LAL

Av hikayelerindeyasar

27.4M 1.3M 1.3M

"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklar... Mer

1.BÖLÜM "KUVARS DEMİRHAN"
2.BÖLÜM ''İŞARET DİLİ''
4.BÖLÜM "AÇIK ÖĞRETİM"
5.BÖLÜM "ZAMAN"
6.BÖLÜM "AŞK"
7.BÖLÜM "ŞEFKAT"
8.BÖLÜM "TEDAVİ"
9.BÖLÜM "DUDAKLARI DUDAKLARIMDA"
10.BÖLÜM "DELİ"
11.BÖLÜM "İDDİA"
12.BÖLÜM "SADECE SEN."
13.BÖLÜM "YANGIN"
14.BÖLÜM "KAÇAK"
15.BÖLÜM "HASTA"
16.BÖLÜM "UTANÇ"
17.BÖLÜM "BENDEN GİTME"
18.BÖLÜM "ELİZA DEMİRHAN"
19.BÖLÜM "GECE"
20.BÖLÜM "MUTLULUK"
21.BÖLÜM "KAR"
22.BÖLÜM "TUTKU"
23.BÖLÜM "KUZEY IŞIKLARI"
24.BÖLÜM "GİTMEK"
25. BÖLÜM "SEVİLMEK"
26.BÖLÜM "MUCİZE"
27.BÖLÜM "DÖNÜM NOKTASI"
28.BÖLÜM "KAYBETMEK"
29.BÖLÜM "DEĞİŞİM."
30.BÖLÜM "BİRLEŞMEK"
31.BÖLÜM "DAVET"
32.BÖLÜM "ANILAR"
33.BÖLÜM "HAYALKIRIKLIĞI"
34.BÖLÜM "SENİ SEVİYORUM"
35.BÖLÜM "ÖZGÜRLÜK"
36.BÖLÜM "PRAG"
37.BÖLÜM "İLKLER"
38.BÖLÜM "KAZANÇ"
39.BÖLÜM "İNTİKAM"
40.BÖLÜM "BERABERLİK"
41.BÖLÜM "İHALE"
42.BÖLÜM "GİTMELER"
43.BÖLÜM "BENİ BIRAKMA"
44.BÖLÜM "CEMRE ERDEM"
45.BÖLÜM "MÜCADELE"
46.BÖLÜM "BİR KERE DAHA"
47.BÖLÜM "YENİDEN"
48.BÖLÜM "YİĞİT"
49.BÖLÜM "DÜŞMEK"
50. BÖLÜM "KAYBETMEK"
51.BÖLÜM "EVLİLİK"
52.BÖLÜM "HIDIRELLEZ"
53.BÖLÜM "LÂL"
54.BÖLÜM "SINAV"
55.BÖLÜM "KANATLAR"
56.BÖLÜM "AYAĞA KALKMAK"
57.BÖLÜM "İZLER"
58.BÖLÜM "REHA AKAY"
59.BÖLÜM "YENİ BAŞLANGIÇLAR"
60.BÖLÜM "EV"
61.BÖLÜM "YİRMİ DÖRT"
62.BÖLÜM "GERÇEKLER"
63. BÖLÜM "FIRTINA"
64.BÖLÜM "NUR"
65. BÖLÜM "KARŞILAŞMA"
66.BÖLÜM "KUVARS'IN CEMRESİ"
67.BÖLÜM "CEMRE'NİN KUVARS'I"
68.BÖLÜM "HER ŞEYE RAĞMEN"
69.BÖLÜM "AİLE"
70. BÖLÜM "SÖZ"
71.BÖLÜM "GİDENLER VE KALANLAR"
72.BÖLÜM "LAL MÜCADELELER"
73.BÖLÜM "KALP"
74. BÖLÜM "LAL SEVGİLİM"
LAL KİTAP OLDU!
75.BÖLÜM "AİLE OLMAK"
76.BÖLÜM "GERİ DÖNÜŞLER"
77.BÖLÜM "TEHLİKE"
78.BÖLÜM "ÇAĞAN VE ÖYKÜ"
79.BÖLÜM "ALP"
VEDA "KUVARS DEMİRHAN"

3.BÖLÜM "YEŞEREN UMUTLAR"

622K 25.9K 23.5K
Av hikayelerindeyasar

Instagram: hikayelerindeyasar

"Ben, sessizliğin en sessizine aitim." Franz Kafka

3.BÖLÜM "YEŞEREN UMUTLAR"

Umut edebilmek insanlığa verilmiş en büyük nimet. En zor gecenin karanlığında, en çıkılmaz yolun ortasında, her tökezlediğinde, devam etmek zorunda olduğunu bildiğinde ama tükendiğini hissettiğinde seni ayağa kaldıran, senin elinden tutan tek duygu. Kimilerimiz için yeni bir güne başlama sebebi, kimilerimiz için ise bizzat yaşama sebebimiz. İnsanı büyüten, iyileştiren, şifa veren, koruyan, yaralarını saran, o yaraların bıraktığı izleri silen, ayağa kaldıran, devam etmesini sağlayan büyülü bir nimet.

