz, ya da Ateş'e teslim etmemiz gerekiyor"

Gözlerimi arkadaşlarımdan çekip arkada bizi sessizce dinleyen Yiğit'e kaydırdım. Karar vermemi bekliyordu. "Ateş ihanet ettiğini öğrenmiştir" diye mırıldandım. "Onu öldürür"

"Kendi kuzenini mi?" Dedi Bulut başını iki yana sallayarak. "Sanmıyorum..."

Hepimizin bakışları Yiğit'e döndü. "Boşu boşuna hayatımı tehlikeye atmış olmak istemiyorum" dedim toprak yoldan ilerlemeye başlayarak. "Onu öldürürsek verdiğim çaba boşuna gider" elimi sızlayan yarama götürdüm. "Gelsin, sonra bakarız ne yapacağımıza"

"Dolunay..." dedi Batu ama sonra sustu.

Başımı hafifçe arkama çevirdim. "Geç olmadan gidelim" dediğimde biraz duraksadılar. Sonra ise Yiğit'i geride bırakıp ilerlemeye başladılar. Ben arkalarında kalıp Yiğit'in yanıma gelmesini bekledim. Bakışlarını üzerimde hissetsemde umursamadan yanından yürüdüm. Onu göz önünde tutmak iyi olacaktı. Ne olur ne olmaz diye kemerimdeki hançeri kontrol ettiğim gözünden kaçmamıştı.

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now