KARMA

By Mestra6

1M 92.1K 31.4K

Ormanın içinde uyanan bir kız ... Hafızası silinmiş bir kamp dolusu insan ... Dövmelere göre ayrılmış gruplar... More

BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
BÖLÜM 9
BÖLÜM 10
BÖLÜM 11
BÖLÜM 12
BÖLÜM 13
BÖLÜM 14
BÖLÜM 15
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 24
BÖLÜM 25
BÖLÜM 26
BÖLÜM 27
BÖLÜM 28
BÖLÜM 29
BÖLÜM 30
BÖLÜM 31
BÖLÜM 32
BÖLÜM 33
BÖLÜM 34
BÖLÜM 35
BÖLÜM 36
BÖLÜM 37
BÖLÜM 38
BÖLÜM 39
BÖLÜM 40
BÖLÜM 41
BÖLÜM 42
BÖLÜM 43
BÖLÜM 44
BÖLÜM 45
BÖLÜM 46
BÖLÜM 47
BÖLÜM 48
BÖLÜM 49
BÖLÜM 50
BÖLÜM 51
BÖLÜM 52
BÖLÜM 53
BÖLÜM 54
BÖLÜM 55
BÖLÜM 56
BÖLÜM 58
BÖLÜM 59
BÖLÜM 60
BÖLÜM 61
BÖLÜM 62
BÖLÜM 63
SÜRPRİZZZ 🥳
BÖLÜM 64
BÖLÜM 65
BÖLÜM 66
BÖLÜM 67
BÖLÜM 68
BÖLÜM 69
BÖLÜM 70
BÖLÜM 71
BÖLÜM 72
BÖLÜM 73
BÖLÜM 74
BÖLÜM 75
BÖLÜM 76
BÖLÜM 77
BÖLÜM 78
BÖLÜM 79
BÖLÜM 80
BÖLÜM 81
BÖLÜM 82
BÖLÜM 83
BÖLÜM 84
BÖLÜM 85
BÖLÜM 86
BÖLÜM 87
BÖLÜM 88
BÖLÜM 89
BÖLÜM 90
BÖLÜM 91
BÖLÜM 92
BÖLÜM 93
BÖLÜM 94
BÖLÜM 95
BÖLÜM 96
BÖLÜM 97

BÖLÜM 57

7.5K 719 240
By Mestra6

*KEYİFLİ OKUMALARRR 🖤*



Hızlıca ayağa kalkıp dolaptan ilk yardım çantasını çıkardım. İçinde bulduğum pamuğu burnuma bastırıp bir süre bekledim ama bir türlü durmuyordu. Üstelik hala siyahtı.

Elimdeki siyaha boyanmış parçayı atıp bir parça daha aldım ve burnuma bastırmaya devam ettim.Banyodan yavaşça çıkıp Helios 'a baktım. Hala uyuyordu. Sessiz adımlarla dolaba yaklaşıp yeni bir tişört alıp giydim.

Kanımla lekelenmiş olanı yatağımın altına saklayıp odadan yavaşça çıktım.Bir elimle burnumu kapatıp hızlı adımlarla asansöre bindim.

Asansörden inerken kafamı eğip koşar adımlarla yürüdüm. Sarah 'ın odasına gelince kapıyı çalıp içeri girmiştim.Ama içerde değildi. Koltuklardan birine oturup beklemeye başladım.

Elimdeki pamuk da simsiyah olmuştu. Masanın üstünde gördüğüm paketi alıp biraz daha pamuk çıkardım ve burnuma baskı yapmaya devam ettim.
Dakikalar sonra odanın kapısı açıldığında masanın üstü siyaha bürünmüş onlarca pamuk parçasıyla kaplanmıştı bile ." Carmen ? Hoşgeldin . Bi- "

Masanın üstünü farkedince  gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Sarah elimi çekip elimdeki pamuğu aldı.

Hayretle " Ne oldu ?! "diye sordu.

" Bir anda kanamaya başladı. "

" Ne kadar oldu ? "

Kısaca düşünüp " On dakikadan fazla," dedim. Masanın arkasına doğru hızlı adımlarla giderken bir yandan da " Neden siyah olduğunu biliyor musun ? " diye sordu. Burnuma bir pamuk daha bastırıp sorusunu cevapladım.

" Emin değilim yine de bir tahminim var. Ama önce kanı durdursak yoksa kansızlıktan öleceğim galiba."
Bir süre sonra yanıma geldi.

" Tamam geldim . "

Elindeki iğneyi koluma batırdıktan sonra " Kanının durmasına yardım edecek, " dedi. Elimdeki pamuğu alarak kafamı biraz eğip pamuğu burnuma bastırmaya başladı. Ama kan bir türlü durmuyordu. Aksine gittikçe artıyordu. Sarah farklı birkaç şey denese de yarım saat boyunca hiç durmadan kanamıştı. Üstelik başım ağrımaya gözlerim kararmaya başlamıştı.

Sarah da kanın durmadığını farkettiğinde paniklemişti. Beni oturduğum koltuktan kaldırıp odadaki yatağa oturttuktan sonra hızlı adımlarla uzaklaştı.

" Sarah kimseye söyleme lütfen endişelenmelerini istemiyorum, " dedim. Başıyla onayladıktan sonra odadan çıktı. Elimdeki başka bir pamuğu burnuma bastırarak onu bekledim.

Yaklaşık beş dakika sonra gelmişti. Nereden aldığını anlamadığım torbalarla yanıma yaklaşıp bana kan vermeye başladı. Bir yarım saat boyunca da öylece oturmuştum. Bir yandan vücuduma yeni kan girerken öbür yandan siyah kan çıkıyordu. Sarah burnumdaki pamuğu çekip siyah yığının üstüne attıktan sonra yeni bir parçayla tampon  yapmaya devam etti. Onu da çektiğinde ise ilk defa bir farklılık olduğunu görmüştük. Bu sefer pamukta kırmızı lekeler de vardı. Kanım önce tekrar kırmızıya dönmüş sonra da ağır ağır akmış ve durmuştu.

Sarah sandalyesini çekip yanıma oturdu. Oldukça yorulduğunun farkındaydım. Hem ruhsal hem de fiziksel olarak.

" Kanı nereden buldun ? " diye sordum. Bir yandan da yüzümü temizliyordum. " Buraya yakın bir hastanede çalışan bir arkadaşım var. Ona mesaj atıp kan getirmesini ve bunu gizlice yapmasını söyledim.
Kapıdan almak biraz zor olsa da dikkat çekmeden getirmeyi başardım. "

" Nasıl teşekkür edeceğimi bile bilmiyorum Sarah. Sen olmasan çoktan ölmüştüm.Teşekkür ederim. "

Elini saçlarıma koyup eline bulaşan kanı umursamadan okşadı. " Teşekkür etmene gerek yok Carmen. Senden tek beklentim yanıma daha az uğraman.Yani bunun gibi şeyler için daha az uğraman hatta mümkünse hiç uğramaman. Ama sohbet etmek için her zaman beklerim.Yeter ki tıbbi destek gerektirecek bir şeyler  yaşama. "

Yavaşça gülümseyip "Elimde değil " dedim. O da gülümsemişti ama hala yaşadığı korkuyu gözlerinde görebiliyordum. Kim olsa korkardı zaten ama Sarah yine de bu duyguyu çok iyi bastırmış ve işine odaklanmıştı.

Yüzündeki düşünceli ifadeye bakıp sordum."Kanımın nasıl siyaha döndüğünü merak ediyorsun değil mi ? "

Başıyla onaylayınca devam ettim ." Emin değilim ama Kral' ı uyandırdığım zaman olduğunu olduğunu düşünüyorum. Bir şekilde Kral 'a büyü yapılmıştı ve o yüzden o haldeydi. Bahçedeki kurumuş çiçekle ondan aldığım enerjinin benzerliğini farkedince hızlıca
bahçeye gittim. İlk başta bir şey olmasa da sonradan aklıma gelen birkaç büyü dilindeki sözcük sayesinde bitkiye yapılan büyü ortaya çıktı. Daha doğrusu Kral'a  yapılmıştı. Belki de  bitki elementi olduğu için bu yolu seçmişlerdir bilmiyorum. Bitkinin içinden çıkan büyünün bir kısmı vücuduma girdi. Tamamen siyah ve dumansı bir şekildeydi. Vücuduma girdiği anda yakmaya ve acı vermeye başladı. Ama bir sonra geçti.
Onun kanımı siyaha çevirdiğini düşünüyorum ."

Kısa bir süre düşündükten sonra " Muhtemelen  kanına karşınca vücudun onu dışarı atmaya çalıştı. Ve sonuçta böyle oldu. Ama belki de iyi bir şeydir.
Sonuçta vücudundan -her ne kadar kötü bir yolla da olsa - atılmış oldu.Şimdi nasıl hissediyorsun ? "

" Daha iyi hissediyorum. "

Yataktan indim ve bir süre baş ağrımın geçmesini bekleyip başımı tekrar kaldırdım.Sarah 'ın ifadesinden aklına takılan bir şeyler olduğunu anlamıştım. " Sor hadi ."

" Büyü dilini nereden biliyorsun ya da o an o sözlerin söylenmesi gerektiğini nasıl bildin ? "

Bakışlarımı gözlerine dikip " Ben de bilmiyorum. Sanki bir anda birisi zihnime fısıldadı. Duyduğum anda bir şekilde doğru sözler olduğunu anlamıştım ," dedim.

" Sanırım sandığından daha büyük güçlerin var Carmen . "

" Umarım o güçleri kısa süre de keşfedip savaşı durdurabilirim . "

Birkaç adım attığımda sendelesem de düşmeden durmayı başarmıştım.Sarah 'a yavaşça sarıldım. O da kollarını bana sarmıştı ." Her şey için tekrardan teşekkür ederim."

" Gerek olmadığını söylemiştim. Hem biraz daha dinlenmek istemediğine emin misin ? "dedi.

Başımla onaylayıp " Eminim Sarah. Eğer beni burada görürlerse bir şeyler olduğunu anlarlar. Benim için endişelenip üzülmelerini istemiyorum," dedim.

