PRIVATE TEACHER || J.JK

By heartbreakergenius

410K 15.5K 14.8K

"Üzerindeki üniforma benim yatak odamın zemininde daha iyi durabilir." - Yazarından izin alınarak çevirilmişt... More

x FOREPLAY x
Bölüm 1 | Derin Bakışlar
Bölüm 2 | Yaklaş Bana
Bölüm 3 | Gözlerini Kaçırma
Bölüm 4 | Farket Beni
Bölüm 5 | Tatlı Dokunuş
Bölüm 6 | Canımı Yakan Sensin
Bölüm 7 | Sebep Olduğun Gözyaşları
Bölüm 8 | Erotik Düşünceler
Bölüm 9 | Acıyor
Bölüm 10 | Nefret
Bölüm 11 | Kötü Sözler
Bölüm 12 | Kısa Etek
Bölüm 13 | Samimiyet
Bölüm 14 | İlk An
Bölüm 15 | Kırmızı İç Çamaşırı
Bölüm 17 | Tadına Bak
Bölüm 18 | Muz [ SMUT ]
Bölüm 19 | Fransız Öpücüğü
Bölüm 20 | Besbelli
Bölüm 21 | Tatlı Muamele
Bölüm 22 | Masum
Bölüm 23 | Ses Kaydı
Bölüm 24 | Vibratör
Bölüm 25 | Tahrik Edici
Bölüm 26 | Saklı Yüz
Bölüm 27 | Bitti
Bölüm 28 | Kabusu Yaşamak
Bölüm 29 | Sıkıca Tut Beni
Bölüm 30 | Yanındayım
Bölüm 31 | Beni Bırakma
Bölüm 32 | Aklımı Kaçırıyorum
Bölüm 33 | Sorumluluk
Bölüm 34 | Cazip
Bölüm 35 | Tekrar Sev Beni
Bölüm 36 | Bitter Çikolata
Bölüm 37 | Uzun Gece
Bölüm 38 | Hocam
Bölüm 39 | Flörtöz Çocuklar
Bölüm 40 | Özel Mesajlar
Bölüm 41 | Kontrol
Bölüm 42 | Elimi Tut
Bölüm 43 | Bırakma
Bölüm 44 | Oynak Çift
Bölüm 45 | Tatmin [SMUT]
Bölüm 46 | Sonraki Sabah
Bölüm 47 | Kibirli
Bölüm 48 | Sadık
Bölüm 49 | Her Şeyim [FİNAL]
EKSTRA SMUT

Bölüm 16 | Morluklar

8.7K 324 198
By heartbreakergenius


...

15:15

"Yarın görüşürüz, güzelim. Seni seviyorum," bana gülümsemişti, sürücü koltuğundan bana doğru eğilip dudaklarını benimkilere bastırmıştı. "Ben de seni seviyorum," gülümseyip son kez kırmızılarını öptüm, içinde galaksiler bulunduran bakışlarıyla bana bakarken gitmem çok zordu. Çıplak bacağıma elini koymuş, parmaklarını yukarı kaydırmdan önce dudaklarımızı dokundurmuş ve duygularımla oynamayı başarmıştı. "Gitmek istemiyorum..." fısıldamıştı, son kez dudaklarımı öpmüştü. Elimi elinin üzerine koymuş, dudaklarımız birbirine değerken eteğimin altında hissettiğim soğuklukla gözlerimi kapatmıştım. Bir kere daha dudaklarına sertçe yapışmıştım.

Arabadaki sessizlik yok olmuş, titrek nefeslerimiz duyulmaya başlamıştı, eli bacağımın üzerinde gidip geliyordu, dudakları benimkilere değiyor ve daha fazlasını istememe neden oluyordu, dudakları yanağıma gelmiş ve çenemi gıdıklamıştı, kırmızılıkları boynuma inmiş ve birkaç öpücük bırakmıştı. Bu his sertçe nefes almama ve bacaklarımı sıkmama neden olmuştu.

