GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#

By busraa_0001

70.4K 17K 3.4K

An gelir öyle bir hâl içerisinde bulursun ki kendini doluya koyarsın almaz boşa koyarsın dolmaz... Arafi yaşa... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9. BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12. BÖLÜM
13.BÖLÜM
14. BÖLÜM
15.BÖLÜM
16. BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BöLÜM
49.BÖLÜM
Teşekkür💞

45.BÖLÜM

911 267 73
By busraa_0001

Ateşten...

"Abi nereye gidiyoruz"diye sordu yanımda oturan Emir. Şu an kimseyi dinlemeye tahammülüm yok, cevap vermeye niyetim yoktu.

"Emir sus"diye bağırdım elim direksiyonu sıkıca kavrarken.
Annemi kaçıran kişiyi bulmuştum, bunu yapanın kim olduğunu bilmiyordum ama yerini yurdunu biliyordum. Bunu yapan kişi kesinlikle akıl hastası olmalı. Beni de birazdan delirtebilirdi aksine bu olaylardan sonra aklımın yerinde kalması mucize olurdu.

Kısa süre sonra yollara meydan okuyarak bana verilen adrese gelmiştim. Hala inşaat halinde olan bu binanın bodrum katına indim ve annemin bir sandalye üzerinde bağlı duran hareketsiz bedeni gözüme çarptı. Elleri, ayakları bağlanmış ağzı ise bantlanmiş bir vaziyette öylece oturuyordu sandalyede.

Gözüm hemen arkasında ayakta duran adamlara kaydı. İçlerinden sadece biri arkasını dönmüştü onun dışındakiler gözlerini gözlerime dikmişlerdi.

"Sultanım"dediğimde annem yorgunluktan kapattığı gözlerini ağır ağır açarak bana baktı. Annemin fiziksel olarak bir şeyi olmamasına sevindim elbette ama annesi kaçırılan bir adamın karşısına durmaya cesaret eden o kişiyi merak etmiştim doğrusu.

İçeri girdim ve sırtı bana dönük adama karşı"kimsin"dedim tok bir sesle.
Uzun boylu hafif sarışın geniş omuzlu ve bir elinde bastonu olan biriydi, henüz bana kimseyi çağrıştırmıyordu. Adam elinde ki bastonunundan yardım alarak ağır ağır bana doğru döndü.
Yüzünü gördüğüm adam bana hiç yabancı gelmemişti
Ama bu bu nasıl olurdu. Bu adamın aşkı ya da şöyle söyleyeyim nefreti bu kadar büyük müydü? Keşke o bodrum katında sadece ayağına sıkmakla bırakmayıp canını alsaydim bu şerefsizin.

"Tanıdın dimi beni Ateş KARAHAN"

"Maalesef tanıdım soğukkanlı durmaya çalışarak. Fakat birazdan dünyada sen diye bir şey kalmayacak cesedin dışında"
Öldürmek. Bir insanı öldürmek bu adama kolay geldiyse bana da kolay gelecekti. Değişime adım attığım günden beri kimseyi öldürmemiştim ben, öldürmeye de niyetim yoktu ta ki bu ana kadar. Bu adamın anneme dokunduğu güne kadar, masum bir çocuğu annesiz bıraktığı güne kadar, gencecik bir canı yok ettiği güne kadar...

"Emir annemi al arabaya götür" dedim donuk bir şekilde. Karşı gelmesini bekler belki de silah doğrultmasi gerekirdi ama o tam aksine annemin kolundan tutarak kalkmasına yardım etti.
"Çek o pis ellerini annemin üzerinden"diye bağırdım. Sesim yankı yapıp kulaklarıma geri döndü bu boş mekanda.

"Neden çıktın karşıma"diye sordum meydan okurcasına.

"Kaç ay oldu onu benden alalı?"

"7 ay. Tam tamına 7 ay oldu."

"Demek 7 ay. Bundan tam 7 ay önce ayağıma sıktığın o kurşunlu yemin ettim senden intikam almaya. Ve görüyorsun ki seni nerden vuracağımi biliyorum. Bu yolun daha başi"

"O yolun devamı gelmeyecek Kağan efendi ve intikam alma sırası bende"

"Destur Ateş bey. Önce ben tamamlayayim intikamımı. Senden geriye bir şeyler kalırsa yaparsın sen de bir şeyler"

"Öyle bir şey olmayacak. Çünkü bugün burası sana mezar olacak"dedim belimdeki silahı karşımda duran adamın alnına dayayarak ve tabi ki içerde bulunan adamlar da aynı şekilde bana yaparak.

