37. Bölüm

12.4K 816 330
                                    

Ben geldimmm. Nasılsınız bebeklerimmm.

Öncelikle bir şey söylemem lazım.
Şunu bir açıklığa kavuşturalım, Savaş, hiç bir zaman Dolunaya ben prensim demedi yani Dolunay bilmiyor.

Gittim okudum kitabımı tekrardan, gerçekten demiyor acaba ben mi yanlışlıkla yazdım desek o da değil.

Neyse bunuda söylemiş olayım.

Daha fazla bekletmeden iyi okumalarrr ❤

Ben daha Savaş'ın prens olduğunu idrak edemeden, kral konuşmaya başlamıştı. Söylediği şeyler ve söylerken ki ses tonu irkilmemi sağlamıştı.

İşte bunu beklemiyordum...

"Sen bir prense nasıl böyle hitap edebiliyorsun?" şaşkınlıkla krala baktım. Bunu gerçekten de beklemiyordum.

Çok kötü bir başlangıç yapmıştık...

Bakışlarımı yutkunarak Savaş'a çevirmek zorunda kalmıştım. O da neler olduğunu anlamamış gibi kaşlarını çatarak babasına, yani krala bakıyordu.

Savaş ağzını açıp bir şeyler söyleyecekken kral devam etti. "Oğlumuzun, bir kız için ailesine yalan söylemesi hiç hoşumuza gitmedi."

Kargaşa çıkacak diye bundan bahsediyordum... Yine her şeyi batırmıştık.

Kral, Savaşa bağlı olduğumu bilmiyordu...

Gözlerimi Kraliçeye çevirdiğimde o bana sinirli bakmıyordu. Daha çok üzgün gibiydi.

Cevap vermek istiyordum ama ortada bilmediğim bir şeyler dönüyordu. Ağzımdan bir şey kaçırırsam daha kötü olurdu...

Savaş, kaşlarını daha fazla çattı ve tiz bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Bunu size söylemiştim, onun bir suçu yok her şeyi ben istedim" ortalık bu sözlerle daha fazla gerildi.

Kral sinirli bakışlarını benden çekti ve Savaşa çevirdi. "Sen bir prenssin! Burada sorumlulukların var, ne yaptığı belirsiz bir kız için ailene yalan söyleyemezsin!"

Derin bir nefes aldım. Her şey benim yüzümdendi. Kraliçe, kralı sakinleştirmek için bir şeyler söyledi ama duyamamıştım. İşler daha da kızışıyordu...

Savaş en sonunda sinirli bir şekilde ayağa kalktı. "O sorumlulukların hepsini yerine getireceğimi söylemiştim, bu onun suçu değil!" Pekala, Savaşı daha önce hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Şeytan olmanın hakkını kesinlikle veriyordu. Sanırım onu sinirlendirmemem gerekiyor...

Kral konuşmaya başladığında yutkundum. "Koruyucu olması ona öncelik tanıdığımız anlamına gelmez!" Sert sesi bütün salonda yankılandı. "Onun yüzünden senden aylarca haber alamadık! Bana o kızı savunduğunu söyleme!" 

Gözlerimin yanmaya başladığını hissediyordum. Burada bir suçlu varsa kralın dediği gibi, o kesinlikle bendim.

Savaş konuşmaya başladığında derin bir nefes alarak ona baktım. "Neden bir kez olsun benim kararlarıma saygı duymuyorsun?" alaycı bir şekilde devam etti. "Çünkü ben bir prensim burada sorumluluklarım var" Dedikten sonra bir süre gözlerimin içine baktı. "Emin olun, o sizin yapamadığınız şeyi yaptı." devam edecekken abisi olduğunu anladığım, diğer tahtta oturan kişi araya girdi.

"Savaş, haddini aşma." dedi.

Şeytan dudaklarını ıslattı ve gözlerini onlardan çekip bana çevirdi. Yüzüne bakamıyordum bile. Ailesiyle kavgasına ben sebep olmuştum. Bu suçluluk hissiyatı beni yiyip bitiriyordu...

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now