O SEN DEĞİLDİN (Atos Serisi :...

Von BetlEldoan

707K 48.7K 3.3K

Benim beklediğim adam sen değildin ama kalbim.. Kalbim neden senmiş gibi atıyor. *-* Jessica Atos üç abisi v... Mehr

Tanıtım
Geçmişin Yüzü
SOĞUK ÖLÜM
BİNLERCE HİS
UYANIŞ
KADER
KARŞILAŞMA
YAKIN MESAFE
AÇIKLAMA
KAÇAK
KARANLIĞIN GÜNEŞİ
ÖPÜCÜK
HIRÇIN DALGALAR
EYVAH BASILDIK!
BU AŞK MI? (Part 1)
Yazardan Küçük Bir Not
BU AŞK MI ? (Part 2)
O SEN DEĞİLDİN
O ADAM OLMAK
BENCİL ADAM
HİCRAN
KÜÇÜĞÜM
BEKLENEN
YARIM KALAN HER ŞEY
MUTLULUK
AV MEVSİMİ
AVA GİDEN AVLANIR
KUTUP YILDIZI
ESKİ BİR DOST
AYICIK
KIRILAN KALPLER
YENİ ATOS
PASCAL
TARÇINLI KURABİYE
ANNE
KENDİNİ ÖLDÜREN ADAM
TEHLİKE
OYUN PART 1
OYUN PART 2
İTALYA BİLETİ
YALANCININ MUMU
DEĞİŞİM
SANTOS POULOS
SORU-CEVAP
AKŞAM YEMEĞİ
ÜZÜMLÜ KEK (YENİ HİKAYE)
B PLANI
TEKLİF
FİNAL
UNUTULMAZ (YENİ HİKAYE)
LİMONLU KEK (YENİ HİKAYE)
ÇETO C

RUHUNDAKİ YARALAR

12.7K 893 45
Von BetlEldoan

Bölümün Şarkısı : Kalben- Ben Her Zaman Sana Aşıktım

Elinde ki bozukluklara bakıp tekrar ankesörlü telefonu kontrol etti. Ceketinin iç cebinde ki son model telefon ağırlık yapmıştı. Onları aramasını istediği için hala şaşkındı. İzlerini belli etmemek için artık çalışmayan benzinliğin yanında duran ankesörlü telefon çözüm olmuştu. Sakince nefes alıp verdi avucunda bozukluklarla iki kere arama hakkına sahipti, öncesinde başarısız olduğu için üçüncü ve dördüncü hakkını kaybetmişti.

"Alo?" dedi uykulu bir ses. Kate'nin telefonu açtığı için şanslıydı, Hilal'e oranla daha az tepki verebilirdi. Kate genelde heyecanlandırabilecek en büyük şey dünyada ki olası bir ayakkabı kıtlığı olabilirdi. Geçen ay ünlü bir ayakkabı tasarımcısının ölümüne iki gün ağladığı için abisiyle yaptığı kavgayı hatırlayıp tebessüm etti. Kate Paris'e cenazeye katılmak istediğinde Alex'in onu odaya kilitleme fikirleri alevlenmişti.

"Kate ben Jessica."

"Aman tanrım! Neredesin sen!"

Belki de yanılmıştı, Kate de Hilal kadar tepki verebilirdi.

"İyiyim yani iyiyiz. Eğer yanında annem varsa telefonu ona verebilir misin?"

"Abinler önce Ewan'ı sonra da bizi sonra yanında ki o yakışıklı İtalyan'ı sonra seni öldürecek bilgin olsun tatlım abin haberi duyduğunda beni öyle sarsarak uyandırdı ki heyecandan serçe parmağımın tırnağını kırdım"

"Endişelenmekte haklısın, tırnakların önemli sonuçta"

"NİKO- TANRIM Bİ SAKİN DUR TAMAM VERİYORUM-" biraz boğuşma ve gürültüden sonra telefonu öfkeli bir boğa gibi soluyan Niko aldı.

"O adamı bana ver Jessica!"

"Niko seninle tartışmak istemiyorum, lütfen annemi verir misin?"

"NERDESİNİZ!" diye gürledi.