Adamlarına silahlarını indirmeleri için işaret verdikten sonra alnına dayadığım silahı tutarak konuşmaya başladı.

"Beni öldüremezsin"cevap vermeden tek kaşımı kaldırdim soru sorarcasına

"Çünkü Su'yu seviyorsun"bakmaya bile kıyamadığım, uğruna öleceğim kadının adını onun ağzından duymak bana de dehşet bir sinir vermişti, açıkta kalan yumruğumu sıkarak "karimin adını ağzına alma"

"Bir de bunun konumuzla ne alakası var"

"Eğer karına zarar gelsin istemiyorsan ki istemiyorsun o belli bana zarar vermeyeceksjn. Çünkü sen şu an burda bana ne yaparsan benim adamlarım da ona aynısı yapacaklar"dedi silahı daha da sıkarak.

"Yapamazsın çünkü sende onu seviyorsun"dedim. Seviyordur. Sevmese benden intkam almak istemez ve seven hiçbir insan sevdiğine zarar veremez.

"Asla. O söz yüzüğünü çıkardığı gün bitti bende. Aşkım o gün yerini nefrete bıraktı Ali Ateş KARAHAN ve taktir edersin ki aşktan doğan nefret karşı konulmaz bir güce sahip en ağır nefrettir"

Elimde ki silahı yere indirdim ve haykırmaya başladım. Kendime hakim olamıyor ve bağırıyordum. O hışımla yumruk yaptığım elimi duvara vurmuş ve çatlamıştım.

"Seni elbet bir gün elime geçireceğim. Elbet bir gün"

.....

1hafta sonra...

O gün çatlamış olan elim hala sargıdaydı ve bu olanlardan henüz kimseye bir şey anlatmamıştım. Annemin çok şükür bir şeyi yoktu ve o adamın da bir daha sesi soluğu çıkmamıştı henüz.

Düşüncelerimden karimin o güzel sesiyle uyandım. Günaydın demişti hala uykuda olan gözlerini avuşturarak.

"Sana da günaydın meleğim"

"Elin nasıl"

"Seni görünce daha iyi oldu bir anda"dedim ellerimi saçlarında gezdirerek.

"Öyle mi oldu"dedi tatlı bir gülümsemeyle

"Hı. Hı. Öyle oldu."eğilip dudağına minik bir buse kondurdum.

"Hadi hazırlanıp kahvaltıya inelim"dedi.

Üzerime mavi bir kazak ve bej rengi bir pantolon geçirmiş saçlarımi her zaman ki gibi fönleyip şekillendirmistim. Su da buz mavisi bir elbise ve ve siyah bir şal takarak hazırlanmıştı. Seviyorum bu kızı ya. Her şeyini, her zerrrsini. Bana ayrı bir tat veriyordu ona her bakışım, her dokunuşum, her sarılışım...

Suyla el ele aşağı indik ve "herkese günaydın"dedim. Kahvaltı sofrası kurulmuş bizi bekliyorlardı. Annem baş köşede oturmuştu. Ulaş ile Bade yan yana ve Emir ise Ulaşın karşısında oturuyordu. Bende annemin karşısına oturdum Su ise Bedenin karşısına oturmuştu.

"Sultanım nasılsın bugün"

"İyi oğlum benim. Sen beni düşünme"dedi güven veren bir sesle. Her ne kadar rahat olmaya çalışsamda bu adamın nerden çıkacağı belli olmadığından huzursuzmdum tabi ki. Kapıdaki güvenlik önlemini arttırmış, kamera ve alarm sistemlerini yenilemiştim.

"Ateş izin verirsen bugün babamlara gidebilir miyim? Kizlar çağırdı da"

Benim meleğim böyleydi işte, tam hayalimde ki gibi asla sözümden çıkmayan, benle inatlaşmayan, benden izin almadan bahçeye bile çıkmayan. Aksini yapsa da benim için önemli değildi sonuçta o bir kadındı ve özgürdü hayatını yaşamakta. Fakat o da tehlikeleri farkında ve bu yüzden attığı her adımı bana söylüyordu.