Umut şimdi benim içimde yeşeren yeni tanıştığım bir duyguydu. Saatlerdir yalnızca Kuvars Bey'in yaptığı telefon görüşmesini düşünüyordum, benim lâl olduğumu öğrendikten sonra işaret dilini öğrenmek istemiş olması içimi sıcacık yapıyordu. Buna pek tabii ki başka anlamlar yüklememe, başka açıklamalar bulmama, "Senin için olacak hâli yok," dememe rağmen, yine de aklıma geldikçe gülümsememe engel olamıyordum.

Kuvars Bey evden çıkmıştı ama valizi hâlâ odasındaydı, bundan mütevellit belki gelir diye bu akşam için yemek hazırlamış, arka bahçedeki yaprakları toplamış, görevim olmamasına rağmen her yeri iyice toparlayıp süpürmüştüm. Bütün işlerimi bitirdiğim için kendime Kuvars Bey'in kütüphanesinden ödünç aldığım bir tıp doktorunu anlatan romana başlamıştım. Mutfaktaki masada oturup bir yandan romanı okurken, bir yandan da gözüm bugün Kuvars Bey'in bana uzattığı deftere ve kaleme ilişiyordu, kalemin üzerine işlenmiş K.D. harflerine bakıp istemsizce umutla gülümseyip duruyordum.

Bir anda çalan kapıyla beraber olduğum yerde irkilirken, daldığım düşüncelerden sıyrıldım, hızla ayağa kalkıp kapıya giderken not defteri ve kalemi de istemsizce yanıma almıştım, sanırım defter artık her gittiğim yerde benimle olacaktı.

Kuvars Bey'in geldiğini düşünerek kapıyı açtığımda karşımda, kahverengi saçlı, yeşil gözlü, oldukça güzel bir kadın gördüm. Kuvars Bey'in olduğu kadar yoğun bir yeşil değildi ama, göz şekilleri ve bakışları birbirini andırıyordu. Daha kadın kendini tanıtmadan onun, Sevil Hanım'ın bahsettiği Kuvars Bey'in kız kardeşi olduğunu anladım.

"Merhaba," dedi kadın eve geçerken. "Ben Eliza Demirhan, sen yeni çalışan mısın?"

Bana uzattığı paltosunu alıp askıya asarken hızla başımı salladım. "Çok ilginç," dedi salona geçerken. "Abim sürekli yurtdışında olduğu için, eve düzenli bir çalışan alınmasını istemiyor diye biliyordum. Acaba neden fikrini değiştirdi?"

Ben de şaşkın şaşkın kendisine bakarken Eliza Hanım gülümsedi. "Olsun iyi olmuş yine, her zaman çalıştığımız temizlik şirketi mi gönderdi seni?"

Olumsuz anlamda başımı salladım. Eliza Hanım'ın şaşkınlığı bir kat daha artarken "Gerçekten ilginç," dedi. Şaşkınlığını bastırmayı başararak gülümseyerek bana döndü. "Senin ismin ne?"

Elimdeki deftere kayarken bakışlarım ilk sayfasını açtım ve bugün yazdığım "Ben Cemre" yazısının altına, konuşamadığımı not düştüm. Defteri Eliza Hanım'a uzatırken kendisi şaşkındı.

"Duyabiliyor musun?" dedi yazıyı okuduğu gibi bana bakarken. Başımı hüzünle salladım.

"Anlıyorum," dedi Eliza Hanım. Hüzünlü bakışları anlayışla gölgelendi, gözlerinde bana karşı acıma duygusu belirirken, bu davranışlara sürekli maruz kaldığım, sürekli insanlar bana acıyarak baktığı için şaşırmadım.

"Sizin için ne yapabilirim?" Defterin bir diğer sayfasını açıp yazdığım soruyu okuyabilmesi için yeniden ona doğrulttum defteri.

Eliza Hanım gülümsedi. "Abim evde değil mi?"

Olumsuz anlamda başımı salladım. "Boşuna geldim o zaman," dedi. Ardından açıklamak ister gibi konuştu. "Burada yaşamıyorum, bu ev bana yalnızca anne ve babamın ölümünü hatırlatıyor." Yutkunmakta güçlük çekti. "Babam vefat edeli de henüz çok az zaman oldu. Abimle konuşmam gerekenler vardı."

