PRIVATE TEACHER || J.JK

By heartbreakergenius

410K 15.5K 14.8K

"Üzerindeki üniforma benim yatak odamın zemininde daha iyi durabilir." - Yazarından izin alınarak çevirilmişt... More

x FOREPLAY x
Bölüm 1 | Derin Bakışlar
Bölüm 2 | Yaklaş Bana
Bölüm 3 | Gözlerini Kaçırma
Bölüm 4 | Farket Beni
Bölüm 5 | Tatlı Dokunuş
Bölüm 6 | Canımı Yakan Sensin
Bölüm 7 | Sebep Olduğun Gözyaşları
Bölüm 8 | Erotik Düşünceler
Bölüm 9 | Acıyor
Bölüm 10 | Nefret
Bölüm 11 | Kötü Sözler
Bölüm 12 | Kısa Etek
Bölüm 13 | Samimiyet
Bölüm 14 | İlk An
Bölüm 15 | Kırmızı İç Çamaşırı
Bölüm 16 | Morluklar
Bölüm 17 | Tadına Bak
Bölüm 18 | Muz [ SMUT ]
Bölüm 19 | Fransız Öpücüğü
Bölüm 20 | Besbelli
Bölüm 21 | Tatlı Muamele
Bölüm 22 | Masum
Bölüm 23 | Ses Kaydı
Bölüm 24 | Vibratör
Bölüm 25 | Tahrik Edici
Bölüm 26 | Saklı Yüz
Bölüm 27 | Bitti
Bölüm 28 | Kabusu Yaşamak
Bölüm 29 | Sıkıca Tut Beni
Bölüm 30 | Yanındayım
Bölüm 31 | Beni Bırakma
Bölüm 32 | Aklımı Kaçırıyorum
Bölüm 33 | Sorumluluk
Bölüm 34 | Cazip
Bölüm 35 | Tekrar Sev Beni
Bölüm 36 | Bitter Çikolata
Bölüm 37 | Uzun Gece
Bölüm 38 | Hocam
Bölüm 39 | Flörtöz Çocuklar
Bölüm 40 | Özel Mesajlar
Bölüm 41 | Kontrol
Bölüm 42 | Elimi Tut
Bölüm 43 | Bırakma
Bölüm 44 | Oynak Çift
Bölüm 46 | Sonraki Sabah
Bölüm 47 | Kibirli
Bölüm 48 | Sadık
Bölüm 49 | Her Şeyim [FİNAL]
EKSTRA SMUT

Bölüm 45 | Tatmin [SMUT]

9.9K 190 49
By heartbreakergenius

⚠️BU BÖLÜMÜN TAMAMI YETİŞKİN İÇERİK BARINDIRIR.

Eğer smut sevmeyeniniz varsa bu bölümü atlayabilir. Teşekkürler.


"Diz çök," pantolonunu ve iç çamaşırını aşağı kaydırmak için kalçasını yukarı kaldırmış, ben dediğini yaparken cehennemin kapılarını aralamış gibi hissediyordum.

Yüzümü bacaklarının arasında görünce sırıtmış ve kalçasını biraz daha öne atmış, bir elini elimin arkasına koyarak parmaklarını saçlarıma atmıştı. "Önce bir el işi istiyorum."

"Önce mi?" Gözlerine baktım, ne kadar ateşli ve heyecanlı olduğunu görebiliyordum. "Sana söylediğimde ağzına alacaksın," diye elini saçımdan çekip rahatlıyor, bacaklarını açıp bir kolunu kanepenin arkasına koyarken diğerini de yanda yaslıyor. "Haydi," kaşlarını kaldırdı ve dudaklarını ısırarak gitmemi söyledi.

'Jungkook'un Bakışından'

Bu oyundan daha da zevk almak için narin elini ereksiyonuma götürdüğünde yukarı aşağı hareket etmeye başladı. Nefesim içime yayıldığı hissiyle tıkandı, iki kat fazla zevkle bunu yaparken ona baktığımda nefes almak için dudakalarımı aralamıştım. Kontrolsüzce sırıtmış ve uzun saçlarımı önümden çekmiştim, göğsüm ve vücudum sıcaklamıştı, nefes nefese kalmamı engelleyemiyordum.

Heyecandan kuruyan boğazımla dudaklarımı yaladım, bana itaat ederken o kadar güzel gözüküyordu ki... Gözlerim bir an kendi kendine kapanmış ve aletimin ucunun okşanmasıyla ağzımdan derin bir inleme çıkmış, başım arkaya düşmüştü. "Ohh, b-bebeğim..." Zevkten inledim ve kanepenin derisini kavradım, kontrolümü kaybettiğimi ve yoğun bir boşluğa düştüğümü hissettim.

"Siktir..." Hızla nefes alıyordum, etrafımdaki her şey karardığında başım dönmeye başlamıştı, vücudumu bir ter tabakası kaplamıştı. "Çekmeye devam et bebeğim... H-hızlı..." Nefesim daralmaya başlamıştı, damarlarım patlayacak gibiydi. Kaslarım kasılmaktan acımaya başlamıştı, "Y/N..." adını mırıldanmaya çalışmıştım, istemsizce kalçamı ona ittirmiştim. "A-ağzına al güzelim..." elim saçlarına gitmiş ve parmaklarımla kavramıştım.

Hafifçe eğildiğinde sıcak nefesleriyle titrek nefesler almıştım, aniden dilini hissetmemle kasılmış ve emdiğinde dayanamayıp inlemiştim. "Ah... Siktir evet... Y/N..." ağzına daha fazlasını aldığında kendimi ona biraz daha itmiştim. Başım arkaya düşmüştü, saçlarını çekip başını kaldırmasını sağlamıştım.

"D-Dur," bileğini kavrayıp üzerimdeki kıyafetleri hızlıca çıkardıktan sonra onları kenara fırlatmıştım, "Kendimi kontrol etmeye çalışacağım, durmamı istediğinde baldırımı sık, anlaşıldı mı?" nefeslerimi düzenlemeye çalıştım.

Gülümsedim ve saçlarını nazikçe tuttum, ağzını açabildiği kadar açarken kalçalarımı yavaşça öne itmek için, aletimi içine kaydırdığımda sıcaklığı ve ıslaklığıyla nefesim kesildi. "Ahh... Bu çok iyi hissettiriyor..." Dudaklarımı araladım ve kalçalarımı ileri geri itmeye başladım, beni bulutlara göndermesini, şehvet ve uyarılmayla doldurmasını seviyordum. Farkına bile varmadan homurdandım ve hızımı artırdım, beni baştan çıkarıyordu. Kısa ama hızlı bir hamle yaptım, bunun ne kadar büyük bir karmaşaya yol açacağını umursamıyordum.

Boğazına değdirmeden kendimi itmeye devam ettim ve saçlarını daha sıkı kavradım, kanepenin kenarını tam arkasından tuttum ve kendimi tutamadan inledim. "G-Geleceğim güzelim..." kelimeleri telaffuz ederken sesim titremiş, elimde olmadan daha çok inliyordum. Bir ileri bir geri hareket ederken başını sabit tutmak için elimi saçlarından çekmemiş, dilini ucunda hissettiğimde kasılmıştım.

Dudaklarımdan daha zayıf bir inilti kaçmış ve iyi olduğundan emin olmak için kendimi geri çekip elimle devam etmiştim, canı yansın istemiyordum. "B-Bebeğim, yutabilirsin... Değil mi?" Vücudumun aşırı ısınması ve terlemesiyle ona bakmaya çalıştım, nefes nefese bir şekilde "evet" demişti.

"A-Ağzını açık tut ve yut," diye inledim ve aletimi ağzına sokmak için yüzünü çabucak kavrayıp ardı arkası kesilmeyen inlemelerimin arasından son birkaç hamle yapmak istemiştim.

Uzuvlarım uyuşmuş ve gücümü kaybettiğimi hissetmiştim. Nefeslerimi sıklaştığında dayanamayıp kendimi ağzına bırakmıştım. "Ohh..." gözlerim, vücuduma akın eden sıcaklık dalgasından sonra kapanırken, hepsini yuttuğuna emin olduktan sonra kendime gelmeye çalışmıştım.

Enerjimin son damlalarını harcayarak saçındaki elimin tutuşunu gevşetmiştim. Ona baktığımda gergin bir şekilde kıkırdadım, alt dudağımı dişleyip başımı geriye attıktan sonra nefeslerimi düzenlemeye çalışmıştım.

Elimi saçından çekip çenesine koyduktan sonra sırıtıp aletimi ağzından çektiğimde kıyafetinin üzerine birkaç damla sıçramıştı.

"Siktir..." Aceleyle ıslak mendillerin olduğu kısıma uzanmaya çalışmıştım. Siyah elbisesinin üzerinde çok bariz belli oluyordu. "Lanet olsun Jungkook... Mahvoldu..!"

"Evet," Gözlerimi onunkilere çevirerek, asla gitmeyecek olan beyaz lekeden kurtulmak için elimden geleni yapmaya çalışıyordum. "Ben çekerken onu emmeye devam eden sendin, tamam mı?"

"Tamam o zaman, bir daha yapmayacağım." Elimi ondan çekip tek kaşımı kaldırmış ve gözlerine bakmıştım. "Bunu bir daha söylersen senin için hiç iyi olmaz."

"Asıl senin için hiç iyi olmaz."

Cesaretine alaylı bir sırıtışla cevap verip yüzünü okşadım. "Uslu durman gerek."

"Hadi," hiçbir şeyden korkmadan gülümsemişti, demek oyun istiyordu. O zaman en renkli şekilde oynayacaktık. "Ağzıma o şeyi koy ve nasıl ısırıyorum gör."

"Eğer ısırırsan oyuncağını bir süre elinden almak zorunda kalacağım, küçüğüm." Bunu yapmak istediğinden emin misin?" Dudaklarımı yalayıp onun kırmızılarına bakmıştım. "Umrumda değil, bir oyuncağım daha var nasıl olsa."

"Ah... Yani bu, artık beni içinde istemiyorsun mu demek oluyor?" Başımı eğip ona bakmıştım, söylediği şey hoşuma gitmemişti. Omuzlarını silktiğinde sırıtıp başımı eğdim ve aletimde bıraktığı damlaları baş parmağımla sıyırıp dudaklarına götürdüm. "Ağzını aç," gözlerimi onunkilere kitleyip, ne kadar ciddi olduğumu anlamasını istemiştim. Dediğimi yaptığında baş parmağımı dudakları arasından ilerletip yalamasını sağlamıştım.

"Bu tadı özleyeceğini biliyorum," yüzümdeki sırıtış yerini korurken kenarda duran peçetelere uzanıp birkaç tanesiyle kendimi temizlemeye başladım. "Eğer ben sana sahip olamıyorsam, sen de bana olamazsın. Nasıl fikir?"

"Siktir oradan," kirli peçeteleri bırakıp pantolonumu giymeye çalışmıştım. "Sen benim yaşama sebebimsin, yemek yemeden veya su içmeden yaşayabilirim ama sensiz, bir saniye bile duramam. O yüzden bunu düşünme bile."

"Yani bana karşı zaafın mı var?" Gülümsediğinde dudaklarına eğilip ona minik bir öpücük vermiştim. "Sadece sana, o yüzden bunu söylemeye utanmıyorum," gülümseyip, çıkardığım üstümü elime almış ve giymiştim.

Kanımızda dolaşan alkol yüzünden normalden biraz daha utanmaz davranıyorduk.

"Üzerimi değişmem gerek..." yerden kalkıp su şişesini bitirmesini izlemiştim. Koltukta oturmuş onu süzüyordum, her kıvrımını tekrar ezberlemeye çalışıyor gibiydim.

"Seni görüyorum sapık," elindeki şişeyi masaya bırakıp bana baktığında sırıttığını farketmiştim. Sonrasında ise yatak odasına gitmişti.

"Çıplak dolaşabilirsin bebeğim, sorun etmem bilirsin," sesimi biraz yükselttiğimde cevap olarak "kes sesini" demişti. Bu saygısızlığın elbet bir cezası olacaktı.

Onun arkasından ben de yatak odasına yürüyüp onu sessizce içeri kitlemiştim. Sonrasında kartelleri kapatıp evin karanlığa bürünmesini izledim, telefonumdan flaşı açarak önüme tuttum.

"Jungkook," kapıya vurmaya başlamıştı, flaşı kapatıp bir süre beklemiştim. "Komik değil! Kes şunu hemen!"