" Tamam ama bu tişörtle çıkamazsın . "

Dolabından çıkardığı tişörtü bana uzatınca teşekkür edip aldım ve giydim." Bir şey olursa mutlaka gel Carmen olur mu ? Seni göndermek istemiyorum ama beni dinlemeyeceğini de biliyorum."

Gülümseyip odadan çıktım. Saçlarıma bulaşan kan siyah olduğu için farkedilmesi zordu. Farketseler bile kan olduğunu anlamazlardı.

Asansörle yukarı çıkıp odaya girdim. Kapıyı yavaşça kapatıp Helios 'a baktım; hâlâ uyuyordu. Dolaptan yeni kıyafetler çıkarıp tekrar banyoya girdim.
Üzerimde kalan kan izlerden arınana kadar temizlenmiş sonra da çıkıp giyinmiştim. Yatağın altına sakladığım tişörtü alıp yıkadım ve kuruması için bir köşeye bıraktım.

Kolumdaki iğne izleri dikkatimi çekince elimi oraya uzatıp suyun enerjisini kullanarak iyileştirmeyi denedim. Elimi çekip işe yaramış olduğunu gördüğümde gülümsemiştim.Odaya girip Helios 'a doğru yaklaştım. Uyuyordu ama huzurlu olduğu söylenemezdi. Bir şeyler canını sıkıyor olacak ki kaşlarını çatmıştı.

Sessiz olmaya çalışıp yanına uzandım. Yavaş bir şekilde uzanıp yanağından öptüm. Geri çekildiğimde yüzündeki ifadenin dağıldığını gördüm. Hatta gülümsüyordu. Kısa bir an uyandığını sansam da uyanmamıştı.Üstümü örtüp başımı ona doğru yasladım. İyi ki uyuyordu da beni öyle görmemişti. Gözlerimi kapatıp kendimi sıcaklığına ve içimde oluşturduğu huzur duygusuna bıraktım.



Kalbimde hissettiğim sıkışmayla hızlıca gözlerimi açtım.Helios 'un beni izleyen gözleriyle karşılınca biraz olsun rahatlamıştım." Günaydın."

Ben de gülümseyip " Günaydın," dedim.Eliyle saçlarımı okşarken gözlerime bakıp" Çok fazla uyudun yine," dedi.

" Kral 'ı büyüden kurtarmanın yan etkisi. Ama ciddi bir şey değil. Birkaç güne geçer."

Kaşını kaldırıp gözlerini kıstı. Klasik şüpheci tavrını takınmıştı. " Emin misin Carmen ? Sadece yan etki bu kadarla mı sınırlı ? "

Gülümseyip " Evet, " dedikten sonra yataktan çıktım. Daha fazla gözlerine bakarak yalan söyleyemeyeceğimi biliyordum. Saate baktığımda çoktan sabah olduğunu hatta öğlene oldukça az kaldığını farkettim. Tüm vücudum tutulduğu için bir kaç esneme hareketi yaptım.

Helios yastığının üzerine kafasını koymuş beni izliyordu." Kalkmayacak mısın ? "

Yamuk sırıtışı yüzüne yayılırken kafasını olumsuz anlamda sallayıp " Manzaram oldukça güzel," dedi.
Cevap vermek üzereydim ki kalbimde yine aynı sıkışmayı hissettim. Elim kalbime giderken yüzümü buruşturdum.Helios hızlıca ayağa kalkıp yanıma geldi." Ne oldu Carmen ? İyi misin ?! "

Bakışlarımı yerden alıp gözlerine diktim. "Bir şey olmuş Helios; kötü bir şey. "

Aklımdan onlarca kötü düşünce aynı anda geçmeye başladı. Tam o anda kapı sert bir şekilde çalınınca daha çok korkmuştum. Kapıya doğru  hızlıca atılıp açtım. Brian 'ın gözlerine baktığım anda anlamıştım.
Onu önümden çekip merdivenlere doğru koştum. Hızlıca inerken çoğu basamağı atlamıştım. Saniyeler sonra Owen 'ın odasının önüne varmış ve kapıyı çalmadan hızlıca içeri girmiştim.

Owen ve Miguel ayakta karşılıklı bir şeyler konuşuyorlardı .Yanına doğru koşup yüzüne baktım. Owen gözlerini kaçırınca artık emin olmuştum. Titreyen ve korku dolu sesimle " Loran değil mi  ? " diye sordum.

Kısa bir süre şaşırsa da başıyla onaylamıştı.
Gözlerimden yaşlar akarken ellerim öfkeyle yumruk halini almıştı. Tırnaklarım avuç içime batarken oluşan acıyı umursamıyordum. Öfkem yüzünden kimseye zarar vermemek için en yakın duvara doğru gittim. Tam yumruklama başlamıştım ki Helios koşarak gelip arkamdan sarıldı. Beni duvardan uzaklaştırırken hıçkırıklara boğulmuştum. Kalbimin neden öyle teklediğini şimdi anlıyordum.

