BÖLÜM 38

9.7K 929 218
                                    





Uyandığımda etraf hala karanlıktı.Arkama dönüp Helios 'a baktım. Hala uyuyordu.

Yavaşça kalkıp eşyalarımı alarak duşa girdim.  Çıktığımda hala uyuduğunu görünce şaşırmıştım. Yanına yaklaşıp yanağından öptüm. Gözleri yavaşça açılmış sonra da beni bulmuştu.  " Günaydın ," deyip çekildim. Esneyip yataktan kalkıp yanıma geldi ve sarıldı .

"Günaydın sevgilim. "

Başımı boyun girintisine yaslayıp kokusunu soludum ." Gitmen gerekmiyor mu ? "

" Aslında gerekiyor ama istemiyorum ."

Geri çekilip yeni uyandığı için kızaran gözlerine ve dağınık saçlarına bakıp gülümsedim. Kesinlikle yeni uyandığında çok tatlı oluyordu.

" Hadi git üstünü giy. Kahvaltıya az kaldı, " dedim.

" Beraber gidelim ," deyip elimden tutarak beni de götürdü. Odasının önünde durup açmasını bekledim.

" Açacak mısın ?" deyip güldüm.

O da gülerek " Sen aç diye bekliyordum hala uyanamadım galiba, " deyip kapıyı açtı.

Dolaptan kıyafetlerini alarak banyoya gitti. Ben de beklerken camdan dışarı bakıyordum. Onun odası ön tarafa bakıyordu ;buradan girişi ,zırhlı araçları görebiliyordum. Ayrıca nöbet tutan askerler de vardı.

Helios arkamdan sarılıp " Neye bakıyorsun öyle ?"diye sordu.

" İlk defa gördüm ön kısmı  .Oraya  çıkmamıza neden izin vermiyorlar ?"

"Aslında veriyorlar.Ailerimizi görmeye giderken oradan gidiyoruz .Ama onun dışında   sadece dışarıda görevli olanlar dışarı çıkabiliyor. Ben çıkacağım mesela bugün. Şehirde güvenliği sağlamak için nöbet tutuyoruz."

" Ne zaman döneceksin ?"diye sordum.

" Akşam yemeğini kadar dönmüş oluruz herhalde. " 

Arkamı dönüp ona sıkıca sarıldım." Gitmesen olmaz mı ? Bir daha benden uzakta olmanı istemiyorum."

Bir iç çekişten sonra " Ben de istemiyorum Carmen  ama zorundayım,"dedi.

Kollarından ayrılıp elini tutarak  kapıya doğru yürümeye başladım. Beraber asansöre bindik.

Kahvaltımızı aldıktan sonra henüz boş olan masamıza geçip oturduk. " Erken geldik sanki biraz," deyip etrafıma bakındım. Çok fazla kişi yoktu.

" Gelirler birazdan," diye karşılık verdikten sonra yemeğini yemeye başladı.

Merakla " Dışarısı nasıl ? Bildiğimiz şehir gibi mi yani ? Kalabalık ,gürültülü ..." diye sordum.

" Aynen öyle. İnsanlar sürekli bir yerlere gidiyor.Sürekli kalabalık ve gürültülü . Ama şehirlerin büyüklüğüne bakıldığında kalabalık oluyor. Birçok şehir savaşta büyük hasarlar almış. Bu yüzden kalan insanlar da belirli yerlere gidip oraya yerleşmişler. Şimdi tekrar inşa edilse de birçoğu alıştıkları yerden gitmek istemiyor. Bu yüzden insan yoğunluğu belli bölgelerde çok fazla . "

" Anladım peki dışarıda nasıl görevler yapıyorsunuz ?"

Omuz silkip "Aslında oldukça değişken .Bazen sokaklarda dolaşıyoruz bazen de önemli binaların korumalığını yapıyoruz .Bir kere de sınıra yakın bir yerde görev yaptım. Anlayacağın işin tehlikesi de süresi de değişkenlik gösteriyor," dedi.

Biraz merak biraz da endişeyle " Bugün nereye gidiyorsun ?"diye sordum.

" Merak etme Carmen gayet sıradan bir görev. Bir şenlik  yerinde nöbet tutacağız. Her yıl kutlanılan bir gün bugün. Biz  sadece tedbir amaçlı orada olacağız. Geçen sene de gittim. Oldukça eğlenceliydi hatta.  "

KARMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin