BÖLÜM 73

6K 664 320
                                    

*KEYİFLİ OKUMALAR🏵🧡*





Sonraki birkaç gün de aynı şekilde geçmişti. Tek fark Brian ve Helios benden gittikçe uzaklaşmıştı.
Helios 'u anlasam da Brian 'a anlam verememiştim. Onlarla sadece yemeklerde görüşüyordum. Onda da yüzüme baktıkları pek söylenemezdi. Owen da aramızdaki gerginliği farketmiş ancak karışmamıştı.

Brian sarayda gezerken ya da antrenman yaparken  gelip yanımda durmuş ancak çok az konuşmuştu.
Yine de Melvin bana her şeyi unuttuyordu.

Bana sarayın birçok kısmını gezdirmişti. Her bir detayıyla ustaca ilgilenilmiş tabloların olduğu koridorlar, savaştan kalan eşyalarla oluşturulmuş ufak bir anıt odası, tamamen camdan yapılmış seyir odası, özel bitki ve çiçeklerin yetiştirildiği saray serası ...

Seradan çıkmadan önce oradaki inanılmaz tatlı bahçıvan kadına bir hediye vermek istemiştim. Kadın yerden çıkan stomel çiçeklerini hayranlıkla izlemiş sonra da eğilip reverans yaparak teşekkür etmişti.

Devesa arka bahçede de adım atmadığımız yer kalmamıştı. Öylesine şeylerden konuşup yanımıza gelen diğer lordlar ve leydilerle de muhabbet etmiştik.
Ben Nigreos 'u görmeye gittiğimde o da benimle beraber gelmişti. Ama anlam veremediğim şekilde Nigreos ondan hiç hoşlanmadığı belirten sesler çıkarıp ona kötü bakışlar atmıştı. Hatta bir ara çifte bile atıyordu ama Melvin zar zor kurtulmuştu. Bu hallerini gülerek izlemiştim.

Onu ahırdan çıkardığımda Melvin de kendi atını getirmiş ve bana meydan okumuştu. Yarışı tabiki de ben kazanmıştım. Çünkü Nigreos gibi mükemmel bir atım vardı.

Yenilmeye doyamamış olacak ki bana ringte de meydan okumuştu. Aslında dövüşün beklediğimden uzun sürdüğünü itiraf etmeliydim. Gayet iyi bir dövüşçüydü üstelik hırslansa da hırsın gözünü kör etmesine izin vermiyordu. Her şeye rağmen sonuç değmemiş yere devrilen taraf o ; kazanan taraf ise ben olmuştum. Gerçi omzuma yediğim sert yumruk sayesinde omzum uzun süre sızlamıştı. Bunu farkedince özür dilese de gerek olmadığını söylemiştim.

Akşamları buluşma yerimiz teras olmuştu. Yemekten sonra hızlıca yukarı çıkıyor ve terasa gidip onu bekliyordum. Geldiğinde elinde farklı şeyler oluyordu. Bazen bir kart oyunu, bazen bir dergi bazense hiç denemediğim tatlılar.Bana komik anılarını, kendi yaşantısını,  çeşitli efsane ve hikayeleri anlatıyordu.

Aklımı sürekli meşgul ettiği için pek bir şey düşünemiyordum. Sadece çift gamzeli geniş gülümsemesi ve simsiyah gözlerini düşünüyordum. Resmen ona bağımlı olmuştum. Görmediğim her an canım yanıyor bir an önce onun yanına gitmek istiyordum. İlk başlarda garip gelse de bir süre sonra alışmıştım.

Bu gece terasa çıkıp biraz beklesem de gelmemişti.
Ben de yavaş bir şekilde yürüyüp odama gitmiştim. Balkonuma çıktığımda ise hiç beklemediğim manzara karşısında ağzım açık kalmıştı.

Koltuklar kenara çekilmiş yere renk renk minderler yerleştirilmişti.Etrafa belirli düzende mumlar koymuş tam ortaya da iki tane kadeh bırakmıştı. Elindeki kibriti masaya attıktan sonra gülümseyerek yanıma geldi. " Çok bekledin mi ? "

" Birazcık ama sanırım değdi. Burası harika olmuş!"
Güldükten sonra yanıma gelmiş ve dudaklarımızı hızlıca birleştirmişti. Bir süre sonra"  geri çekilmiş ve elimden tutarak minderlere doğru çekmişti. Ben de gülerek elini sıkıca tutmuş ve minderlere oturmuştum.

Yerde duran kadehlerden birini bana uzattıktan sonra diğerini de kendisi almıştı. Kadehten bir yudum aldığımda daha önce hiç içmediğim bir şey olduğunu anlamıştım. Oldukça sertti ve boğazımı yakmıştı.
Buruşturduğum yüzüme bakıp güldükten sonra " Merak etme bir süre sonra alışıyorsun," dedi.

KARMAWhere stories live. Discover now