Helios 'un kollarından çıkıp Owen 'a baktım. " Nasıl olmuş ? "

" Dün akşam şehire bazı ihtiyaçları almak için gitmiş. Bir şekilde Arnold 'ın adamları tarafından kaçırılmış. Aaron gece yarısı arayıp Loran 'dan haber alamadıklarını söyleyince kamera kayıtlarına baktık. Maalesef götürülmüş ."

Aklıma gelen şeyle " Bir haber alırsanız bana söyleyin," dedikten sonra hızlı adımlarla odadan çıktım. Öylece çekip gitmeme şaşırdıklarını biliyordum ama odama çıkıp aramızdaki bağla ona ulaşmam gerekiyordu.

İndiğim hızla tekrar merdivenleri çıktım ve odaya girdim . Yere oturup sırtımı duvara yasladım.Benden kısa bir süre sonra Helios ve Brian arka arkaya odaya girmişlerdi .Helios önümde diz çöküp gözlerime bakarak " Onu kurtaracağız Carmen. Oradaki tüm askerler Loran 'ı arıyor. Kısa bir süre sonra ona ulaşacağız," dedi.

" Ben de buradan deneyeceğim. Nerede olduğunu öğrenirsem işimiz kolaylaşır. "

" Nasıl gideceğini biliyor musun ? "diye sorunca
" Hayır ama deneyeceğim. Işığı kapatıp beni yalnız bırakır mısınız ?" diye karşılık verdim.

Helios elimi sıkıca tutup "Hayır seni yalnız bırakamam.Burada sessiz bir şekilde oturup bekleyeceğim," dedi.

Brian da " Aynen öyle hiçbir yere gitmiyoruz," dedikten sonra yere oturup sırtını yatağa yasladı.
Helios yanağımdan öptükten sonra başka bir köşeye çekilip bana alan bırakmıştı.

İkisine de kısaca bakıp ışığı kapattım. Etraf karanlıkken daha iyi odaklanabileceğimi düşünüyordum.Gözlerimi de kapatıp tamamen Loran 'a odaklandım. Loran 'ın ışıltılar saçan altın sarısı kıvırcık saçlarını mavi gözlerini aklımda canlandırdım.Liam 'la olan şakalaşmalarını Lily 'le olan bakışmalarını düşündüm.

Kampta onu eğitirken yaşadığımız anları kamp ateşinin etrafındaki eğlenceli sohbetlerimizi tekrar yaşadım. Helios 'un öldüğünü düşündüğümüz zamanlarda beni cesaretlendirip yanımda olduğu anlara geri döndüm. Tüm duyularımla ona odaklanıp hissetmeye çalıştım. Şu an bana ihtiyacı vardı.

Dakikalar ard arda akıp giderken hiçbir şey olmamıştı. Pes etmeye oldukça yakınken sırtımdan tüm vücuduma yayılan acıyı hissettim. Ama bu acı bana ait değildi. Loran 'ın çektiği acıyı hissediyordum.

Acı o kadar yoğundu ki nefesim kesilmiş gözyaşlarım tekrar akmaya başlamıştı. Yine de acıdan uzaklaşmak yerine ona odaklandım. Her saniye  katlanarak artıyordu ama yaklaştığımı biliyordum.

Tanrım lütfen lütfen işe yarasın ! Onu kurtarmak zorundaydım. Gözlerime gelen ışıkla "Helios ışığı kapatır mısın? "diye sordum.

" Işık zaten kapalı Carmen . "

Gözlerimi hızlıca açıp etrafıma baktım .Tanrı 'ya şükür işe yaramıştı! Hızlıca ayağa kalkıp yerde kanlar içinde yatan Loran 'ın yanına gittim.

" Loran ! Loran uyan ! "

Bir yandan sesleniyor bir yandan da hafifçe sarsıyordum. Gözleri yavaşça açılırken bana bakıp
" Carmen ? "diye fısıldadı.

Elini sıkıca tuttum. " Evet Loran buradayım. "
Üstünde tişörtü yoktu ve bir kan gölünün içinde yerde sırtüstü uzanıyordu. Onu tutup oturur pozisyona getirdikten sonra sırtına baktım. Ama gördüğüm manzara soluğumu kesmişti. Sırtında  şeritler halinde kanlı yaralar vardı. Çığlık atmamak için elimle ağzımı kapatmıştım. Sırtı tamamen kan içindeydi ve hala akmaya devam ediyordu."Arnold bunu sana nasıl yapabildi ? Kendi öz oğluna bunu nasıl yaptı ?!"

" Evin nerede olduğunu ve senin güçlerin hakkındaki detayları sordu. Ama söylemedim Carmen. Yemin ederim tek kelime bile etmedim. "

Elimle kana bulanmış saçlarını okşayıp yüzüne baktım. " Biliyorum Loran. Bir şüphem yoktu zaten. Aksine keşke benim hakkımdaki her şeyi söyleseydin de sana zarar vermeseydi."

Ayağa kalkıp etrafı incelemeye başladım. Duvarlara dokunduğum anda vesmirden yapıldığını anlamıştım. Kapıya ve simsiyah cama bakıp bir çıkış yolu aradım. Ama hiçbir şey yoktu.

" Nerede olduğunu biliyor musun ? Ya da herhangi bir şey duydun mu ? "

Arka arkaya birkaç kez öksürdükten sonra
" Bilmiyorum," dedi. En ufak bir ipucu bile yoktu.

Helios  "Carmen ? Loran nasıl ? "diye sordu." İyi değil. Üstelik nerede olduğunu da bilmiyor. Etrafta hiçbir ipucu yok. Vesmirden yapılmış duvarlar siyah bir cam ve demir bir kapı var. Kapıyı bir şekilde açsam da Loran yürüyemeyecek kadar kötü bir durumda."

Tekrar Loran 'ın yanına yere çöktüm. "Aklımda bir şey var ama yapıp yapamayacağımızı bilmiyorum. Yine de denemek zorundayız. Seni buradan kurtarmak için bağımızı daha da güçlendirmeliyiz. Lily 'nin elinden kurabiyeyi nasıl aldığımı hatırlıyor musun? Ya da tacı nasıl düşürdüğünü. Bir şekilde gerçekten de oradaydık.Yani sadece ruhsal olarak değil fiziksel olarak da olabilir.Şimdi bana ve bağımıza odaklanmanı istiyorum. Tüm duygularınla bana odaklan . "

Olup olmayacağını bilmiyordum ama aklıma başka hiçbir şey gelmiyordu. Ben de Loran 'a ve onun enerjisine odaklandım. Kendi enerjimle arasındaki bağı düşündüm.

Biz odaklanmış bir şekilde bir şeyler olması için uğraşırken mikrofondan " Bakıyorum da uyanabilmişsin. Konuşmaya karar vermişsindir umarım oğlum," diyen bir ses yükseldi. Bu sesi oldukça iyi tanıyordum.

Loran öfkeli bir soluğu içine çektikten sonra çatlamış olmasına rağmen güçlü sesiyle " Sakın bana bir daha oğlum deme !" dedi.

" Öfkeni anlayabiliyorum ama böyle yapma Loran. Senden istediğim şeyleri söyle ve eski halimize dönelim. Hem annen de seni bekliyor."

Loran 'ın gözünden damlayan yaş omzuma değmişti.
"Beni burada öldürsen de tek kelime bile etmeyeceğim. "

"Loran odaklanmalısın sanırım bir şeyler değişiyor."

Mikrofondan Arnold 'ın kahkahası yükselince yüzümün tiksintiyle buruşmasına engel olamamıştım.
"Bu kadar sadık olman çok güzel Loran. Ama yanlış tarafa sadıksın. Benim tarafıma geç ve baba oğul tüm dünyaya hükmedelim. Beraber çok güçlü ve yenilmez olacağız. Carmen 'e ulaşmama çok az kaldı. Onun da yardımıyla herkes önümüzde boyun eğecek! Biz ne dersek sorgulamadan yapmak zorunda kalacaklar. Gör artık Loran yanlış taraftasın. "

Loran 'ı elinden tutup ayağa kaldırdım .Gözlerim parlarken etrafımda değişen şeyleri hissedebiliyordum. Artık Helios 'un sesi çok az ulaşıyordu bana.

Tamamen görünür olmadan hemen önce etrafımıza  hava bariyeri kurmayı başarmıştım. Ama o kadar da güçlü değildi ve bizi uzun süre korumazdı. İşim bittiği anda " Carmen ?!"  diye şaşkın bir ses yükselmişti.

Loran 'ı bırakmadan siyah cama bakışlarımı dikerek
" Seni görmek de güzel Arnold. Ama söylemem gereken bir şey var. Asla güçlerimi alamayacaksın," dedim.

"Anlaşılan bilmediğim özelliklerin var. Buraya nasıl geldin bilmiyorum. Ama seni gördüğüme ben de sevindim. Yoksa sevdiklerini bırakıp benim tarafıma geçmeye mi karar verdin ?  "

Onun tarafıma geçmekten kastı güçlerimi ona sunmam yani öldürülmemdi. Adam tam psikopattı. Nasıl oldu da gerçek yüzünü göremedim aklım almıyordu.

" Az önce öyle bir şey olmayacağını söyledim Arnold. Senden intikamımı alacağım. Üstelik sevdiklerimi asla bırakmam . "

Askerler içeri girip bize ulaşmaya çalışırken ben de buradan gidebilmemiz için uğraşıyordum. Loran bilincini kaybetmek üzereydi. Gözleri kapanıp açılıyordu ve çok az zamanımız kalmıştı.

" O çok sevdiğin sevgilin sana anlatmadı mı hala ? "

Sesindeki neşe yine iğrenmeme sebep olmuştu.Hiç istemesem de merakıma yenik düşüp " Neyi anlatmadı mı ? "diye sordum .

Kapıdan içeri girip gözlerime baktı ve kahkaha attı.
Bu görüntü karşısında gözlerim tekrar parlamıştı. Elementlerimle saldırmayı deneyecektim ama vesmir yüzünden gücüm sadece bariyerli tutmaya yarıyordu.

