Underage | Daddy Issues

By bloodycandy

1.4M 46.9K 18.9K

Genç Kız Edebiyatı - #1 Daddy Issues - #1 Romantizm - #10 "Doğduğum yıldan on yıl önce doğsaydım sevgilim ola... More

0
2
3
4
5
6
7
Tanıtım Videosu
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
Petty | Daddy Issues
26
27
28
29
30
31
32
33
34
Tanıtım Videosu 2
35
36
37
38
FİNAL
Final hakkında & DUYURU

1

82.1K 2.1K 1.1K
By bloodycandy

Daddy Issues yani Türkçe'ye çevirimiyle "Babacık Sendromu" Evet, Türkçe çevirimi biraz tuhaf oluyor. Bu sendrom genelde babası olmayan, babasından uzak kalmış, baba sevgisinden mahrum kalmış kız çocuklarında görülür. Bu sendroma sahip çocuklar erkek arkadaşlarında şefkat ve sahiplenme duygusunu normalden fazla ararlar ve kendilerinden yaşça büyük erkeklerden hoşlanmaya başlarlar. Tabii bu sendroma bir erkek de sahip olabilir, ben yalnızca büyük bölümünden bahsettim. İyi okumalar 🌹
✨✨✨

Ağzımda iğrenç bir tat ve başımda müthiş bir ağrı vardı.

Yüzümü buruşturarak gözlerimi açtım ve kırpıştırarak ışığa alışmayı bekledim. Alıştığımdaysa karşımdaki manzara hiç de hoşuma gidecek türden değildi. Kesinlikle hiç tanıdık gelmeyen bir odadaydım ve tüm vücudum beyaz bir çarşafın altındaydı. Nefesimi tutup bir şey olmamış olması için dua ederek çarşafı üzerimden ittim.

Neyse ki dün geceki küçük siyah elbise hâlâ üzerimdeydi.

Başımdaki ağrıyı umursamadan vücudumun kontrolünü ele geçirmeye çalıştım ve bacaklarımı yataktan sonunda çıkarabildim. Ama yatağın iki kişilik olması, üzerimde kıyafetler olmasına rağmen beni tedirgin ediyordu. Ayağa kalkıp kimin evindeysem ve ne bok yediysem umursamamaya çalışıp evden çıkmak için ilk hamlemi yaptım ve odadan sessizce çıktım.

Pekala, önümde uzun bir koridor ve bir de alt kat vardı ama sanırım parmak uçlarımda yürürsem kimseyi uyandırmadan gidebilirdim. Ya da evde biri var mı onu bile bilmiyordum. Parmak uçlarımda, büyük adımlarla koridorun sonuna ulaştım ve ses çıkarmamaya özen göstererek merdivenlerden inmeye başladım. Ama önümdeki mutfakta, sırtı bana dönük olan yapılı adamı görebiliyordum. Neyseki üstünde tişört ve eşofman altı vardı, bu beni rahatlatmıştı.

Belki yukarı geri dönüp pencereden atlamak buradan çıkmaktan daha kolay olurdu ya da şimdi koşmaya başlarsam kapıdan da kaçabilirdim.

"Orada ne kadar daha dikileceksin?" Adamın bana döndüğünü sesini duyunca anlamıştım ve artık geri dönüp pencereden atlamak için çok geç olduğunu biliyordum. Haydi be kızım diyerek hızlıca koşmaya başladım ama aniden hareket etmem başımdaki ağrıyı daha da keskinleştirip olduğum yere yığılmama neden oldu.

"Sikeyim!" Başımı ellerimin arasına arıp bağırdığımda hâlâ kaçabilmem için bir umut olmasını diliyordum.

"Seni kaçırmadım, benden kaçmana gerek yok." Duyduğum sesle gözlerimi açıp arkamda, duvara yaslanmış bana bakan adama baktım.

"O zaman neden bir yatakta uyandım ve Cemre nerde?" Adam kaşlarını çattı.

"Cemre kim?" Başımı ovuşturarak düştüğüm yerden kalktım ve karşımda dikilen adama baktım. Dikkatimi çeken tek şey karakteristik siyah saçlarıydı. Karşımda James Dean duruyormuş gibi hissediyordum.

"Gitmem gerekiyor." Omuz silkti ve çenesiyle biraz ötedeki kapıyı işaret etti. Aslında bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim. Bilirsiniz kötü adamın evinde kapalı kalmış masum kız olmayı bekliyordum ama tabii bunu tercih ederdim. "Tamam." Bunu söyleyip kapıya yöneldim ama duraksayıp kafamdaki soruları sorup gitmemin daha mantıklı olacağını düşündüm. "Yatakta ne işim vardı?"

"Seni koltuğa bıraktığımda uyandın ve 'ne yani beni koltuğa yatırıp kendin yatakta mı yatacaksın?' diyerek kalktın." Yüzümü buruşturup alnıma vurdum. Bir daha asla sarhoş olmamalıydım.

"Sen yanımda değildin, değil mi?" Sorduğum soruya karşılık gözlerini devirdi.

"Hayır değildim." Başımla onaylayıp arkama döndüğümde aklıma gelen sorularla durup tekrar ona döndüm. Dikkatle bana bakıyordu ve sanki gitmeyeceğimi biliyormuş gibi duruyordu.

"Neden buradayım?"

"Çünkü bar çıkışında tacize uğuruyordun ve seni evine götürmek istediğimde çoktan uyumuştun." Kaşlarımı çattım.

"Bana neden iyilik yaptın?" Omuz silkti.

"Tacize uğrayan bir kadın." Sonra kaşlarını çatıp bana daha dikkatli baktı. "Hatta çocuk. O bara nasıl girdin?" Omuz silktim. Cemre de ben de 17 yaşındaydık ve öyle bir ortama girmemiz imkansızdı ama Cemre barmenle sevgili olunca bir gecelik girebilmiştik. Ama bunu karşımdaki bu adama anlatmayı hiç düşünmüyordum.

"Şey... Ağrı kesicin var mı?" Bıkkınca iç geçirip az önce orada olduğu mutfağa gitti. Bense nerede olduğumu ve buradan Cemre'lere nasıl dönebileceğimi merak ediyordum. Eve asla dönemezdim, annem bugün Cemre'lerde kaldığımı sanıyordu ve Cemre'lerin evi boş olduğu için, kulübe gitmek için bugünü uygun görmüştük. Aslında bu kadar içmeseydim, eğlenceli bir gün bile olabilirdi. Adam elinde bir bardak ve avucunda bir ilaçla döndüğünde düşüncelerimden kurtulup bardağı ve ilacı kendi elime aldım.

Tam ilacı ağzıma atacakken bunun ne kadar aptalca bir fikir olduğu aklıma dank etmişti. Bunun bir ağrı kesici olduğu ne mâlumdu?

"İlacı paketiyle getirir misin?" Adam gözlerini devirdi.

"Tüm gece evimde ve sarhoştun, çoktan böbreklerini satmış olabilirdim." Söylediğiyle gözlerim kocaman açılırken elimle karnıma baskı uygulayarak yara olup olmadığını anlamaya çalıştım. Neyseki yoktu. Rahatlamayla iç geçirirken adama döndüğümde, dudağının kenarının yukarı kıvrılmış olduğunu gördüm. Dudağının şekli dikkatimi dağıtsa da başımı iki yana sallayıp kaşlarımı çattım.

"O zaman pakediyle getirsen de pek sorun olmaz, değil mi?" Bıkkınlıkla başını iki yana sallayıp mutfağa döndü. Dünyada böyle iyi yürekli insanlar kaldığına pek inanamıyordum açıkçası. Ne yani, tacize uğradığımı görmüş ve ben uyuyakalınca da beni evine mi getirmişti? Bunun mümkün olma ihtimali çok uçuk gelse de giyinik olmam ve böbreklerimin yerinde olması adamın söylediklerini kanıtlıyordu.

Elinde ilaç kutusuyla geldiğinde dikkatlice kutuya bakıp içinden ilaçları çıkardım. Tamam, bana getirdiğiyle aynılardı ve bu ilaçlardan ben de kullanıyordum, Apranax. Gözlerimi ukalaca bana bakan adama çevirip yapmacıkça tebessüm ettim ve ilacı ağzıma atıp hemen suyu kafama diktim.

"Şey... Teşekkürler. Her şey için." Adamın yüzüne bakmaya utanarak kapıya döndüm ve açıp dışarı çıkacağım sırada yine bir şey fark ettim, ayakkabılarım ve çantam yoktu. "Çantamı gördün mü? Ve ayakkabılarım?" Baygın bakışlarla omuz silkti.

"Çanta da ayakkabı da görmedim." Kaşlarımı çatıp tekrar arkama döndüm. Otostop falan çekerdim belki. Çünkü belli ki taksiye binemeyecektim. "Yanımda para yok deme." Sesini duyunca başımı dikleştirip ona döndüm.

"Çantamın olmadığını söylüyorsun, sütyenimin içine para koymadığım için pişmanım ama yok." Tek kaşını kaldırdığında gözlerimi kıstım. "En azından ayağıma giyebileceğim bir şeyler verebilirsin." Evet, yaptığım tam olarak dilencilikti ama hayatımda bir daha görmeyeceğim bir adamın karşısında gurur yapacak değildim, hem de ayakkabım yokken.

Ve o ayakkabılar için Cemre beni öldürecekti.

"Üstüme bir şeyler giyip geliyorum, gideceğin yere bırakırım." Söylediğiyle yüzüme yayılan gülümsemeyi durduramadım ve başımla onayladım. Tepki vermeden merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı.

Hey, beni o getirdiyse o götürmeliydi, değil mi?

Telefonumun yokluğu başıma dank ederken olduğum yere oturup başımı tavana kaldırdım. Anneme ne hesap vereceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu ve bana yeni telefon almayacağına adım kadar emindim. Başımdaki ağrının geçmeye başlamasıyla başımı geri atıp rahatladım.

Merdivenlerde adım seslerini duyduğumda ayağa kalktım ve siyah dar pantolon ve beyaz tişörtüyle daha da gençleşen adama baktım. Sol kolundaki renkli mürekkepler ilk kez dikkatimi çekmişti.

"Kaç yaşındasın?" Sorduğum soruyla kaşlarını çattı ve önüme geçip kapıyı açtı.

"29." Göremeyeceğini bilerek başımla onayladım ve onunla kapının önüne çıktım. "Ayakların kaç numara?" Sorduğu soruyla ilk kaşlarımı çatsam da sonra bana ayakkabı vereceğini anladığımdan kaşlarımı düzelttim.

"37,5" Gözlerini devirip önüme siyah bir spor ayakkabıyı ayağıyla itti.

"44,5'la idare et." Dudaklarımı şişirerek tekine iki ayağımı sokabileceğim ayakkabıları ayaklarıma geçirdim. Biliyorum, biliyorum başkasının ayakkabısını giymek iğrenç bir olay ama çıplak ayakla gitmekten daha iyi bir seçenek.

"Ayağında mantar yok, değil mi?" Sabır diler gibi bakışlarını tavana kaldırdığında beni öldürmemesi için yüzüme sevimli bir gülümseme yerleştirmeye çalıştım.

"Düşünüyorum da, eğer böbreklerini satmış olsaydım şu an daha kazançlı olurdum."

Continue Reading

You'll Also Like

242K 13.8K 34
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
587K 26.9K 20
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...
4.4K 73 11
Öncelikle belirtiyim bu hikaye LGBT , cinsellik, küfür , argo ve olumsuz örnek oluşturabilecek ögeler içerir 18 yaş ve üzeri okuyucular içindir. Ayrı...
938K 25.7K 83
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterle...