Bölüm 36

2.9K 220 64
                                    

Bölüm 36

Rüyam'dan


Aile... İçine bir sürü duygu, anı sığdıran ufak bir kelimeymiş. Bunu yeni anlıyordum. Vampir olmadan önceki ailemde trajedi görmemiştim. Hiçbir şey görmemiştim aslında. Sıradan bir Türk ailesiydik. Küçüktüm ve pek de bir şey anlayamıyordum zaten. Oysa şimdi! Aile dediğim, anne ve baba dediğim insanlarla yaşamadığım, görmediğim şey kalmış mıydı? Aşk görmüştüm, acı görmüştüm. Daha geçenlerde ölümden dönmüştüm! Peki, neden bırakıp gidemiyordum? Neden ardımda bırakıp kolay olanı seçemiyordum? Kişi, onu seven, ailesi bildiklerinden gidemiyormuş! Bunu da yeni öğreniyordum. Kızıyordum, küsüyordum yine de Aras'tan ayrı olma fikri beni korkutuyordu. İlkim'i bir anne gibi benimsemiştim, evet. Fakat Aras başkaydı. O, benim her zaman güvenebileceğim, dolu dolu "Baba!" diyebileceğim bir adamdı. Kalbi atmıyor olmasına rağmen öyle güzeldi ki! O soğuk kalbindeki sevgi, merhamet, koruma isteği... İşte bu kocaman aileyi bir arada tutan şeylerdi. Ayrıca gitmememin tek sebebi Aras da değildi. Ben tehlikeliydim. Zarar verendim. Canavardım. Böyle yaratılmıştım ve doğam gereği insanlarla mesafeli olmak zorundaydım. Özellikle Yiğit! Ondan uzak durmalıydım.

Yiğit... Aklıma iki gün önce salonun camına gelip Aras'a kafa tutması geldi. İstemsizce kafamı aşağıya eğerek gülümsedim. Ne uygun bir isim koymuşlardı ona! Adı gibi, Yiğit'ti. Korkmuyor muydu? Ne olduğumuzu biliyordu. Yine de Aras'ın karşısına geçmiş, üstüne üstük bir de "Yav he!" gibisinden konuşmuştu. Dayanamayarak ufak bir kahkaha attım. Ah! Onu özlüyordum. Öyle özlüyordum ki gözlerimin içine bakıp "Benim güzel kızıl balığım!" diye fısıldaması için her şeyi yapardım. Gülüşüm anında solarken mutsuz bir biçimde camdan bakmaya devam ettim. Tam o sırada kapım iki kere tıklatıldı.


Güneş'ten


Mutfak kapısını açtığım gibi İlkim'i içeri sürükledim ve kapıyı arkamızdan sıkıca kapattım. Camın açık olup olmadığını kontrol ettim. Mutfakta ses yalıtımı olması ikili gizli konuşmalarımız için oldukça işe yarar olmuştu. Bunu, evi yaptırırken İlkim özel olarak vampir mühendislere yaptırmıştı. Ki bu da oldukça güçlü demekti. İlkim kolunu elimden kurtararak merakla yüzüme baktı. Artık bu işe el atmanın zamanı geldiğinin farkında değil miydi? Rüyam iyileştiğinden beri hayalet gibiydi. Özellikle şu son iki gündür iyice kendisini salmıştı. İkilemde olduğunun farkındaydım, yine de bir türlü cesaret edemiyor, kendi kendisine eziyet ediyordu. İlkim desen ayrı bir dünyaydı. Kızının mutluluğunu istiyor yine de onu tekrar kaybetme korkusu yaşamamak için hiçbir şeye karışmıyordu. İçinin rahat olmadığının farkındaydım. Belki de Aras'tan çekindiği için atağa geçmemişti.

Ah! Aras! Klasik Türk babası olup çıkmıştı. Hatta ona Türk babası demek, diğer babalara haksızlık olurdu. Delirmiş gibiydi! Evin kadınlarını dışarı çıkartmadığı gibi, Yiğit evi bastıktan sonra elinden gelse cama bile çıkartmayacaktı. Anıl da yeğeninin korkusundan Emir'e sarmış, Aras'a deli gibi arka çıkıyordu. İkisi tüm işi gücü bırakmış her taşın altında Emir'i arıyorlardı. Olan Yiğit denen çocukla Rüyam'a oluyordu.

"Neden geldik buraya Güneş?" diye sordu İlkim. Aslında neden geldiğimizi çok iyi bildiğini biliyordum. Yine de safa yatıyordu işte. Kaşlarımı kaldırarak dikkatle yüzüne baktım. Gözlerini kaçırdı.

"Kızına daha ne kadar eziyet edeceksin, onu konuşmaya geldik!" dedim iğneleyici bir biçimde. İlkim derin bir nefes alarak yutkundu. Yürüyerek mutfaktaki sandalyeye oturarak ellerini masanın üzerinde birleştirdi. Ben de karşısına oturdum. İçi boş mutfak dolaplarını incelemeye başladı.

"Eziyet değil bu. Bir süre böyle olmak zorunda!" diye yanıtladı. Sesi cılız, ses tonu pişmandı. Korktuğunu biliyordum. Yine de olanları görmüyor muydu? Şu koskoca evde mantıklı düşünen bir ben mi kalmıştım?

Aşk Yeniden Isırıyor (Sıra Arkadaşım Bir Vampir 2)Where stories live. Discover now