" Yazık çok yazık. Sana nasıl ona verdiğim emir yüzünden aşıkmış gibi davrandığını anlatmadı şaşırıyorum ."

" Ne saçmalıyorsun sen ?! "

Üzgün bir ifadeyle bana bakıp " Çok üzgünüm Carmen.  Sana anlattığını düşünmüştüm.Sen kampa gittikten sonra ona bir emir gönderdim. "Carmen Byose 'u kendine aşık et." Tabi ki sebebi kehanetti. Seni kendine aşık ettikten sonra seni aldatmasını ve terketmesini isteyecektim. Bu sayede aşk acısı çekecektin tıpkı kehanette bahsedildiği gibi.Dax ve Daphne 'ye yaptığım şey de buydu aslında. Ona da emir gönderdim ve aşk acısı çekmesini sağlattım."

Göğsüme yumruk yemiş gibi hissediyordum.Loran
" Carmen ," diye fısıldayınca kendime gelmiştim.
Arnold 'a son kez bakıp " Sen iğrenç ve hastalıklı bir adamsın. Yaptıklarının bedelini ödeyeceksin!" dedim.

Gözlerimi kapatıp odama odaklandım. Saniyeler sonra oradaydım. Ama bu sefer yanımda Loran da vardı.Gözyaşlarım sicim gibi akıyordu ama umursamadım. Helios koluma dokunup" İyi misin sevgilim ? " dediğinde hızlıca kolumu çektim ve Loran 'a döndüm.

Yerde acılar içinde kıvranıyordu. Benim de ondan bir farkım yoktu aslında. Kalbim ateşe verilmiş gibi hissediyordum.

Loran 'a uzanıp ters çevirdim. Sırtındaki kanlı yaralar daha da kötü gözüküyordu. Üstelik baygındı. Orada konuştuğumuz hiçbir şeyi duymamıştı.

Yavaşça ellerimi uzattım ve odaklandım. Su elementinin enerjisiyle yaraları iyileştirebileceğimi biliyordum. Dün iğne izleri için denemiştim ama bu seferki çok daha zor olacaktı çünkü yaralar oldukça büyüktü.

Dakikalar sonra ellerimi çektiğimde tek bir yara bile kalmamıştı.Üstelik tüm kan izlerini de temizlemiştim.
Loran yaşadığı şaşkınlıkla yerden doğruldu ve bana sımsıkı sarıldı. " Teşekkür ederim Carmen. Hayatımı kurtardın. "

" Çünkü benim ailemsin Loran. Sana bir şey olmasına izin vermezdim. "

Bir süre daha sarıldıktan sonra geri çekilmişti. Helios 'un ona uzattığı tişörtü giyip ayağa kalktı ve ona da dostça sarıldı.Brian 'la da tanışmış ve kısaca konuşmuşlardı .

Brian 'a bakıp " Loran 'ı indirir misiniz ? Olanları da anlatın artık saklamanın bir manası yok," dedim.
Başıyla onayladıktan sonra ikisini de alarak odadan çıktı.Helios gitmek istemese de Loran yanında tanıdığı birine ihtiyaç duyduğunu söyleyerek götürmüştü.

Onlar odadan çıktığında artık tutamadığım hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Arnold 'ın söylediklerinin doğru olduğunu biliyordum. O an etrafımdaki her türlü enerjiyi hissediyordum ve eğer yalan söylüyor olsa anlardım.Bir süre daha ağladıktan sonra banyoya koşup yüzümü yıkadım.

Odaya geri döndüğümde dolaptan çıkardığım çantaya ihtiyacım olabilecek şeyleri doldurdum. İşim bittiğinde çantayı da alarak aşağı indim.Kapıyı çalıp içeri girmiştim.

Owen yüzündeki şaşkın ifadeyle bana döndü .Miguel de aynı durumdaydı. Loran 'ın burada olduğuna inanamıyorlardı.

" Owen izninle Loran 'la beraber bir an önce güvenli eve gitmek istiyorum. Birisi onu burada görürse açıklama yapamayız. Üstelik herkes onu çok merak etmiştir ."

Owen çantama bir bakış attıktan sonra ayağa kalkıp karşıma geçti ve "Onu göndereceğim ama sen neden gitmek istiyorsun ? "diye sordu.

" Biraz uzaklaşmaya ihtiyacım var lütfen ."

Owen kısaca düşündükten sonra" Kıyafetlerinizi değiştirip kamufle olacaksınız ve yanında korumaların da olacak," dedi.

Bakışlarımı gözlerine dikip "Kamufle olacağım ama yanımda kimseyi istemiyorum. Kendimi gayet iyi koruyabilirim," dedim.

Helios yanıma gelip koluma dokununca sanki ateş değmiş gibi hissedip hızlıca çekildim. Yüzündeki şaşkın ifadeyle bana bakıyordu. " Carmen neler oluyor ? "

Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. " Owen şimdi gitmek istiyorum. İzin vermezsen de bir yolunu bulup giderim."

Owen bir yüzümdeki ciddi ifadeye bir de Helios 'a baktı. Yüzünde hoşnut olmadığını belirten bir ifade belirse de " Tamam ama dikkatli olacak ve evden ayrılmayacaksın," demişti.

Başımla onaylayıp  Loran 'a bakış atınca kalkıp yanıma gelmişti. Tam odadan çıkıyordum ki Helios kolumu tutmuş ve beni kendine çevirmişti. Yüzündeki ifade hem öfkeli hem de üzgündü." Neler olduğunu anlatmadan hiçbir yere gidemezsin ! "

Gözümden tutamadığım bir damla kayıp düştü.
Kolumu hızlıca çektim ve  ona yaklaşıp gözlerinin içine baktım. " Ne mi oldu ? Anlatmamı mı istiyorsun?! Anlatayım.

Ne öğrendim biliyor musun ? Yalan söylediğim için bana kızan adam meğer en başından beri yalan söylüyormuş! Üstelik bunu intikam alacağıma yemin ettiğim adamdan öğrendim! Onun emriyle bana aşıkmış gibi davrandın! Her şey mi yalandı Helios ? Gözlerime bakıp yalan söylemek bu kadar kolay mıydı? Sus tek kelime bile etme ! Tek kelime bile ! "

Kapıdan hışımla çıkıp asansöre bindim. Loran da bana yetişmiş son anda binmeyi başarmıştı.Çantadan çıkardığım gözlüğü ve şapkayı taktım. Bir şapkayı da Loran 'a uzattım.Alıp taktıktan kısa bir süre sonra kapı açılmıştı.Biz kapıya çıktıktan kısa süre  sonra beyaz bir araba önümüzde durdu.Arabanın kapısı açıldı ve arabadan inen adam anahtarı Loran 'a uzattı. Loran şoför koltuğuna geçerken ben de yanındaki koltuğa geçmiştim.

Araba hareket ettiğinde başımı cama yasladım.Gözüm aynaya kaydığında kapıdan koşarak çıkan Helios 'u görmüştüm.Ama o bize yetişemeden binadan çıkmıştık." Carmen ?"

" Lütfen Loran şimdi değil. "

Yaşlar geçtiği yerleri yakarak akıyordu. Hala inanamıyordum. Nasıl böyle bir şey yapmıştı aklım almıyordu.Oysa bana bakarken gözlerinde gördüğüm şeyin gerçek aşk olduğuna emindim. Gözlerimi kapatıp ağlamaya devam ettim. Ne kadar sürdüğünü bilmiyordum ama araba durduğunda başım ağlamaktan ağrıyordu.

" Bundan sonrasında yürüyeceğiz . "

Arabadan indikten sonra koluna girip yürümeye başladım. Nereye gittiğimize değil uyumlu bir şekilde attığımız adımlara bakıyordum. Kafam ve kalbim o kadar karışıktı ki ne düşüneceğimi bilmiyordum.

Loran demir bir bahçe kapısının önünde durup yandaki ekrana parmak izini okutmuştu. Kapılar açılırken ilk defa kafamı kaldırıp eve baktım.

İki katlı beyaz ve siyah renklerden oluşan kocaman bir villaydı.Loran kapının önünde durup yine parmak iziyle kapıyı açtı. Evi daha önce gezdiğim için biraz biliyordum.Koridoru bitirdiğimizde tam tahmin ettiğim gibi salona çıkmıştık.

Aaron ve Daniel endişeli adımlarla etrafta dolaşıyor, Liam ağlayan Lily 'e sarılmış koltuklardan birinde oturuyordu. Doris de koltuklardan birine oturmuş tavanı izliyordu.

İçeri girdiğimizi ilk farkeden Lily olmuştu. "Aman Tanrım ! Loran ! "

Lily hızlıca bize doğru koşarken Loran 'ın kolundan çıkıp onlara biraz alan bırakmıştım. Loran Lily 'i sımsıkı sarıp göğsüne bastırmıştı. Ben onları izlerken biri de hiç beklemediğim hızla bana sarılmıştı.

" Seni çok özledim kardeşim." Kollarımı vücuduna sararken gözlerim çoktan dolmuştu." Ben de çok özledim abi . "

Geri çekilip yüzüme baktı ve gülümsedi. Tam o anda Liam onu itmiş ve üzerime atlamıştı.
" Carmen ! "Yere devrilmeden önce son anda dengemi sağlamayı başarmıştım.

" Sizi çok özledim Bayan Arachnos !

"Ben de sizi çok özledim Bay Gray ! "

Bu sefer de Doris onu benden zorla çekerek ayırmış ve sarılmıştı. "Dori ! "

" Car ! "Beni kaldırıp döndürünce gülmeden edemedim. " Artık seni hiç göremeyeceğimi düşünmüştüm."

" Ben de düşünmedim desem yalan olur." Geri çekildiğinde uzanıp yanağından öpmüştüm. Doris 'in yeri bende hep çok özel olmuştu.

" Ben de isterim . "

Yanımıza gelen Daniel 'in dediği şey beni güldürmüştü. Uzanıp onu da öptükten sonra sarılmıştım. Kaslı kollarını etrafıma sarıp sıkıca sarılmıştı." Nihayet öğrencime kavuşmuş olmak güzel."

