PRIVATE TEACHER || J.JK

By heartbreakergenius

409K 15.5K 14.8K

"Üzerindeki üniforma benim yatak odamın zemininde daha iyi durabilir." - Yazarından izin alınarak çevirilmişt... More

x FOREPLAY x
Bölüm 1 | Derin Bakışlar
Bölüm 2 | Yaklaş Bana
Bölüm 3 | Gözlerini Kaçırma
Bölüm 4 | Farket Beni
Bölüm 5 | Tatlı Dokunuş
Bölüm 6 | Canımı Yakan Sensin
Bölüm 8 | Erotik Düşünceler
Bölüm 9 | Acıyor
Bölüm 10 | Nefret
Bölüm 11 | Kötü Sözler
Bölüm 12 | Kısa Etek
Bölüm 13 | Samimiyet
Bölüm 14 | İlk An
Bölüm 15 | Kırmızı İç Çamaşırı
Bölüm 16 | Morluklar
Bölüm 17 | Tadına Bak
Bölüm 18 | Muz [ SMUT ]
Bölüm 19 | Fransız Öpücüğü
Bölüm 20 | Besbelli
Bölüm 21 | Tatlı Muamele
Bölüm 22 | Masum
Bölüm 23 | Ses Kaydı
Bölüm 24 | Vibratör
Bölüm 25 | Tahrik Edici
Bölüm 26 | Saklı Yüz
Bölüm 27 | Bitti
Bölüm 28 | Kabusu Yaşamak
Bölüm 29 | Sıkıca Tut Beni
Bölüm 30 | Yanındayım
Bölüm 31 | Beni Bırakma
Bölüm 32 | Aklımı Kaçırıyorum
Bölüm 33 | Sorumluluk
Bölüm 34 | Cazip
Bölüm 35 | Tekrar Sev Beni
Bölüm 36 | Bitter Çikolata
Bölüm 37 | Uzun Gece
Bölüm 38 | Hocam
Bölüm 39 | Flörtöz Çocuklar
Bölüm 40 | Özel Mesajlar
Bölüm 41 | Kontrol
Bölüm 42 | Elimi Tut
Bölüm 43 | Bırakma
Bölüm 44 | Oynak Çift
Bölüm 45 | Tatmin [SMUT]
Bölüm 46 | Sonraki Sabah
Bölüm 47 | Kibirli
Bölüm 48 | Sadık
Bölüm 49 | Her Şeyim [FİNAL]
EKSTRA SMUT

Bölüm 7 | Sebep Olduğun Gözyaşları

9.4K 438 276
By heartbreakergenius

"Sana daha fazla aşık olmama izin veremem..."

Hiçbir şey demeden geriye adımlamış, onu görünce daha iyi hissedeceğimi sanmıştım fakat şu an yanaklarımdan süzülen yaşlara engel olamıyordum. Böyle davrancağını baştan tahmin etmiştim. "Kapıyı aç," titrek sesim odada yankılanırken kapıya dönmüştüm. "Y/N... lütfen..." elini koluma koyar koymaz ondan uzaklaşmıştım, şiddetli bir ağlama krizinin yaklaştığını hissediyordum. "Yaklaşma bana, dışarı gideceğim."

Sertçe nefesini vermiş, benden uzaklaşarak kapıdaki anahtarı kavramıştı. Bir adım gerilediğinde önümde durmuş, bana bakmadan kapıyı açmıştı.

"Seni üzmek istememişt-" gereksiz konuşmalarının sonumuzu değiştirmeyeceğini biliyordum ve lafını bitirmesine izin vermeden sınıftan çıktım. Yanağımdan süzülen yaşlarla beraber sınıftan uzaklaşıyordum. Yanlış kişiye aşık olduğum için hem kendimden hem de ondan nefret ediyordum.

Adımlarım sınıftan olabildiğince uzağa gidiyor, kalbimi kıran kişiyle aramdaki mesafeyi açıyordu.

Dikkatsizliğim yüzünden birine çarpmıştım.

Elimdeki dosya yere düşerken geriye doğru kaymış ve karşımdaki kişi beklemediğim bir hareketle beni belimden tutmuştu. Kim olduğuna bakmadan eğilerek ondan özür dilemiş ve yerdeki eşyalarımı toplamaya başlamıştım.

"Hey, Y/N..." yere çöküp bana yardım etmeye başlamış, damarlı ellerinden onu tanımamı sağlamıştı.

"Özür dilerim, Yoongi..." yanaklarımı silmiş ve ayağa kalkarken burnumu çekmiştim.

"Nereye gidiyorsun? İki dakika sonra matematik dersi başlayacak," o söyleyene kadar ne kadar zaman geçtiğini fark edememiştim. Adını anması acı gelen o hocayla yüzleşmek için modumda değildim.

"Ş-şey... Dolabımdan bir şey almam gerekiyor, unutmuştum da..." kaçmak için bir bahane uydurmaya çalışmıştım fakat yumuşak eli kolumu kavramıştı bile. "Ne oldu..? Neden ağlıyorsun..?"

"Düştüm ve canım acıyor..." Yüzüne bakmıyor, bakışlarımı etrafta gezdiriyordum. Parmağını çenemin altına koydu ve başımı kaldırarak beni bakışlarımızı birleştirmeye zorladı. "Emin misin? Cildinde veya giysilerinde herhangi bir iz görmüyorum..."

Derin bir nefes alıyorum ve nefes veriyorum, "Eminim..." Yalanımla başımı salladım, buna alıştım. Pes edip elini indirmiş ama saatine bir göz atmıştı. "Seninle dolabına geliyorum, bir dakikamız kaldı, öyleyse koşalım," elimi tuttu ve benimle dolaplara doğru koştu, bunun sonu müdürün odasında bitebilirdi. Onu takip ediyodrum, ona gerçeği itiraf etmem gerektiğinde onun önünde aptal gibi olacağımı hissediyordum. Farklı kapalı sınıflardan geçmiş ve kısa bir süre içinde olmak istediğimiz yere ulaşmıştık.

Acele ettikçe nefes alışlarımız şimdi dengesizleşmişti, gri dolapların önünde durmuş ve elimi bırakıp kendi dolabıma girmeme izin vermişti. "Hadi, zil birkaç saniye içinde çalacak..."

"Ben... biraz yalan söylemiş olabilirim..." Utançla yutkunup, yorgun düşmüş bedene bakışlarımı çevirmiştim. "Ne?!" bana kaşlarını çattı, elleri dizlerinin üzerinde hava aramak için eğildi, kendime engel olamayıp sevimli gözüktüğünden gülümsüyorum. "Y/N... hayat memat meselesiymiş gibi beni koşturdun ve şimdi bunu şimdi mi söylüyorsun?!"

"Sadece... biraz yalnız kalmam gerekiyordu... üzgünüm..." Bu zavallı çocuk için üzülüyordum, alt dudağımı ısırdım. "Üzgünüm demekle kurtulamazsın..." doğruldu, parmağını soldan sağa sallayarak yüzünü sahte bir sinir kaplamıştı. "Gönlümü almak için dudak dudağa telafisini yapmalısın... Yoksa başarısız oluru-" zil cümlesini bölmüştü. "Ah... cidden..." günümüzü hep mahveden sesten şikayet ediyordu. Zayıf bir ses tonuyla kıkırdamış ama binaya giren öğrencilerin görüntüsüne bakakalmıştım. "Şimdi sınıfa gidelim..." diye işaret edip beni onu takip etmeye zorlamıştı, kısa bir süre önce kalbimi kıran adamı görmek istemiyor, yerimde kalıyorum.

"Hey..." takip etmediğimi anlayınca arkasını döndü. "Ne yapıyorsun?"

