GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#

By busraa_0001

70.4K 17K 3.4K

An gelir öyle bir hâl içerisinde bulursun ki kendini doluya koyarsın almaz boşa koyarsın dolmaz... Arafi yaşa... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9. BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12. BÖLÜM
13.BÖLÜM
14. BÖLÜM
15.BÖLÜM
16. BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BöLÜM
Teşekkür💞

49.BÖLÜM

1.7K 163 78
By busraa_0001


Ölüm sıcak bir histi, sevdiğin kadından sonra...

Çaresiz bir şekilde karımı bırakmış o adamlara teslim olmuştum adeta.
Canım acıyordu. Ruhuma takılan prangalar ilerlememe engel oluyorlardı ve ben bedenimin acizligine yenik düşüyordum yüreğim ağrıdiğı için. Namütenahi bir sızı bahsetmişti yüreğime bu adam karımı ve çocuğumu kullanarak.

"Seninle bir isim yok Ateş. Ben seni bırakacağım belki bırakmamam gerekiyor bilemiyorum"dedi benim aklım hala sevdiğim kadinda iken ne söylediklerini idrak edemiyordum bu adamın. Sesi sadece boş bir uğultudan ibaretti benim için.

"Sen hem Su'yu hem de Ateşi bırakacaksın Kağan efendi"diye yüksekçe bir ses duyuldu arkamda ve irkilerek başımı çevirip baktığımda o sesin Emire ait olduğunu gördüm. Boşuna gelmişti buraya kadar, onu da rehin alırdı bu it. Bizi kurtarmak için kendisini yakacakti belki de.

"Ooo kimler gelmiş ya. Yağız Aratin meşhur oglu"

Kulaklarim beynimin bana oynadığı oyuna ayak uyduruyor olmalıydı aksi taktirde bu duyduklarım gerçek olamayacak kadar saçma geliyordu bana. Ya da bu adam karıştırıyordu bazı şeyleri.

"Sen. Sen ne saçmalıyorsun"diye sordu Emir elinde ki silahı daha da sıkarak.

"Yalan mı ama."dedi ciddi bir tavırla ve daha da ciddileserek "sizin hakkınızda iyi kötü herşeyi biliyorum ben. Sizin bile bilmediğiniz herşeyi"

Bu adam bizim bilmediğimiz neyi biliyor olabilirdi ki? En fazla ne olabilir yani? Yine bizi kötü hissettirmek icin yaptığı basit bir oyun olmalıydı.

"Kendimi övmek gibi olmasın ama ya da oluyorsa da olsun, bende biraz şeytan tüyü varda."

Kendisine ait boyundan uzun egosuyla karşımızda dikiliyor, boş boş konuşuyor, karsimda karımı alı koyuyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum. Şimdi şu durumda olmaktansa ölmek daha cazip geliyordu bana.

"Kes artık şu zirvaliklari da bırak karımı" sonunda orda öylece dikilip olanları izlemektense ağzıma gelen bir kac sözcüğü kullanabildim.

"Aslında kararimi değiştirdim. Ne yapacağım biliyor musunuz? Size önce güzel bir hikaye anlatacağım sonra da salacağım. Size de uyar mı? Ama hikayemi sonuna kadar dinleyecksiniz nasıl olsa duyduklarinizdan sonra şok geçirip gidemeyeceksiniz"

Emir ile önce birbirimize ardından karşımızda ne dediğini bilmeyen o adama baktık. "Ne anlatacaksan bir an önce anlat"

"Bana uyar"

"Evvel zaman içinde kalbur saman içinde günlerden bir gün bir adam erkek evlat hasreti ile yanıp tutuşurmuş. Fakat adam biraz karanlık bir adammış. İşi gücü pislik anlayacağınız. "

Elinde tabancasıyla çevremizde dönerek konuşmasına devam etti.

"Bu karanlıklar lordu adamın bir de kardeşi varmış böyle nur yüzlü melek görünümlü. Bir oğlu ve aradan bir kaç yıl geçtikten sonra da bir kızı dünyaya gelmiş. Büyük kardeş hani şu karanlıklar lordu olan adam diğer kardeşinden erkek çocuğunu istemiş. Haliyle ve haklı olarak adam çocuğunu vermek istememiş abisine. Bunun üzerine büyük kardeş küçük kardeş ile uğraşmaya başlamış. Önce maddi daha sonra manevi olarak çöktürmüş onları.

Eğer demiş bana oğlunu vermezsen oğlun hayata kuskun yaşamak zorunda kalır. Hiç ama hiç iyi şeyler yapmam. Olan sana oğluna ve hatta karina olur deyince adam mecbur vermiş gözü gibi sevdiği oğlunu."

Neler söylediğini ikimizde anlamıyorduk Emirle. Bahsettiği kişiler kim, bu olaylar gerçek mi tahmin yürütmek bile imkansız hale geldi.

"Sizce beyler o çocuk kim?"

Dayanamayıp bağırdım karşımda boş atan ite.

"Bize maval okumayı kes de karımı ver artık"

"Aaah ayıp oluyor ama vallahi bu kadar erken bırakmam sizi"

"Neyse durun devam edeyim ben. En son o çocuğun kim olduğunu açıklıyordum dimi. Biliyor musunuz o çocuk kim"dedi yüzünü yüzüme yaklaştırarak.
"O çocuk Emir"

Kendi adını duyan Emir bir kabustan uyanmış gibi irkilerek adını söyleyen adama bakti.

"Yalan, yalan söylüyorsun"

"Kesmeden dinleyin"diye bağırdı silahın namlusunu bize doğrultarak.

"Evet yanlış duymadiniz. O çocuk Emir ama asıl olay o değil bu daha çerez. Öz babası daha da şaşırtıcı zannedildiği gibi Yağız Aratta değil. Ama en şaşırtıcı olan ise o iki kardeş."

"Emir"dedi şimdi de ona yaklaşarak. "Öz babanın kim olduğunu öğrenmek ister misin?"

"Kes artık şunu seni dinlemek istemiyorum daha fazla"

"Dinlemezseniz Su'yu bırakmam"deyince "Emir"dedim uyarı dolu bir sesle.

"Senin öz baban Vural Sayel."

Ne! Su'yun babası mı? Çok saçma her şey.

"Peki madem bunların hepsi doğru. Sen nerden bil-"

"Biliyorum işte orasını karıştırma, şimdi en önemli noktaya geldik. Bu melek gibi adamın kardeşi kim tahmini olan?"

İkimizden de ses çıkmayınca "anlaşıldı onu da ben söyleyeyim"dedi.

"Vural amcacigimizin kardeşi olan adam Yağız ARAT. Nami diğer Yağız Sayel"

Olay ne ara bu kadar karmaşık bir hal aldı bilmiyorum ama labirent gibi bir çıkmaza düşmüş gibi hissediyordum.
Herşey bir kördüğüm gibi içice girmişti ve bu adam bu hikayenin neresindeydi?

"Tüm bu anlattıkların doğru mu?"

"Benim yalanla isim olmaz Ateş bey. Ne bildiysem onu anlatırım. Ama bitmedi. Hiç merak ettiniz mi ben size niye böyle bir şey yaptım diye. Sırf Su beni bıraktı diye mi? Tabi ki değil"

"Bu adam yani Yağız ben 17-18 yaşlarında iken gözlerimin önünde anneme tecavüz etti. "

Sinirlenmiş, gözleri dolmuş, boğazı düğümlenmişti. Emirle göz göze geldik fakat sadece sustuk.

"Aklımı yitirdim. Gerçek anlamda. Tedavi gordum olmadı, ilaç aldım yaramadı. Her şey her saniyesiyle gözümun önündeydi. Taa ki 3 yıl öncesine kadar. Bir tek ben acı cekmemeliyim diye düşündüm. Suçlu olan babamdı bizi öyle bir adam ile muhattap ettiği için ve bunun bedelini masum olan ben ve annem ödedik. Bize bu acıyı yaşatan da acı çekmeli dedim. Bizzat ona değil ama sevdiklerinden başladım. Emir hafızasını kaybettiğinde ona babasının o adam olmadığını söyledim tabi bir başka kişi aracılığıyla. Yagizin onun amcası olduğunu söyledim. Bunu söyleyen kisi de Yagizin adamı olduğu için Yağız da kendi adamı gibi kullandı onu. Sana ajan olarak gönderdi falan filan. Daha fazlasını istedim araştırdım ve az önce size anlattığım şeyleri öğrendim ve kendime kurban olarak en masumunuz olan Su'yu seçtim. Su'yun da babasının da günahsız olduğunu daha sonra öğrendim fakat vazgecemezdim artık. Bir yola bas koymuştum bir kere. Su'yun beni sevmemesi daha da istekli hale getirdi beni bu intikam konusunda. Onunla evlenip hayatını karartacaktım fakat olmadı Ateş geldi aldı onu benden sonra tekrar kafam attı. İlaçlar kullanmaya başladım fakat yine soğumadı yuregimde ki kor.

Duraksadı. Arkasında duran adama Su'yu getirmesi için işaret verdi.
Az sonra Su'yu önümde diz çöktürüp silahı ensesine dayadi. Karımı o halde görünce debelenmeye başladım ama sonuç yine hüsrandı. Kurtulamiyordum adamlarından. "Su"dedim. "Meleğim merak etme kurtulacağız burdan. Kurtulmasak bile ya birlikte öleceğiz ya da birlikte."hayatımda ilk defa toplum içinde ağlıyordum ben. Bu adam deliydi. Bana da karimada istediği zararı verebilirdi.

"Kesin şunu"dedi silahı karimin ensesine daha da bastırarak. Bitmedi anlatacaklarım.

"İlaçlar da ise yaramayınca böyle bir plan kurdum. " O sırada elinde silahla içeri Yağız girdi.

"Gençleri bırakacaksın. Hemde hepsini"
Ortamda ki kasvetli havayı dağıtan ağır silah sesiyle irkildim. Ne oldu? Kim kimi vurdu?

Gözlerim isteksizce kapandı ve goz kapaklarımın içinden geçti tum hayatım bir film şeridi gibi. Su'yla ilk çarpışmamız, hastanede annemle karşılaşması, kimliğini bende unutmasi, ayağına taktigim o halhal, Karadenizde ki o ilk gün, hamile olduğunu öğrenmem derken kurduğum babalik hayalleri...
Bunların hiçbiri bitmemeliydi. Bizim hikayemiz yarim kalmamalıydı.
Umutların tükendiği yerde yesermisti bizim aşkımız kırılmış gururlarin parcalari icinde tutundu hayata ve en az aşkımız kadar güçlü bir meyve verecekti bize bu aşk.

Ardından bir silah sesi daha işitti kulaklarım icinden cikan kör kurşunun kime isabet ettiğini bilmeden. Fakat solunda meydana gelen bir sızı ele veriyordu kendisini. Beyninin içinde ki uğultular anlatmaya çalışıyordu bir şeyler. Cesaretimi toplayarak actim gözlerimi ve gözlerim yere düşen beden ile hezeyana uğradı. Ayaklarımın altına düşen beden ruhumu kemirdi. Siyah elbisesi kanlar içinde kalmış bir şekilde öylece ayaklarımın altında duruyordu yüreğimde sevdiğim kadınım. O an bir vaveyla daha koptu yuregimde. Gök gurlemeye başladı içimde, sadece içimde değil bu dört duvarın dışında da çakmıştı o şimşekler. Beynim ve kalbim durmuştu aynı anda. Dünya da durdu. Dönmeyi bıraktı sanki. Kuşlar da uçmayı ve ötmeyi bıraktı, bize kulak kesildiler. Tüm yer gök, dağ tas şahit olmuştu aşkımıza. Helalim olmadan bakamamistim sevdiğimin gözlerine onu da gormus ve bilmişlerdi. Masumluginu katmıştı bana onu da görmüşlerdi. Beni hakiki musluman yapmıştı. Onu da görmüşlerdi. Hem İstanbul'un 7 tepesi hem Karadeniz'in hırçın dalgaları...
Velhasıl bizim aşkımızın şahidi çoktur azizim.

Bir silah sesi daha işitti kulaklarim. Acı kavramı anlamını kaybetmişti bedenimde. Ruhumda ki yaradan sonra neydi ki bana geenbir kurşun yarası. İşler miydi sevdiğimden sonra yediğim kurşunun acısı. Bana gelmişti bu demir tabanca içinden çıkan yolunu kaybetmiş o kurşun. Acıyı hissetmiyordum ama ben çünkü kalbime isabet etmişti sadece onu fark ediyordum. O an anladım ki ölüm acısından daha ağırdı sevdiğim kadının acısı. Onu hissetmiş ölümü hissetmemistim. O yarada yıkılmış bu yarada hissetmemistim. Bende yere yığıldım vücudumda ki son demler de tükenince. Ellerim helalimin elleri üzerine düştü. Sicacikti tıpkı yüreği gibi. Sıkıca tuttu elimi Ali'm dedi o yüreğime işleyen sesi. Bitiyordu her sey. Henüz başlamışken bitiyordu. Hiçbir kargaşayı duymuyordum artık bende.
Seni seviyorum yeşil gözlü yarim diyebildim son bir kac ayımı tum ömrümden daha güzel geçirmemi sağlayan o kadina.

Ve dinledim o sesi... Sessizliği...
Ölümün getirdiği sessizliği...
Ölümün verdiği acizliği...
Gözlerim karanlık bir alemde yolculuğa dalarken artık hiçbir şey hissetmiyordum.
Çünkü ben artık yaşamıyordum.

Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

3.7M 173K 9
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
212K 12.6K 98
♥️BİR MAFYA İLE GENÇ KIZIN AŞKI ♥️ Bu kitap, genç bir kızın ve bir mafyanın aşkını konu alıyor. Kız özgürlüğünü elinden alınan bu duruma başta karşı...
751K 31.3K 43
BERDEL. . . hikayede cinsel ve yetişkin içerik, küfür, dövüş ve bol bol klişe sahneleri vardır. Bunu bilerek okuyun lütfen, sebebsiz linç yemek iste...
305K 9.3K 43
Çok istediği bölümü kazanmak için çok çalışmış ve sınav sonucunun açıklanmasını büyük bir sabırsızlıkla bekleyen genç bir kız. O çok beklediği sonuc...