"Kesinlikle size kavuştuğum için çok mutluyum," deyip gülümsedim.

Liam 'ın bağırmasıyla geri çekilmiş ve ona dönmüştüm.Lily 'i kolundan tutup çektikten sonra
" Yeter be ! Anladık sevgilin ama çocuğa sülük gibi yapışmana da gerek yok. Bırak da biraz ben sarılayım ! " dedi.

Loran 'ı kendine çekip sımsıkı sarılmıştı. Liam 'ın söyledikleri hepimizi güldürmüştü.Lily beni yeni farkediyor olacak ki " Carmen ! " diye bağırarak üstüme koşmuştu. Gülerek karşılayıp onunla da kucaklaştım. Diğerleri Loran 'a sarılırken biz de Lily ile bahçeye gitmiştik.

Onlar da  kısa süre sonra gelmişti. Aaron yanıma oturup beni kolunun altına doğru çekti. Başımı omzuna yaslayıp gülümsedim. Ailem şu an etrafımda oturuyordu ve hepsi de mutluydu.

Daniel Loran 'a ve bana bakıp " Şimdi ne olduğunu anlatacak mısınız ? " diye sordu. Ben de Loran 'a bakınca anlatmaya başlamıştı. Adamlar tarafından nasıl bir arabaya zorla bindirip Arnold 'ın karşısında uyandığını ondan sonra olanları anlattı. Benim yaptıklarımı anlatırken gözlerime bakarak anlatmıştı. Sesinden ve bakışlarından akan minnet duygusu oldukça belirgindi.

" Carmen çok teşekkür ederim. Sen olmasan Loran 'ı bir daha göremeyebilirdik belki." Lily 'e bakıp " Ona da dediğim gibi biz bir aileyiz ve ailemi korumak için ne gerekiyorsa yaparım," dedim.

Aynı anda hepimizin yüzünde gülümseme belirmişti.
Doris bana bakarak " Helios nerede ? " diye sordu.
Adını duyduğum anda yine önceki duyguları hissetmeye başlamıştım.

Derin bir nefes alıp ayağa kalktım ." Helios beni kandırmış. Arnold ona beni kendine aşık etmesini söyleyen bir emir göndermiş"

Yüzlerindeki ifade hiç de şaşırmış değildi.Her birine tek tek baktım. Adımlarım geriye doğru giderken
" Biliyordunuz değil mi ? Hepiniz mi biliyordunuz ? Loran sen de mi ? " diye sordum.

Her kelimemle beraber onlardan adım adım uzaklaşmıştım. Hepsi de ayağa kalkıp bakışlarını bana dikmişti.

Loran " Arabada söylemek istediğim buydu ama sırası değil diyince sustum," dedi. Aaron ise " Carmen beni dinlemek zorundasın anlaşılan Helios 'u dinlememişsin çünkü .Helios bunu hepimize anlattı evet ama başka şeyler de söyledi.İlk başta sadece bir emirden ibaretti belki ama zamanla gerçekten aşık oldu sana.Seni asla bırakmayacaktı Carmen. Seni ne kadar çok sevdiğini kendi gözlerimle gördüm,"dedi.

Yaşlar arka arkaya akarken diyecek bir şey bulamıyordum. " Neden söylemediniz ? Hem de hiçbiriniz!"

Bu sefer Doris cevaplamıştı." Çünkü Car üzülmeni istemedik. Zaten artık değeri ve önemi kalmamış bir şey için üzülmeni istemedik. Emrin bir önemi ya da anlamı yok artık. Helios sana gerçekten aşık . "

Hepsine son kez bakıp " Keşke söyleseydiniz de üzülseydim. En azından şu an hissettiğim kadar berbat hissetmemiş olurdum. En azından bunu düşmanımdan duyamamış olurdum ! "dedim.

Bahçe duvarına doğru koşup yerden yükselmeye başladım.Arkamdan bağırmaları umrumda değildi. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Görünmemeye çalıp şehire yakın olan ormana doğru girdim. Yüksekten ve ağaçların arasından uçmaya özen gösteriyordum.

Şehirin gürültüsünü duyduğumda yüksek ağaçlardan birinin üstünde durup dalların sıklığından yararlanarak üzerimi değiştirdim. Şapka ve güneş gözlüğünü de takınca artık şehire inmek için hazırdım.

((((((((((((((((((((((((((((((✨))))))))))))))))))))))))))))

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen:)

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 136K 98
"Bu dünyada kanın da, acının da, savaşın da sonu yoktu." Gece, dedesinin ölümü üzerine annesinin doğup büyüdüğü Vera şehrine gider ve orada annesi il...
633 67 14
Hikaye, küçük yaşta ailesini kaybeden prensesin amcası tarafından bir laboratuvara hapsedilmesiyle başlar. Bu laboratuvar, prensesin hayatını sonsuza...
136K 1.3K 35
Liseden yeni mezun köle ruhlu bir fetişist olan Emir, sonuçlarını asla tahmin edemeyeceği bir yola girer. Uğradığı şantaj sonucu hayatı Zehra adında...
294K 25.7K 46
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...