( Yazar'dan )
Eve vardıklarında salona yerleştiler.
SE: Anne benim uykum var. Çok yorgunum.
Dedi gözleri kapanmak üzereyken.
D: Ömercim ben Serkanı bu akşam bizim odada ki banyoda yıkacağım. Sen bu arada Rüya ile ilgilen.
Ö: Tabi canım sen Serkanı yatır biz kızımla sohbet edicez. Di'mi prenses?
Dedi Rüyayı koltuğa bırakıp ceketini çıkarırken. Defne Serkan ile yükarı çıktı. İlk önce Serkanın odasından pijamalarını ve bornozunu aldı. Yatak odasına girdiğinde Serkan yatağa uzanmıştı.
D: Oğluşum hadi sen kalk soyun ben de küveti hazırlayayım. Hadi bitanem yıkayalım seni uyursun sonra.
Deyip Serkanın başına bir öpücük bıraktı. Birazdan Serkan artık küvette idi. Defne onun saçını şapuanlarken Serkan yine konuşuyordu.
SE: Aslında okul kortuğum gibi bir yer çıkmadı. Çok eğlenceli. Sınıfta kırıcı insanlar da yok. En çok kortuğum da oydu.
D: Nasıl yani? Kırıcı derken?
SE: İşte biliyorsun anne... Ben diğer çocuklarla oynamazdım. İlk iletişim kurduğum yaşıtım Melisti. Diğer çocuklarla konuşmak, oynamak korkutuyordu beni.
D: O kadar da kötü olmadığını gördün ama değil mi?
SE: Evet. Ama bazıları çok... Nasıl desem... Salak mı desem geri zeka mı desem? Bazıları ne dediğimi anlamıyor. Hocama sordum daha basit kelimeler kullan diyor. Ya ben zor mu konuşuyorum? Ben gayet de kolay konuşuyorum.
D: Tamam oğlum sinirlenme hemen.
SE: Sinir ediyolar ama anne. Ne güzel kokuyormuş bu şampuan.
Defne Serkanı yıkadıktan sonra pijamalarını giydirdi ve odasına getirip yatırdı. Rüyanın odasına girince yutkundu. Ömer Rüyayı beşiğine yatırıyordu. Kolları dirseklerine kadar kıvrılmış, kravatını çıkarıp iki üç tane kopça açılmış ve gömlek kaslardan gerilmiş. Tam bir iç çekilesi adam. Defne bir kaç derin nefes aldı. İçeri girip Ömerin yanına gidip ellerini omuzunda birleştirdi. Ömer ona bakıp çarpık gülüşünü yaptı. "Ne oldu?" sorar gibi göz kırptı. Defne de omuz silkti. Çenesini omuza yasladı. Ömer alnına bir öpücük kondurup gözleri ile odadan çıkmalarını söyledi.
Defne Ömerin elini tutup arkasını döndü ve odadan çıktılar. Hemen kendi odalarına girdiler. Karşı karşıya durduklarında Defne ellerini Ömerin yakalarına getirdi. Onları çekiştirip gözlerine baktı. O gülüş içini eritiyordu. Ömer ellerini Defnenin beline dolayıp kendine çekti. Burnuna bir öpücük bıraktı. Sonra yanağına, diğer yanağına ve en sonunda dudakları ile buluştu.
Öpüşme alevlenmeye devam ederken Defne ellerini yakalardan çekip Ömerin kaslı göğüslerinde gezinmeye başladı. Ömer ise ellerini belinden kalçasına kaydırmaya başladı. Defne gömleğin düğmelerini yavaş yavaş açmaya başladı. Ömerden bir inleme çıkıp Defneyi kendine daha da bastırdı.
Defne tüm düğmeleri açtıktan sonra ellerini Ömerin bedeninde gezdirmeye başladı. Elleri kemeri bulduğunda açmaya çalıştı. Ömerin sabrı daha da azalmaya başladı. Dudaklarını kısa bir süre için ayırdı. Derin bir kaç nefes alıp tekrar dudakları vakumlamaya başladı. Sonunda dayanamayıp çabucak ikisini de soydu.