"Ben... istemiyorum... Dersi ekeceğim..." Ters yöne gitmek ve ayrılmak için yürümüş ama Yoongi tarafından geri çekilmiştim. "Çok komik, küçük hanım," beni onunla birlikte sınıfa doğru sürükledi ve çevremizdeki gürültü birdenbire dayanılmaz hale geldi. "Yoongi, ben ciddiyim! O salağı görmek istemiyorum-" Çok fazla şey söylediğimi anladığımda kendimi durduruyorum. "Ne? Her kızın ağzından düşmeyen mükemmel Bay Jeon'u sevmiyor musun?" O kişiden tam anlamıyla nefret ettiğimin ve bana yaptıklarının farkında olmadan benimle dalga geçiyor. "Ben o tür bir kız değilim ve umurumda değil..."

"O zaman sadece dersini dinle ve onu görmezden gel, birkaç gün önce etrafındayken kızarmaya devam ettin, öyleyse öyle davranmayı bırak tatlım," gülümsemiş ve beni odaya girmeye zorlamıştı. Odaya giren son kişi olduğumuzu görür görmez kalbim göğsüme çarpmış, gözlerim nefret dolu insanlarla bulmuş ama bıçağı, yaralı kalbimin derinliklerine batmıştı. Onun yüzünden tekrar ağlamanın eşiğinde olduğumu hissederek, başımı çevirip masama doğru yürüdüm. Beni korkutmuş ve bunu başlatmış olan oydu, bu yüzden suçlanacak ve nefret edilecek kişi oydu.

"Herkese günaydın," her zaman ki kadar canlı olmayan sesi, mermiler gibi göğsümü deldi. Eşyalarımı masaya bırakıp çantamı yanımdaki sandalyeye koyuyordum. "Ödevinizi toplayacağım, bu yüzden... lütfen benim için bunu kolaylaştırmak adına masanızın köşesine yerleştirin ve kitabınızın kırkıncı sayfasını açın," dedi, gözlerim masamda geziniyordu. Kitabımı evde unutmuştum... kahretsin.

Öğrencilerin ödevlerini toplarken ben de o sırada boş olan defterimi masama çıkarıp kalemimi elime aldım. Garip, bugün ne Yoona ne de Sungmin okula gelmişti.

"Neye bakıyorsun?" Yoongi, ben öğretmene bakarken kalemini yüzümün önünde sallamıştı. "Hiç..." fısıldayarak söylemiş ve tekrardan önüme dönmüştüm. "Kitabın nerede?"

"Evde unutmuşum..." dersi dinlememi engelleyeceği için umrumda değildi. "Benimkini al. Biz Hoseok'un kitabını kullanırız," kitabını nazikçe bana uzatıyordu. "Sağ ol ama böyle iyi, dersi dinlemek istemiyorum zaten..." Öğretmenin masaya oturduğunu gördüğümde oturuşumu düzelttim. "Ben sizin kağıtlarınızı kontrol ederken siz de ilk iki soruyu çözmeye çalışın." diğer herkes soruları çözerken benim bakışlarım önümde karaladığım kağıt parçasındaydı.

Okul artık umrumda değildi, o yüzden siktir etmiştim, insanlar ne derse desin, okul artık önceliklerim arasında yer almıyordu.

Kollarımı masaya koymuş, sağ yanağımı da, adını söylemek bile istemediğim kişiyi görmemek için ellerimin üzerine yaslamıştım.

Sol elimle kağıdı karalıyordum, sağlak olmama rağmen bunu yapmam gerekiyordu çünkü onu görmeye tahammül edemiyordum, hiçbir şeyine bakmak istemiyordum.

Sıkılmıştım. Kalemi bıraktım ve bir şeyler yazmak için sayfayı yırtarak günlüğümü masama çıkardım. Hayal kurmayı seviyordum, neden birkaç hafta önce yazmaya başladığım hikayeye devam etmiyordum ki?

Sandalyeme çarpan şeyle irkilmiştim. "Y/N..." fısıldamış ve arkamı dönmemi sağlamıştı. Beni rahatsız etmeyi ne zaman bırakacaktı?

Arkamı dönmüş fakat bir şey dememiştim. "Ne yapıyorsun?... Soruları çözmen gerek..."

Söylediklerini cevapsız bırakarak yaptığım işe geri dönmüştüm. Tanrıya şükür, susmuştu.

Şimdi, yaptığım şeye odaklanmalıydım, okuyanı bunaltmayacak ve kafamdaki sahneleri iyi yansıtabileceğim şekilde yazmam gerekiyordu. Ellerimle gözlerimi kapayıp, derince düşündüm, önce beynimde kurgulamam gerekiyordu.

Çocuk kızı öptükten sonra ikisi de kızarsa...hayır...çok klişe... Kızı kendimle aynı şeyleri hissettiremezdim, farklı olmalıydı. Daha az garip olan bir sahne düşünmeliydim.

"Kitabın nerede?" canımı yakan sesi beni kendime getirmiş, uykudan uyandırılmış gibi yerimde sıçramama sebep olmuştu. Yazdığım şeyleri görmesini istemiyordum, günlüğümü hızlıca kapatıp önüme bakmıştım, damarlı elleri masamdaydı ve bedeni bana eğilmişti. "Evde unuttum."

"Neden bana söylemedin..?" sanki bir saat önca bana öyle davranan o değilmiş gibi benimle konuşuyordu. Ona cevap vermeden kalemimle oynuyordum, o sırada aklıma bana gülümseyişi, yakın oluşu, dokunuşu ve flörtöz hareketleri gelmişti. Masasına geri gidip çantasından bir kitap çıkarmıştı. Unuttuğum kitabımı. Kitabın sayfasını açıp önüme koyarken günlüğümü almıştı. Onu alamazdı.

Geri almaya çalıştım, ama derin bakışları benimkilere değdiğinde yerimde donakalmıştım. Bakışlarımı indirmiş ve kalemimi masaya bırakmıştım. Eğer dersle ilgileneceğimi falan düşünüyorsa kesinlikle öyle yapmayacaktım. İçinde kirli şeyler yazan günlüğümle masasına geri dönmüştü. Benim iznim olmadan okuyamazdı, o yüzden sorun yoktu. Günlüğümü masasına bırakıp işine geri dönmüştü, sanki hiçbir şey yaşamamışız gibi.

Umarım yazdıklarımı okumazdı.


...

Boş geçirdiğim iki saatlik dersin bitiş ziliyle beraber eşyalarımı toplayıp, bana ait olanı almak için öğretmenin masasına yöneldim.

Benden birkaç adım uzakta ve çantasını toplar şekildeyken, elimi günlüğe uzatıp ona bakmadan almaya çalıştım. Günlüğü kendime çekip uzaklaşacaktım.

Bileğimden tutmuş ve yerimde kalmamı sağlamıştı, bakışlarımı ona çevirdim. "Defterin gün sonuna kadar bende kalacak, Y/N."

"Bırak beni," öğrenciler dışarı çıkmıştı, bileğimi kendime çekmeye çalışıyordum fakat tutuşu fazlasıyla sertti.

"Dersi dinlememen bir çözüm değil, iyi olan notlarını düşürmeni ist-"

"Bırak," geri çekilmeye çalışırken tekrarlamıştım. Diğer eliyle günlüğümü almış ve bileğimi bırakıp çantasına koyarak kapatmıştı. Üstelemeyecektim, onu umursuyor gibi görünmek istemiyordum. Sınıftan hızlıca çıktım.

- Sonraki Gün -

11/02/18

13:15

"Bu sefer kitabını getirdin mi?" Yoongi, oturduğu yerden dalga geçiyordu. Kaşlarımı çatarak, hiç komik olmayan şakasının üzerine kolunu yumruklamıştım. "Bugün matematik yok."

"Evet, var..." benim söylediğime ters düşecek şekilde konuştu. "Sakın bana-" gözlerini devirmişti, bugün siktiğimin matematik dersinin olmadığından kesinlikle emindim. "Ama hani ders iptal olmuştu ve fen işleyecektik!"

"Nereden çıkardın bunu?!" bir anda arkadaşı Hoseok'la birlikte kahkaha atmaya başlamıştı. "Kahretsin..." somurtarak bakışlarımı kaçırmıştım. Bu şaka olmalıydı, günlüğümü hala geri vermemişti.

"Jeon seni çok pis yapacak," omzuma şakasına vurmuştu, adını duymaya tahammül edemiyordum. Dün gece onun yüzünden ağlamamıştım ve sonrasında gördüğüm kabus bana hiç yardımcı olmuyordu.

Herkesin sandalyesini çektiğini duyduğumda, kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım, bakışlarımız buluşmuştu, fakat gözlerimi çevirip ayağa kalkmaya kendimi zorlamıştım.

"Oturabilirsiniz," bize izin vermişti, yerime düzgün bir şekilde oturmuştum. "Bugün dersi daha dikkatli dinlemenizi istiyorum, bu dersin sonunda sizi bekleyen bir test var; anlaşıldı mı?" sınıftaki herkes evet diyerek cevaplarken o, ceketini sandalyeye asıyordu. "Dünkü gibi testinizi bitirince masanızın köşesine bırakın."

Sözlerini pek umursamıyordum fakat yine de dosyamı ve defterimi masaya çıkarmıştım. Böyle davranmak benim için saygısızlıktı, fakat açıkçası, artık ona gösterecek saygım kalmamıştı. En fazla bana bir iyilik yapıp beni dersten atardı.

Onu görünce, beni öpüşü ve diğerlerinden farklı davranışı sayesinde ona güvenip sevdiğim aklıma geliyordu.

Sınıfın ödevlerini toplamaya dönerken, bacakları masama sürtmüştü. Gözlerim, sabah resim dersinde karaladığım şeylerde geziniyordu, çizim yapmayı seviyordum. Aklımdan çıkaramadığım adam, ben ağlamamak için dişlerimi sıkarken masamın yanına gelip tekrardan eğilmişti.

"Çizimlerin güzelmiş, ama şimdi zamanı değil, Bayan Kim," diğer öğrenciler soruları çözerken bana sessizce söylemişti. "Ödevin nerede?"

"Gördüğünüz gibi, yanımda değil."

"Yine mi kitabını unuttun?" ben bakışlarımı ondan kaçırırken, o başını yana eğmiş şekilde gözlerini üzerimden çekmiyordu. "Evet."

"Önceden unutmazdın. Tam olarak ne yapmaya çalışıyorsun?" elindeki kağıtları masaya bırakırken, artık nefret ettiğim parfümünden kaçmak adına geri çekilmiştim. "Hiçbir şey."

Oflayıp bakışlarını çevirdi, ona karşı olan tavrımdan bıkmış görünüyordu. "Ders çıkışı konuşacağız."

"Hayır," onunla bir daha yalnız konuşmak istemiyordum. "O zaman günlüğünü geri alamayacaksın," bana pis bir bakış vererek dikleşmiş, masasına geri dönmüştü.

Cidden mi? Yaptığı şeyden sonra hala nasıl benimle konuşabiliyordu?

...

14:55

En son benim yanıma gelmiş, testi uzatmıştı. "Başlayabilirsiniz, yirmi dakikanız var," pahalı saatine bir bakış atmış, masamın başından ayrılmamıştı. Herkes teste hızla başlarken, ben sadece kağıdın köşesine adımı yazmış ve bitirmişim gibi kağıdı ters çevirmiştim.

Ancak Jeon farketmiş, kağıdı tekrar çevirmişti. "Yapabileceğini biliyorum, kağıdını doldur. Lütfen..."

Eşyalarımı çantama geri koyup, masamı temizlemiş ve testi masada tek bırakmıştım. Bu cevabıma karşın, elini saçlarından geçirmiş ve benden biraz uzak olan masasına yönelmişti. Yaptığı şeye bakmayı reddediyordum fakat saniyeler içinde çantamı uzağa koyup yanıma oturmuştu.

Bana iyice yaklaşıp kolunu sandalyemin arkasına koymuştu, omzumdaki dokunuşu tenimi yakıyordu. "Y/N," fısıldarken kalemimi önüme koymuştu. Zaten dün dersi dinlememiş ve gece ödevi yapmamıştım, o yüzden bunu yapmak gereksizdi.