"Oynamayı seviyorsun sanıyordum?" Kapıyı açtım ve karanlıkta elinin göğsüme çarptığını hissettim. Kıkırdayıp bileklerini tuttum. ""Hareket etme, söz veriyorum aptalca bir şey yapmayacağım bebeğim," Parmaklarımı kollarına kaydırmıştım, ortamın zifiri karanlık olması aramızdaki çekimi arttırıyordu.

"Ne yapıyorsun?" Artık ona yakın olduğum için daha yumuşak ve sakin bir sesle konuşuyordu, öne adımlayıp onu sağ tarafımdaki duvarla arama almıştım. "Sadece bana güven."

Elleri gövdemde geziniyordu, üzerinin çıplak olduğunu fark etmiştim. Gülümseyip parmaklarımı vücudunda gezdirdiğimde sütyenini ve iç çamaşırını hissetmiştim. Boynunu yumuşak bir şekilde öpmüş, ona fısıldamıştım. "Ben gelene kadar üzerindekilerden kurtul," hiçbir şeye çarpmadan yatağa doğru ilerleyip yanındaki komodinden prezervatifi çıkarmayı başarmıştım.

Yatağın altındaki kutuyu tutup kendime çekmiş ve içinden metal eşyayı çıkardım. "Ne aldın?"

Biraz gergin bir şekilde sorulan soruyla dudaklarımda bilinçsiz bir gülümseme belirdi, sustum ve gerilimi biraz daha uzatmaya karar verdim. Elimdeki kelepçeleri biraz daha sıkıp konuştum, "Bacaklarını aç," önünde diz çöküp baldırlarını tuttum. "Önce ne yapacağını söyle..."

"Endişelenme, sadece sana sunduğum zevki al," Parmaklarımı iç uyluğunun üzerinde kaydırdığımda hafifçe titreyip derin bir nefes aldığını hissettim. "Bunu yaptığında bütün gücümü kaybediyorum... Dengemi kaybedeceğim..."

"Bu daha başlangıç bebeğim, seni tutacağım. Stresini at," Kalçalarının kenarını tutup parmaklarımı kalça kemiğinin üzerinden geçirdim, sonrasında hassas olduğunu bildiğim alt karnını okşadım. Keskin bir nefes odayı doldurduğunda vücudunun ışık hızında gücünü kaybettiğini hissetmiş ve sırıtmadan edemedim, yavaşça ona dokundum ve orta parmağımla çoktan ıslanmış olan dudaklarının arasına bastırdım.

Kalbimin göğsümü delercesine çarptığını hissediyordum, başımı öne doğru eğip parmağımın ileri geri hareketlerini durdurmadan ağzımı kullanmaya başladım. Sesi, odaya tatlı bir inilti yaydığında gözlerimi kapadım ve devam ettim, klitorisini uyarmak için dilimle vuruşlar yaparken parmağımla dudaklarına bastırıyordum.

Daha fazla zevk alması için bacaklarını açıp işime devam ettim, tadını seviyordum. Elleri saçlarımı kavradığında dilimi içine biraz daha kaydırıp adımı inlemesini sağladım.

İnlemeleri arttığında bir parmağımı içine gönderdim ve bedeninin titremesini izledim.

Kalçalarını oynatmaya başladığında bacakları arasından süzülen sıvıyı yalamıştım. "Çok lezzetlisin, bebeğim..." dudaklarımı yalayıp içindeki parmağımı hızlandırmış, aniden ayaklanıp onu arkasına çevirmiş ve hareketlerimi sertleştirmiştim.

Bütün bedenim yanıyordu, ne kadar hızlı hareket ettiğimin farkında değildim ve başım dönüyordu; kontrolümü kaybedecek gibiydim.

"Geleceğim..." nefeslerinin arasından konuştuğunda sesinin titrediğini farketmiş ve olabildiğince hızlı olmaya çalışmıştım. Elleriyle kollarımdan destek alıyordu, içinde bir parmak daha gönderdiğimde başı arkaya, omzuma düşmüştü. Kendime engel olamayıp sırıttığımda bedenlerimizi birbirine sürtmeye başladığımı fark edememiştim.

Elim uyuşmaya başladığında hissettiğim ıslaklıkla içinden çıkmıştım. İnlemeleri durmamıştı, hala hassas durumdaydı.

"Sevdin mi?" onu kendime çevirip duvarla arama almış ve kulağına fısıldamıştım, elim hala klitorisini ovuyordu. Yere tekrar çömelmiştim. "Jungkook... Bunda çok iyisin... Tanrım." nefes nefeseydi, gülümseyip dilimi iç bacağında dolaştırmaya başladım. "Nasıl hissediyordun?"

"Çok daha iyi..." eliyle saçımı kavrayıp dağıttığında daha fazlasını istediğini belli etmişti. Dilimle işime kaldığım yerden devam etmiştim.

5 dakika sonra...

Cennette birkaç dakika geçirdikten sonra, ağrılı kramplar yüzünden boynumu çıtlattım, aynı zamanda çenemi bir süre hareket ettiremeyecekmişim gibi hissediyorum. Her şeyi temizlemiyorum ama ayağa kalkıp kollarımı ona dolamak ve onu kaldırmak için ayağa kalktım. "Hadi yatağa girelim," manşetleri ve prezervatifi yolumda tutuyorum ama düşüp bir şeye çarpmasına izin vermemek için dikkatli adımlar atıyorum. Onu yatağa yatırdım, "Biraz mum yakacağım, burada kal," diye sırıtttım.

Birkaç saniye içinde bir mobilyanın üzerine bıraktığım telefonuma ulaşmayı başardım ve el fenerini kullandım, oraya geri dönüp dediğimi yaptım, odayı diğer ışıklardan daha iyi olacak birkaç mumla aydınlattım ve bana ilk anımızı hatırlattı. İşi bittiğinde el fenerini kapatıyorum ve şekiller nihayet tekrar görünür hale geldiğine ve daha iyisi kızımınkilere göre yatağa geri dönüyorum. "Henüz yorgun değilsin, değil mi?" Üzerine sürünerek gözlerinin içine baktım ve kendimi onu taramamaya zorlayarak aşağıya indim. "Değilim."

"O zaman en iyisi şimdi başlıyor," dudaklarım bir sırıtışla kıvrıldı ama doğruldum ve kutuyu çıkarmak ve ona geri dönüp nazikçe tutmak için kelepçeleri almak için doğruldum ve yana doğru eğildim. "Seni yatağa kelepçelememi mi yoksa hareket etmene izin vermemi mi tercih edersin?"

"Hareket etmeme izin verdiğinde," diye başını salladı. "Pekala," Kollarını başının üstünde taşıyorum ve bir manşeti bileğine sarıyorum, ardından aynısını diğerine de yapıyorum ama bu pozisyonda sıkışıp kaldığından emin oluyorum. "Ya. Ben sana tersini söyledim," az önce yaptığımın farkına vararak gülümsüyor ama onun gözlerindeki zevki görmeyecek kadar iyi tanıdığım için öyle olmasına izin verdim. "Masum gibi davranmayı bırak, seni bağlamamdan ne kadar hoşlandığını ikimiz de biliyoruz."

"Belki..." emin olmadığı anlamına gelmesi gereken bir surat astı ve bakışlarını kaçırdı, onun tatlılığına karşı kahkahamın ağzımdan kaçmasına neden oldu. "Şimdi ayak bileklerin için," Daha önce yakaladığım kelepçeleri alıp sonunda kullanıyorum. Ayaklarına ulaşmak için yatağın üzerinde kayıp teker teker ayak bileklerine sabitledim. "Yatağa bağlı mı, değil mi?" Biraz alayla ona baktım, "Madem sana söylediğimin tersini yapıyorsun, yatağa bağla."

"Pekala, yatağa bağlıyorum," Kıkırdadım ama yine de bacaklarını kaldırıp onu sevdiğim şekilde bükebilmesine yetecek kadar uzun bırakarak dediğini yaptım. "Önce bunu yapacağız, sonra..." Ona doğru eğildim, ellerimi yatağın üzerine yaslayıp onun üzerinde süzüldüm. İkimiz de birbirimizin ruhuna bakarken bir elim karnına gitti ve ona gülümsedim. "Sonra... seni döndüreceğim ve en sevdiği öğretmenine meydan okuyan kötü bir kız olduğun için sana bir ders vermem için eğileceksin," Parmaklarımı göğsüne kaydırıp yumuşak ve terli teninde gezdirdim. Birkaç dakika önce benimkine yapışan deride.

"Artık benim öğretmenim değilsin..." Dudaklarının kenarlarını hafifçe bükerek başını salladı, bu hareketiyle onu öptüm. "Sana her gün bir şeyler öğretiyorum, özellikle geceleri."

Gözlerimin içine bakıp sırıtmış ve bakışlarıyla kalbimi kanatmıştı. Dudakları benimkilere yaklaştığında öpmesini bekledim ama sadece fısıldamıştı. "Hayır."

"Pekala, sen istedin," Dizlerimin üstüne çöküp bacaklarından tutarak uyluklarının arkasını biraz şiddetle benimkine çarptım ve sonra eğildim. "Seni daha da ağır bir şekilde cezalandırmak için ağız topunu kullanmalı mıyım?"

"Adını inlediğimi duymayacaksın..." Beni ve tuhaflıklarımı bilerek fikrimi değiştirmemi sağlamak için en iyi bahaneyi kullanıyordu. "Pekala, haklısın ama haklı olmandan hoşlanmadığım için cezayı iki katına çıkarmaktan başka seçeneğim yok."

"Bunun bir ceza olduğuna emin misin çünkü şu an daha fazla bekleyemiyorum da..." Başını sallamıştı, her zamanki gibi oyunumuza yeniden başlamak ve devam etmek için can atıyor gibiydi. "Oh... Bunu söylememeliydin. Bütün gece devam etmem için bana yalvaracaksın... Seni zevkten ağlatacağım..."

"Zaten sana yalvarıyorum..." Eğilip tenlerimizin birleşmesi için vücudumu indirdiğimde gülümsemişti. Bir sırıtışla dudaklarımı onunkilerle kilitlemiş, tatlılığını yeniden tatmak istemiştim, ustaca kalçalarımı ona itip üyemin ucunu bulan güçlü bir hisle vücudum titremişti. Bu mükemmel uyarılmayla kontrolsüz bir şekilde kendimi biraz daha ileri ittim ve onun içine kaydım. Onu ​​daha uzun süre öpmeye devam edemeden ayrıldı ve kalçalarımla yavaşça ileri geri giderken aynı zamanda Y/N'den bunu sevdiğini duydum.

Ya üyemin içindeki prezervatifsiz hissi beni çok heyecanlandırmış ve tahrik etmişti ya da karşılıklı olarak birbirimize verdiğimiz onca zevkten sonra aşırı hassastım.

Alnımı onun alnına yaslamaktan kendimi alamayıp biraz daha derine nüfuz ettiğim için ciğerlerimi dolduran keskin nefeslerimin onunkilerle karışmasına izin verdiğimde dudaklarımdan bir inilti kaçmıştı.

Bu o kadar tatmin ediciydi ki gözlerimi tekrar açamamıştım, bedenim yanıyordu ve damarlarımda akan elektriğe benzer bir şey hissediyordum, etrafımdaki her şey belirsizdi. Artık kendimi kontrol edemiyordum, kalçalarımı geri çekip birkaç saniye beklemiştim, sonra hızlı ve sert bir şekilde bedenlerimizi birleştirmiştim ve bu; derinliğinde hırlamama neden olmuştu.

Damarlarımın zonkladığını ve nefesimin titrediğini hissederek kolundaki tutuşumu sıkılaştırdım, tiz inlemesi o kadar tutkuluydu ki, keşke bir kez daha yapabilseydim, ama bunu yapmak yerine yüzümü onun sıcak yanağına dayadım. Gerçek bir zevkle kulağımda sızlanması ve her santimini hissetmesini istiyordum.

"Daha derine Jungkook..." diye ihtiyaçla inlemiş, nefes nefese kalmamız ortamda memnuniyet dalgaları yaratıyor. Bir kere bile düşünmeden odanın içinde yankılanan kutsama iniltilerini duymak için daha derine köklemiştim. En derinden vurmak için birkaç kez ittim ve elimden geldiğince vücudumun kontrolünü elimde tutmak için kolunu daha da sıkı tuttum. En uzak noktaya her itiş, inlemesine neden oluyordu, tenlerimiz birbirine çarptığında, her güçlü itişin etkisini hissederek, kendime engel olamadan kalçasını da tutmuş ve özlemimin onu sarmalamasına izin vermiştim.

Bunu çok büyük bir güçle yapıyordum, öyle bir sıcak ve terli hissediyordum ki, bayılacak gibiydim, yatak hiddetimle titriyordu, bunun ne kadar iyi olduğunu hissetmemiz için biraz daha uzun sürmesini sağlıyordum. Daha fazlası için yalvarmasını sağlayacaktım, beni çıldırtmıştı, hızlıca içinden çıkmıştım.

İkimiz de kendimizi derin ve sıcak bir şeye kaptırdığımız için bu ne kadar iyi hissettirse de, herhangi bir koruma takmadığım için devam etmeye korkuyordum.

Bu ateşli ve hararetli andan sonra ikimiz de farkında olmadan keskin ve hızlı bir şekilde nefes almaya başlamıştık, dudaklarımı sıcak yanağına değdirmiştim. Hiçbir şey söylemesek bile birbirinin gözlerine bakarken konuşabiliyorduk; dudaklarına bir saniye bakıp gülümsemiştim.

Bakışlarımı prezervatifi almak için başka yöne çevirdim, bir saniye bile bekleyemiyordum, dişlerimle açtım ve doğrulmak için paketinden çıkardım ve üzerine geçirdim, "En sevdiğini aldım. Bu gece için." Gülümseyerek ona baktım, ağlamaklı bir ifadeyle gülmüştü. "Tırtıklı olan mı?"

"Evet," bir fısıltı bırakırken dudaklarımı ısırdım ve eski pozisyonuma geri dönerek bacaklarının daha da açılmasını istediğimi anlaması için ona aşağıdan küçük bir bakış attım. Hemen ne istediğimi anladı ve bacaklarını daha da ayırdı, ama bunun mükemmel olmasını istediğim için onu hafifçe aşağı kaydırdım ve derinin uzunluğunu eşitlemek için ayak bileklerine kelepçeleri sabitledim. Artık bacaklarını sıkamayacaktı. Bu şekilde durduğunda, yatağı her zamanki gibi ıslatacağından emindim.

"Hazır mısın?" Başlamak için keskin bir arzuyla yanağını okşadım, dudaklarını öptüm ve gözlerine baktım. "Her zaman."

"Birkaç kural koyalım, hm?" Elimi çenesine götürdüm, kavrayıp bana bakmasını sağladım. "Ne gibi?"

"Ben izin verene kadar gelemezsin," Kaşlarımı kısaca kaldırdım, "Anlaşıldı mı?"

"Yaparsam ne olur?" Dudakları kendini beğenmişlikten donuk bir sırıtış oluşturmuştu, şu anda ne kadar delirdiğimin ve vücuduna bir sürü çılgınca şey yapabileceğimin farkında değildi. "Şaplak ve sert ceza, önümde eğilmiş vücudunla sana vereceğim. Bu seni hala cezbediyor mu?"

"Sanırım evet..." gözlerini başka yöne çevirmeden gülümsemiş, başını yana eğmişti. Cesurca davranıyordu. Bu hallerine sırıtmıştım, elimi çenesinden aşağı kaydırıp boğazına dokundum; baş parmağım sıcak tenini okşamıştı. Gözlerimiz birbirimizin ruhunun derinliklerinde yüzmemize izin verirken, eğilip dudaklarımızı nazikçe birleştirdim. "Senin üzerindeki kontrol bende," ıslak dudaklarına karşı konuşmuştum, gözlerinin içine bakıp ne kadar ciddi olduğumu görmesini sağladım. "Yani benim iznim olmadan boşalırsan bebeğim, bu senin için kesinlikle çok kötü olacak. Tıpkı iki gün boyunca düzgün yürümeni imkansız hale getirdiğim zamanki gibi."

"Ya dediğini yapmazsam?" ikimiz de ateşli bir cinsel gerilim içindeyken yine de birbirimizle alay ederken ses tonu alçalmıştı. Gülümsedim ama tutuşumu bırakmadım. "Yatağıma kelepçeli ve bağlısın, şu anda birazcık bile baskın olabileceğini düşünüyor musun?"

