Bölüm 7/2

8K 534 53
                                    

Bölüm 7/2

Doğum günü

Nefesimi tutarak elimi hızlıca çektim. Bu doğru değildi. Ne hissettiğim, ne de istediğim şey doğru değildi. Fakat ben istemekten ve onu takip etmekten kendimi alamıyordum. Önce kaşları çatılsa da onu takip ettiğimi görünce sesini çıkarmadı.

Normal hikayelerde erkek kızı spor arabasına bindirir, arabadaki sessizlik sinirleri bozar ve tam radyoyu açacaklarken elleri birbirine değer ya da çalan şarkı onları yansıtırdı. Fakat dediğim gibi bu sadece hikayelerde olurdu. Bizse şuan otobüs durağında durmuş ve Eminönü arabasının gelmesini bekliyorduk. Araba nihayet geldi ve koltuk kapmaca başlamış oldu. Her ne kadar hızlı içeri girmiş olsak ta cam kenarında ayakta durduk. Ben tutunacak boruları ve camın bir kısmını arkama alarak çapraz şekilde durdum. O ise ayakta bir eli belimi dayadığım diğer eli ise havada asılı olan tutunacaktaydı. Tipik sevgili kenetlenmesine benziyordu. Hani şu yolculuk boyunca birbirlerine bakıp bir şeyler fısıldayan ve sizin - bir zamanlar benim de- kıskanarak baktığım türden çiftleri anımsatıyorduk. Bu gözlerimi kaçırmama neden oldu. Otobüs tıklım tıklım dolduğundan Yiğit İstanbul kartını uzatarak elden ele iki kişi bastırdı ve beş dakika sonra kar geri geldi. Aklımda kurduğum "çift" kelimesi gözlerimi kaçırmama neden olmuştu. Bir diğer durakta kapı açılır açılmaz zombi gibi içeri doluşan insanlar kapı önünde birikince şoför "Arkalara ilerleyelim!" adlı standart konuşmasına başladı. Gözlerimi kapatarak kafamı cama yasladım. Poşetlerden gelen hışırtılar, ilk durakta binip te şimdiye uyuyakalmış olan amcanın horultusu, Emre adlı eski sevgilisini çekiştiren kız ve oflayıp puflayan, "Arkada yer mi var?" diye yakınan teyzeler. Hepsi beynimin içindeydi sanki. Kulaklarımı kapayabilmeyi diledim. Sağır olmayı ve hiçbir şey duymamayı.

Burnumun ucunda hissettiğim sıcak bir nefes ve aynı sıcaklıkta soğuk vücuduma vuran bir vücut ısısı. İşte tüm o seslerden kaçabilmek için buna sığınmıştım. Biraz daha yaklaştı ve ben nefesimi tuttum. Her ne kadar kendimi tahrik etmemek için itiraf edemesem de biliyordum ki gerçekten güzel kokuyordu. Dudakları kulağıma yaklaştı ve endişe kokan fısıltısı kulağıma doldu.

"İyi misin?"

Sadece evet anlamında kafamı sallayabildim.

"Klostrofobin mi var?" diye sordu. Yutkunarak düşündüm. Açıklaması daha kolaydı. Usulca;

"Sayılır" diye fısıldadım. Birden fazla gürültücü insanla aynı yerde kapalı kalma fobim var

"Biraz daha yolumuz var ama. Sanırım seni sakinleştirmemiz gerekecek." Diyerek hafifçe geri çekildi. Cebinden bir Iphone kulaklığı çıkararak hızla çözdü. Aynı hızla telefonuna takarak birini benim diğerini kendi kulağına taktı.

Şebnem Ferah-Aşk şarkısı kulaklarımı doldururken özgürce gözlerinin içine baktım. Bazen hafif mırıltılarla şarkıya eşlik ediyor ve ben de anın büyüsüyle ona eşlik ediyordum. Bizim arabamız bir iett otobüsüydü-hem de tıklım tıklım-, radyomuz telefondu ve etrafımız insanlarla çevriliydi. Fakat ona rağmen sadece o varmış gibi hissediyordum. Belimi yasladığım demir onun gözleriyle birleşince öyle konforlu gelmeye başlamıştı ki kuş tüyü yastıklara değişebileceğimi sanmıyordum. Ve burnuma çarpan nefesi. O en nefisiydi. Aralık dudaklarından çıkan her nefesi içime çekiyordum. Bilinçli mi yoksa otobüsün sıkışık olmasından mı bilmiyorum ama şuan onu soluyordum. Nefes almaya ihtiyacı olmayan birinin karbondioksit solumasında kanımca hiçbir sakınca yoktu ve bütün hücrelerimi onun karbondioksite dönüştürüp dışarı attığı sıcak nefesiyle besliyordum.

Bana yıllar gibi gelen yolculuğun ardından kasıntı kadın "Eminoğğnü" diyerek anons etti ve yanımızda yöremizde kim varsa eze eze kapıya ulaşıp kendimizi dışarı attık. O durakları anons eden kadını merak ettiğim kadar kimseyi merak etmiyordum. Bir insanın Türkçesi bu kadar mı bozuk olur? Hayır babaannemi getirseler o daha güzel, daha anlaşılır söyler.

Aşk Yeniden Isırıyor (Sıra Arkadaşım Bir Vampir 2)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum