GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#

By busraa_0001

70.4K 17K 3.4K

An gelir öyle bir hâl içerisinde bulursun ki kendini doluya koyarsın almaz boşa koyarsın dolmaz... Arafi yaşa... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9. BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12. BÖLÜM
13.BÖLÜM
14. BÖLÜM
15.BÖLÜM
16. BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BöLÜM
49.BÖLÜM
Teşekkür💞

7.BÖLÜM

689 66 5
By busraa_0001


1 hafta sonra...

Hazan'in kendi isteği üzerine ayrı eve değilde bizim eve taşınmışlardı. Abim ile hep beraber yaşıyorduk. Yani öyle olmasını umuyorduk. Ama abimin hassasiyetinden dolayı abim ve İrem'in abisi Oğuz abi'lerde kalıyorlardı. Haliyle babam da onlarla kalıyordu.

E biz kızlarda bizim eve kurulmuştuk bile. Kızlar bilir bir ev boşsa, evde de ebeveyn yoksa ve hepiniz yaşıtsanız o evde kıyamet kesin kopar. Istemeden de olsa...

El birliği ile İrem'e ilk önce namazı öğretmiştik. Kur'an-ı öğrenmeye çalışıyor ve bizimle hiç çekinmeden tüm sohbetlere katılıyordu. Bu bizim öğretme isteğimizi, onunda öğrenme arzusunu korlastiriyordu. Asıl amaç bu değildi tabi ki her şey namazı kılıp kuran okumak değildi elbet ama İrem bizimle birlikte gerçek bir dostluk kurarak kendisini bulmayı başarmıştı.

İrem de bulunan istekten olsa gerek çok kısa bir süre içerisinde alışmıştı her şeye ve uygulamaya başlamıştı bile öğrendiklerini. En önemlisi de kendi isteğiyle örtünmüş, tesettüre girmişti. Aslında özüne dönmüştü birnevi. Aslını bulmuştu.

Bugün hep baraber büyük bir AVM''ye gittik.
Hava bunaltıcı sıcak olduğundan serin bir tunik giymeyi tercih ettim.

Hazan bizim siyahi kadınımızdı. Onun üzerinde siyah ve koyu renkler dışından başka hiçbir renk bulamazdık. Havanın sıcaklığı bile etki etmezdi ona.

Dicle ise pantolondan vazgeçemiyordu. O da benim gibi bir tunik bir pantolon kombini tercih etmişti.

Peki ya Irem...

Ilk hali ile simdi arasında dağlar kadar fark yaratan kızımız hepimizi gün geçtikçe şaşırtmayı başarıyordu. Resmen evrim geçirmişti. Gerek isteği gerekse gayretiyle...

Herkes kendisine uygun bir şeyler aldıktan sonra uygun bir yer bulup yemek yemek için oturduk.

Ben genelde pek alışveriş yapmayı sevmezdim Çünkü abimden geciniyordum. Bana bol gelen tişört ve pijamalarıyla kendimi gayet rahat ve cool hissediyordum açıkçası.

Herkes oturduktan sonra "kızlar ben bi elimi yüzümü yıkayıp geliyorum"dedim.

"Ne isteyelim sana." diye sordu Dicle.

Amacım utandırmak değildi ama
"Dicle. Kuzum pizzacı da lahmacun mu isteyeceğim?" dedim.

"Pislik yapmasaydın olmaz mıydı? Hem sadece pizza mı var burda" diye söylenemeye başladı. O söylenirken ben çoktan ordan ayrılmış wc'lere doğru yol almıştım bile. İlerlerken duvar kenarında iki kişinin tartıştığını gördüm. Başta takmadan yoluma gitmek istesem de kızın hıçkırıklarıyla durmak zorunda hissettim kendimi.

Kızın yüzü bana dönük olduğundan ne kadar üzgün olduğunu burdan görebiliyordum. Ama tartıştığı kişinin sadece sırtını ve ensesini gördüğüm için yüz ifadesini seçemiyordum.