Her gün özenle kapattığı vücudunu olur da ucundan açılır diye, benden başka bir erkek onu görür diye it gibi kıskanıyordum. Tenine değecek olan tüm gözleri yerinden çıkaracaj kadar, ona değecek tüm gözleri yok edecek kadar çok seviyordum onu. Yine delirdim işte, hayalimde ona bakan kişileri bile kıskandım. Ona başkaları bakacak diye olmayan kişilere bile sinirlenmistim.

Ellerini avuclarimin içine koyup dudaklarıma görürdüm.

"Olur şoföre söylerim götürür sizi. Hatta durun annem isterse o da gelsin sizinle ya da en iyisi sizi ben götüreyim. Biraz oturur öyle gecerim şirkete.

"Harika olur"dedi hayran olduğum gülümsemesini göstererek.

....

Su'dan...

Kahvaltıdan sonra odama çıkıp hazırlanmaya başladım. Gitmeden önce ise Emir ile konuşmam gerekiyordu, ortam yumuşamışken en doğru zamandı buydu. Asagi indiğimde Emiri bahçede otururken buldum yanına gidip "biraz konuşalım mı"diye sordum.

"Tabi buyur yenge"dedi önündeki sandalyeyi göstererek.

"Dicle ile ne yaptınız hiç. Konuştunuz mu"

"Yani evet konuşuyoruz"

"Neler konuşuyorsunuz yani onun tavrı nasıl"dedim arkadaşça davranmaya çalışarak.

"Senin ısrarla hayır deyişini anlattı bana,kesinlikle istemiyormuşsun benim Dicle ile konuşmamı"

"İstemiyordum"diye düzelttim onu. Nevra teyze bana herşeyi anlattıktan sonra Ateşe söylemek istemiştim bende ama bugün yarın anlatırım diye diye bugüne kadar geldim.

"Yenge inan bana ben değiştim"sesi yalvarır gibi çıkıyordu. İnanıyordum karsimda ki bu aşık adama.

"Emir. İnanıyorum. Sadece Dicleye iyi bakmanı, onu uzmemeni istiyorum. Ona bugün sana evet diyebileceğini söyleyecegim, artık ona güzel bir sürpriz hazıtlarsın"dedim ortamda ki gergin ve ciddi havayı dağıtarak.

"Hazırlamam mı be. Yengelerin en güzelisin sen"dedi nasıl tepki verip sevinecegini bilmeyerek.

"Hadi hadi içeri geçelim de Ateş beklemesin."

...

Odama çıktığımda Ateşi gömlek seçerken buldum ve haliyle de üzerinde de bir şey yoktu pantolonu dışında.

"A-Ates". Bu adamı cidden seviyordum ve kendimden bile kıskanıyordum yeri geldiğinde. Girdiğimiz her ortamda en sade haliyle bile tüm dikkatleri üzerine çekemeyi başarıyordu ve bu da beni delirtiyordu.

"Meleğim hangi gömleğimi giysem"dedi bir elinde mavi bir elinde siyah gömlek tutarak.
Aylardan kasımdı ve babalar soğumaya başlıyordu yavaştan. Gömlek giyerek hasta olması en son istediğim şey bile değildi. Ona siyah kot pantolonunun üzerine giymesi için bordo bir kazak çıkardım.

"Bu çok sıcak olmaz mı"dedi kazaga bakıp burun kıvırarak.

"Kara kış kapıda Ateş efendi"

"Sen çok mu tatlısin"dedi gözlerime gözlerindekj en yoğun kivamla bakarak. O böyle baktıkça ben ona tekrar tekrar aşık oluyor, bir daha vuruluyordum her haline.

Usulca eğilip dudağıma bir öpücük konduracagı vakit odanın kapısı açıldı ve bizi o halde basan kişi ise Badeydi. Yüzünde aptal bir sırıtmanın yanısıra mahcup bir ifade de taşıyordu.
Bize bakmamaya çalışarak "şey beni Nevra teyze göndermişti de. Size haber vermem için"dedi bakışları biz dışında her yerde gezinerek.

"Tamam Bade sen in biz geliyoruz"dedi gülmemek için dudaklarını bastırarak.

Bade odadan çıktıktan sonra da kahkahayi bastı ve bu gülüşü beni her ne kadar hasta etse de şu an sinir etmişti.

"Ne gülüyorsun be"dedim çıplak göğsünü yumruklayarak.

"E çünkü komik"dedi daha da gülerek.

"Gulmesene ya"

"Tamam tamam gülmüyorum"derken bile gülüyordu.

"Ben gidiyorum"diyerek odadan çıkacağım sırada kolumdan tutarak beni kendisine çekti. "Sen utandın mı"burnumun üzerine bir öpücük kondurarak.

"Utandım tabi"

"Nikahlı karım değil misin neden utanıyorsun ki"dedi hülyalı hülyalı bakarak.
Ah bu bakışlar....
Beni hasta eden, uğrunda hayatıma son verdiğim, geleceğimi çöpe attığım, ailemden ayrılmama sepep olan bakışlar. İyi ki vurulmuşum o bakışlara ya.

"Sen hazırlan ben aşağıdayım"diyerek doğruldum yataktan tam çıkacağım sırada dudagina tatlı bir öpücük kondurarak"içinde kalmasın"dedim.

"Sonra uykuların kaçar".

....

Asagi indiğimde Bade hala gülüyordu ve bu beni daha da utandırmıştı ama o da kapıyı calsaymis canım diye geçirdim içimden.
Gülme diyerek onun da koluna bir cimcik attım.

Ateşte geldikten sonra hep birlikte yola çıkıp kısa süre içinde mahalleye vardık.

Kapidan içeri girdiğimizde büyük bir sevgiyle karşılaştık. Bunca yıldır ev sahibi olarak bulunduğum bu eve şimdi bir misafir olarak girmek cidden çok tuhaftı. Hoşgeldin faslı bittikten sonra herkes yerlerine oturdu ve kimse kismeden utanmıyor herkes çok rahat davranıyordu. Bu da benim elbette hoşuma gidiyordu.

Kızlarla birlikte çay servisi yaptıktan sonra Nevra teyze çok yorulduğunu ve biraz dinlenmek istediğini söyledi, onu kendi odama götürerek yatağımda uyuyabilecegini söyledim.

"Gel kızım otur şöyle yanıma"dedi yatağın bir ucunu göstererek.

Gosterdigi yere oturarak onu dinlemeye başladım.

"Nasıl gidiyor kızım evliliğiniz"

"Elhamdülillah her şey yolunda" dedim büyük bir sevecenlikle.

"Çok şükür çok şükür.Allah sevginizi arttırsin"

"Amin"dedim utanıp başımı yere eğerek. Ne çok isterdim annemin şu an burda olmasını.

"Pişman mısın"sorduğu bu soru afallamama neden oldu.

Pişman mıyım?
Tabi ki hayır. Ucunda ölüm olacağını bilsem de pişman değilim. Evet Ateş çok katı biri ama yerine göre. Evet katıydı, evet damarı attı mı bambaşka birine dönüyordu, evet kıskançtı ama özünde o benim sevdiğim adamdı.

"Asla pişman değilim"

"O gün hayır deseydin pişman olur mu duydun?"dedi ellerimi tutarak.

"Bilmem yani olabilirdim de olmayabilirdim de iyi de siz bunları bana niye soruyorsunuz?"

"İnan bilmiyorum kızım. İçimde tuhaf hisler var sanki kötülük yapmışim gibi geliyor bana. Keşke o gün evet demen için ısrar etmeseydim o kadar diyorum bazen ama bazen de iyi ki senin gibi bir geline sahibim diyorum. İnan nasıl duygular yaşıyorum bende bilmiyorum kızım. Ama eğer başınıza kötü bir şey gelirse -ki inşallah gelmez, her daim mutlu olursunuz ama eğer öyle bir şey olursa siz beni affedin olur mu?
Kah susmuş kah konuşmuş sonunda konuşmasını bitirmişti. Gözlerinden akan o yaşlar beni çok üzüyordu.
Ne gelebilirdi ki başımıza, yani en fazla kötü ne olabilirdi ki?
Kendisini kötü hissetmesine gerek yoktu ben onu hiçbir şey için suçlayamazdım.

Ellerini daha da sıktım. "Annem sen bana hayatımda ki en değerli varlığı vermişsin. Beni Ateşe, Ateşi bana layık görmüşsün. Ben seni nasıl suçlayabilirim ki, bize hiçbir şey olmayacak"dedim güven veren sesimle elinden öperek.

"İyi ki seni o gün hastanede görmüş, seni gelinim yapmışim. İyi ki"dedi gözlerini silerek.

"Şimdi dinlenin ben sizi yemeğe çağırırım"dedim ve odadan çıktım.

Şu an için söylediklerini düşünmemeye çalıştım ve aşağı indim. Erkekeler salonda oturmuş koyu bir sohbete dalıp hiç onlara görünmeden mutfağa kızların yanına geçtim.

"Dicle"dedim. " Senin şu Emir olayını burda herkes biliyor değil mi"

"Evet biliyorlar ama neden ki"

"Hani sana ısrarla Emir doğru kişi değil diyordum ya"

"Evet diyordun"

"Artık hayır demeyecegim"dedim bir çırpıda.

"Cidden mi"dedi Dicle gözlerini kocaman açarak.

"Cidden valla"

"Peki fikrini değiştiren ne oldu"

"O da bende kalsın ama artık Emire güvenebilirsin"

"Bunların hepsini bir gün öğreneceğim biliyorsun dimi"dedi yalandan kızmış gibi yaparak.

"Hı hı"dedim muzip bir şekilde.

Sonra Hazana dönüp karnındaki bebeği sordum. 6 aylık olması gerekiyordu.

"Çok tekme atıyor halası".

"Hala mi? Ay çok heyecanliyım ya"

"Bende çok heyecanliyım ya. Dünyaya gelmesine çok az kaldı. Her şey o kadar tuhaf ki"

"Heyecanını anlıyorum kuzum gayet normal heyecanlı olman ben bile bu kadar heyecanlı iken sizi düşünemiyorum valla"

"Canım bizim sana küçük bir suprizimiz var"

"Aaa nedir"

"İkiz yeğenlerin olacak"

"Yaaa inanmıyorum kızım şimdi mi söylenir bu. Ya nasıl tepki vereceğimi şaşırdım ben"

"Valla öyle iki küçük minigimiz olacak. Böyle evim içinde kıpır kıpır dolaşıp, gülüşüp eglenecekler."dedi İrem o da çok sevindiğini belli ederek. Masada bulunan mandalinalardan birini alıp soymaya başladım bir yandan onların sevinçlerini dinliyor, bir yandan da mandalinamı yiyerek.

Son dilimi de ağzıma atacakken mideme giren ağrı ile kendimi lavaboya attım. Henüz yemek yemediğimiz için midemden sadece sari bir sıvı boşalmıştı.

Ellerimi kurulayip mutfağa geçtiğimde üzerimde meraklı gözler dolaşmaya başladı. Tekrar eski yerime oturdum ve "niye öyle bakıyorsunuz"diye sordum.

"Bilmem niye bakıyoruz acaba"dedi Dicle eğlenir bir sesle.

"Bilemiyorum aslında günlerim kaç gündür geçiyor"dediğimde Dicle çocuklasmaya başladı yine.

"Ayy ben hem teyze hem hala mi olacağım şimdi. Ayyy bir sürü bebek mi olacak"gibisinden şeyler zirvalamaya başladı Dicle.

Koşup boynuma sarıldı. "Tebrik ederim kardeşim. Allah analı babalı büyütsün"

Continue Reading

You'll Also Like

BERDEL By Ayan Bela

General Fiction

72.9K 2.1K 85
{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesi...
25.6M 1.3M 54
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
Lavin By Elifnur

General Fiction

181K 10.5K 33
İntikam uğruna kaçırılmış Lavin. Dedesi tarafından hayatı cehenneme çevirilen Lavin. Babası ve annesi tarafından sevilmeyen Lavin. Bebek iken diğe...
315K 9K 38
Mirhan ağa kaşlarını kaldırarak karısının saçını okşayarak kulak arkasına aldı. Karısının öpmekten şişen dudaklarına alayla sırıtıp burnunu çenesinin...