Karşımdaki kadının hüzünlü gözlerine bakarken, benim de içim yandı. Gözlerindeki acı oldukça gerçekti, ayakta dimdik durmasına rağmen, sanki dokunsam yıkılacakmış gibi hassastı aynı zamanda.

"Başınız sağ olsun Eliza Hanım," yazdım deftere hızla. Yazıyı okuduktan sonra gülümseyip başını salladı.

"Eliza," dedi. "Sadece Eliza diyebilirsin."

Şaşkınlıkla karşımdaki kadına baktım. Abisi de kendisi de tanıdığım en alçakgönüllü insanlardı sanırım.

"Hadi," dedi Eliza Hanım- yani Eliza, sadece Eliza. "Abim yoksa, bari biz karşılıklı iki kahve içelim."

Karşılıklı mı? Yine şaşkınlıkla olduğum yerde kalakalırken Eliza hüzünlü bakışlarla salonu inceledikten sonra mutfağa geçti. Arkasından ilerledim. Heyecanla titreyen ellerle, iki Türk kahvesi yapmak için makinaya su koyarken Eliza az önce benim kalktığım masaya oturdu.

"Kitap mı okuyordun?" dedi benim az önce bıraktığım romanı alıp incelerken. "Sağlıkla mı alakalı? Hiç sevmem." O kitabı bırakırken gülümsedim.

"Şekersiz olsun benimki," dedi yine Eliza. İki şekersiz kahveyi hazırlayıp masaya götürürken hâlâ evin sahibiyle kahve içeceğim için şaşkındım.

Kahve tepsisini kenara bırakırken yeniden avuçlarıma defteri aldım. "Roman güzel mi bari?" diye sordu Eliza, yeşil gözlerindeki samimi ifadeyle.

Başımı salladım. Çocukluk hayalim tıp okumaktı ama hayat şartları beni bu hayalimden alıkoymuştu. Amcam ve yengem liseyi okumama izin vermemişti. Tıp mezunu olmak şöyle dursun daha lise mezunu bile değildim.

"Sağlık merakı nereden geliyor?" diye sordu Eliza yine gülümseyerek.

O bakışlar altında kendimi ilk defa bir arkadaşımla sohbet ediyormuşum gibi hissederken, beni küçümser mi diye düşünmeden deftere "Çocukken en büyük hayalim doktor olmaktı, o yüzden içimde ukte kaldı," yazdım.

"Ne mezunusun?" diye sordu Eliza.

Deftere yazıp yine uzattım. "Ben en son ilköğretimi bitirdim, lise okuyamadım, çalışmam gerekti."

Eliza anlayışla bana baktı. Kınamadı, eleştirmedi. "Peki eğitimine devam etmeyi düşünüyor musun?"

Hüzünle ona baktım, amcam ve yengemler bunu duysa kemiklerimi kırardı büyük ihtimalle, onlara para yetiştirmem gerekiyordu. Olumsuz anlamda başımı salladım. "Çalışmam lazım."

"Birçok insan çalışırken de eğitimini sürdürebiliyor. Açık öğretim lisesine yazılmayı düşündün mü hiç? Yanlış hatırlamıyorsam, sadece sınavlara girmen yetiyor, ek olarak örgün eğitimde olduğu gibi dört yıl gitmene gerek yok, kredi sistemi sayesinde iki- iki buçuk yıl gibi bir sürede mezun olabiliyorsun. Sonra da üniversite sınavına girersin."

Hüzünle kendisine baktım. Açık öğretime ödeyeceğim az miktardaki para bile sorun olabilirdi amcam ve yengemler için. Hem burada da haftalık sadece bir izin günüm vardı, sınavlara gitmek için izin alamayacağım da malumdu. Üzerine liseyi bir şekilde bitirsem bile bu şekilde nasıl okuyacaktım, konuşamıyordum bile. Üniversite okumama amcamlar asla izin vermezdi.

Omuzlarım çökerken Eliza bana baktı. "Ne oldu? İstemez misin?"

Umutsuzca kendisine baktım. "Çok isterdim ama-" Daha ben yazmaya devam ederken Eliza uzandı ve elimi tuttu.

"Çok istiyorsan 'ama' sözcüğünden sonrasının bir önemi yok, ben abimle konuşurum, kaydını hemen yaparız, izinleri de dert etme sen." Gülümsedi. "Çok çalışman gerekecek ama hayatta bir insanın isteyip yapamayacağı hiçbir şey yok." Tekrar gülümsedi.

Şaşkın şaşkın karşımdaki kadına bakarken minnetle gözlerimin dolmasını engelleyemedim, ayıp olmayacağını bilsem birkaç dakika içerisinde hayatıma girip hayatımı tümden değiştiren bu kadına sarılırdım.

"Çok teşekkür ederim," yazdım dolu dolu gözlerle. Eliza kahvesini bitirip ayağa kalkarken "Ne demek," dedi. "Benim pek kalabalık bir çevrem yoktur, artık buraya uğradığımda seninle sık sık sohbet ederiz. Ben artık gideyim."

Eliza'yı gülümseyerek uğurlarken hâlâ yaşananlara inanmıyordum, bu ev sanırım başıma gelen en büyük mucizeydi.

Mutlulukla mutfağa geçip yaşananlara inanamazken, kenara bırakılmış kahve fincanlarını bulaşık makinasına yerleştirip bugün Kuvars Bey'in bana vermiş olduğu defter ve kalemi alarak mutfak kapısından dışarı çıktım ve bahçedeki masalardan birine oturdum. Soğuk tenime işlerken mutlulukla defteri göğsüme bastırdım.

Teşekkür ederim Allah'ım. Çok teşekkür ederim. İlk defa bana, bir o kadar uzak insanlar, benim için çaba harcıyorlar. Çok teşekkür ederim. Artık evlendirilmek zorunda değilim, artık temizliği iyi yapamadığım için tekme yemek zorunda da değilim... Ben de okuyacağım, ben de herkes gibi, sanki normal bir insanmışım gibi değer görerek yaşayacağım... Teşekkür ederim.

Minnetle başımı gökyüzüne çevirip gülümseyerek defteri göğsüme yasladım. Soğuk hücrelerime işlerken her şeye rağmen çok mutluydum.

"Soğuk değil mi?" Arkamdan duyduğum sesle irkilirken hızla göğsümdeki defteri çektim ve telaşla hemen ayağa kalkıp arkamdaki adama döndüm. Ne ara gelmişti? Hiç duymamıştım.

Üzerinde bugün evden giyerken giymiş olduğu siyah takım elbisesi vardı, kravatını çıkartmıştı, gömleğinin ilk iki düğmesi açıktı, dağınık saçları alnına dökülüyordu. Dolunay ışığının altında onu görebildiğim kadarıyla bu manzara nefesimi keserken ona baktım.

Kaşlarını çatarak bana doğru ilerledi. "Üzerine de hiçbir şey almamışsın."

Ben şaşkın şaşkın ona bakarken, üzerindeki ceketi çıkardı ve bana doğru ilerledi, ceket omuzlarımın hemen üzerine konarken şaşkınlıktan açık kalan ağzımla ona baktım.

İtiraz edecektim ki, bakışlarının katılığı altında edemedim. Ceket düşmesin diye tutarken, onun da ceketi tutan parmakları benim hayatım boyunca hep soğuk olan ellerime çarptı.

Ellerimin soğukluğunu fark edince alnındaki kavis daha da belirginleşti. "Ellerin buz gibi?" Onun tok sesinde sanki endişe duygusunu hisseder gibi olurken ne diyeceğimi bilemedim.

Masadaki deftere uzandım hemen, kendimi açıklamak ister gibi. Hızla yazdım. "Havadan değil, benim ellerim hep soğuktur, hep üşür."

Kuvars Bey yüzündeki ifadeyi bozmadan sordu. "Neden?"

"Bilmem," diye yazdım deftere. "Benim ellerim kendimi bildim bileli böyledir, sopsoğuktur."

Soğuk kendimi bildiğimden beri benim bir parçamdır demek istedim ama sadece içimden söylemekle yetindim. Defteri ve kalemi masaya bırakırken Kuvars Bey'in çatık kaşları mümkünmüş gibi daha da derinleşti.

Bir anda, onun sıcak ve iri avuçları benim küçük ellerime uzandı ve sıkıca ellerimi kavradı. Ben şaşkınlıkla onun gözlerine bakarken Kuvars Bey tuttuğu ellerimi kendine çekti, hiç bırakmadı.

Kalbim deli gibi çarparken "Ben tutarım ellerini," dedi aniden. "Üşümez hiç."

Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

2M 87.6K 23
Yetişkin okurlar için uygundur! Bir Mahalle Hikâyesi... Çok daha fazlası... ✨ "Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi b...
1.3M 99.1K 51
Her şey, sosyetenin ve iş dünyasının gözdesi Affan Saltan'ın kirli işler denildiği zaman ilk akla gelen çete lideri Ziko'ya işinin düşmesiyle başladı...
36.9K 2.1K 26
Yaşadığı bir olay yüzünden sesini kaybeden bir kız. Annesinin yeni evliliği yüzünden mecbur İtalyaya taşınır, italyada yeni arkadaş edinen kız, arkad...
1.1M 47.1K 43
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...