Aşk Yeniden Isırıyor (Sıra Ar...

By duygununkelimeleri

323K 21.1K 3.5K

SABV nin ikinci kitabıdır More

Aşk Yeniden Isırıyor (Sıra Arkadaşım Bir Vampir 2)
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Spoiler
Bölüm 4 / Part 1
Bölüm 4 // Part 2
Spoiler
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7/ 1
Bölüm 7/2
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
bölüm 11
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 13
Üzgünüm
Bölüm 13 | 2
Bölüm 14
Bölüm 15
Tatlı Bir Duyuru
Bölüm 16
Bölüm 17
Kelalaka
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Duyuru!
Bölüm 23
Duyurumsu
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39

Bölüm 36

2.9K 220 64
By duygununkelimeleri

Bölüm 36

Rüyam'dan


Aile... İçine bir sürü duygu, anı sığdıran ufak bir kelimeymiş. Bunu yeni anlıyordum. Vampir olmadan önceki ailemde trajedi görmemiştim. Hiçbir şey görmemiştim aslında. Sıradan bir Türk ailesiydik. Küçüktüm ve pek de bir şey anlayamıyordum zaten. Oysa şimdi! Aile dediğim, anne ve baba dediğim insanlarla yaşamadığım, görmediğim şey kalmış mıydı? Aşk görmüştüm, acı görmüştüm. Daha geçenlerde ölümden dönmüştüm! Peki, neden bırakıp gidemiyordum? Neden ardımda bırakıp kolay olanı seçemiyordum? Kişi, onu seven, ailesi bildiklerinden gidemiyormuş! Bunu da yeni öğreniyordum. Kızıyordum, küsüyordum yine de Aras'tan ayrı olma fikri beni korkutuyordu. İlkim'i bir anne gibi benimsemiştim, evet. Fakat Aras başkaydı. O, benim her zaman güvenebileceğim, dolu dolu "Baba!" diyebileceğim bir adamdı. Kalbi atmıyor olmasına rağmen öyle güzeldi ki! O soğuk kalbindeki sevgi, merhamet, koruma isteği... İşte bu kocaman aileyi bir arada tutan şeylerdi. Ayrıca gitmememin tek sebebi Aras da değildi. Ben tehlikeliydim. Zarar verendim. Canavardım. Böyle yaratılmıştım ve doğam gereği insanlarla mesafeli olmak zorundaydım. Özellikle Yiğit! Ondan uzak durmalıydım.

Yiğit... Aklıma iki gün önce salonun camına gelip Aras'a kafa tutması geldi. İstemsizce kafamı aşağıya eğerek gülümsedim. Ne uygun bir isim koymuşlardı ona! Adı gibi, Yiğit'ti. Korkmuyor muydu? Ne olduğumuzu biliyordu. Yine de Aras'ın karşısına geçmiş, üstüne üstük bir de "Yav he!" gibisinden konuşmuştu. Dayanamayarak ufak bir kahkaha attım. Ah! Onu özlüyordum. Öyle özlüyordum ki gözlerimin içine bakıp "Benim güzel kızıl balığım!" diye fısıldaması için her şeyi yapardım. Gülüşüm anında solarken mutsuz bir biçimde camdan bakmaya devam ettim. Tam o sırada kapım iki kere tıklatıldı.


Güneş'ten


Mutfak kapısını açtığım gibi İlkim'i içeri sürükledim ve kapıyı arkamızdan sıkıca kapattım. Camın açık olup olmadığını kontrol ettim. Mutfakta ses yalıtımı olması ikili gizli konuşmalarımız için oldukça işe yarar olmuştu. Bunu, evi yaptırırken İlkim özel olarak vampir mühendislere yaptırmıştı. Ki bu da oldukça güçlü demekti. İlkim kolunu elimden kurtararak merakla yüzüme baktı. Artık bu işe el atmanın zamanı geldiğinin farkında değil miydi? Rüyam iyileştiğinden beri hayalet gibiydi. Özellikle şu son iki gündür iyice kendisini salmıştı. İkilemde olduğunun farkındaydım, yine de bir türlü cesaret edemiyor, kendi kendisine eziyet ediyordu. İlkim desen ayrı bir dünyaydı. Kızının mutluluğunu istiyor yine de onu tekrar kaybetme korkusu yaşamamak için hiçbir şeye karışmıyordu. İçinin rahat olmadığının farkındaydım. Belki de Aras'tan çekindiği için atağa geçmemişti.

Ah! Aras! Klasik Türk babası olup çıkmıştı. Hatta ona Türk babası demek, diğer babalara haksızlık olurdu. Delirmiş gibiydi! Evin kadınlarını dışarı çıkartmadığı gibi, Yiğit evi bastıktan sonra elinden gelse cama bile çıkartmayacaktı. Anıl da yeğeninin korkusundan Emir'e sarmış, Aras'a deli gibi arka çıkıyordu. İkisi tüm işi gücü bırakmış her taşın altında Emir'i arıyorlardı. Olan Yiğit denen çocukla Rüyam'a oluyordu.

"Neden geldik buraya Güneş?" diye sordu İlkim. Aslında neden geldiğimizi çok iyi bildiğini biliyordum. Yine de safa yatıyordu işte. Kaşlarımı kaldırarak dikkatle yüzüne baktım. Gözlerini kaçırdı.

"Kızına daha ne kadar eziyet edeceksin, onu konuşmaya geldik!" dedim iğneleyici bir biçimde. İlkim derin bir nefes alarak yutkundu. Yürüyerek mutfaktaki sandalyeye oturarak ellerini masanın üzerinde birleştirdi. Ben de karşısına oturdum. İçi boş mutfak dolaplarını incelemeye başladı.

"Eziyet değil bu. Bir süre böyle olmak zorunda!" diye yanıtladı. Sesi cılız, ses tonu pişmandı. Korktuğunu biliyordum. Yine de olanları görmüyor muydu? Şu koskoca evde mantıklı düşünen bir ben mi kalmıştım?

"Bir süre dediğin ne kadar İlkim?" diye sordum. Derin bir nefes aldı.

"Emir bulunana kadar." Diye yanıtladı. Ağzımdan bir "Hah!" kaçmasına engel olamamıştım.

"Emir'in bulunması aylar hatta yıllar sürebilir. Bu kızı böyle evde mi tutacaksınız?" diye sordum. İlkim rahatsız olmuş gibi yüzüme baktı. Mavi gözlerinde bir ifadenin parladığını gördüm. Öfkelenmişti. Bu kadın öfkelenince ne kadar korkunç göründüğünün farkında mıydı acaba? Yine de kaşlarım kalkık, bilmiş ifadem yüzümde ona bakmayı sürdürdüm.

"Neden yabancıymış gibi böyle sorular soruyorsun Güneş? Neler yaşadığımızı bilmiyor musun?" diye sordu hiddetle. Yaşananlar aklıma gelince ürperdim. Masanın üstünde ellerini sıkmış, yumruk yapmıştı.

"Ben kızımı soğuk bir depoda, zincirlendiği yerden kurtulup kendisinden kat kat güçlü bir vampirle savaşmaya çalışmış, neredeyse ölürken buldum!" Yutkundum. İlkim öfkeyle titremeye başlamıştı.

"Onu bulduğumuzda kendi kanından oluşmuş bir gölün ortasında yatıyordu. Bunları sen görmedin mi? Şahit olmadın mı? Neden beni suçlar gibi bir halin var?" diye sordu. Başımı iki yana sallayarak o günü aklımdan uzaklaştırmaya çalıştım. Yeşil gözlerimi kısarak güçlü bir bakış atmaya zorladım kendimi. Ben güçlü durmazsam Rüyam'ın hiçbir şansı kalmazdı.

"Sen kötü şeyler yaşamadın mı? Zamanında ölümlerden dönmedin mi? " Diye sordum. Kaşları çatılırken yüzüme anlamaya çalışır gibi baktı.

"Niye soruyorsun şimdi bunu?" diye sordu. Başımı yana yatırarak dikkatle ifadesini izledim.

"Peki, Aras'tan vazgeçtin mi?" diye sordum. Gözlerini kırpıştırırken öne doğru eğildiği masada düzelerek sandalyesine yaslandı.

"Rüyam da seninle aynı durumda, anlamıyor musun? Yiğit'e gitmek istiyor, ona sarılmak istiyor ama sizin tutumunuz yüzünden gidemiyor! Sen onun annesisin İlkim. İçindeki sevgiyi anlamıyor musun?" diye sordum usulca. İlkim derin bir nefes alarak elleriyle yüzünü kapadı.

"Ben görmüyor muyum sanıyorsun Güneş? Görüyorum. Ama çok tehlikeli!" Ellerimi bileklerine yerleştirerek yüzünün açılmasını sağladım. Gözleri anında beni buldu.

"En çok senin anlaman lazım İlkim!" diye fısıldadım.

"Siz ne zorluklardan geçtiniz. Sen hep demez misin "En zoru Aras'sız olmaktı!" diye? Şimdi kızına en zorunu sen yaşatıyorsun!" İlkim kafası karışmış gibi bir ifadeyle yüzüme baktı. Hafifçe gülümseyerek yüzüne baktım.

"Küçük kızın aşık oldu, yardım etmeyecek misin?" diye sordum. Niyetim damardan vurup onu kazanmaktı ve işe de yarıyor gibiydi. Yüz ifadesinden çoktan yenilmiş olduğunu görebiliyordum. Bileklerini benden kurtararak ellerimi tuttu. Hafifçe gülümsedi.

"Edeceğim!"

İlk defa, o talihsiz zamandan beri belki de ilk defa rahatlamıştım. Tam bu sırada mutfağın kapısı hızla açıldı. Aras heyecanla içeri girdi.

"İşte geliyor," diye mırıldandım. Küçük çekirdek ailemizde birgün aksiyon bitecek miydi? İlkim bana aldırmayarak Aras'a odaklandı.

"Sanırım bir çıkış yolu bulduk." Dedi Aras. Kaşlarım havaya kalkarken İlkim'le aynı anda ayağa kalkmıştık. Aras, onu takip edeceğimizden emin olarak hızla mutfaktan çıktı. Çalışma odasına gider diye düşünmüştüm fakat direk olarak salona saptı. Salonda Anıl, Jack ve koloniden düşük rütbeli bir koruyucu vardı. Adını düşünsem bulurdum çünkü bir kere öğrendiğimiz şeyi asla unutmuyorduk. Yine de umursamayarak Aras'a odaklandım.

"O'nun nerede olduğunu buldunuz mu?" Diye sordu İlkim. Sesindeki öfkeyi bir an için elimi uzatsan tutabilirmişim gibi hissetmiştim. Aras derin bir nefes aldı.

"Onu bulamadık ama o şerefsizi bulabilecek birine ulaştık." Dedi Aras. Plan onu heyecanlandırmışa benziyordu. Anıl'ın da ondan arta kalan bir yanı yoktu. Yeşil gözlerini o olaydan sonra hiç bahar renginde görememiştim. Bulutlarla kaplıydı sanki. Siyaha boyanmıştı. Koyu yeşil gözleri, bir asker edasıyla Aras'a odaklanmıştı. Onu daha önce hiç böyle gördüğümü hatırlamıyordum. Jack başını aşağıya eğerek iki yana salladı.

"Bunun iyi bir fikir olduğunu hiç sanmıyorum." Diye mırıldandı. Aras Jack'e öyle bir bakış attı ki vampirler gözlerinden lazer fırlatabilseydi, diye geçirdim içimden. Jack'in parçası dahi bulunmazdı.

"Elimizde olan tek şey bu!" Diye seslendi Aras. Jack Aras'ın bakışlarından bir nebze etkilenmiş olsa da başını havaya kaldırarak meydan okuyan bir ifadeye büründü.

"Bu resmen delilik! O adam delinin teki! Dünyanın en tehlikeli vampirinden saf niyetimizle kapısına gidip yardım istememiz gerektiğinden bahsediyorsun Aras! Bizi parçalara ayıracak!" Yutkunarak farkında olmadan bir adım geri çekildim. Bu adımla odadaki herkesin gözü bana kaymıştı.

"Lütfen bana Fill'den bahsetmediğimizi söyleyin," diye mırıldandım.  Aras derin bir nefes alarak siyaha yakın kahverengi gözlerini herkesin üzerinde gezdirdi ve Jack'te sabit kaldı.

"Bu bizim tek şansımız." dedi sakince. İçim panikle dolarken Jack tam ağzını açtığı sırada kendimi tutamayarak;

"Ah! Lütfen Fill olmasın!" diye mırıldandım. Jack çileden çıkmış gibi bana dönerek asla görmek istemeyeceğim bakışı attı. O'ydu! O'ydu işte! Keşke yanlış anlama şansım olsaydı diye düşündüm fakat biliyordum ki yoktu. İlkim kendisini daha fazla tutamayarak konuşmaya dahil oldu.

"Kim bu Fill?" sesi 'Biri bana da açıklayabilir mi artık!' der gibiydi. Tekrar derin bir nefes aldım. Aras boğazını temizleyerek İlkim'in dikkatini kendi üzerinde topladı. 

"Asıl adı Filius Satanas. Daha doğrusu takma adı bu. Latincede Şeytanın Oğlu anlamına geliyor. Konseyden bile daha güçlü olan tek kişi. Ve bize yardım edecek." diyerek kendinden emin konuşmasını tamamladı. İlkim'in kafası karışmıştı fakat Jack çileden çıkmışa benziyordu. Gözleri hayretle açılmıştı fakat bu yüzündeki şaşkınlık ifadesi bile içindeki yükselen öfkeyi gizleyemiyordu. 

"Bu siktiğimiz özgüveni nereden geliyor? Nasıl yardım edeceğinden emin olabiliyorsun?" diye sordu. Kaşlarını çatmış, sesini yükseltmişti. Aras'a küfür etmesi çaylağın şaşkınlıkla gözlerini açmasına sebep olmuştu. Aras sakin kalarak düz bir ifadeyle yüzüme baktı. Ah! diye geçirdim içimden. İşte geliyor!

"Eminim çünkü yardımı O isteyecek." Gözlerim kapanırken başımı yere eğdim. Yapmış mıydı gerçekten? Yapmıştı tabii ki! 

"Kim?" diye sordu Anıl. Yüzündeki taştan ifadesinin kırılması için hedef mi olmam gerekiyordu yani? Gözlerimi açarak Aras haricinde şokla bana bakan dört kişiye döndüm. 

"Güneş mi?" diye sordu İlkim. Yüzümü buruşturarak kafamı salladım. Aras gözlerini bana dikmişti. İlk defa siyaha yakın kahverengi gözlerinde bir dalgalanma görür gibi oldum. Çaresizdi. Aileyi korumak istiyordu ama tıkanmıştı. Yardıma ihtiyacı vardı. İçten içe nasıl çöktüğünü, güçlü görüntüsünün altında aslında ne kasırgalar döndüğünü belki de bir saniyelik bir bakışta anlatmıştı. Sırtımı dönemezdim. Zaten ne zaman dönebilmiştim ki? Yutkunarak istemeyerek de olsa başımla onayladım.

"Bunun için dünya çapında bir ödül hak ediyor olsam da evet, ben yapacağım!" diye seslendim. Aras başını eğerek hafifçe gülümsedi. Dudağımı ısırarak bekledim. Şoktan ilk çıkan Anıl olmuştu. 

"Ne demek, ben yapacağım? Aklınızı mı kaçırdınız? Ne olduğunu biri açıklayabilir mi?" Aras kaşlarını kaldırarak 'Sen yap' bakışını attı. Gözlerimi beyaz, pürüzsüz tavana dikerek, ağda etkisi diye düşündüm. Bir kerede söylemek beni bu işten kurtarabilirdi. 

"Bir aralar... Fill ve ben... Anlarsınız ya. Yakındık!" Anıl ve Jack'in gözleri kocaman açılırken İlkim dudaklarından kaçan bir kıkırdamaya engel olamamıştı. Kaşlarımı çatarak ona döndüm.

