BÖLÜM 89

6.3K 632 311
                                    

*KEYİFLİ OKUMALARR 🧚🏼🐬💦*





Saatlerce kavurucu güneşin altında oturmuş o sıcağa rağmen alevlerle çalışmıştık. Helios bildiği çoğu şeyi bana da anlatıp öğretmeye çalışırken onu pür dikkat dinliyor söylediği her şeyi kafamda tutmaya çalışıyordum. Neyseki o kusursuz bir öğretmen ben de hızlı öğrenen bir öğrenciydim.

Alevleri belirli sürede ve belirli bölgelerde tutmayı, daha hızlı bir şekilde kontrol sahibi olmayı, ateş toplarının tahrip gücünü artırmayı, sıcaklığımı artırıp azalmayı, Helios kadar olmasa da ateşle bir bütün olup onun deyimiyle dans etmeyi öğrenmiştim.

" Ateşin canlı olduğunu ve onunla dans ettiğini düşün. Aynı anda ritmik bir şekilde hareket etmek ahengi yakalamak zorundasın. Ancak bunun ölümcül bir dans olduğunu da unutma. Yanlış bir hareketinle örneğin bir ormanı tek başına küle çevirebilirsin. Üstelik alevler yayılıp geliştikçe kontrolü de kaybedersin.

Su ele avuca sığan dingin bir element. Toprak, hava, bitki de öyle. Ama ateş öyle değil. Yakıcı , tahrip gücü yüksek ve kendi fikirleri varmışcasına hareket eder. O yüzden ona temkinli yaklaşmalısın. Ona patronun kim olduğunu göster. "

Gerçekten de ateşi kontrol etmek tüm elementlerden daha zordu. Bir anda büyüyebiliyor ya da kendi kendine patlamalar yaratabiliyordu. Kaynağı ise bana göre kesinlikle öfkeydi. Alevleri kullandığım her seferinde öfkeme odaklanıyordum. Ama alevlerin kendisine değil başka insanlara yaşadığım olaylara karşı olan öfkeme odaklanıyordum. Bu yüzden kontrolü daha zordu zaten. Öfken içinde patladığı anda alevlerin de patlama ihtimali vardı.

Kollarımda yanan alevleri söndürdükten sonra alnımdan akan teri silmiştim. Helios ise benim kadar terlememişti çünkü vücudu sıcağa alışmış ona göre tepki göstermeyi öğrenmişti. Yine de onun da kendi sınırları vardı. Boynundan akan ter göğsüne damlıyor oradan da kayarak gözden kayboluyordu. Helios sıcaktan alnına yapışan saçlarını düzelterek gökyüzüne bakıp gözlerini kapatmış sonra derin bir nefes almıştı.

Ona doğru yaklaşıp boynuna bir öpücük bırakmıştım. Gülümsedikten sonra gözlerini açıp başını bana doğru eğmişti. " Teşekkür ederim. "

" Ah, lafı bile olmaz. Ayrıca benim için de eğlenceliydi. "

Gülümsedikten sonra şirince " Helios ? " demiştim. Gözleri anında kısılırken " Ben bu ses tonunu da bakışları da çok iyi tanıyorum. Ne istiyorsun söyle hadi," dedi.

Çenemle denizi işaret ettiğimi " Olmaz," demişti. " Lütfen ? "

" Hayır Carmen, hadi doğru banyoya duş almaya. "

Ayağa kalktan sonra eve doğru gitmek yerine geriye doğru bir adım atmıştım. " Ben gideceğim, istersen gel istersen burada dur. "

Elini bana doğru uzattığında hızlıca geri çekilip denize doğru koşmuştum. Kumların ıslak olduğu yere geldiğimde ayakkabılarımı ve çoraplarımı çıkarıp iyice içine girmiştim. Bu esnada Helios da bana yetişmiş kıyıdan onaylamayan gözlerle bana bakıyordu. Elimi denize doğru sokup sonra da ona savurmuştum. Yüzüne çarpan su damlaları onu ıslatsa da yüz ifadesini bozmamıştı.

" Buraya gelir misin ? "

Dilimle cık cık yaptığımda kaşlarını çatmıştı. " Carmen akıntı fazla burada. Başına bir şey gelmeden çık sudan. "

" Bana bir şey olmaz merak etme. "

Alaycı bir şekilde gülüp " Sana mı bir şey olmaz ?! Başına gelen olayları kronolojik olarak mı sıralayayım yoksa alfabetik olarak mı ? Ama merak etme ikisine de yetecek kadar olay var," dedi. Yani bir tık haklıydı ama ben de yüzmek istiyordum.

KARMAWhere stories live. Discover now