GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#

By busraa_0001

70.4K 17K 3.4K

An gelir öyle bir hâl içerisinde bulursun ki kendini doluya koyarsın almaz boşa koyarsın dolmaz... Arafi yaşa... More

1.BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9. BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12. BÖLÜM
13.BÖLÜM
14. BÖLÜM
15.BÖLÜM
16. BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BöLÜM
49.BÖLÜM
Teşekkür💞

2.BÖLÜM

4.8K 916 413
By busraa_0001


Insan her şeye alışıyor da cayır cayır harlı bir ateşin içinde yaşamaya alışır mi? Kökleri sökülmüşken, çiçek açmaya da alışır mı bir ağaç? Sahi, insan hiç sevdiğini unutmaya çalışır mı?
H.A.ÖZTEKİN

Hazan'dan...

Kendimi gecenin kollarına bırakmış zihnimi de düşüncelere emanet etmiştim.

Yusuf neden hayatında böyle biri olduğunu daha önce söylememişti diye önce kızıyorum sonra da değersiz gordugundendir diyip susuyorum.

Nasıl davranacağımı bilemez bir hâl içerisindeyken kitaplığın üzerinde kırmızı kadife kılıf içerisinde duran Kur-an' ı Kerim çarptı gözüme.

Sahipsiz ve çaresiz olmadığım gerçeği yıldırım gibi düştü zihnime tekrar.
Bu benim sınavım olabilirdi. Rabbim beni sevdiği icin bana bu zor kararı bırakmış olabilirdi ve eğer Rabbim beni sevdiği için bu sınava tabi tutuyorsa ben gurur duyardım kendimle.

Özenle olduğu yerden alıp rastgele bir sayfa açıp gözlerim kendiliğinden kapanıncaya kadar okumaya okudukça da ağlamaya başladım.
Her sayfasında daha da içten geliyordu gözyaşlarım. Yüreğimin taa orta yerinden akıyorlardı mis kokulu kuranın suhuflarina.
Her sayfasında daha da anlıyordum asla yalniz olmayacağımi. Her kapanan kapı ardindan açılacak bir kapı olduğunu idrak ediyordum her bir sayfasinda. Her satirinda kendimi kaybedip tekrar buluyordum arinmis bir şekilde. Her satırı bir başka göz kırpıyor her ayeti bir başka selam veriyordu kızarmış gözlerime.

Zihnim berraklaşmış tekrar düşünme yetisini kazanmış gibi hissediyordum kendimi. Kalbimi bir yerlerde düşürmüş olmaliydim. Çünkü fazlasıyla hissizlesmistim bu süre içinde ve benim tek yapabildiğim ağlamaktı. Duygudan koparılmış bir şekilde aglamak. Hislerimden soyutlasmis bir sekilde, kalbimi kaybetmiş bir şekilde ağlıyordum sadece ben. İsyanım için degildi bu gözyaşları tekrar hissettiğimin kanitiydi. Bir yandan gözlerimden akan yaşlar bir yandan da gözlerime kaçan ayet tozları ile daha fazla okuyamayacağımı anladığımda kapatıp tekrar ozenle eski yerine koydum işlemeli Kur-an'i Kerimi.

Camdan dışarı baktığımda sabahın ilk ışıklarının şehri etkisi altına almak üzere olduğunu idrak ettim. Yorgunlugum avaz avaz bağırmaya başladığında kendimi uykunun sakin kollarına teslim ettim.

~~~~~

Yusuf'tan...

Gündüz geceye bir örtü çekerek hakim olurken göğe aklıma yine Hazan gelmişti. Sadece 3 saatlik bir uyku uyumuş öyle toparlayabilmiştim kendimi, tabi buna toparlanmak denirse. Bir gecede yıkılmış, mahvolmuştum. Onsuz yaşayamam diyemem haddime degil lakin onsuz ben eksik kalırdım. Hep bir parçasını arardi her bir uvzum.

Camın önüne geçip perdeyi açtım ve güzel mahallemi seyre daldım.
Panjurlu camlar önüne konmuş renk renk çiçekler...
Kahvaltı bile yapmadan dışarı fırlayan çocuklar...
Işe yetişmeye çalışan anne babalar...
Sahiplerine yaranmaya çalışan çeşit çeşit hayvanlar...
Mahallemi seviyordum, çünkü mutevaziydi. Çünkü sakindi. Çünkü bir o kadar da neşeli ve renkliydi...

Bu sabah belkide gozlerimi sevdiğim kadınla açacaktım dünyaya. Masum gülümsemesiyle günaydın diyecek, güneşin renk kattığı yüzüyle selamlayacakti beni. Ama olmamıştı. Beni yalnız bırakıp gitmişti.

Derler ya hani kul plan yapar kader gülermiş. Gerçekten çok doğru. Biz plan yaptık, kader güldü. Hem de acımasızca... Hem de delicesine...

Içeri giren Su herkesin aşağıda olup beni beklediğini söyleyince toparlanmam gerektiği gerçeğini hatırladım. Yılmayacak, yikilmayacaktim... Bana döneceğini biliyordum çünkü ve bana döneceği zaman ben ayakta olmalıydım.

Kapıdan çıkacağım esnada telefonuma gelen mesaj sesiyle durdum. Tanıdık bir numara değildi, mesajı açtım ve okumaya başladım.
Gözlerim ilk Hazan kelimesine takılınca kalbimde bir koseye saklanmis olan o kelebekler kanat çırpmaya başladı içimde. Tek bir isimle...

Yusuf ben Hazan. Konuşmamız gerek.
Her zaman ki yerimize gelir misin?

Gelen mesajla kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. En azından iyiydi ve bi açıklaması vardı. Tum dünyayı önüme serseler bu kadar sevinmezdim herhalde.

Çünkü ben sevdiğim kadını tüm dünyadan daha çok seviyorum.

Olabildiğince hızlı hazırlanıp 10 dk içerisinde İstanbul trafiğine aldırmadan her zaman ki yerimiz olan deniz kenarına gittim. Henüz gelmemişti. Hemen uygun bir yere park edip boş bir yere oturdum ve beklemeye başladım Hazan'ı, sevdiğim kadını.

Kaybolan oyuncağını bulan bir çocuk kadar mutluydum.
Umut doluydum henüz ortada bir şey yoktu ama ben umutluydum.

Uzaktan beliren gökyüzü misali bir çift mavi gözü gördükten sonra adeta kendimden geçtim.
Ne kadar özlediğimi daha şimdi farkına varmıştım.
Bakışlarını, duruşunu, gülüşünü...
Oysa daha dün yanımdaydı.

Neden bize bunu yapmıştı artık öğrenecektim. Merakımı giderip doya doya sarılacaktım helalim olan o yüreği gibi güzel olan kadına.

Bakışları yaklaştıkça karnımdaki kelebekler harekete geçtiler bir anda.
Bana doğru gelişini beklemeye başladım omzumda ki umutlarimla.

O yaklaştı, bakışları yaklaştı, gözleri gözlerimi buldu.
Dayanamadık.
Vuslatı yaşadık.
Geldi, geldi ve tam önümde durdu.
Şimdi ne yapmam gerekiyordu.
Sonuçta helalimdi, sarılmakta bir sakınca yoktu.
Gözlerini gözlerime hapsettim.
Siyahlarım mavilerinde hayat buldu tekrar.
Sıkıca sarildim yeryüzünde ki gökyüzüme.
Hiç bırakmayacakmış gibi içime koydum onu, göğüs kafesimi delip içime işledi. Bir daha ölüm hariç bırakmak istemiyordum.

"Geldin" diyebildim zor çıkan sesimle.

"Geldim tabi. Sensiz yapamam ben. Yaşayamam. Affet beni. Lütfen affet"dedi sesinden pişmanlık okunuyordu adeta.

Ağlıyordu, iyi de neden?

"Yapma. Akıtma o güzel gözlerinden yaşları."

"Yusuf affet beni"

"Meleğim saçmala. Ben sana hiç küsmedim ki. Şimdi anlat neler oldu?
Neden? Neden hayır dedin?"

Az önce oturduğum yere oturdu ve karşımızda bizi izleyen denize döndü. Konuşmadı. Sadece sustu. Belli ki kafasında söyleyeceklerini topluyordu. Bir şey söylemeyip yanına oturdum bende. Rahatsız etmek istemedim ve bana anlatacaklarını merakla beklemeye başladım.

"Biri geldi odama"

"Efendim" dedim ani bir refleksle. Gözleri aynı renge sahip olan o mavilikten ayrilmamisken konuşmaya başladı.

"İrem'miş adı."

"Irem mi? Ne istiyormuş? Daha doğrusu konumuzla ne ilgisi var?"

"Tanıyor musun onu?" dedi bana dönerek.

Evet tanıyordum fakat sevdiğim kadına hayır dedirtecek ne yapmış olabilir, hayallerine sırt çevirmesine sebep olacak ne demis olabilir?

"Okuldan tanıyorum. Ne dedi?"

"Ya Yusuf ya baban"

"Ne" diye bir tepki verdim aniden.
Ne demişti bu kız?
Hazan'i tehdit mi etmişti hiçbir sebep yokken ya da benim düşündüğüm basit sebepten mi?
Bu cok acımasızca olurdu?

Tekrar dikkat kesildim anlatacaklarına.

"Üniversite de seninle aynı sınıftaymış. Gözü hep sana kaymış. Her hareketini aklına kazımış. Seni benden daha iyi tanıdığını felan söyledi. Bugüne kadar elde etmek istediği herkesi elde etmiş ama senden çekinmiş. Onun duygularına karşılık vermeyeceğini biliyormuş bu yüzden de sana söylemek yerine içinde büyütmüş sevgisini. Mezun olduktan sonra unutabilecegini dusunerekten uzak durmuş senden. Ama. Ama senin evleneceğini öğrendiğinde yani yedirememiş kendisine, gururuna."

"Peki ne dedi? Ne zaman anlattı sana tum bunları?"

"Ben odada seni beklediğimde geldi."dedi masum bir kız çocuğu gibi karşımda oturan güzel karım.

"Başka ne dedi? Sırf o kız beni sevdiğinden hayır demiş olamazsın dimi?"

"Tabi ki sırf o yüzden değil Yusuf."

"Peki sana hayır dedirtecek kadar ağır ne demiş olabilir" diye bağırdım. Ayağa kalktım ve sakin olmaya çalıştım.

"Babanı gözünün önünde öldürürüm dedi"

Oda benim gibi sesini yükseltmiş meydan okurcasına bağırıyordu.

"Beni babamı öldürmekle tehdit etti. Ne yapsaydım evet mi deseydim."diye bağırdı omuzları bir gecede çöken sevdiğim. O doğru olanı yapmıştı belki düşünse bana söylemeyi akıl edebilirdi fakat can tatlıydı. O babasını hem anne hem baba yapmıştı kendisine. Babası her halükarda benden önce gelmeliydi onun gozunde. Babasini seçtiği icin ona darilacak kadar alçak değildim elbette.

"Tabi ki hayır. Sen yapman gereken en dogru şeyi yapmışsın. Özür dilerim ben bağırdigim için. Bir an nasıl tepki vereceğimi bilemedim. Sana bagirmak istemezdim"

Mahçup olmuştum ona karşı. Sesimi yukseltmemem gerekiyordu.

"Sorun değil. Sen ne yapacaksın şimdi."dedi melül melül bakarak. Belli etmese de korktuğu her halinden okunuyordu.

"Beni boşver. Gel ben seni eve birakayim." dedikten sonra arabaya bindik ve olabildiğince çabuk Hazan'ı eve bıraktım.

Tekrar arabaya bindim ve bu kezde Oğuz'u aradım.
Onunla da aynı sınıftaydık bu sebeple Irem'i o da tanıyordu.

"Alo abi. Bana soru sorma ve hemen okuldan İrem'in ev adresini at"
...

"Soru sorma dedim. Sonra anlatırım. Bekliyorum"

Daha arabayı çalıştırmadan Oğuz mesaj attı ve arabayı olduğu gibi adrese doğru sürdüm.

Nasıl bu kadar hızlı geldim bende anlamadim ama daha 20 dk olmadan kendimi kapıda buldum. Daha fazla zaman kaybetmeden de kapıyı çaldım. Kısa bir süre sonra kapı açılıp İrem beni gördüğünde küçük çaplı bir şaşırma ifadesi ile tepki verdikten sonra.

"S- Senin ne işin var burda"

"Selamunaleykum. Yine ben ve yeni bir bölüm. Inşallah begenirsiniz.
Seviliyorsunuz canlarım.😍🤗

Continue Reading

You'll Also Like

311K 8.9K 38
Mirhan ağa kaşlarını kaldırarak karısının saçını okşayarak kulak arkasına aldı. Karısının öpmekten şişen dudaklarına alayla sırıtıp burnunu çenesinin...
PSİKOLOG BEY By ylü.

General Fiction

3.7M 216K 71
❝Seninle birlikteyken kendimi çok güvende hissediyorum, sanki evimdeymiş gibi.❞ Kleptomani hastası olan Naz, bu duruma bir çare bulmak için arkadaşın...
238K 20.3K 40
Binbaşı Ömer KURT... Anne ve babası şehit olduktan sonra yetimhane de büyüyen Ömer, vatanım için son kanıma kadar savaşacağım diyerek asker olur. Kal...
111K 5.7K 34
Asi'nin Alaz'dan ayrı olduğu beş senelik zamanda kızını, babasına anlatma isteğiyle ortaya çıkmış karalamaları ve beş yılın sonunda yaşananlara dair