ATEŞİN AŞKI | Töre Serisi II

By eilfky

3.3M 126K 13K

|TAMAMLANDI| Yıllar önce bir kurşun sıkılmış ve yankıları asırlarca sürmüştü. Şimdi yine bir kurşun sıkılmı... More

Karakterler
1. Agir Mirşah
2. Vurulma
Duyuru
3. Başlangıç
1K
4. Nikah
5. Rüya
6. Konak
7. Buraya Aitsin
8.Yalnızlık
9.Sabrın Sonu Ölüm
10.Bölümden kesit
10. İhanet
11.Düğün Yok.
12.Geldin!
14.Bölümden kesit
14. Kalbine Sözüm Geçecek
15.Masum
16. Bizi Yakıyor
17.Bölümden kesti
17. Silah
18.Geçmiş
19. Buraya Aidim
20.Yara
21.Mevlid
22.Kaybetmekten Korktuğumuzdan
23.Dilan
24.Kabulleniş
25.Bölümden kesit
25.Meclis
26.Senin Ailen Olurum!
27.Hastane
28.Bölümden kesit
28. Pismam
29.Bölümden Kesit
29.Yanlış Anlaşılma
30.Kollarımdaki Adam
31.Fatma Hanım
32.Evin Mirşah
33.Bizim İçin
34.Hanımağa I.Part
34.Hanımağa II.Part
35.Cenneti Koruyan İblis
36. Çavreş
37. Ferman
38. Kurşun
39.Bölümden kesit
39.Ölürsem Şayet
40.Canım yandı
41. Eve Dönüş
42.Merhem
43. Ev Ol
44.Onun İçin
45.Yaralar Yaralara Denk
46.Evleniyoruz
47.Bu Adam
48.Ferman ve Dilan
49. Agir?
50. Dostluk
51. Resim
52. Ferit
53. Agir'in Acısı
54. Müjde
55. İzin Ver
56. Final

13. Ağabey

50.4K 2.2K 91
By eilfky

13|Ağabey

Adımlarım yaşlı bir kadının kocasının mezarından dönmek istemediğini belli edercesine ağırdı. Karşımda gördüğüm kara harelerini bana dikmiş adam hayal gibiydi. Gelmesini gizli gizli bekleyen yanım mutluluk gözyaşlarını akıttığı gözleriyle beni izliyordu. Sesine sağır olduğum yanım, tüm umuduyla beklediği o ana kavuşmanın mutluluğunu bana bakarak kutluyordu.

Aramıza kısa mesafe bırakarak durduğum da elindeki bavulu yere bırakarak bıraktığım mesafeyi kendisi kapatarak kollarını bedenime sardı. Bunu bekleyen kollarımı kokusuna hasret kaldığım adama doladım. Yuva kokuyordu. Annem kokuyordu. Abim özlediğim ne varsa o kokuyordu. En çok huzur kokuyordu. Bu konağa geldiğimde kapının dışında kalan huzur kokuyordu.

"Gelmişsin ağabey gelmişsin." Hıçkırıklarım arasında mırıldanırken kelimeleri abimin duymasından çok kendimi inandırmak içi sarf ediyordum.

"Geldim! Evin'im geldim." Parmakları saçlarımda dolanırken o da beni gibi cümlesini sessizce sarf etmişti. Yüreğim bir kuşun kanat çarpışı gibi atarken hızla aramızda kısa bir mesafe bırakarak durdum.

"Nasıl geldin? Yani kapıdaki adamlar girmene nasıl izin verdi?" Telaşlı sesimle saçlarımda duran elini yanağıma yerleştirip okşadı.

"Unuttun mu biz Mervan'ız? Kim sana gelmeme engel olabilir ki?Gücü yeten dikilsin karşıma. Kardeşimi zaten bu konakta yeterince kimsesiz bıraktım. Seni çok merak ediyordum. Daha fazla duramadım." Dedikleriyle başımı sallayarak yere bıraktığı bavula baktım. Koyu gri bavul bana aitti.

"Anam gerekli olan eşyalarını birkaç parça kıyafetini yolladı." Bakışlarımı fark ederek açıklama yaptığında başımı sallayarak gülümsedim.

"Gel bir yere geçip oturalım." Dediğimle bavulu eline alarak benimle merdivenlere ilerlediğinde Dilan'ın hâlâ merdivenlerde durduğunu gördüm.

"Ağabey bu Dilan, Agir'in kız kardeşi Dilan bu da ağabeyim Ferman." dediklerime başını sallayan Dilan, ağabeyime hoşgeldin dedikten sonra mutfağa gitti.

"Ağabey önce haber vereyim yadelere." Ferman abim başını sallamakla yetinip ardımdan merdivenleri çıktı. Salona girdiğimde gülümseyerek ağabeyime döndüm. Ne kadar belli etmek istemezsede bu durumdan bu konakta olmaktan fazlasıyla rahatsızdı.

"Hoşgelmişsin Ferman ağa." Yade Halim düz tutuğu sesiyle konuştuğunda ağabeyim yanına giderek elini öptü. Bu topraklarda kim olursa olsun büyüğe saygıda kusur edilmezdi.

"Hoşbuldum." Abiminde yade Halim gibi düz ses tonuyla cevap verdi.

"Yade müsaadenle biz yukarı çıkalım." Yade Halim başını sallayarak beklediğim onayı verdiğin de gülümsedim. Abimle üst kattaki avluya geçtiğimiz de yanına oturdum.

"Bacım burda sana kötü davranıyorlar mı?" Abimin bir anda sorduğu soruyla düşündüm. Şuana kadar kimsenin kötü bir lafını duymamıştım. Agir dışında herkes bu olanların hiçbirinin sebebi olarak beni görmüyordu. Ama Agir bana her baktığında her zerreme kadar tüm çektiği acıların bedelini bana ödetmeye adamış gibi bakıyordu. Nasıl yaptığını bilmesemde o bakışları bedenimi buz kesecek kadar üşütmeye yetiyordu. O denli bir donuklukla bakıyorduki bana ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

"Yok ağabey herkes Allah'a şükür iyiler. Yade Halim, Fatma hanım, Dilan, Zehra hepsi bu konağa alışmam için ellerinden geleni yapıyorlar." Dediklerimle iri elini kucağımdaki ellerimin üstüne koydu.

"Ya Agir ağa, o sana nasıl davranıyor? Canını yakıyorsa inan seni bir an olsun burda tutmam. Evimize gideriz. Korkmadan söyle bak yemin ederim canımı veririm ama seni bu konakta o adamın yanında tutmam." Abimin dedikleri gözlerimi yaşlarla dolmasına neden olurken ellerimin üstündeki eline baktım. Yalnız olmadığımı hissettirmek ister gibi sıkı sıkı tutuyordu.

"O da iyi davranıyor ağabey." Gözlerimden akmayan yaşlarla kara harelerine baktım. Kaşları çatılırken elini elllerimi üstün çekti.

"Evin bacım bana doğruyu söyle sana bir şey yapmıyor değil mi?" Başımı olumsuz anlamda sallayarak ağabeyime baktım. "Yaran nasıl? Baktırıyor musun doktora? Daha iyileşmeden aldı getirdi seni bu konağa." Öfkeli sesiyle bu sefer ben elini tuttum.

"İyiyim. Acısını pek hissetmiyorum. Sen merak etme." Dilim daha konuşmak isterken sustum. Canım yanıyor. Ben burda bu konakta o adamla olduğum her an ölüyorum. Aldığım her nefes zehir olup beni yakıp kül ediyordu. Ama sadece iyiyim dedim. O kadar derdi vardı ki bir de ben dert olamazdım. En son gördüğüm haliyle bu hali arasında fark vardı. Gözleri, yanakları çökmüştü. Bedeni ne kadar dik dursada süzülmüştü.

"Yanakların çökmüş. Kendine dikkat etmiyor musun ağabey? Unuttun mu sen Mervan aşiretinin ağasısın kendine dikkat etmelisin." Beni kendine çekip sarıldığında susmak zorunda kaldım.

"Sus delalim sus. Sen bu haldeyken birde beni düşünüp dahada bu canımı yakma. Ağabeyim yüzünden hayatın mahfoldu. Bir an da kendini bu insanların içi de buldun. Daha yüzünü bir kere bile görmediğin adamın karısı olarak bu konaktasın. Bir de beni düşünüp yüzüne bakamayan yüzümü daha da eğdirme. Keşke, keşke seni çekip alabilsem buradan yeniden yanımda olsan. Sen gittiğinden beri konak çok sessiz. Evin, ay yüzlüm çok zor o konakta sensiz olmak. Kimse beni sinirlendirerek uyandırmıyor." Abimin sesi gitgide titremeye başladığında ondan ayrılarak yüzüne baktım. Kızaran gözleri içimi dağlarken gözümden akan bir damla yaşla onunda gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Gözünden akan her bir yaşı tek tek sildim.

"Ağabey yapma böyle beni daha fazla üzme." Dediğimle gülümseyerek eliyle gözlerini ovdu.

"Biliyor musun? Senin en çok abla gibi şefkatinle beni teselli etmeni özledim. Hani her canım sıkıldığında kahve yapıp beni dama çıkarırdın. O damın ağzı olsada konuşsa ne çok derdime seninle birlikte sırdaşlık etti. " dedikleriyle gözlerimin önünden birbir geçen anılara daldım. Doğru o dam her şeye ne çok şahitlik yapmıştı. Gizli gizli sırlarımıza ev sahipliği yapmıştı.

"Ağabey evdekiler nasıl? Anam, babam iyiler mi?" Sesim titrerken konuşmak ölüm gibiydi. Onları o kadar çok özlemiştim ki. Ama bir o kadar da öfkeli bir yanım vardı onlara. Ben onca acıyla baş etmeye çalışırken onları nikah kıyılırken görmek beni hiç vermeyeceğim bir tepki vermeme neden olmuştu. Gözümün önüne gelen yüzleriyle damarlarımda akan kan akımayı kesti.

Annemin ağlamaktan kızarmış gözleri gözlerime acıyla bakmıştı. Daha bir gün de çökmüş bedeni zihnimde tüm tazeliğiyle duruyordu. Ya yanında duran dağım olan adam, babam. Gözlerinde saklı parıltılar terk etmişti. Yerini yorgun bir karanlık olmuştu. Sırtımı dayadığım dağım sanki bir anda yaşlanmıştı. Gözlerimden bir bir akan yaşlar yaptığım hatam için akmaya başladı. Bir ben yıkılmamıştım. Benimle birlikte annem, babam, ağabeyim, Berzan tüm sevdiklerimde yıkılmıştı.

Ben altında kaldığım enkazda bir başına olduğumu düşünürken o enkazda sağ kalabilmem için bana duvar olan sevdiklerimi ancak şimdi fark edebilmiştim.

"Ağabey onları o kadar çok özledim ki. Hepiniz tek tek burnumda tütünüz. Anamlara söyle üzülmesinler ben çok iyiyim. Bir onların özlemi dağlıyor bu canımı onun dışında iyiyim. Üzmesinler kendilerini daha fazla." Dediğimde sadece gözümden akan yaşları silmekle yetindi.

"Onlara kendin söylersin delalim. Eşyalarının arasında telefonda var." Gülümseyerek başımı salladım.

Gitgide kararan havaya inat konuştuk. Şuana inat geçmişe gittik. O anları tekrar tekrar yaşadık. Abimin anlattıklarıyla zihnimin tozlu raflarında unutlumuş geçmiş tekrar yenilendi. Yine eski Evin olmuştum. Dudaklarımda yer edinen gülümseme gözlerime de yansıyordu.

Nerde olduğumu unutmuştum. Eski günlerdeki gibi abimle damda oturduğumuz zamandaydık. Gülümsemelerimin gerçek olduğu zamandaydım. Beni eskilerden çekip alan ise öfkeli bakışlarıyla gözlerime bakan adamdı. Kahkahalarımın yankıları kesilip yerini sessizlik aldığında abimde benim baktığım yere baktı.

Karşımda duran adamdan bir an olsun bakışlarımı ayırmadım, ayıramadım.

Continue Reading

You'll Also Like

72.2K 3.2K 29
Bir kız çocuğu daha ne kadar ölebilirdi nasıl sevilmezdi nerden çıkmıştı bu adalet terazisi nedendi erkek çocuğu bu denli kıymetli kız çocuğu değersi...
2.6M 103K 51
Ölüm döşeğinde olan babasına son görevini yapmak için Fransa'dan Urfa'ya gelen yirmi yaşında bir genç kız. Sadece iki hafta kalıp geri dönecekken bir...
BOZBEY By Serçe'

General Fiction

24.3K 1.4K 9
Ailesini, en yakın arkadaşının düğününde kaybetmiş bir Çerkez kızı. Piraye Vumar! Ağalığı bırakmış bir adam. Yusuf Agir Bozbey! "Töre kitabı değildir"
1M 56.5K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...