Ağlayan sarışın kızın hıçkırıklari arasında zor seçebiliyordum söylediklerini.

"Hepiniz böylesiniz işte eğlenceniz biter kenara atarsınız" dedi kız gözyaşlarına aldırmadan.

"Bana bak kızım sen de kendini kullanılmaya hazır bir mendil gibi ortalıkta bırakmasaydın."

Amacım adama hak vermek değil ama bu noktada haklı. Sen kendini kullanılmaya hazır bir mendil gibi ortada bırakırsan başına tabi ki böyle şeyler gelir.  Asıl olayı anlamasamda tahmin etmek zor değildi.

Adama ise 'sen de her gördüğün mendili kullanacak kadar alçak ve basit misin?' dedim içimden.

Çünkü bu mesele kızına erkeğine bakmaz. Erkek adam olduktan sonra yoldan geçen hangi kadın seni yolundan ayırabilir? Sözde kadin erkek eşit derler ama kadina bir laf geldi mi namussuz damgası yerken aynı şeyi erkek yapınca sözü geçmiyor bile. Kadin ile erkek hiçbir zaman eşit değildi milattan önceden tut su dakikaya kadar. Bir kadını başarılarından dolayi övmek icin bile erkekleri yüceltiyoruz. Adam gibi kız,  erkek gibi eli ekmek tutuyor vb. tabirleri kullanmaya hala devam ediyoruz. Kadın namussuzluk yapınca ailesi tarafından ölüme gönderilirken birlikte oldugu adam gelecek yil bir başkasıyla evlenebiliyor.

Kadın açık da olabilir, tesettürlü de. İkisi de olay oluyor. Açık olunca hangi dinden bu, yolluk mu bu, soyu sopu, ırkı ne ki bunun derler; tesettürlü olunca kim bilir tesettürünün adı altinda neler yapıyor, geri kafalı, yobaz, cahil, kezban gibi isimler takılıyor. Öcü vb. çirkef sözlere mağdur kalıyor.
Kızlar tüm evi silip süpürür fakat tezgah da yikanmamis bir bardak kaldığı için bir araba laf yer erkek çocuk kendi tabağını sofradan kaldırdığı için övgü.
İşte kadın erkek eşitliği dedikleri seye bir daha dönüp baksınlar.

"Hadi kızım hadi. Şimdi defol git kendi yoluna. Bir daha da karşıma çıkma."dedi o çok yücelttiğimiz erkek ırkından olan bir başka erkek. ( Tüm erkekleri bir tutmuyor, kadınlara saygı gösterenleri tenzih ediyorum)

Kız adamın ellerini tutarak "yalvaririm gitme" dedi.

Bu kadarı da fazla geldi bana.  Bir kadın kendisini nasıl böyle bir duruma düşürebilir ki? Hiç mi yuregi sızlamaz, gururu zedelenmez, yüzü kızarıp, kalbi acımaz? Çünkü burda ki tek haksız adam değil kadınlığın adını kirleten bu kadınlardı.

Gözleri dolan kız adamın sert çeken eline aldırmadan konusmaya devam ediyordu.
"Ama ben ben seni sevmiştim. Inanmistim."

"Ama ben seni sevmemistim.Ben mi dedim sana bana güven diye."

Bu adam haddini fazlasıyla aşmıştı. Kızı öylece bırakıp bana doğru geldiğinde elim ayağım birbirine dolaştı. Ne yapacagimi bilemezken tam önümden geçeceği esnada bir çelme taktım. Işte şimdi olan olmuştu.
Kapattığım gozlerimi yavaş yavaş açmaya başladım. Ve yerde iki metre uzanan bir beden gördüm. Adam yerden destek alarak ayağa kalktı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

O da ne daha doğrusu kim?

Inanmiyorum.