Neden benim mutluluğumu elimden aldıktan sonra benimle ilgilenmeye başlamıştı?

Bakışlarım o hariç her yerde geziniyor, ellerimi büzmüş ve ondan yeterince uzakta durmaya çalışıyordum. Üzerimdeki bakışlarını hissedebiliyordum, derin bakan gözleri ruhuma işleyip canımı yakıyordu. Parfümü ve erkeksi kokusu her kızın karnında bir şeyleri harekete geçiriyor olmalıydı, varlığı yetiyordu, dizi kalçama değiyor ve benim için işleri zorlaştırıyordu.

Parmaklarını elimde hissediyordum ve kalbim göğsümden çıkacak gibi oluyordu. Beni öptüğü anı, ince ve yumuşak dudaklarının benimkilerle buluşması ve okşamasını aklımdan atamıyordum.

Ellerimi kendime çekmiştim, gözlerim dolmuştu. Güzel şeyler düşünüp göz yaşlarımı tutmaya çalışıyordum fakat olmuyordu. Elleriyle yüzünü ovaladı, sol kolum öğrenciler tarafından görünmüyordu, sıkıca kavramış, kumaşın üzerinden ovalıyordu. Ayağa kalkarken, eli boynuma sürtmüştü.

Sonunda uzaklaştığını düşünmüşken, arkamdan eğilip, damarlı elini masama yaslamış ve büyük bedenini önüme siper ederek nefesimi kesmişti. "Neden çalışmıyorsun?" kulağımın dibine doğru fısıldamış ve aramızdaki yakınlık kalbimi tekletmişti. "Kendin için yapmalısın, benim için değil..."

"Git başımdan," ondan uzaklaşırken mırıldanmıştım. "Dersin sonunda benimle konuşacağına söz ver."

Arkama döndüm ve sert bir tonda cevap verdim. "Git başımdan dedim," birbirimizle bakışırken o, utançla benim tuttuğum göz yaşlarını izliyordu. Geri çekilirken dudaklarıma kısa bir bakış atmıştı.

...

15:15

Bu sınıfı terk eden ilk öğrenci olarak çantamı kapattım, ayakta dururken doldurulmamış testimi kapıp öğretmen masasına yöneldim. Mümkün olduğunca hızlı çıkmak için kağıdımı düz bir yüzeye koydum ama o ayağa kalkıp bileğimi tutmuştu. "Burada bekleyebilir misin? Sadece beş dakika."

"Evime geç kalmamak için otobüse binmem gerekiyor, Bay Jeon," Son sözlerimi söyledim ve diğerleri giderken ondan uzaklaştım, ama o beni durdurmuştu. "Beş dakika, daha fazla değil. Lütfen," bileğimi bırakıp derin duygularla gözlerime baktı. Bakışlarımı ondan kaçırıp buradan gitmek için diğerleriyle birlikte ayrılmıştım.

"Y/N!" Okul çantasını doldururken bana ulaşmak için acele eden çocuk, testini öğretmenin masasına koyup, benden gözlerini ayırmayan adama boyun eğmişti. Yoongi koşarken yanıma gelmiş, geçtiğimiz günlerde birbirimizle birkaç saat konuştuğumuz için bana daha yakın davranıyordu. "Eve otobüsle döneceksin, değil mi?"

"Evet," başımı salladım ve kapıdan insanların geçmesine izin vermek için onunla geri adım attım. "O zaman ben de seninle geliyorum," diye bana sevimli gülümsemesini sunmuş ve bir saniyeyi bile boşa harcamamak adına, otobüse ulaşmak için bana eşlik etmişti.

oy sınırı:150

Continue Reading

You'll Also Like

38.4K 2K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
5.4K 952 15
Ay, ay, ay I'm your little butterfly
32.8K 1.2K 29
Öğrencisine aşık olan genç adam ve kızın hikayesi #17Jungkook
7.2K 435 18
O senin neyin oluyor, dediler. Uzaktan dedim. Uzaktan yandığım olur kendisi... ~~~~~~~~~~ - Seni seviyorum.