"Sen çekilmezsen ben kendimi hiç durduramam..." boynuma doğru mırıldanmıştı, sıcak nefesi titrememe neden olmuştu. Tek kelime dahi edememiştim. Başımı arabanın koltuğuna yaslamıştım, enerjim tükenmişti.

Sertçe nefesini vermiş, beni ürpertmişti, sonrasında dilini çıkarıp, dün gece bırakmış olduğu morluklarda dolaştırdı, üzerlerini öptüğünde daha fazla tutamamış ve inlemiştim. "Öyle inleme... beni daha da azdırıyorsun..." nefesi beni gıdıklamıştı, damarlı eli bacağımı sıkmıştı, nefeslerim kesikleşmişti. "Seni istememi sağlıyorsun, Y/N..." kısık bir inleme bırakıp başını eğmişti.

İkimizde nefsimize hakim olmaya çalışıyorduk, korkuyorduk. "Durmak zorundayız..." elini boynuma götürmüş, son kez bıraktığı izleri öpmüştü. Kendimi toparlayıp ona kaçamak bir bakış attığımda, kısa sürede sertleştiğini görmüştüm.

"Ben üzerine atlamadan in arabadan," şakacı bir gülümsemeyle baldırımı okşuyordu. Sağımdan kapıyı açtım ve yüzümdeki sırıtışla arabadan aşağı adım attım. "Bekle," gidemeden bana seslenmişti. Üzerime eğilmiş ve bana yaklaşmıştı, "Son kez öpsene beni," bakışları dudaklarıma kaymış, tatlı bir şekilde kırmızılarını büzmüştü. Tanrıya şükür apartmanıma uzak bir yerde durmuştu.

Eğilip dudaklarını öpmüştüm, geri çekilmeye çalıştığımda ince parmakları boynumu sarmış ve gitmemi engellemişti, dilini ağzımda hissettiğimde karnımda bir düğüm oluşmuştu. "Seni seviyorum, eve giderken dikkat et güzelim," burnumun üzerini öpmüş ve gözlerime bakarak geri çekilmişti. "Ben de seni seviyorum," gülmüş ve utançla bakışlarımı önüne düşürmüştüm, arabadan inip kapıyı kapattıktan sonra çantamı kavramış ve evime yürümeye başlamıştım.

...

Evin kapısını açtığımda, abimi görmüş ve aniden stres olmuştum. Umarım bir şey farketmezdi.

"Buraya gel," koltukta dikleşmiş ve tehditkar bir bakış atmıştım Boka batmıştım. Hissediyordum.

"Şey... Tuvalete gitmem lazım önce..." çantamı yere bırakmış ve banyoya koşturmuştum. Abim arkamdan gelip beni içeriye sokmuş, bileğimi kavramıştı. "Kim o arkadaşın?"

"Yoo..Yoongi..." kontrol edemediğim bir gerginlik vücudumu ele geçirmiş, aklıma gelen ilk ismi söylemiştim. "Yoongi? Erkek mi? Kaç yaşında?"

"Sadece arkadaşım!" güçlü tutuşundan kurtulmaya çalışmıştım, ama boy farkımız buna engel oluyordu. "Nasıl bir arkadaş bu? Sana dokundu mu? Nerede uyudun?"

"Yatakta!" tutuşundan kurtulup yatak odama gitmek için kapı kolunu tuttum, beni bir adımla yakalamış ve beni kollarını etrafıma dolamıştı. "Kim Y/N. Boynunda gördüğüm şey bir morluk mu? Ve onu makyajla kapatmaya mı çalıştın?"

"Morluk? Hayır.." salağa yatıyordum, tutuşundan kaçmam imkansızdı. Parmağını yalayıp boynumu ovuşturdu. "Ya!" kirli elini kendimden uzaklaştırmıştım. "Bu yaptığın iğrençti!"

