79. Bölüm

3.9K 331 597
                                    

Ben geldimm. Yine çok uzun ve aksiyonlu bir bölümle geldimm. Yavaş yavaş okunmasını tavsiye ederim, iki bölüm uzunluğunda bir bölümdür.

Az çok demeyelim oy vermeden geçmeyelim ❤️

İyi okumalarr 🤍

Korkuyordum.

Çok korkuyordum.

Artık bu korkuyla yaşamak istemiyordum. Korkusuz olmak istiyordum, sürekli aileme ve diğer yarıma zarar geleceğini düşünmek ne kadar istemesemde beni içten içe yıpratıyordu. Sürekli onları nasıl korumam gerektiğini düşünmek istemiyordum. Sadece normal bir hayatım olsun istiyordum artık.

Çünkü yoruldum.

Neden benim nasıl hissettiğimi bilen Orman ruhu, bunu bana yapıyor?

Neden benim şeytanıma zarar veriyor?

Niye daha çok acı çekmeme neden oluyor?

Kulaklarım çınlıyordu, arkamdan gelen askerin sesi zihnimin her köşesinde yankılanıyordu. Şeytanla olan bağımız beni uyarmak ister gibi tenimi yakıyordu. Bedenim beni yarı yolda bırakmıştı, kilitlenmiştim olduğum yerde.

Kral yaralandı.

Oysa ki o çok iyi savaşırdı. Nasıl yaralanmış olabilirdi?

Yutkunarak toprağa saplanan kılıcıma uzandım. Ellerim titriyordu. Dışarıdan bakan biri neden bu kadar sakin olduğumu sorgulardı, ama içimde kopan fırtınaları bilemezdi. Orman ruhu önümde durmaya devam ediyor, her hareketimi dikkatle izliyordu ama bu umrumda değildi.

Benim Savaş'ın yanına gitmem gerekiyordu.

"Eşimin bir suçu yok..." Diye fısıldadım Orman ruhuna. Ağlayacaktım, hatta ağlıyordum. Yanaklarım ıslaktı, bunu hissediyordum ama güçlü durmalıydım onun karşısında. Sözlerime dikkat ediyordum çünkü tek bir hareketiyle ikimizide öldürebilirdi.

Ayağa kalkmak için kanatlarımı kullandım, birkaç çırpışla diz çöktüğüm yerden kalkabilmiştim. Sendeleyerek öne doğru adım attım ve sesin geldiği tarafa korku dolu gözlerle baktım. Oradaydı, arkadaşlarım ve bir düzine asker onu uyandırmaya, yardım etmeye çalışıyordu. Yerde hareketsiz bir şekilde yatıyordu.

Yattığı toprak kana bulanmıştı.

Nefes alamıyordum. "Neden? Neden bunu bize yapıyorsun?" Diye fısıldadım titrek sesimle, arkamdaki Orman ruhuna. Beni duyup duymadığını bilmiyordum, yerimde dona kalmıştım. Bakışlarımı yerde kanlar içinde yatan şeytandan ayıramıyordum. Onu iyileştirmem gerekiyordu, hızlı düşünmeliydim. Üzüntünün sırası değildi. Acele etmeliydim.

"Dolunay!" Bulut'un sesi kulağımda çınladı. Kılıcımdan destek alarak ve birazda sendeleyerek hızla yanlarına vardım. Dayanamayıp dizlerimin üzerine düştüm. Askerler ona ulaşmam için bana yer açtı. Şeytanın aşinası olduğum yüzü girdi ilk görüş açıma...

Sonra ise neredeyse bir pençe darbesiyle parçalanmış olan omzu ve kanadı.

"Savaş?" Yutkunarak elimi yüzüne uzattım. Göz yaşlarımı durduramıyordum. "Seni iyileştireceğim, sadece dayan olur mu?" Tepki vermedi. Normalde kalkıp alay etmesi ve acımadığını söylemesi gerekiyordu.

Elimi yüzünden çekip sol kanadının olduğu yere getirdim. İlk kanadını iyileştirmeliydim, eskisinden bile daha iyi hale gelene kadar gücümü ona aktarmalıydım. Kana bulanmış siyah tüyleri görmem dağılmama yetti. Bu görüntüye daha fazla bakamayıp gözlerimi kapadım.

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now