Dudakları yavaş yavaş yenilgisini kabul ediyordu, haklı olduğumu anladığı anda bizi alt eden o sessizliği bozmuştum. "Sanırım seni sakinleştirmek için vibratörü kullanacağım." Geri dönüp solumdaki komodine odaklanmadan önce vücudumu hareket ettirmek için elimi yastığına koydum. Son çekmeceyi açtım ve onu kesinlikle ağlatacak en iyi vibratörlerden birini aldım, bu gece her şeyi kontrol edenin ben olması egomu okşamıştı. Ancak, kendim için bir halka da almıştım, başladığımda işe yarayacaktı.

"J-Jungkook..." Oyuncak görüş alanına girer girmez dudaklarını ısırdı ve kekemeliğini duymak beni daha da iyi hissettirdi. "Söylediklerimi geri alıyorum... İstediğini yap..."

"Çok geç bebeğim," Vibratörle ilgilenirken, saklayamadığım bir heyecanla onu üzerinde kullanmaya hazırlanırken başımı salladım. "Jungkook... Bu gece sadece seni içimde istiyorum. Onu değil..."

Gözlerimi onunkilere kaldırıyorum, bu bahane sadece benim ​​yapmamam içindi. Onun üstüne çıkıp gözlerinin içine baktım. "Dediğin şeyi gözlerime bakarak tekrar söyle," yapmasına meydan okumuştum. Beklendiği gibi, yapmamıştı. "Bu şeyin beni nasıl harekete geçirdiğini biliyorsun... Hiçbir şeyi geri tutamayacağım..."

"Artık yapamayacak duruma gelene kadar yapmaya çalış, seni zorlamayacağım." Ona karşı biraz hoşgörülü oldum ama yine de bir şeyi netleştirdim. "Gerçekten kullanmak istemiyorsan söyle."

"Lanet olsun yalan söyleyemiyorum... Senden nefret ediyorum..." gözlerini kapadı. "Kullanmanı istiyorum..."

Şehvetli bir sırıtışla elimdeki oyuncağı bıraktım, şaşkınlıkla beni izlerken kendi vibratörümü elime alıp taktım. Bu şeyle, onun içinde ileri geri giderken klitorisini her zamanki gibi uyaracağını biliyordum.

Bittiğinde, hareket eden kelepçelerin sesini işiterek ona baktım. Üzerine eğilmeden önce, bedenlerimizin arasından baktım ama hiçbir şey söylemeden içine girmek için dudaklarımı yalayıp ısırdım.

Bu ince hisle nefesi kesildi, ama her şeyin hissini hemen artırmak için vibratörü tam hızda çalıştırıyorum.

"Oh siktir..." gözlerim kapanmış ve dudaklarım bu şeyin yoğun gücünden kaçmak için keskin bir nefes vermek için aralanmıştı. Önce alışmaya çalışarak çarşafları kavradım. Kontrolü kendimde tutmanın en iyi yolunu bulamayınca, bilinçsizce hırladım ve gözlerimi tekrar açarak kendinden geçmiş olan küçüğüme baktım.

Yüzündeki zevki gördüğümde kalçalarımla ileri geri gitmeye başladım, oyuncak aynı anda bizi heyecanlandırıyor ve bunu daha da mükemmel kılıyordu. Vibratörü ikimizin de hassas noktasıyla temas halinde tuttuğundan emin olmak için aletimi biraz daha itip zevk noktasına çarpmak için içine itmemle nefesimiz kesilmişti. Onun içindeyken adeta cennetteydim.

Bu çok uzun sürecek gibiydi, asla bitmeyecekti.

Continue Reading

You'll Also Like

30.7K 2.8K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
8.4K 791 35
•Wattpad FanficsTR okuma listesinde. Tamamlandı. Genç adam, kadın onda kalsaydı ne olurdu diyordu. Kadın için ise aynı yastıkta tek nefesin oluru yok...
11.3K 1.2K 6
Ancak biri vardı. Altı gencin arasında duran biri. Genç kız o gün çocuğu gözden kaybolana dek izledi. En sonunda defterinde "Pembe Kazaklı Çocuk" ad...
129K 9.3K 55
Hayat kısa kuşlar uçuyor. Ölüm dibimizde ama bizi es geçiyor.. . . . . . . . . (Devamı 2. Kitapta! Lütfen bunu okuduktan sonra 2'den devam edin..) .