"Boynunda bir morluk var!" gözleri göğüslerime kaydığında yüzünde şaşkın bir ifade vardı. "Ve aynı morluklar göğsünde de var?!" parmağıyla göğsümü işaret ediyordu. "Hayır...!" Kollarımı çaprazlamıştım, sonuna kadar inkar edecektim. "O-Oyunu kaybettiğim için boynumu çimdikledi.."

"Oyun?! Ne tür bir oyun bu?" kaşlarını kaldırmış, bana aşağılar ve inanmamış gibi bakıyordu. "PS4'te..."

"Yalan söylemeyi kes, Y/N. Bunu yapmandan nefret ediyorum, git elbiselerini değiştir, üzerine erkek kokusu sinmiş ve bu hoşuma gitmedi, sonrasında salona gel konuşacak ciddi bir konumuz var," sert bir tonda konuştuktan sonra yanımdan ayrılmıştı.

Lanet olsun..! Makyajın altından bile görmüştü! Röntgenci olduğundan süpheleniyordum.

Oflayarak yatak odama gitmiştim, kapıyı çarpıp kıyafetlerimi çıkarmıştım, Jungkook gibi kokuyordu ve çıkarmak istemiyordum. Abime gerçeği söylersem başım fena belaya girecekti ama başka çarem yoktu, Jungkook olduğunu söylemeyecektim, öğretmenim olduğunu öğrenmesini istemiyordum.

Pijamalarımı giymiştim, sinirle odadan çıktığımda bedenimi bir gerginlik dalgası kaplamıştı. Onunla yüzleşmeye hazır değildim.

"Buraya gel," yanını işaret etmişti. Bakışlarından kaçınıyordum, yavaşça koltuğa oturmuştum.

Eğilip çenemi tutmuş ve boynumu açığa çıkarmıştı, sonrasında dekoltemi indirip göğsüme bakmıştı. "Y/N, sadece bir arkadaş olduğuna emin misin?" birkaç dakika öncesine göre daha sakindi, fakat aynı ciddiliği koruyordu. "Hayır..." istemeyerek, acı bir şekilde söylemiştim. "Korundunuz mu?"

Başımı salladım ve bakışlarımı kaçırdım, bu konu hakkında konuşmak beni utandırıyordu.

"Birbirinizi ne kadar süredir tanıyorsunuz..?" koltukta arkasına yaslanmıştı, sinirlenmeden sormuştu. Bana olan korumacılığını biliyordum, beni saf ve masum kız kardeşi olarak görmeye devam etmek istediğini de. "Dört aydır..."

"Seni istemediğin bir şey yapmaya zorladı mı? Eğer böyle bir şey olduysa söyle."

"Yok, hayır..." başımı önüme düşürdüm ve iki yana salladım, ellerimle oynamaya başlamıştım. "Canım yanmasın diye fazlasıyla dikkatli davrandı.."

Derin bir nefes vermiş ve koltukta biraz daha yana kaymıştı, bunu duyduğu için pek iyi hissetmiyordu anlaşılan. "Kaç yaşında?"

"Yirmi iki..." gerçeği söylemiştim.

"Tanrım... Bana neden yalan söyledin, Y/N? Arkadaşında kaldığını söylemiştin..." sesi üzgün çıkıyordu. Onu böyle gördüğümde bok gibi hissediyordum. "İlk başta sadece ders çalışacaktık... sonra öyle oldu işte..."

"Umarım seni zorlamamıştır, Y/N, ciddiyim eğer korunduysanız bile bunu gerçekten sevdiğin kişiyle yapmalısın, sadece arkadaşın olan biriyle değil. Özellikle ilk seferinde."

"Birbirimizi seviyoruz ve yaklaşık bir aydır çıkıyoruz ama... bundan önce de yakındık zaten..." Tişörtümün ucuyla oynuyordum, nasıl davranacağımı bilmiyordum. "Peki sonrasında sana nasıl davrandı?"

"Benimle hep ilgilendi... Canımı yakmadığından emin olmak istedi ve yanlış bir harekette bulunup bulunmadığını sorup durdu.. Bu sabah kahvaltı hazırladı ve... kıyafetlerimi yıkadı... hatta bana yeni bir iç çamaşırı satın alıp kendi tişörtünü ödünç verdi. "Bu tiplere güven olmaz, bunlar genellikle sonrasında seni aldatır, sakın kanma, Y/N... Biraz daha beklemeliydin..."

"Öyle biri değil, gerçekten. Rahatsız olmamam için çok fazla uğraştı..."

"Sen yine de dikkat et... Onunla tanışmak istiyorum," söylediği şeyle tükürüğümde boğulacağımı sanmıştım. "Ne?! H-Hayır!"

"Hayır mı?" kaşlarını kaldırmıştı. "Neden hayır?"

"Ç-Çünkü.. daha çok erken..." bakışlarımı ondan çekmiştim. "Benle tanıştırman için çok erken ama onunla birlikte olman için erken değil mi?"

Kaba bir şekilde söylediği cümleyle ona bakmıştım, bu canımı yakmıştı. "Bana orospu mu demeye çalışıyorsun?"

"Öyle bir şey demedim.." sesi alçalmıştı. "Y/N.. Seni fazlasıyla önemsiyorum, kalbinin kırılmasını istemiyorum..."

Ona bakmaya devam ediyordum, bakışları yumuşamıştı. "Dikkat edeceğim.. Söz veriyorum."

Bana yaklaşıp kollarını bedenime sarmıştı, "Seni seviyorum küçük bamyam.. Çok hızlı büyüyorsun.."

Gülümsedim, bu sert yönünü bana fazla göstermezdi. Gördüğüm en sevinçli ve çocuksu kişiydi. Dudaklarını yanağıma bastırıp boynumdaki morluklara baktı, derin nefesinin altından alaylı bir gülüş bırakmış ve bakışlarını kaçırmıştı. "Şimdi doğruca ders çalışmaya gidiyorsun, yalan söylemenin cezasını çekmen gerek."

Homurdanmış fakat yine de gülümsemiştim, artık kızgın olmadığı için rahatlamış hissediyordum. Ne olursa olsun bir şeyleri konuşup halledebiliyorduk ve bu çok güzel bir ayrıcalıktı.

Jungkook'a mesaj atacaktım, belki de rehberde adını değiştirmeliydim, her ihtimale karşı dikkatli olmalıydık.

- Sonraki gün -

03/12/18

08:00

Dosyamı göğsümde tutarken hızlıca sınıfa adımlıyordum, şansıma kapı açıktı.

Kapıyı sağa doğru ittirip içeri girdim.

Yuvarlak gözlükleri burnunun tam ucundaydı, siyah gömleğinin düğmeleri açılmış ve ince parmakları saçlarından geçip giderken pürüzsüz tenini açığa çıkarmıştı. Elindeki kırmızı kalemle sınavları okuyordu. Benim geldiğimi farkettiğinde başını çevirmiş ve büyük irislerini bana değdirmişti, yüzünde aniden bir gülüş oluşmuş ve gözlüklerini çıkarıp ayağa kalkmıştı. "Hey," kapıyı kapattığımda yanıma adımlamıştı, ben bir adım adacakken direkt dudaklarıma kapanmıştı, işte bu günümü güzelleştirmişti.

"Nasılsın?" elini kulağımın altına yerleştirmiş, ruhuma işleyen bakışlarıyla yanaklarımın ısınmasını sağlamıştı. Ayrı kaldığımız bir gün boyunca onu çok özlemiştim. "İ-İyiyim.. Sen?" gergince alt dudağımı dişlemiştim, karnımdaki garip his geri gelmişti ve bu garip hissettiriyordu. Göğsümde tuttuğum dosyayı alıp masaya koymuştu. "Sen geldin daha iyi oldum.." dudaklarımı öpmüş ve yarın yokmuşcasına sarılmıştı. Yüzünü boynuma gömmüştü, kokusu başımı döndürüyordu ve sıkı tutuşu erimeme neden oluyordu, kırmızılıklarını boynuma bastırdıktan sonra eli, yanağımı bulmuştu.

"Bu akşam ne yapacaksın?" nefesi titreyen bedenime çarpmış, yüzünü boynumdan çekmemiş, dudaklarını değdiriyordu. "Ev ödevlerimi yapacağım, sen ve diğer öğretmenler yüzünden."

Yüzünde bir gülümseme oluşmuş, dudakları çene çizgimi bulmuştu. Kırmızıları çeneme yavaş ve sevgi dolu öpücükler bahşediyordu. "Eğer zorlanırsan beni görmeye gelirsin."

"O zaman ödevi yapabildiğiniz kadar zor yapın Bay Jeon," düşüncesi beni gülümsetirken, sayesinde ödevlerinden o kadar da nefret etmiyordum. Dudaklarını yanağıma sürtmüş ve sonrasında dudaklarıma bastırmıştı, şimdi gözlerime bakarken beni ruhuma kadar soyduğunu hissediyordum, "Çok flörtözsünüz, Bayan Y/N."

"Ben mi? Kesin çok aptal gözüküyorumdur," onun bu dediğine alaylı bir karşılık vermiştim. "Yalan söyleme, gözlerindeki o bakışa dayanamadığımı biliyorsun... Nasıl flört edileceğini iyi biliyorsun."

"Tch..." gergince gülmüş ve masadan dosyamı almak için yanına adımlamıştım. "Sana öğreteceğim şeyler listesine 'flört etme'yi de eklemeli miyim?" savsakça adımlarımı takip ediyordu, elleri cebindeydi, o kumaş; altında henüz unutamadığım şeyleri saklıyordu. Masama geçip gözlerine baktım, benim hizama eğilmişti. "Evet, öğrenmek isterim."

"Güzel, ama bir şartım var," başını yana eğmişti, gözlerim istemsizce yüzüme yakın olan erkekliğine gidiyordu. Bunu fark etmiş olmalıdır ki, gülmüştü. "Ne şartı?"

"Benden başkasıya yapmayacaksın."

"Ne..?" kafa karışıklığıyla kaşlarımı çatmıştım. "Flört. Benden başka kimseyle yapmayacaksın, anladın mı?"

Gözlerimi devirip bakışlarımı ondan çektim, aklıma gelen şeyler beni zorluyordu. "Peki diğer sürtüklerin seninle tüm gün flörtleşmesi hakkında ne yapacağız?"

Yanımdaki sandalyeyi çekip masama oturmuş, ayağını sandalyeye yaslamıştı ve bu hareketiyle baldırları neredeyse yüzümün önüne gelmişti. "O aptal kızlara yüz vermediğimi biliyorsun, Y/N. Sana deli gibi aşık olmamın sebebi de bu zaten, sen onlar gibi değilsin, ve ben buun sevdim."

Bakışlarımı kaldırıp ona bakmıştım, söylediği şeylerin sahte mi gerçek mi olduğunu anlamaya çalıştım. Namjoon'un söylediklerinden sonra, hislerinden şüphe etmeye başlamıştım.

"Bana niye öyle bakıyorsun?" beni düşüncelerimden çekip çıkarmıştı. Bakışlarından kaçıyor ve çantamdan bir takım malzemeler çıkarıyordum. "Öylesine..."

"Yanlış bir şey mi söyledim?" aklımdakileri okumaya çalışırcasına sesini alçaltmıştı. Başımı sallayarak dün deftere yazıp tamamlayamadığım yazıya odaklandım. "Kötü bir yalancısın, sevgilim."

Bana hitap şekli kalbimi hızlandırmıştı. Sertçe nefes almış ve derince geri vermiştim. "Ne anlıyorsan o," bakışlarımı önümdeki defterden çekmemeye çalışıyordum, ona bir saniye bile bakarsam büyüsünden kurtulamayabilirdim.

Eli görüş açıma girmiş ve çenemden tutup ona bakmamı sağlamıştı. "Yani yalan mı söylüyorsun?" keskin bakışları ruhumu delip geçmişti, kalbimi ve bedenimi iki saniyede titretmeyi başarmıştı. "Hayır, söylemiyorum..."

"O zaman sorun ne Y/N..? Benden bir şey saklamandan hoşlanmıyorum biliyorsun.."

Derin bir nefes alıp bakışlarımı ondan çekmiştim, elini çektiğinde kitaplarıma bakmaya başlamıştım. "Abimle konuştum... Biraz şüpheye düşmemi sağladı, o kadar..."

"Şüphe mi? Nasıl yani?"

Yanağımı kaşımış, ona bakmayı reddederken konuşmaya devam etmiştim. "Senin hakkında.. Hislerin hakkında.. Benden daha güzelleri varken bana aşık olman..."

Sert bir nefes vermiş, gözlerimi ona çıkardığımda bana baktığını görmüştüm. Ayağa kalkıp yanımdaki sandalyeye oturmuştu, bana yaklaşmış ve kolunu masaya koyup önümüzü kapatmıştı. "Bu düşündüğün şey oldukça saçma."

"Saçma değil, mantıklı."

"Hayır değil," kesin bir şekilde reddetmişti, ben ona bakamazken o, yüzünü bana yaklaştırmıştı. "Kızların hepsi birbirine benziyor, hiçbiri farklı değil ama sen, sen farklısın, sakın duygularımdan şüphe etme. İster inan ister inanma fakat beynimin her tarafında sen varsın, gülümseyişim sebebi sendin, gözlerimi kapadığımda oluşan karanlıkta bile sen varsın. Sakın bu şüpheye düşme, tek ihtiyacım olan, tek istediğim sensin."

Söylediği şeyler düşüncelere dalmama neden olmuştu, dürüst kelimelere benziyorlardı, benim için taşıdığı anlam büyüktü. Ağzımı açıp tek kelime edememişti, parmağıyla burnumun ucuna dokunmuş ve dikkatimi toplamamı sağlamıştı, sonrasında yüzümü okşamış ve ona dönmemi sağlamıştı. "Seni seviyorum Y/N... Eğer istersen değişirim, daha az çocuksu olurum, her şeyi yaparım ama lütfen... yanlış bir şey yaparsam söyle... İstediğin gibi adam olurum, seni kaybetmek istemiyorum..."

"Değişmeni istemiyorum Jungkook," bana gösterdiği ilgi yüzünden ağlamak istiyordum. "Zaten mükemmelsin."

"O zaman başka birine bakmayacağımı sana nasıl kanıtlayabilirim..? Başka kızlara bakmam çünkü öyle bir adam değilim." bakışlarını masadaki eline çevirmişti. "Kanıtlamana gerek yok..." bakışlarımı indirmiştim, utanmış hissediyordum. Eli benimkine giderken dudaklarımızı birleştirmişti. "Seni seviyorum Y/N.. Çok samimiyim..." söyledikleri ders ziliyle bölünmüştü. Gözleri benimkilere son kez değdiğinde elimi tutuşu sıkılaşmıştı, sonrasında tekrar dudaklarımı öpüp yerimden kalkmıştı.

Continue Reading

You'll Also Like

5.4K 952 15
Ay, ay, ay I'm your little butterfly
304K 15.5K 37
Bunu söylemekten asla vazgeçmicem SEN DELİRMİŞSİN... ~PJM~senin yüzünden güzelim...
8.4K 791 35
•Wattpad FanficsTR okuma listesinde. Tamamlandı. Genç adam, kadın onda kalsaydı ne olurdu diyordu. Kadın için ise aynı yastıkta tek nefesin oluru yok...
751 80 17
''Yine ne yaptınız?'' ''Yuta'nın saçını kestik. Ama o bunu bilmiyor. Henüz.''