"Oha!" diye mırıldandı. Biraz daha liseli çıtır kız tepkisi veremez miydi? Yüzüne ciddi olmasını tembihleyen bir bakış attım fakat o bir kere daha güldü. Bu kadar komik olan neydi Allah aşkına? Tüm bakışlar İlkim'e dönmüşken belini doğrultarak boğazını temizledi. 

"Kusura bakmayın. Sadece... Güneş'in dünyanın en güçlü vampirinden ayrılıp Anıl'a aşık olması biraz... Neyse bir şey söylemedim farz edin. " Aras başını Anıl'dan diğer tarafa çevirip gülümsemesini bastırmaya çalışırken kaygılı gözlerle Anıl'a baktım. Tamam! Durum biraz komik olabilirdi fakat Anıl da çok tatlıydı! Anıl duygu karmaşası içinde ne hissedeceğini şaşırmış bir biçimde yüzüme baktı.

"Kızsam mı? Kıskansam mı? Gurur mu duysam bilemedim." diye mırıldandı şaşkınlıkla. İlkim gülmemek için elini ağzına bastırırken ben dudağımı ısırmıştım. Jack... O zaten hiç aramızda değil gibiydi. Gruptaki bir sinir boşalması olsa da durumun ciddiyetini kavramaları için gülmemeye dikkat ettim.

"Ne yaparsın bilmiyorum fakat durum böyleyken bile hiç kolay olmayacak. " Aras bana dönerek ciddiyetle kafa salladı. 

"En son Fransa'da görülmüş. Söylendiğine göre The Peninsula'da bir katı kendisine ayırtmış.  Anladığınız üzere ilk uçakla Paris'e uçuyoruz." Herkes gergin bir nefes alırken Jack bile onaylamıştı. İlkim Aras'a bakarak;

"Ben gidip Rüyam'a haber vereyim. Bu süre zarfında kolonide kalsa iyi olur. Hepimizin evden gitmesi burayı savunmasız bırakacak." Aras onaylayarak elini İlkim'in omzuna koydu. Demek Fransa'daydı ha? Aras mutfak kapısından içeri girdiğinde acaba aksiyonsuz bir günümüz geçecek mi? diye sormuştum kendime. Bizse aksiyonun tam kucağına gidiyorduk. Aman ne güzel!


Merhaba canlarım. Beni özlediniz mi? Ben sizi çok çok özledim! Bir tıkanma yaşıyordum ama çok şükür ki sonunda şu bölümü bitirebildim. Çok bekletmeme rağmen saygı çerçevesini aşmayan yorumlarınız için size ne kadar teşekkür etsem az. SABV kitlesinin ne kadar tatlı ve ne kadar saygılı bir kitle olduğunu bir kere daha göstermiş oldunuz bana.

Paşa Murat adlı hikayeme yeni bölüm ekledim ve okundukça da yeni bölüm eklemeye devam edeceğim. Beni yalnız bırakmayın.

SEVİLİYORSUNUZZZZ

Not: Bölümü yazar yazmaz yayınlamak istedim bu yüzden kontrol edemedim. Eğer yazım hataları varsa affedin. Öpüldünüz :)



Continue Reading

You'll Also Like

397K 883 3
" Kaç santim?" Bir kahkaha attı ve; " Vajinanı zorlayacak uzunlukta." Kızardığımı hissettim ve yutkundum. Bunları daha önce yaşamış olmamıza rağmen s...
1.6M 106K 95
Birbirlerinden başka kimsesi olmayan üç genç kız büyüdükleri yurdu kapanmaktan kurtarmak için "Günahlar evi'nde" çalısmaya başladılar. "Gece yarısı o...
37.7K 2.3K 35
Güvenliği için daha bebekken sarayından kaçırılmıştı. Bu süreçte krallığı büyük darbeler almış ve çoğunluğunun doğa üstü yaratıkların oluşturduğu hal...
2.3K 325 5
Kurt ırkından olan omega Jeon Jungkook babasına kızar ve evden kaçar Taa ki düşman ırkın tek varisi baskın alfa Kim Taehyung'a yakalanana dek