Karşımda ki o silüet, şu an karşımda gördüğüm o sıfat, o gözler... Bana bir nefes kadar yakın olan o adam...

Biri bana bunun bir kabustan ibaret olduğunu söylesin lütfen.

Sinirden renk degistiren yüzünü yüzüme yaklaştırıp "Sen sen nasıl böyle bir şeye cesaret edersin?" diye sordu. Once bu soruyu bende kendime sordum ama mantikli bir cevap alamadım.
O sırada kız bizi görmemiş ağlayarak tuvalete girmişti.

Korkuyorum ama korkumu ona göstererek kendimi zavallı bir duruma düşürecek kadar aciz değilim elbette.

"Asıl sen nasıl bir kızın gözyaşlarını akıtmaya cesaret edersin?" Diye diklendim sözde korkmuyorum.

"Bu seni hiç ilgilendirmez küçük hanım"

~~~~~~~

Ateş'ten...

Kaç gecedir gözlerini düşünerek uyuduğum o kız yine çıkmıştı karşıma. Bana öfke ve korku ile karışık bakan o gözlerini gördükten sonra az önce konuştuklarımızı duyduğunu anlamistim. Cok kötü bir zamanlamaydı.

"Inan seni anlamıyorum" dedi kafasını iki yana sallayarak.

"Beni kimse anlayamaz, bunu sende anlayacaksın."

"Senle uğraşamayacağım. Ben gidiyorum" deyip arkasına döndüğünde aslında hiç gitmesini istemiyor oluşum beynime vuruyordu.

"Hey yobaz!"

Takmadan yürümesi hoşuma gitti çünkü ona seslendiğimi bildiği halde 'ben yobaz olmadığım için yobaz diye bana hitap ettiğini düşünmedim' mesajı veriyordu.

"Duymuyor musun?"

"Duyuyorum"

"O halde neden cevap vermedin?"

"Ben yobaz olmadığım için yobaz diye bana hitap ettiğini düşünmedim"

"Ama sana dedim" dediğimde içinden 'ya sabır' çektiğini anlayabiliyordum.

"Ne istiyorsun?" diye sordu bana dönüp ellerini beline koyarak. Sadece gözlerine bakıp 'seni' diye fisildadim.

Hemen gözlerini düşünerek beline koyduğu ellerini indirdi. Ama hemen sonra eski gücüne geri dönerek "Başka bir arzun?" diye sordu.

"Sen ve gözlerin" dedim.

"Biraz daha konuşmaya devam edersen eğer...."

"Evet ne yaparsın?"

"Polis çağırırım" dedi işaret parmağını yüzüme doğru sallayarak.

Cevap vermek yerine tek kaşımı kaldırıp bakmam yetti anlamasına.

"Anladım korkmuyorsun ama yoluna git paşam. Ben kullanılmaya hazır bir mendil değilim" dedi işaret parmağını göğsümun tam orta yerine vurarak.

"Anladım mi?" Diye fısıldadı bu kez de.

"Anladım ufaklık. Bunu zaten biliyorum"

Tekrar arkasını dönüp gittiğinde ise arkasından söylediğim tek şey "seni bekliyor olacağım. Çünkü biliyorum geleceksin" oldu.

Bugünden sonra, solmak üzere olan duygum tekrar hücrelerimi harekete geçirmiş beynimi kemirmeye başlamıştı bile.

25 yıllık hayatım boyunca elde etmediğim tek kız yok bunu kabul ediyorum amma velakin ben bu kızı elde etmek istemiyorum. Tek gecelik zevkim olmasını istemiyorum. Ele geçirip harcamak istemiyorum. Kendimden nefret ettirmek istemiyorum az önce ki kız gibi. Kararimi verdikten sonra annemin gelini olacaksa o kız onun benden nefret etmemesi gerekiyordu. Şu tek amacım annemin mutlu oluşuydu.

Peki ya kendimi kimseye anlatamıyor oluşum...
Bu kalbimi daha da yoruyordu. Insan her ne kadar duygusuz, kalpsiz görünse de aslında her insanın da biraz ilgiye ihtiyacı vardır. Babam hayatta iken her derdimi ona anlatırdım, oda dinler doğru yolu gösterirdi.

Babamın ölümünden sonra katılaştım, kalbim o zaman buz tutmaya başlamıştı. Belki de ben hiçbir zaman babam gibi sadece karısına sadık bir eş olamayacaktım.

Babam öyleydi, annemden başkası haramdı ona. Bana da zamanında çok nasihatlarda bulunmuşt "KALBİNİN KAPISINA KADAR ULAŞIP İÇERİ GİREN KADIN SENİN KADININDIR'"sözü oturmuştu yüreğime çünkü ben asla böyle bir şeye izin vermemiştim tek bir kişi hariç.
Onu da öldürdüm zaten girdiği yerde.

Kalbimin etrafına badigart kurmuştum. Dikenli tellerle cevirmistim 4 odacıgığınıda nedenini bilmediğim bir şekilde.

Ama sanki su an bir çift yeşil göze sahip bir melek ıstemeden kalbime kadar ulaşmış ve şu an içeri girmeye çalışıyormuş gibi geliyordu bana. Dikenli tellerim ona bata bata ulaşmaya çalışıyordu kalbime. Engelleri aşıyor yer arıyordu her bir odaciginda kendine göre en derinlerde.

Peki ben onu kalbime koyup soğukluğumla sarmalayacak mıyım? Benim siyahtan ibaret olan hayatıma renk olmasına, sıcaklığıyla buz tutmuş kalbimi eritmesine izin verecek miyim?

Başkası gibi değil o, bambaşka, eşi benzeri olmayan bir zümrüt, bir yakut gibi. İstiridye kabuğunun en derinine saklanmış bir inci, okyanusun dibine kadar inmiş, yosunların arasına saklanmış kırmızı mercan gibi.

Peki diğer kızlar, çevremdekiler, herkesin basitçe ulaştığı her önüne gelenin baktığı sokakta ki çakıltaşları gibiydiler hepsi. Hiçbirinin bir diğerinden farkı olmayan basit ve sıradan taşlardı.

Seviyor muyum?

Bana çok uzak olan bu kelimeyi yasiyor muyum?

Ben bana iyi gelen o gözleri seviyor muyum?

Hayır.

Ben sevgiyi yasaklamıştım bir zamanlar kendime. Aşkı uzak tutmuştum yüreğimden. Bu sözü çiğneyemezdim diye düşünürken bu kezde aklıma başka bir soru geldi.
Bu kadar zıt olan iki insan birbirine ait mi? Biz birbirimize ait miyiz? Seviyor olsam bile hak ediyor muyum ben bu kızı?

Kafama koydum. Kalbime kadar ulaşmış o kişi benim kadınım olacak sonuna.
Bugün bana öfke ile bakan o gözler bir gün bana bambaşka duygularla bakacak...
Sevmesem de benim helalim, annemin gelini olacakti.
Ve aşık olmasam da onu mutlu edecektim. Ki belki aşık da olurdum.

Sol altta bulunan yıldız tuşuna basmayı unutmayın😊

Continue Reading

You'll Also Like

itiraz By .

General Fiction

15.3K 1.3K 21
Sıkı kurallara ve iyi bir disipline sahip olan Komutan'ın, kurallarına karşı gelerek düzenini işgal eden askerin hikayesi. * Gerçekte kurguda bulunan...
207K 19.8K 68
❝ Ölüm bizi ayırana dek... Ne iddialı bir söz değil mi? Evlilik için fazlasıyla meydan okuyan bir söz. Biz bu sözü vermekle kalmayıp birbirimize evet...
3.2M 169K 42
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
BERDEL By Ayan Bela

General Fiction

73.1K 2.1K 85
{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesi...