ACİZ

By ruhumikrop

6.1K 222 38

"Aslında bir yanım çok pişman" dedi sigarasının dumanı dudaklarının arasından sızarken. Hepimiz onu anlayabil... More

merhaba darçın
bindik bir alamete...
hala inanamıyorum...
Leyla başıma açtın türlü belayı
Rüya mı? Gerçek mi?
yabancı aydınlık
Merhaba yeni kimliğim
vefasız piç
Çince teşekkür = Türkçe işkence
Kabulleniş...
Yeni Hayat
büyük buluşma
kesik
yine yeni hayat
Varlık içinde yokluk.
dövme
Başa geç gelen akıl
Başa geç gelen akıl 2
Tercih
tercih 2
Anlaşma-ma
Dönüş
Takdim
Puzzle'dan Parçalar
Kriz
Kriz 2
Anlaşma
Metres
Leymi
Tadı Belirsiz Gerçekler
Okuyucularımdan rica :)
Dönüm Noktası +18
Dönüm noktası 2
Dönüm Noktası 3
Saltanat
Gelecek Bölümlerden
Saltanat2 +18
Kaan
Yıkılma1
Yıkılma 2
Yıkılma 'son devir'
gelecekten...

Sefa(let)

100 3 2
By ruhumikrop

Kenzhi'den

Günlerce Lamiayı aramiştık. Yok olmuştu resmen. Kai gitgide kötüleşiyordu. Yılların emeğini, aile onurumuzu hiç etmek üzereydi. Sonunda korktuğumuz başımıza gelmişti. Heyet onu çağırıyordu. Bir sekilde o işten sıyrılmalıydı. Toplantının sonucu torunlarimızin torunlarinı bile etkileyebilirdi. Ve kahretsin ki o benim kardeşimdi, ona zarar gelmemeliydi. Toplantı boyunca takındığı umursamaz tavır onu dar ağacına bir adım daha yaklaştırıyordu. Lamia salona ilk girdiğinde 'şimdi boku yedik!' dedim. İşler tamamen çığırından çıkabilrdi. Kai'nin durumu gözümü o kadar çok karartmiştı ki kızın metrelerce uzaklıktan 'ben buradayım' diyen yaralarinı farketmemiştim. 'Siktir! ' dedim içimden. Biz günlerce onu aramıştık; arkasından etmediğimiz küfür, yazmadığımız senaryo kalmamıştı. Hem de o bir piçin elinde işkence çekerken!  Ve bir de buraya gelip tüm suçu üstlenmişti. Vicdanım boğazıma yapışmış, nefes almama engel oluyordu. 'Kahrolası piç bu kizı ne hale sokmuş böyle!' diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.

Onun paçasını kurtarmak için elimden geleni yapmalıydım. Aptallık edip hayatına mal olacak bir hareket yapmıştı; heyetin karşısına çıkmıştı. Hem de abim için...

Metres kelimesinin bizdeki anlamını tabi ki bilmiyordu. Bilseydi, onun Kainin metresi olduğunu söylediğinde çok daha farklı tepki verirdi. Ortaya bir laf atmıştım ve içimden tanrıya yalvarıyordum 'lütfen tanrım iyi bir insan olamayacağimı ikimiz de biliyoruz. İkimizi de aldatmanın lüzumu yok. Belki dileğimi yerine getirirsen bir kademe daha iyileşmiş kötü adam olurum. Lütfen kahrolası kokuşmuş bunaklar onun metres olduğuna inansınlar.'

"O yüzden mi Genç Lider Kai ortalığı birbirine katmıştı?" dedi yaşlılardan biri.

"Evet efendim." dedim sesin benden çıktığına inanamayarak.

"Peki bize ne zaman bildirecektiniz?" dedi yaşlılardan bir diğeri. Gözlerimi birbirine aval aval bakan Lamia ve Kaiden ayırmadan konuştum.

"Aslında Lamia bu işi son toplatıdan sonra kabullendi. Kai size bir yemekle beraber bildirecekti fakat göçmen sorunlarının ve orduyla ilgili problemlerin hat safhada olduğu bir dönemde bu tarz bir seyin hoş karşılanmayacağını düşündü." bu senaryoyu beynimin neresinde saklı tuttuğumu bilmiyordum. Ama işe yaramıştı. Şimdi geriye kalan tanrıya verdigim sözü tutarak bir kademe daha iyileşmiş kötü adam gibi davranmaktı. Bir de ruhunda, bedeninden daha büyuk yaralar taşıdığına inandığim bu kızı iyileştirmek gerekiyordu. Ah bir de ona metresliği kabul ettirmem gerekiyordu. Artık emindim, tanrı benimle uğraşmayı seviyordu.

O gün oluşan o karmaşada Huanın ne zaman çıkip gittiğini kimse fark etmemişti.Günlerce onu aradık. Lamiayı o halde görmek onu geçmişine götürmüş olmalıydı. Onu ilk bulduğumuzda alkol komasına girmek üzereydi. Bizden tamamen uzaklaştı. Lamiayı görmeye hiç gitmedi. Sık sık ortadan kaybolup alkol komasına girene kadar içti. Ve bu uzunca süre böyle devam etti.

Heyet toplantısının ardından Lamiayı alıp Kainin evine döndük. Lamia hiç birimizin yüzüne bakmıyordu, konuşmuyordu, içmiyordu. Kai ona terapist tutmayı denedi ve bir gün Lamiayı onun boğazına yapışmış halde yakalayınca bunun çok da iyi bir fikir olmadığına kanaat getirdi.

Onu alıp eve ilk girdiğimizde Kanin onun önünde diz çöküp çaresizlikle salıverdiği hıçkırıklar ömrüm boyunca unutabileceğim cinsten değildi. Tamam itiraf ediyorum, o anda benim de gözümden bir kaç damla yaş dökülmüştü. Lamia gerçekten her anlamda perişan görünüyordu.  Ve buna biz sebep olmuştuk. Benim aptalca paranoyam sonucunda onu o partiye götürmüştük ve Chu piçi orada kafasına takmıştı onu.Lamiayı metreslik görevine ikna etmek oldukça zordu. Sonunda Kainin de kendisinin de öldürüleceğini duyduğunda yelkenleri suya indirmişti. Kainin Lamiaya olan zaafından haberdardım fakat Lamiadaki bu 'Kaiyi koruma içgüdüsü' onunda boş olmadığını düşünmeme neden olmaya başlamıştı.

Yeni bir dönem başlamıştı. Kai gecelerde fırtına gibi esiyor herkes ondan ve beyaz saçlı yabancı metresinden bahsediyordu. Kai insanlar üzerindeki hakimiyeti gün geçtikçe artıyor her girdiği mekanda şimdiden geleceğin Yaşlı Lideri olabilecek tek aday olduğu konuşuluyordu. Lamia beklenmedik performansıyla göz dolduruyordu. Bir kaç ay içerisinde kendini tamamen toparlamıştı. Insanların saygısını rahatlıkla kazanmıştı. Neredeyse Kainin adamlarını o yönetiyordu ve hatta Kainin akıl hocalığını yapıyordu. Ilk başlarda bu durum canımı sıksa da zamanla onun kıvrak zekasına yenik düşüp fikirlerini kabul etmenin en doğrusu olduğuna karar verdim ve bunun bolca meyvesini yedim.

Herkes onların muhteşem bir çift olduğunu düşünüyordu Katıldıkları mekanlarda Kai ile tutkulu bir şekilde öpüşüyordu fakat eve döndüklerinde Kaiye sokaktaki bir yabancıymış gibi davranıyordu. Ruhu hiç bir zaman iyileşmemişti. Eskisi gibi içten gülüşünü görebilmek için birşeyler feda edebileceğimi düşünmek aklımın ucundan bile geçmezdi fakat ona yaşattıklarımdan çok pişmandım ve bunu delice istiyordum.

"Nezaman normale döneceğini merak ediyorum yengecim." neşeli tutmaya çalışttığım ses tonumla konuşmuştum

"Kenzhi bir daha bana yenge dersen bağırsaklarını deşer ülkemde adına 'kokoreç' denilen yemekten yapar fakirlere dağıtırım." normal ses tonuyla konuşmuştu fakat kahkahama engel olamamıştım.

"Dalga geçmeyi kes. Huanı görmek istiyorum." dedi yine gayet normal birşey söylüyormuş gibi.

"Bak Lamia emin misin?" dedim tereddütle. Korkuyordum onlar yüzyüze geldiğinde yaşanacaklardan korkuyordum. Cevap vermedi. Gözleri o kadar net bakıyordu ki ağızdan çıkacak bir cevaba gerek kalmadı.

Lamia'dan

'Kai gerçekten de bu kadar üzülmüş müydü rol mü yapıyordu?' aylarca bunu düşündüm. Bu üç dangalak beni o partiye götürmeseydi daha açık konuşmak gerekirse beni milletin önüne yem olarak atmasaydı o lanet şeylerin hiç birini yaşamayacaktım. Her gece ağlıyordum. Chu piçinin lanet hayaleti bile beni rahat bırakmıyordu .Bazen o sapkın sahnelerden biri canlanıyordu gözümde bazen de kurşunun kafasından girişi ve onun yığılışının ardından yerin aniden kan gölüne dönüşü... her iki görüntüde de kendimi öğürmekten alamıyordum. Daha önce bana 'Hem ölmeyi hem de ölmemeyi istemek' deselerdi 'bunu söyleyenin o anda kafası güzelmiş' derdim. Ama tam anlamıyla o duyguyu yaşıyordum.

Kalkıp silkelenmeye karar verdim. Madem ki ölmemiştim güçlenip onlara patronun kim olduğunu göstermeliydim. Kendime çeki düzen verdim ve metreslik görevlerimi dış dünyaya karşı yerine getirmeye başladım.

Ilk defa bir davete katılacaktık ve ben o lanet olası, bomba düşesi ortama katılmayı istemiyordum. Kainin seçtiği beyaz ağırlıklı hafif göğüs dekoltesi bulunan dizüstü elbiseyi giymiştim ve omuzlarıma dökülen saçlarıma havalı bir şekil vermiştim hafif makyajım ve hafif topuklu ayakkabılarımla Kainin yanında gerçekten hoş görünüyordum. Kainin beni gördüğünde nefesinin titrediğine yemin edebilirdim. Mekana Kainin kolunda girmiştim ve ikimize olan ilgi büyüktü. Muhtemelen başıma gelenleri herkes biliyordu ve yüzümde yakalayacakları bir üzüntü parçasını görmek için bakışlarını üzerimde sabit tutuyorlardı. Onun metresi olduğuma inanmaları için onunla bir kaç kez öpüşmem gerektiğini o gece farketmiştim. Kai gece boyunca bana bıyık altından 'nasıl davranmam gerektiğini' anlatmıştı.

Metreslik zor zanaatti. Bir Liderin aynı zamanda bir karısı ve bir metresi olabildiğini öğrenmiştim. Kainin anlattığına göre, eş kesinlikle kendi ırklarından hatta soylu bir aileden olmalıydı. Metres isteğe göre bir yabancı ya da bir Çinli olabiliyordu. Lider genellikle toplantılara eşiyle katılırdı o esnada metres aynı mekanda hazırda bekletilirdi. Eş ortamdan sıkılırsa veya her hangi bir sebepten ortamı terkederse lidere rafakat etmesi için hazırda tutulan metres getirilirdi. Metres efendisine ömürlük bağlılık yemini ederdi. Hamile kalması kesinlikle yasaktı. Hamilelik durumunda çocuğu ile birlikte Lider tarafından öldürülürdü. Bu yüzden bir çok metres kısırlaşırılırdı. Metres her hangi bir şekilde kuralları çiğnerse tek cezası ölümdü. Bir Lider metresi sağ iken ikinci metresi alamazdı. O yüzden de faili meçhul metres cinayetleri meşhurdu.

Benim lugatımda metres demek köle demekti. Ama mücadele etmeden, gücümü göstermeden vazgeçmeyecektim. Gerekirse Kainin altına yatacaktım ve günü geldiğinde ben de onun canını acıtacaktım.

Kulağıma hafif hafif fısıldarken arada burnunu boyun girintime sürtüyordu. Kasılmıştım. Chu piçi o leş gülüşüyle zihnimde belirdi.

"Gevşe Lamia... Gerçek sevgili olduğumuzu görmeliler." sesi yalvarır gibi çıkıyordu. Etrafıma göz gezdirdim. Metres olduğunu anladığım bir kaç kadın striptiz klüplerindeki kadınları aratmayacak cinstendi. Efendilerine sürtünüyor, arada dudaklarını sömürüyorlardı. Kıyafetleri de bulundukları duruma oldukça uygundu. Onların halini görünce kaderime bir kez daha sövdüm. Bu kadar aşağılanmak için nasıl bir günah işlemiş olabilirdim?

 Yavaşca yüzümü ona döndüm. Her nefes alış verişi arzu kokuyordu. Gözlerimi kapatıp dudaklarına değridim dudaklarımı. Chunun hayaleti hala oradaydı. Titrek bir nefes çekti ve o hayalet uçup gitti. Birbirimizin tadına bakmıyorduk sadece dudaklarımız değiyordu.

"Lamia" dedi kısık ve oldukça boğuk bir sesle

"Bunu yapmak zorunda değilsin sen farklısın" diye devam etti.

Evet ben farklıydım. Onlar gibi giyinmemiştim tam bir hanımefendi gibiydim ve çok şükür ki Kai de bana bir beyefendi gibi davranıyordu.

Seslice yutkundu bu ikinci komutla dudaklarımı araladım ve dili usulca içime kaydı. Incitmekten korkuyormuş gibi hassastı. Nefes almak için geri çekildiğinde alnını alnıma dayadı. Mutluluğu her halinden belliydi.

  Yaşadığımız şeyin onu bana yaklaştırmasına izin vermedim eve döndüğümüzde mesafeyi korudum. Çünkü daha fazlasını yapabilecek gücüm yoktu. Bir gün buradan kurtulacaktım ve kendimi Kaiye asla teslim edemezdim.

Kainin güvenini biraz daha kazandıktan sonra Shingle dışarı çıkmak için izin istedim ve Shingin hazırladığı bir plan sayesinde Taoranla buluştum. Taroran benim görüşme isteğimi öğrenince hemen ikimize özel bir piknik organizasyonu yapmıştı. Uçsuz bucaksız yeşillik içinde sadece ikimiz vardık . Taoran adamlarına oldukça uzak bir yerde beklemelerini söylemişti. Bunun rahatlığıyla omzuna başımı yaslayıp bağıra bağıra ağladım. Çoğu kelimem Türkçeydi ama Taoran büyük bir sabırla dinledi ve isterikli hıçkırıklarımın geçmesini bekledi. Daha sonralarda bu buluşmaları sıklaştırmıştık. Taoranın varlığını bilmek beni rahatlatıyordu.

Kenzhi artık bana bir abi gibi davranmaya başlamıştı. Kainin metresi olmamın bu işle alakası olmalıydı. Kenzhi neredeyse hergün yanımdaydı. Huanın daha önce üstlenmiş olduğu görevi şimdi o üstlenmiş gibiydi. Dövüş eğitimlerimle yakından ilgileniyordu. Aylardır görmediğim Huanı deli gibi merak ediyordum ve hatta özlemiştim. Tabi bir de Edie vardı. Huan ve Edie...

 Taoranın anlattığı hikayedeki esas adamın o olduğundan emindim artık. Bir yüzleşme yaşamamız lazımdı. Ani bir kararla Kenzhiye Huanla görüşmek istediğimi söyledim. Beni vazgeçirmek için çabalaması olmayan sikimde bile olmadı.

Bir apartman dairesinin önünde durduk.

"7.kat 29.daire" dedi Kenzhi.

"yalnız gidiyorum." dedim. Itiraz edecekken gözlerimi kısıp dik dik baktım. Pes edip

"Burada bekliyorum" dedi.

Asansörü ed geçip ağır adımlarla merdivenleri çıktım. Içimde kaynayan şey 7 kat merdiven çıkmama reğmen dinmemişti. Kapının önünde durup bir kaç saniye bekledim. Aldığım derin nefesin ardından kapıyı çaldım. Bir süre bekledim içeriden herhangi bir tıkırtı gelmemişti. Tekrar çaldım ve hemen kapı açıldı. Irileşmiş gözleri 'inanmıyorum' diye haykırıyordu. Gözlerimi alayla tüm vücudunda gezdirdim. Saçları kirli ve dağınıktı. Gözleri şişmiş ve yanakları çökmüştü. Üzerinde sadece bir şort vardı. Ayakta zor duruyor gibiydi. Burnumu hafif dikleştirdikten sonra konuşmaya başladım

"Kenara çekil orospu çocuğu. Hesap kesmeye geldim."

Continue Reading

You'll Also Like

88.6K 4.5K 17
İnsanların çoğunluğunu gıcık eden şey ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına burunlarını soklarıydı. Avbanu'da bu durumdan gıcık alan insanlardan biri...
801K 34.1K 25
Abimin arkadaşı akımını abimin arkadaşına uyguladım. Yaparken aklımdan geçen tek şey sürekli okuduğum kitaplardaki gibi olacak değil ya; Ayrıca tek b...
2.3M 100K 70
Bu imkansızdı işte ... "" Sözlüyüm ben ."" Dedi Havin . Cesur'un ise Havin'in bu tavrı hoşuna gitmişti. Her ne kadar ondan uzakta yaşamış olsa da Hav...
HAWAR By Milyakettt

General Fiction

151K 9.7K 19
Bir çığlıktı Hawar... Bir haykırış, bir yürek yangını... Bir feryat. Bir direniş. ... Bir kadın olmak... ... Bir kadın, hiç çocuğu olmadığı için suçl...