Yatağa Defnenin üzerine uzandı.
Ö: Hani kızgındın bana? Öküzdüm hani?
D: Şu anda bunu mu konuşacaz?
Ömer gülümsedi. Başını Defnenin boynuna gömdü...
***
Ömer yavaşça Defnenin üstünden indi. İkisi de nefes nefese tavanı izliyordu.
Ö: Bitanem ben senden bir şey istiyecem.
Dedi ona doğru geçerken.
D: Tabi ki heykelciğim ne istersen.
Ö: Ben... Üçüncü çocuk istiyorum.
Defnenin gözleri birden büyüdü.
D: Efendim?
Ö: Çocuk.
Dedi Ömer masumca.
D: Ömer hani şaka idi?
Ö: O zaman şaka idi. Şimdi değil.
D: Ömer... Bak sevgilim üçüncü çocuk... Ben istemiyorum.
Ö: Ne demek istemiyorum ya? Çocuk bu istenilmez mi?
D: Ömer bizim zaten iki tane çocuğumuz var. Daha fazla çocuk... Ne bileyim.
Ö: Düşünsene aşkım ailemiz büyüyecek. Hem Serkan ne demişti? "Bana kardeş lazım. Kardeşe de kardeş lazım. Kardeşe kardeşe kardeş lazım" dedi.
D: Biz bunu dinlersek ohoooo 50 yaşımızda bile çocuk yaparız.
Ö: Neden olmasın ki? Çocuk dünyanın en güzel şeyi.
D: Ömerim bak Rüya zaten çok küçük. İkisi ile birden başa çıkamayız.
Ö: Çıkarız. Niye çıkamayalım?
D: Ömer anlamıyorsun. Bak biz Serkan ile çok zor başa çıkıyoruz. Rüya desen çok küçük sürekli ilgi istiyor. 3. çok zor Ömer. Olmaz. Hem ben zaten hep iki tane çocuk istemişimdir. Daha çokunu hayal bile etmedim.
Ö: Yalan. Sen demedin mi 10 tane çocuk dünyayı kurtarır diye?
D: Ama o zaman aramızda hiç bir şey yoktu. İki yabancıydık.
Ö: Ben kararlıyım Defne. O çocuğu yapıcam.
D: Ben izin vermedikçe nasıl yapıcaksın?
Ö: Haplarını atarım. Yeni aldıklarını da atarım.
D: Peki ben mağaza işine razı olursam?
Ö: Ben çocuğumu satmam Defne.
D: Olmaz dedim Ömer.
Ömer güldü.
Ö: O iş benim elime bakar. Belki de elimden daha aşağısı.
D: Pisleşme Ömer.
"İstiyorum" dedi Ömer sadece dudaklarını kıpırdatarak. Gözlerini kıstı ve yorganı tutup başlarının üstüne çekerek Defneye yanaştı...
***
Sabah kahvaltıda Serkan hızlı hızlı yiyordu.
D: Oğluşum yavaş tıkanacaksın.
SE: Kamyon kaçacak anne.
Ö: Kamyon değil o paşam. Servis. Hem daha var servisin gelmesine.
SE: Ohh doydum ben.
Serkan kalkıp kapının önünü gören camdan dışarı baktı.
SE: Geldi geldi. Gidiyorum ben.
Dedi okul çantasını alıp.
D: Oğlum dur bekle beni.
Defne arkasından koşar adım çıktı. Servisin önünde Defne Serkanın çantasını düzeltti.
D: Dikkat et okulda tamam mı oğluşum? Yemeğinin tümünü ye aç kalma. Bugün yine servisle döneceksin eve. Hadi bakayım benim aslan oğlum.
Deyip yanağına bir öpücük bıraktı ve Serkan servise bindi. Gidip Melisin yanında ki boş koltuğa oturdu.
SE: Günaydın.
ME: Günaydın.
SE: Nasılsın?
ME: İyiyim. Sen?
SE: Bende.
İkiside susup etrafa bakınmaya başladı.
ME: Ben o kızı hiç sevmedim. Haberin olsun.
Serkan şaşırarak Melise baktı.
SE: Hangi kızı?
ME: İşte aşık olduğun kız var ya?
SE: Benim aşık olduğum?
ME: Evet. Az mı koştun Ömer amcanın peşinden "Babaaaa bana Başağı al" diye.
SE: Ya ne aşkı ya. Banane Başaktan. Ne yapayım ben onu?
Melis gözlerini kısıp Serkana bakmaya devam etti.
ME: Sevmedim ben onu.
SE: Tamam yahu anladım. Bakma bana öyle pis pis. Sabah sabah ne sevmemekmiş.
Melis duymamış gibi konuşmaya devam etti.
ME: Niye sana öyle garip garip bakıyor? Hayır nedir yani?
SE: Bana mı garip garip bakıyor?
ME: Sana tabi.
Bu sırada servis durdu. İçeri Başak girdi.
ME: Ha geldi hayranın.
SE: Efendim?
ME: Yok bir şey. Geldi diyorum iyi çomağın üstüne.
SE: "İyi insan lafın üstüne gelirmiş" denir Melisçim.
ME: Aman be sende. Bir şey de bilme. Sanki iyi insan geldi.
Başak Serkanın önünde durdu.
Ba: Günaydın Serkan.
SE: Günaydın.
Başak kendi yerine bakıp tekrar Serkana döndü.
Ba: Serkan istersen gel benim yanımda otur. Cam kenarı.
Melisin gözleri büyüdü birden.
SE: Yok teşekkür ederim ben burada iyiyim.
Ba: Tamam o zaman. Ama bak camın yanına oturmak istersen benim yanıma gelebilirsin.
SE: Tabi tabi.
Başak gidip kendi yerine oturdu.
ME: Tabi? tabi? Gitseydin Serkan. Ne güzel cam kenarında otururdun ha?
SE: Ya ben naptım şimdi niye bana tripli davranıyorsun?
ME: Ben trip yapmıyorum.
SE: O yapılmıyor. Atılıyor.
Melis Serkana kızgın kızgın baktı ve arkasını dönüp camdan dışarıyı izleme başladı. Serkan ise derin bir nefes aldı.
***
Öğlen yemeğin vakti geldiğinde Defne Ömerin odasına gitmişti.
D: Heykelciğiiiiiiiim.
Diye odaya girdi. Ömer başını kadırmadan hafifçe gülümsedi. Sonra başını kaldırıp ifadesiz bir şekilde baktı Defneye.
Ö: Efendim.
D: Ne bu yüzünün hali? Bir şey mi canını sıktı?
Ö: Evet.
D: Ne oldu? Kim ne yaptı benim kara oğlanıma?
Ö: Karım çocuk istemiyor.
D: Yine mi aynı konu?
Ömer başını umursamaz gibi sallayıp işine geri döndü.
D: Senin zaten 2 tane çocuğun var.
Ö: 3. olamaz diye bir kural yok.
D: Daha çok erken. Rüya biraz büyüsün. O zaman belki.
Ö: Ya ne güzel kardeş kardeş büyüyecekler.
D: Ömer nolur. Bir ara ver bu konuya. Daha sonra tekrar konuşuruz.
Ö: Ben anlamıyorum sen niye istemiyorsun?
D: Dedim ya Ömer. Daha çok erken. İkisi de küçük. Hadi Serkan neyse ama Rüya fazla küçük.
Ö: Ya ikizlerimiz olsaydı? O zaman napıcaktın?
D: İkiz başka. O senin elinde değil ki.
Ö: Of tamam Defne ya boş ver.
D: Hadi kalk bugün öğlen yemeğini bizimkilerle yiyecez.
Ö: Ben aç değilim sen git.
D: Ömer yapma ama aşkım. Hadi herkes bizi bekliyor.
Ö: Beklemesin ben napim?
Defne kalkıp Ömerin arkasına geçti. Ellerini omuzlarından göğüslerine kadar çapraz yaparak sürttü. Eğilip başının arkasını öptü.
D: Benim heykel kocacığım, kara gözlü kocacığım, hayatımın sigortası beni kırmaz değil mi?
Sonra biraz daha yaklaşıp kulağına fısıldadı.
D: Hem ben seni görmedikçe özlüyorum.
Ömer Defnenin görmediğini emin olarak gülümsedi. Birazcık süründürecekti onu.
Ö: Aaa napiyorsun Defne şirketteyiz?
D: Banane. Kocam değil misin ne istersem yaparım.
Ö: Vaaay. Sıra bize gelince "yapma biri görecek" diyiyorsunuz ama ha?
D: O başka.
Ö: Nesi başka?
Defne Ömerin ensesini öptü. Ömer huylanıp çekilecekken Defne kollarını daha da sıklaştırıp kıpırdamasına izin vermedi.
D: Şimdi geliyor musun yoksa tatlı işkenceme devam mı edeyim?
Ö: Şantaj ha? Ben bunun acısını çıkartırım ama.
D: Ne zaman istersen.
Deyip tekrar ensesini öptü ve çekildi. Ömer kalkar kalkmaz Defneyi belinden tuttu ve masaya dayayıp dudaklarına yapıştı. Ömer yavaş yavaş öperken bir yandan da kendini hafifçe bastırdı. Geri çekildiğinde çarpık bir gülümseme vardı suratında. Dudağının kenarını silip Defneye masadan bir peçete uzattı.
Ö: Bu daha başlangıç canım karıcım.
Deyip göz kırptı. Defne büyünlenmiş gibi Ömerin dudaklarına bakıyordu.
Ö: Eee nerede yiyoruz yemeği?
D: Ş-şirketin karşısında ki re-restoranda.
Ömer başını salladı. Kolunu Defnenin beline doladı ve odadan çıktılar. Asansörde Defne gözlerini Ömerden kaçırıyordu. Ömer de inadına dibine giriyordu. Defne küçük küçük adımlara çekile çekile duvara kadar gelmişti.
Restorana geldiklerinde diğerleri yerleşmişti. Şirketlere çalışmayan arkadaşları da gelince siparişlerini vermişlerdi.
Sİ: Eee gençler düğün tarihi belli mi?
İ: Valla daha değil ya. Kış mevsiminde yapalım mı diye düşünüyoruz.
Su: Bak. İnsanlar kış mevsiminde düğün yapalım mı diye düşünüyor. Biz ne düşünüyoruz Can bey? 40 yaşımızda evlenmeyi mi düşünüyoruz?
C: İçimi yedin Sude ya. Sen ilk önce bir git o anana beni sevdir. Kadın beni gördüğü yerde yüzüme tükürüyor.
Su: Doğru konuş anam aman annem hakkında.
Sİ: Tekerleme gibi oldu haaa.
Sude ve Can ona ters ters bakınca hemen gülmeyi bıraktı.
***
Serkan ile Burak okulun bahçesinde yan yana yürüyordu.
SE: Senin o baban bir şey yaptı mı sana bu aralar?
B: Yok Serkan. Ben sana demiştim artık bir şey yapmıyor diye.
SE: O izler niye vardı o zaman?
B: Doktor kalıcı dedi. Geçmez yani.
Serkan derin bir nefes aldı.
SE: Bak bir şey yaparsa söyle tamam mı? Belki biz bir şey yapamayız ama babam yardım eder. Seni onlardan almaz dediği gibi. Onu babanı korkutmak için demişti.
B: Yok Serkan. Artık mutlu aile tablosunu canladırıyoruz onlara sorarsan. Gidelim hadi birazdan dersin başlaması lazım.
İkisi okulun girişine doğru gitmeye başlamışlardı. Giderken Serkan başka çocukların konuştuklarını duydu.
X: Kin beslemek kötüymüş. Bencil olmak. İnsanlara soğuk davranmak kötülük yapmakmış. Kötü olmak-
B: Serkan niye durdun?
SE: Ha?
B: Gitmiyor muyuz diyorum.
SE: Gidiyoruz gidiyoruz.
Serkan derin bir nefes alıp verdi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
İşte küçük sürprizimiz... İkinci bölüm.
Yorumlarınızı ve Votelerinizi bekliyorum