"Sizin bizi pek bulamayacağınız bir yerde ve bilgin olsun diye söylüyorum Pedro beni zorla kaçırmadı, ben kendi istediğimle onunla beraberim."

"Jes, mantıklı düşünemiyorsun!"

"Senden daha mantıklı düşündüğüm gerçeğini atlama lütfen abi.." Niko duraksadı, Jessica ona yalnızca işler ciddiyse abi derdi.

"O adamla gitmene izin veremeyeceğimizi biliyorsun değil mi?"

"O adam bana iyi geliyor abi, iyileşeceğim. Yaralarımı sarıyor bende onun yaralarını sararım belki.."

Sustular. Niko nefesini uzun solukta verip gözlerini yumdu yanında sürekli ağlayan annesi telefonu istiyordu.

"O yaraları hiç kapanmayacak şekilde açarsa ne olacak civciv?"

"Açmayacak, sanırım beni seviyor" dedi kısık bir ses tonuyla.

"O adam katil" dedi abisi ısrarla.

"Sende babamda abimlerde ve dedemde masum değilsiniz değil mi? Onun bir ailesi bile yok.."

"Ona acıyor musun sen?" dedi adam şaşkınlıkla. Jessica arkasına doğru bir bakış attı. Aracın içersin de sigara içemediği için dışarıda sigarasını hızlı içen adama uzun uzun baktı. Aracın farlarından çıkan ışık onu gölgede bırakmıştı. Hafif boynu bükük sol elinde ki sigarayı büyük bir hevesle ağzına görüyordu. Onu süzerken yeni fark ettiği detaya heyecanla baktı, köprücük kemiğinin üzerinde bir leke vardı, ben miydi?

"İnsan sevdiğine acıyamaz"

Genç kız telefonun diğer ucundan gelen hışırtıyı bir süre dinleyip telefonu eline alan annesinin sesini duydu.

"Bebeğim, neredesin? Ah Jes, öyle çok korktum ki"

"İyiyim anne, Pedro bana zarar vermiyor"

Hera gözlerinden akan yaşlara inat tebessüm edip arkasında sürekli telefonu isteyen eşe döndü.

"Babanda ilk zamanda zarar vermiyordu hayatım.."

"Şuanda da sana zarar verdiği söylemez."

"Tercihlerimde her zaman iyi bir sonuç elde etmişimdir, ben sağlam olmadığı hiçbir karta güvenmem tatlım."

"O zaman bu sefer de benim kartıma güven, güvenin lütfen."

"Ah bebeğim.." dedi kadın acı bir ses tonuyla.

"Benim büyümeme izin verin, kararlarımı kendim alma zamanım gelmedi mi?"

"Elbette ama-"

"Ben Pedro'ya güveniyorum" dedi kız adama doğru. Pedro sigarasından derin bir nefes alıp yere düşürdü ayağının ucuyla ezdiği sigaradan çıkan duman burnuna kadar gelmişti.

"Sizde bana güvenin. Anne lütfen babama söyler misin bizi takip etmesin, kaçma fikri onun değil, benim fikrimdi."

"Baban beni dinlemeyecektir"

"Babam sadece seni dinler, bunu herkes bilir" kızın bir sır gibi paylaştığı şeyi kadın gülümseyerek cevap verdi.

"Beni arayacağına söz ver bebeğim, seni çok merak ediyorum.."

"Söz anne, sana nerede olduğumuzu söyleyemesem de hep arayacağım.."

Pedro ona doğru sarsak adımlarla yürüyen kızı inceledi. Saçları yeni uyandığının belirtisini gösterircesine elektriklenmiş hafif kabarmıştı. 1 saat önce yedikleri cips denilen şeylerden birazı dudağının kenarına yapışmış vaziyetteydi. Jessica Pedro'ya doğru emin adımlarla ilerledi sadece birkaç santimlik boşluk bırakarak ona doğru baktı.

"Jhon ve Grey'i aramalıydım-"

"Kimliklerinde sadece erkek olan ikili mi?" Pedro kaşları çatık bir şekilde kızı süzüyordu. Jessica duyduklarından hoşlanmadığını belli edercesine somurttu. Aslında Pedro o ikilinin zararsız olduğunun farkındaydı en azından küçüğüne kötü niyetle yaklaşamayacak kadar erkek değillerdi.

"Onlar benim en yakın dostlarım, lütfen bir daha öyle deme!"

"Kızdın mı şimdi sen bana?" dedi alayla.

"Kızdım, daha çok kızabilirim. İnsanların tercihlerine karışma lütfen!"

Pedro sinirlenince daha çok kabaran saçlarına bakıp dudakları aralanıp kapandı. Kızın ince beline doladığı sert nasırlı elleri kalça kemik çıkığında gezinip durdu. Jessica sert dokunuş karşısında titreyerek cevap verdi. Alnı adamın sert göğsüne dayanmış vaziyette birkaç dakika bekledi. Pedro sol elini usulca kızın ince belinden çekip yüz çevresine doğru yerleştirdi. Kızın ona bakması için baskı uygularken kırmızı sos hala dudağının kenarındaydı. Kızın saçları yüzünü örtmeden önde dudaklarını dikkatini dağıtan yere bastırdı. Genç kız soluksuz kalmışçasına nefes nefese adamın ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Pedro onu dudağından neden öpmeyip sadece dudak kenarını tercih etmişti ki?

"Bu ne içindi?" dedi nefes nefese. Pedro dudağına bulaşan sosu emerek gülümsedi.

"Cipsi çok seviyorsun, her yerine bulaştırmışsın.."

"A-anlamadım?" dedi kız şaşkınlıkla. Pedro kızı tekrar kollarıyla sarıp sarmalayıp kendisine çekti. Nasırlı elleri kızın saçlarına doğru ilerledi.

"Demek bana güveniyorsun?" dedi konuyu dağıtarak, Jessica kıpkırmızı kesildi. Duymuştu.

"Duymuşsun" dedi acı acı.

"Duydum" dedi Pedro.

"Sen kötü birisi değilsin" dedi kız gecenin sessizliğini bozan ses tonuyla, yeşil gözlerinde ki kırmızılığa birkaç saniyeliğine dalan adam kendisini ondan çekemiyordu.

"Ben kötünün de kötüsüyüm güzelim."

Güzelim mi demişti ona?

"Değilsin, burada-" duraksadı genç kız, soğuk parmak uçları adamın sol tarafına doğru kaydı. Pedro kalbimin üzerinde ki soğuk parmakları hissetmişti. Titrememek için dişlerini kısa süreliğine sıkıp kızın kokusunu daha derin soludu.

"Burada küçük bir çocuk var, çocukluğunu hiç yaşayamadığı için üzgün. Belki annesini özleyen-"

"Bir fahişeyi özleyemem!"dedi sertçe.

"Belki fahişe değildi, hiç araştırdın mı? Belki seni kaybetmiş bir kadındı, hala yaşıyor seni özleyen bir annen ve baban vardır?" kızın heyecanlı sesi adamın gözlerinde biriken yaşları gizlemesine neden oldu. Daha önce onu böylesine etkileyen kimse olmamıştı. Daha önce onu düşünen, ailesini merak edende.

"Merak etmiyorum" dedi aynı tavırla.

"Ben ediyorum." Dedi kız

"Bu yolculuk benim kaybettiğim gölge ve senin aileni bulma yolcuğu olabilir"

"Bu yolcuğun tek amacı öldüğüne hala inanamadığın adı her ise o adamı görme yolcuğu."

Yolcuğunun ismini koyma gafletinde bulunmamıştı. Jessica'nın hala o adama karşı duyguları olduğundan da emin değildi. Eğer öyle olsaydı onu öperken engel olması gerekirdi.

"Eski bir dostu ziyaret edeceğiz" dedi kız.

***

Jessica Atos olarak geldiği Amerika'dan Luisa Ivanov? Olarak ayrılması tuhaftı. Uçağın iki aktarma yapacağını bile çok sonra anonsla öğrenmişti. Aktarmanın sadece 1 saat sürmesi aslında yararınaydı, havalimanına vardıklarını onları tanklarla bekleyen Atos güçlerini görmesi olası olduğu için endişeliydi ama annesi söz verdiği gibi babasını sakinleştirmiş yada Niko ve diğerleri onları yakalayamadan uçağa binmişlerdi.

Özel kabinli uçağın uyumaları için ayrılan tarafına doğru ilerleyen Pedro'yu takip etti. Her nasılsa bu adamla baş başa dört duvar arasına sıkışı kalmak kalbine iyi gelmiyordu.

"Ayrı yerlerde uyusak?"

Pedro sert ifadesini değiştirmeden kabine girdi. Çift kişilik yatağının hemen ucunda duran tek kişilik koltuğa çekinerek baktı genç kız acaba orada uyuyabilir miydi?

"Aklından bile geçirme" dedi adam sertçe üzerinde ki gömleği çekiştirerek çıkarıp kenara fırlattı. Jessica daha öncesinde gördüğü bedene sanki ilk defa bakıyormuş gibi kızarıp bakışlarını üzerinden çekmeye çalıştı. Pedro kızın anlamsız utancı karşısında yarım ağız gülümsedi ve kemerini çekiştirdi.

"DUR! Üzerini zaten çıkardın bi de o.."

"Onu çıkarmadan nasıl yatacağım ?"

"Bilmiyoru-m, ama lütfen çıkarma.."

"Olmaz" dedi adam, Jessica bu denli kaba ve inatçı bir adamla baş başa yolcuğa çıkmayı tekrar düşünmesi gerektiğini aklına yazdı.

"Olur, bak ben de çıkarmadan yatacağım-"

"Tamam o halde sen üzerimdekini benim gibi çıkar eşitlenirsek altımda kini çıkarmam"

"Fırsatçı!" dedi kız öfkeyle. Pedro iki elini iki yana doğru açık başını hafif eğip kızla gözlerini kenetledi.

"Fırsatları hep sen yaratıyorsun güzelim.."

"..." Jessica inat edip asla kabul etmeyeceğini söyleyeceği anda Pedro elini kemerinin hemen altında ki fermuarına uzattı.

"TAMAM! Tamam çıkaracağım, dön arkana"

"Daha öncede gördüğüm" bir şey dedi adam gülerek.

"Olsun, dön lütfen.."

Pedro ağır ağır arkasına döndü, kızın üzerindekini çıkarmasını yatağın üzerinde ki aynadan seyretti. Jessica heyecandan aynayı bile fark etmemiş olmalıydı. Yüzünde ki gülümsemesi daha fazla büyüdü. Kızın üzerinde siyah tişörtü ağır ağır çıkarışını bir süre izledi. Süt beyazı teni ortaya çıktığında tenine inat siyah renkli iç çamaşırı görünmüştü. Kız arkasına döndüğünde aynayı fark edebilirdi ama hala dönmemişti.

"Tamam mı?"

"T-amam-"

Pedro usulca döndü arkasına kızın da onunla aynı dönüşünü yakalamıştı bir süre ona bakmadan yere odaklanan kızı kendisine doğru çekti. Usulca kulağına doğru eğilip bir sırrı paylaşır gibi ifadeyle gülümsedi.

"İstersen kendini aynadan kontrol et."

"Ayna?" dedi kız şaşkınlıkla. Koyu kahve gözlere yeşil gözlerle bir süre bakıştı genç kız iri yarı adamın hemen arkasında ki aynaya bakıp gözlerini acıyla yumdu.

"Çok kötüsün!"

"Sana kötüyüm demiştim" dedi adam alayla. Genç kız adamın yüzüne tekrar çevirdiği öfkeli bakışları belli bir süreden sonra irili ufaklı yaraların üzerinde takılı kaldı. Daha öncesinde gördüğü yanık tende ki izlere daha yakından bakma fırsatı elde etmişti.

"Çok canın yanmıştır" dedi beş dikişin yer aldığı göğüs kafesine doğru. Kızın sırtında ki yaralara aynadan kaçamak bakışını seyretti.

"Hepsinin bir anısı var" dedi adam. Jessica abilerinin ve babasının yaraları bazen gördüğü olurdu ama bu denli çok yaraya sahip olduklarına emin değildi. Niko bıçak kullandığı için en fazla yaraya o sahipti. İnsanlara sataşmayı sevdiği için ergenliğinde çok zor geçmişti.

Jessica parmak uçlarını adamın yaralarının üzerinde gezdirdi. Pedro kızın dokunuşuyla bu denli sarsılabileceğini önceden hesaplayamamış bir kuyuya düşmüş gibi tutunacak bir dal aradı. Usulca oturduğu yatağa kızında dizlerinin üzerine çömelmesiyle daha fazla yakınlaşmışlardı. Jes adamın yaralarını iyileştirmeyi diler gibi usul usul gezindirdi. Önce belinde ki izlere ardından irili ufaklı jilet yaralarına, bıçak ve kurşun izleri yerlerine almış sanki ilk anda çektiği acı tekrar teninde canlanmıştı. Oluksuz kanı tekrar akıyor, heyecandan tekrar dili kurumuştu.

Kızın parmakları göğüs kafesinde ki en derin yaranın üzerinde durmuştu. 20 yıl olmuştu.

"O en eskisi" dedi Pedro sakin bir ses tonuyla. Hissettiği acı hala tazeydi. Üç gün yattığı soğuk beton da açılan yarası iltihaplanıp ateşlenmişti. 40 derece ateşte yanarken onu bulan bir çocuk mahkum gardiyanları çağırmıştı.

"Üç gün yattım o soğuk betonda" dedi ağır ağır. Jessica adamın gözlerinde canlanan öfkeye daldı bir süre.

"Kimse gelmedi, yemek yemedim, acıdan dudaklarımı ısırıp kendimi daha çok öldürebilmek için yarayı açmaya çalıştım. 11 yaşındaydım.."

Jessica dayanamamıştı, o küçük koyu kahve karmaşık saçlı çocuğu görmüştü gözlerinde. İri koyu kahve gözleriyle yerde yatan küçük Pedro'yu, ölmek için yalvaran acısını açan çocuğu. Onu kucaklamak istedi, öpmek acısını dindirmek. Her şeyin geçeceğini söylemek yaralarını sarmak istedi.

Gözlerinde biriken yaşlar usul usul yere damlamıştı. Adam kızın içli inlemesini hissetmiş gibi gözlerini ona çevirdi. Dizlerinin üzerinde ağlayan ve ona yaslanan kızın yüzüne ellerini geçirdi. Alnını alnına dayayıp gözlerini kenetledi.

"Ağlama güzelim, geçti her şey.."

"Ama çok canın yanmış.." dedi kız içli içli.

"Bu yaralar beni oluşturuyor Jessica, o yaralar benim bende o yaralar."

"Pedro?" Jessica sadece iki santim uzaklığında ki adamın adını söylerken zorlanmıştı.

"Aileni bulalım." Dedi bir anda.

"Bu konuyu konuştuk" dedi adam sertçe. Jessica parmak uçlarından kayıp giden adama bir süre uzaktan seyretti.

"Ama belki de çok pişmanlardır-"

"Yeter!" diye çıkıştı. Ses tonu git gide büyümüştü. Jessica üzerinde ki dantel desenli sutyenini ayağa kalktığında aynadan inceleyip somurttu. Hilal'in ve Kate'nin iç çamaşırlarına dokunmasına izin vermemeliydi.

Pedro'nun git gide büyüyen sessizliği bir anda yıkımla bozmaması için usulca yanına yaklaşıp yatağa uzandı. Yatak her ne kadar çift kişilik olsa da Pedro'nun 1,5 porsiyonluk bedeni yüzünden yarım porsiyona sığışmaya çalıştı.

"Gel" dedi Pedro kızı göğüs kafesinin hemen üzerine yatırdı. Beyaz teni yanık esmer tenin üzerine ince soğuk bir çarşaf gibi örtülmüştü.

***

"Hiçbir şey yapmayacak mıyız?" Sarı saçlı çocuğun sorusuna büyük abisi büyük bir şekilde itirazlar etse de beyaz uzun sabahlıklı kadın karşı çıkmıştı.

"Bu onun hayatı"

"HERA" diye haykırdı Dimitri.

"Kızımız büyüyor aşkım, Pedro'nun ona zarar vereceğini düşünmedim zaten.."

Dimitri öfkeyle saçlarını çekiştirip sakinliğini koruyan eşine döndü.

"Jessica daha çok küçük o adam kızımıza zarar verebilir!"

"Verseydi daha öncesinde verirdi, belki de ona zarar veren bizizdir. Jessica'nın daha rahat nefes alması gerekiyor"

"Ewan adamları uyandır!" dedi Chis. Hilal adamın eteklerinden tuttuğu gibi onu engelledi. Kucağında ki küçük kızları uyku mağduru uyukluyordu. Evde ki herkesi ayaklandıran Chistian'ın Jessica'yı evde ararken haykırışları olmuştu.

"Hera'yı duydun Chistian, bir şey yapamayacaksınız!"

"HİLAL!"

"Bağırma Nil korkuyor, annem haklı Pedro ona zarar verseydi en başından verirdi"

"Tanrı aşkına Kate o ayakkabıları ne zaman giydin deli kadın?" Alex'n dağılmış saçları önüne düşüyordu. Karısının heyecandan giydiği 15 santimlik ayakkabıları yeni fark etmişti.

"Ay aşkım Chis deli gibi bağırınca ben deprem falan oldu sandım şimdi ondan hazırlıklı çıktım, güzel mi?"

Alex sinirden gülmemek için eliyle ağzını kapattı. Kriz anında bile ayakkabısını düşünen karısına bir şey diyemedi.

"Pembe çok güzel" diye ona katılan Cindy Kate'nin parlak taşlı ayakkabılarına hayran hayran bakıyordu. Belli ki Kate pembe geceliğine uyumlu ayakkabı giymişti. Hilal son anda sabahlığını giydiği için kendisini şanslı ilan ederken Kate olan üstü olağanüstü hal toplantısına kombinasyon bile yapmıştı. Dudağında ki şey ruj muydu? YOK ARTIK! Diye bağırmak istedi Hilal. Bu yetenek falan değil başka bir şeydi.

"Ay şeker bak nasıl bayıldı" diye sevinç çığlığı attı Kate.

"Onun kredi taksitinde görüşmek üzere Kızıl!" diye somurttu Alex.

"Bu seferkini peşin aldım aşkım" dedi Kate kızıl saçlarından birkaç tutamla oynayarak.

"Hangi parayla!" diye döndü kadına. Kate bir sır verir gibi sinsice gözlerini kıstı.

"Senin Niko'dan kazandığın bahis parasıyla olabilir.."

"Kızıl-"

"Kavganızı sonraya saklayın!" dedi Hector. Kate ve Alex aniden susmuş dikkatleri tekrar en önemli konuya çevirişti.

"Hera" dedi Hector, yaşlı kurdun konuşmasıyla herkesin yüzünü ona doğru çevrilmişti.

"Nasıl emin olabilirsin Jessica'ya bir şey yapamayacağından?" adamın sesi sorgular gibiydi. Hera usulca oturduğu tek kişilik koltuktan yaşlı adama doğru baktı.

"Emin değilim baba ama ben o adamı gördüm. Belli Jessica'ya karşı romantik duygular içerisinde."

"Romantik mi! Sen neler söylüyorsun Hera! Jessica o adamla bir saniye bile baş başa kalamaz!"

Hera usulca gülümsedi.

"Aynı lafları babamda senin için bana demişti, hatırlıyor musun Dimitri. Hilal sizde bir şey vardı hani birkaç kere de söylemiştin, sütle ilgili-"

"Sende sütten çıkmış ak kaşık değilsin" Hera onu tamamlayan kadını tebrik edip eşine doğru döndü.

"Neler saçmalıyorsun Hera!" diye haykırdı Dimitri.

"Dimitri Pedro sakin bir kişi değil, arkasında da bizim kadar adam var ve pek de temiz para kazanmıyor-"

"Adam uyuşturucu ticaretçisi!" diye onu uyaran eşine bakmadan önüne döndü.

"Sende silah kaçakçısısın."

"Anne dedem silah mı kaçıyor" dedi Nil şaşkınlıkla. Hilal endişeyle kızının kulaklarını tıkadı.

"Annecim yok öyle bir şey!"

Hera işlerin çığırından çıktığını görebiliyordu. Önüne düşen sarı saçlarını eli yardımıyla arkasına doğru iteleyip başını usulca koltuğunun arkasına doğru dayadı.

"Dimitri?" dedi kadın yorgun bir şekilde. Dimitri kadının ağlamaktan kızarmış gözlere bir süre baktı.

"Kızımız büyüyor"

"Yanımızda büyüyebilir!" dedi adam huysuzca.

"Demek ki o da annesi gibi tehlikeli adam seviyor.." Hera'nın yüzünde ki tebessüm Dimitri'yi daha fazla çılgına çevirmişti.

Evin büyük salonunda toplanan Atos'lardan ses çıkmıyordu. Ewan uzun bacaklarını kırıp uzun koltukta kendisini attı.

"Sonuç olarak ne yapıyoruz?" Ewan'ın sorusuna cevap vermek için dönen adamı engelli Hera.

"Hiçbir şey yapamayacağız"

***

İkinci aktarmayı gerçekleştirdikleri havaalanında sadece biraz atıştırmalık bir şeyler yemişlerdi. Daha doğrusu Jes yemiş Pedro sert filtre kahvesini içmişti. Açlığa olan dayanaklığı ilginç derece yüksekti. Onunla baş başa yemek yediğini hatırlamıyordu hatırlasa bile belki birkaç lokma dehası da yoktu. Jes elinde ki tosttan bir ısırık alıp merakına yenik düştü. Tanımadığı bir yabancıyla uzun süreli yolculuk hem heyecan verici hem de tuhaftı.

"Acıkmıyor musun?"

Bu onunla yemek konusunda konuşmalarının ikinci raundu gibiydi. Pedro kızın ilgisinin git gide farkındaydı. Ona güveniyor, onun için endişeleniyordu. Eski Jessica'yı tekrar görebiliyordu.

"Aç değilim" dedi sakince. Jessica adamın az konuşmasına anlam veremiyordu. Büyük abisi Hilal ile olan ilişkisinin öncesinde Pedro gibiydi. Hilal sürekli konuşan, endişelenen rengarenk bir kişiliği abisini de etkilemişti.

"Hastalanırsın" dedi kız sakince. Söylediğine kedisi bile gülebilirdi, bunu Hilal Cindy yemek yemediğinde söylerdi.

"Ben hastalanmam" dedi Pedro aynı tavırla.

"Ama neden?" diye ısrar etti kız.

"Açlığa alışkınım sanırım" dedi kızın merakını gidermek için. Jes bir süre düşünüp duraksadı.

"Nasıl yani?"

"Güzel bir çocukluk geçirmediğimi biliyorsun, sokakta yemek zor bulunurdu-" duraksadı adam sanki eskiye dönmüş gibi yutkunurken boğazına takılı kalan kelimeleri yuttu. Jessica adamı uzun uzun seyrediyordu.

"Çöplerde de az.."

Jes sarsıcı gerçekle tekrar çarpmış gibi sarsıldı. Kısa sürede Pedro'nun geçmişi hakkında birçok bilgiye ulaşmış ona daha da yakınlaşmıştı.

"Senin yaranların bedeninde değil" dedi kız bir süre sonra.

Pedro kıza doğru çevirdi yüzünü, uçağın anonsu yapılıyordu o anda. Çevresinde ki hareketlenme ve telaş vardı.

"Senin yaraların ruhunda." 

❤❤❤

Ay ben dönüş yaptım da şu yazı işlerini bir ayarlamaya falan çalışayım derken zorlandım sanki :) Çok şükür aranızdayım canlar ve güzel mesajlarınız için çook teşekkür ederim, lütfen vote ve yorumlarınızı çekinmeden yollayın hikaye ilerliyor inşallah biraz biraz toparlanacak bu bölümden sonra işler daha da heyecanlanacak demedi demeyin :)

Pedro sizce gerçek ailesini bulmak için Jessica'yı dinler mi? (CEVAPLARINIZI BÜYÜK BİR MERAK İÇERİSİNDE BEKLİYORUM)

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

1.3M 78.6K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
5.4K 649 11
"Ve sen gittin, ve dağ çöktü" İlk yayım 11 A r a l ı k 2021 Bitiş 14 A r a l ı k 2021 Sağ ayağınla, bu dünyayı ürkütmeden içeri gir. Zehra uyuyor, İh...
792K 42.7K 90
Ayrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu...
2.4M 120K 64
"Bırak artık!" diye bağırdım. Canım burnumdaydı, korkudan gözlerimi kocaman açmıştım. O derin yeşil gözleri beni her saniye daha da öldürüyordu, nefe...